Yoksulluğun kucağına doğmuş çocukları şiddetten uzak tutmak mümkün müdür. Latin Amerika gerçeğinde bu olasılık imkânsıza yakın ne yazık ki. Kolombiyalı yönetmen Andrés Ramírez Pulido geçtiğimiz yıllarda Berlin ve Cannes skeçkilerine kabul edilmiş kısalarından [‘El Eden’ (2016), ’Damiana’ (2017)] sonra çektiği ilk uzun metrajında bir kez daha ülkesinin küçük yaşta suça bulaşmış gençlerinin çıkmazını ele alıyor.
75. Cannes Film Festivali ‘Eleştirmenler Haftası’ seçkisinde en iyi film seçilen ‘Sürü / La Jauría’ 16 yaşlarında iki kafadarın tekinsiz bir Bogota akşamında cinayete bulaşması ile başlıyor. Alkol ve uyuşturucudan kafası dumanlı Eliú (Jhojan Estivez Jimenez) nefret ettiği öz babası yerine bir başkasını haklayıp yakalandığında kendisini reşit olmayan gençlerin tutulduğu ıslah merkezinde buluyor. Çocuklar gözleri bağlı, kamyonet arkalığında elleri birbirlerine zincirli canlı hayvan misali ormanlık alanın metruğunda eski bir malikânenin viraneliğine yerleştirilmiştir. Bir tür açık cezaevi diyebileceğimiz mekânın ve çevresindeki yeşillik alanın yeniden düzenlenmesi için ağır çalışma şartları beklemektedir onları. Deneysel rehabilitasyon kampının başında bulunan orta yaşlardaki Alvaro idealist tavrıyla suça bulaşmış gençleri eğitmeye çalışır. Sakinleştirici ilâç verilen çocukların grup terapileri, nefes egzersizleri, ‘kendini tanıma’ ya da ‘itiraf’ yöntemleri ile suçlarından arınacağına inanır bir müddet. Ancak Lucrecia Martel’in güzelim başyapıtında olduğu gibi burası bir ‘Bataklık / La Cienaga’dır. Tüfeğini omzundan eksik etmeyen Godoy gibilerin göz açtırmadığı, böceklerin etlerini kemirdiği cehennemi çalışma kampında sözler yutulmalıdır. Yoksa koşullara itiraz eden Calate gibiler anında susturulur. Uygulamayı başlatan bölge yetkilisinin ifadesiyle ‘burası bir psikiyatri kliniği değildir’. Ne Alvaro ne çocuklar değişecektir. Bunca yatırım bir zamanların aslan heykelli görkemli yüzme havuzlu villasının onarılıp çevredeki ağaçların kesilip mekânın gelecekte lüks bir sağlık merkezi olarak hizmete sokulması için yapılmamış mıdır. Büyüyen baskı hazır bekleyen şiddeti açığa çıkarmakta gecikmeyecektir.
‘Sürü’ Bogotalı sinemacının kendi ülkesine ve umutsuz gençlerine gözlemlerinden ortaya çıkmış başarılı bir çalışma. Görünen ile görünmeyen arasında bir pencere açmanın izinde Balthazar Lab’in halüsinatif görüntüleri, doğanın sesleri ile elektronik çığlıkların birbirine karıştığı, belgesel sinema geleneğinden beslenen ilgiye değer bir Latin Amerika deneyimi. Balta girmemiş ormanın sıklığında, gece vakti mum ışığı ve lambanın aydınlatamadığı karanlık ve loşluklarda ışığı seyirciden sürekli esirgiyor yönetmen. İşte tam bu yüzden gösterim koşullarının kusursuz olduğu bir sinema salonunda izlenmesi gerekiyor. Peki ışığa ulaşma yolunda gençler için hiç mi umut yoktur. Pulido tüm karamsarlığına rağmen, hapishanenin içinde ya da dışında beladan uzak durmanın hayli güç olduğu bir diyarda, muz yüklü kamyonet arkalığının ışıklı sıcaklığında umut kırıntılarını esirgemiyor.
(26 Temmuz 2023)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com