3. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali 16 Haziran’da Başlıyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İZFAŞ, İZELMAN ve Kültürlerarası Sanat Derneği işbirliği ile T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü katkılarıyla düzenlediği 3. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali, 16 Haziran Cuma günü açılış töreniyle başlayacak. İlk yılından beri teması sinema – müzik ilişkisi olan festival, filmlerde özgün müzik kullanımını özendirmek amacıyla, sinema – müzik ilişkileri üzerinde yoğunlaşıyor, sinema ve müziği buluşturarak kültür endüstrileri içinde önemli bir yeri olan bu iki alanın sorunlarının tartışılmasına zemin yaratmayı ve zaman içinde bu alanlardaki üretimde İzmir’in payını artırmayı hedefliyor.

Korkut Akın Yazıyor: Transformers: Canavarların Yükselişi

Birkaç gün önce yapay zekânın, yöneticisinin sözünü dinlemeyip kendi bildiğine (önceki emre itaat ettiğine) hareket ettiğine, yöneticisini öldürmeye çalıştığına dair bir haber vardı. Şaka gibi, ama ürkünç. Gerçekten ne olacağını bilemediğimiz, öngöremediğimiz bir döneme giriyoruz. Dünyayı robotlar mı yönetecek? Robotların ilk örneklerini filmlerde gördük. Filmlerde gördüklerimizin yaşanacağını, hayatımızı belirleyeceğini düşünerek … Devamı… »

Afacanlar İş Başında

Wip Vernooij’nin yönettiği ve Dilek Kavraal, Erman Tazegül, Toprak Ali Tazegül, Aslı Binici ile Gizem İşgen’in seslendirdiği animasyon film Afacanlar İş Başında (2 Kleine Kleutertjes: Een dag om Nooit te Vergeten – 2 Tiny Toddlers: An Unforgettable Day), 23 Haziran 2023’de CJ ENM dağıtımıyla Wediacorp tarafından vizyona çıkarıldı.
Joey 4 yaşında ve Anna 5 yaşındadır. Onlar sadece kardeş değiller, aynı zamanda en iyi arkadaştırlar. Çok kısa zamanda aralarındaki yakınlığa bir bebek keçi daha eklenecektir. Joey küçük keçiyle tanıştıktan sonra yeni en yakın arkadaşını bulduğundan emin olmuştur. Yavru keçi kaçınca, Joey onu bulmaya kararlıdır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Afacanlar İş Başında yazısına devam et

Tutsak Bedenler

‘Joyland’ ya da dilimizdeki karşılığıyla ‘Neşe Diyarı’ adına aldanmayın. Bu film hiç de mutlu bir dünyayı anlatmıyor. İlk uzun metrajını çeken Saim Sadiq imzalı yapım keyifli bir sahne ile başlıyor gerçi. Beyaz bir çarşafın altına gizlenmiş iki kız yeğeni ile şakalaşan Haider Rana (Ali Junejo) ile tanışıyoruz önce. Genç adamın görücü usulü evlendiği eşi Mümtaz (Rasti Faruk) ile baba evinde süren geniş aile düzeni, erotik dansların sergilendiği bir gösteri merkezinin dans ekibine katılması ile ters yüz oluyor. Uzun süren bir işsizlik dönemi sonrası gönülsüz olarak kabûl etmiştir iyi maaşlı yeni işini. Tepki çekmemek için de, karısı hariç evdekilere ‘tiyatro müdürü’ olduğu yalanına sığınır. Böylece bambaşka bir alemin içine dalan Haider eğlence dünyasında birlikte çalıştığı trans dansçı Biba ile tutkulu bir ilişkiye adım atar. Derken yıllardır bedenine hapsettiği bastırılmış arzuları gün ışığına çıkıverir.

Yakın trans arkadaşı yüz vermediği bir maçonun bıçak darbeleriyle gözleri önünde katledilmiştir Biba’nın. İş yaptığı alemde ‘öteki’ olarak damgalandığı için sürekli savunma halindedir. Haydar’ın şefkatli yakınlığında huzur bulur. Aynı huzur genç adamın evdeki karısı için de geçerlidir. Mümtaz kocasının işsiz olduğu dönemde çalışmaya başladığı güzellik salonunda makyözlük yeteneği ile övgü toplamış, lakin erkek çocuk beklenen evde üçüncü kızını dünyaya getiren eltisine yardım etmek üzere ev işlerine dönmek zorunda kalmıştır. Kocası ile cinselliğin pek uğramadığı dostça beraberliği onu eskisi gibi ayakta tutmaya yetmemektedir artık. Çevresindeki güçlü kuvvetli erkek bedenlere çekilen genç kadın kendisini hapislik hayatından azad etme cesaretini bulabilecek midir.

Yönetmen Sadiq (ya da Sadık mı demeli) doğup büyüdüğü Lahor’da çekmiş filmini. Din ve geleneklerin hüküm sürdüğü kara ikliminde ataerkil düzenin ezdiği bireyler Karaçi’nın okyanus iklimine ulaşabilecek midir. Her biri toplumun buyurduğu kalıplara -yönetmenin tercihiyle 4.3 formata- sıkışmış bu üç ruh ve üç beden için çıkış yolu var mıdır. Biri sessiz mücadelesine yenik düşüp yaşamına kendi elleriyle son verecek, diğeri özgürlüğün izini sürmeyi deneyecektir belki. Özgürlük beraberinde yalnızlaştırsa da kişiyi, toksik erkekler dünyasının engellerini aşarak kayalıklar arasından engin denizlere kavuşmanın bambaşka bir tadı olduğunun farkına varacaktır belki bir diğeri. Cannes Film Festivali tarihinde ana seçkiye kabûl edilen ilk Pakistan filminin yönetmeni Sadiq doğup büyüdüğü memleketin tutsak insanlarına öfkeyle değil, incelikli bir şefkatin gizleyemediği derin bir hüzünle bakarken insanlık, cinsellik, özgürlük hakkında sorularına yanıt arıyor ve umut yolculuğundan hiç vazgeçmiyor.

(16 Haziran 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

İngiltere’den Türkiye’ye İlk Kez Büyük Ödül

Türkiye’nin ilk uzun metraj kadın bilim kurgu ve distopya yönetmeni ünvanına sahip Serpil Altın’ın filmi Bir Zamanlar Gelecek: 2121 İngiltere’de düzenlenen 23. Sci-Fi London / Londra Uluslararası Bilim Kurgu ve Fantastik Film Festivali’nde En İyi Uzun Metraj Bilim Kurgu Film Ödülü’nü kazandı. Bir Zamanlar Gelecek: 2121 ayrıca 19. Phoenix Uluslararası Horror and Sci-Fi Film Festivali’nde de En İyi Bilim Kurgu Film Ödülü’nü kazanmıştı.

Ren Altını

Fatih Akın’ın yönettiği ve Emilio Sakraya, Mona Pirzad, Julia Goldberg ile Sogol Faghani’nin oynadığı Ren Altını (Rheingold), 07 Temmuz 2023’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Ünlü rapçi Giwar Hajabi, nam-ı diğer Xatar’ın gettolardan müzik listelerinin zirvesine uzanan yolu dramatik olduğu kadar aynı zamanda çok şaşırtıcıdır. Irak’taki hapishaneden çıkan Giwar’ın Almanya’da büyük bir uyuşturucu satıcısı düzeyine yükselişi pek hızlı olur. Ta ki bir sevkiyat kaybolana kadar. Uyuşturucu çetesine borçlarını temizlemek için bir altın soygunu planlar. Her şey ters giderken müzik tutkusu rapçi Giwar’ın önünde başka bir kapı açar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Ren Altını yazısına devam et

Mert Turak’tan Gönülleri Fethedecek Bir Karakter: Maske Filminin Ünlü Modacısı Toprak

Yönetmenliğini Berker Berki’nin üstlendiği Maske filmi Cuma günü vizyona giriyor. Fimin kadrosunda Kaan Turgut, Nilay Deniz, Mert Turak, Erdinç Gülener, Altan Erkekli, Burç Kümbetlioğlu, Hakan Vanlı yer alıyor. Barış’ın çelişkili ruh hali ve kontrolünü sağlayamadığı duygularıyla hem kendisini hem de çevresindekileri sürüklediği olayları merkezine alan Maske filminde başarılı oyuncu Mert Turak da unutulmayacak bir karaktere imza attı. Kostüm tasarımcısı Toprak’a hayat veren Mert Turak “Toprak, çok şahsına münhasır bir tasarımcı, özel bir rol ve bana nasip olduğu için çok mutluyum. Önemli bir başyapıt olarak hem Türkiye, hem dünya sinemasına bir eser bıraktığımıza inanıyorum.” diyerek duygularını dile getirdi.

Hayali Bir Drama…: Asteroit Şehir

Tiyatro sahnesinde, sunucunun arkasındaki Asteroit şehrindeyiz, yıl 1955. Alabildiğine yalın bir dekor var ve sunucu bilgileri sıralar. Önemli bir mekânda olduğumuzu, anlatılanlardan öğreniyoruz. Milattan önce, hem de çok önce düşmüş bir meteorun krateri yanında kurulmuş bir merkez burası. Geleceğe yönelik hayallerin gerçekleş(tiril)mesi için herkesin bilimsel çalışmalara canla başla katıldığı bu merkezde, günün anlam ve önemine uygun bir ödül töreni yapılacaktır. Ödül törenine, Augie Steenbeck (Jason Schwartzman), üç kızı ve ödüle layık görülen genç oğlu Woodrow (Jake Ryan) ile birlikte gelir. …kader ağlarını bundan sonra örer.

Hollywood sineması biz izleyicilere ya kovboy filmleriyle yarattığı soykırımı ya da gelişkin teknolojisiyle hükmettiği dünyayı anlattı bugüne değin. Tabii ki, istisnalar kuralları bozmaz, ama bu gerçeği de kimse inkâr edemez. Ancak bu kez bir hayal dünyasında, gerçeklikleri farklı bir yolla aktarıyor. Yönetmen Wes Anderson oyun içindeki oyun ve onun içindeki bir oyunu anlatırken (tabii, oyuncu içinde oyuncu ve onu da oynayan bir oyuncu) konuyu bir televizyon programı aracılığıyla işliyor.

Düşündüren, düşündürdükçe de ileride (çok değil, tam tamına 15 yıl sonra) Ay yolculuğu ile hayatı da içeren bir öykünün görselleştirilmesi… Sanki bir daha izlemek istiyor insan, kaçırdığı olası ayrıntıları yakalayabilmek için… Tanıdık oyuncular Tom Hanks, Scarlett Johansson ve Jason Schwartzman bize hayaller dünyasında gerçeklik duygusu doğuruyor.

Bizim için (uzak olasılık olsa da) gelişmiş ileri ülkelerin yeniden uzay çalışmalarına başlaması haberlerinin gündem maddelerini oluşturduğu günümüzde, “Ay’a gidilmedi, Ay nurdur gidilemez” ya da “Kur’an’da yeri var” gibi spekülasyonların önünü kesecek ilginç bir film.

Augie ile oyuncu Midge Campbell (Scarlett Johansson) arasında bir etkileşim yaşanıyor. Çocuklar başta olmak üzere kimse o yakınlaşmayı kabûl etmiyor (yoksa ediyor da göstermiyor mu). Bir savaş fotoğrafçısı olan Augie, yakın bir zamanda eşini kaybetmiştir. Bir tas içindeki küllerini ve küçük kızlarını büyükbaba Stanley Zak’a (Tom Hanks) vererek Midge ile yaşamını sürdürmeyi kararlaştırır. Pantolonunun beline sıkıştırılmış tabancasıyla Zak, pek farklıdır, çocukları yanında toplamayı başarır.

1950’lerin Amerika’sının iki kutbunun tarihi ve mitleriyle dolu Asteroit Şehir, yönetmen Wes Anderson’ın yaptığı tüm filmlerden çok daha anlam katmanı yüklü. Başa dönersek: Tiyatro sahnesinin önündeki sunucu (Bryan Cranston), “Bu geceki program bizi yaratılışa ilk elden tanık olmak için sahne arkasına götürüyor. Amerikan sahnesinde sergilenen yeni bir oyunun bitişi.” derken hepimize yeni bir pencere açtığının farkında aslında…

16 Haziran’dan başlayarak gösterimde…

(16 Haziran 2023)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Drakula: Son Yolculuk

Andre Ovredal’ın yönettiği ve Corey Hawkins, Aisling Franciosi, Liam Cunningham ile David Dastmalchian’ın oynadığı Drakula: Son Yolculuk (The Last Voyage of the Demeter), 25 Ağustos 2023’de TME Films dağıtımıyla Sony Pictures tarafından vizyona çıkarıldı.
Üzerlerinde herhangi bir işaret olmayan elli adet ahşap sandıktan oluşan özel kargoyu Karpatya’dan Londra’ya taşımak üzere kiralanan Demeter adlı ticari geminin dehşet verici hikâyesini konu alan filmde okyanus yolculuğunda hayatta kalmaya çalışan ve her gece gemideki acımasız bir varlık tarafından takip edilen mürettebatın başına tuhaf olaylar gelir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Drakula: Son Yolculuk yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Doktor Teşhisi Koydu: Suçlu: Korkuyorum

Spritüel inanışları olanlar, yaşamı belirleyenin anne baba değil, çocuk olduğunu ileri sürer. Ne kadar doğrudur, bilinmez. Beau is Afraid (Korkuyorum) bunun tam tersini söylüyor. Ancak biz inanışların, düşüncelerin ya da beklentilerin değil filmin üzerine düşünelim… İnsanın yaşamını ailenin çocuğa verdiği eğitim belirler. Kim ne derse desin, bu kesin. Korkuyla büyütürseniz pısırık biri olur, değer vermişseniz özgüvenli bir kişilik geliştirir, örnekleri … Devamı… »