Pişkin Delikanlı

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Sosyal medyaya TRT arşivinden bir röportaj koymuşlar. Öztürk Serengil’le Fikret Hakan sohbet ediyor. Öztürk, “Hey gibi günler hey, ne zorluklar yaşadık. Hatırlarım ikimize ait 1 takım elbise vardı; birimiz giyip sete gider, diğerimiz mecburen evde otururdu…” şeklinde anlatırken birebir şahit olduğum anıyı hatırladım, röportajın altına yorum olarak ekledim, şöyle:
Fikret Hakan’a dediler ki: “Efendim sizi Topkapı Oteli’nde ağırlayacağız.” Rahmetli bağırmaya başladı: “Ne demek Topkapı, ben Falez’den başka yerde kalmam.” Havaalanını ayağa kaldırdı. Topkapı Oteli açıldığı yıl Antalya Film Festivali’ne sponsor olmuştu, kimse nasıl otel olduğunu bilmiyordu. Akşama doğru Hakan’ı Topkapı Oteli’ne getirdiler, “Allah Allah, bu ne biçim otelmiş yahu…” diyerek lobiye girişini hiç unutamam. Böyle anılar da var hafızalarda. Çok mağduriyetler de çektiler tabi ki. Allah rahmet eylesin, mekânları cennet olsun. Sınırsız açık büfe, içki dahil yeme içme hizmeti veren otel, festival misafirlerinin konaklamada mütevazı davranmalarından o kadar memnun oldu ki, bir daha sponsor olmadı. Gönül arzu ediyor tabi ki. İnşallah olur. (13 Temmuz 2020)

Bir başka röportajında da Fikret Hakan, “Dünyanın en zor 2 mesleği vardır, birisi maden işçiliği, ikincisi bizim işimiz, oyunculuk.” demişti ve diğer bütün meslekleri çökertmişti. Rahmetli Fikret Hakan’ın bu sözü aklıma geldiğinde de, peşinden emekli olduğum işimde yüksek gerilim hatlarında harita teknisyenliği yaparken köylülerin baltayla karşımıza çıktığını da hatırlarım ve yüzüme bir tebessüm oturur. Köylülere korkmadığımız mesajını vermek için, “Hayırdır, kesecek misiniz bizi? Yahu devlete karşı gelinir mi. Bugün bizi kesin, devlet yarın 50 kişi gönderir, 50 kişiyi kesin 500 kişi gönderir. Telâşlanmayın hakkınız kaybolmaz.” demiştim, toparlanmışlardı ve “Estağfurullah abi, oduna gidiyorduk.” diyerek dağılmışlardı. Oysa gözdağı vermeye gelmişlerdi. Oyunculuk yine iyi, işinden para kazandığın gibi üstüne bir de festivallerde, şenliklerde alkış alıyorsun. Çok kişi işini iyi yaptığı için alkışlanmıyor, yaptıkları unutulup gidiyor. (13 Temmuz 2020)

Randevulaştığımız yere geldi, “Ello asbınt, ov ar yu.” dedi. Önce anlamadım, sonra birden uyandım. Meğer espri yapmış. Aklınızda bulunsun; bir Trakyalırın eşi İngilizceyi böyle de konuşabilir. (07 Temmuz 2020)

Bugün İstanbul’da hava sıcaklığı da İstanbul. 34 derece kavrulacağız. (12 Temmuz 2020)

Koronavirüs salgını nedeniyle sinemaların kapanması üzerine felâket tellalları hemen sinema salonlarının ve büyük perde gösterimlerinin sonu geldiğinden bahsetmeye başladılar. Ancak sektörde fanatik sinemaseverler olduğu gibi fanatik sinemacılar da var. SİSAY – Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği eski Başkanı Cenk Sezgin’in yönettiği Cine Marine sinema grubu 04 Temmuz’da Bodrum’da “dünyada ilk” duyurusuyla Teknede Sinema gösterimleri yapmaya başlamış. Denize karşı kurdukları sahnede hem Arabalı Sinema, hem Teknede Sinema konseptiyle hizmet vermeye başlamışlar. Alenen ve sevinçle tebrik ederim. Şu sinemaseverlik hayatımda Arabalı Vapurda Sinema’yı İstanbul Boğazı’nda, Denizde Sinema’yı beyazperdeyi deniz içine, seyirci sandalyelerini sahil boyuna yerleştirerek yapılan Datça gösterimlerinde deneyimlemiş, Çıldır Gölü’nün donduğu zamanlarda Reis Çelik’in buzdan beyazperdesinde yaptığı Gölde Sinema gösterimine gitmek kısmet olmamıştı. Bu yaz Bodrum’a yolum düşerse ilk gideceğim etkinlik bittabi Teknede Sinema gösterimi olacak. Bu vesileyle, geçmiş yıllarda İstanbul’da Beylikdüzü, Sarıyer ve Kartal’da tek tük yapılan Arabalı Sinema etkinliklerinin Belediyelerin verdiği takdir edici desteklerle ülke çapında daha da yaygınlaşacağı kanaatimi de belirteyim. (14 Temmuz 2020)

“Hayatı, dünyayı, defalarca” diye yazın ama seslendirirken “Hayaatı, dünyaayı, defaalarca” şeklinde seslendirin. Bazı kişilerin bu kelimeleri “hayatı, dünyayı, defalarca” şeklinde seslendirmelerini bir ben mi yadırgıyorum? Şu sıra Sağlık Bakanının konuşmalarına özel ilgi gösteriyoruz ya, o vesileyle takıldım. Uzun süre yurtdışında yaşayanlarda da bu şekilde telâfuza rastlanıyor. (14 Temmuz 2020)

Malûm, herşey başladığı gibi, sona da erebiliyor ve hoş anılar arasına karışıyor. Bir veya birkaç kez yapılıp yok olan film festivallerinde de aynı hüzünle karşılaşıyoruz. Lakin bazen web sitelerinde birden günlük haberler yayınlanıveriyor. Heyecanlandıran bu haberlerin içeriğine baktığımızda sektörün günlük haberleri veya genel haberler olduğunu gördüğümüzde ise heyecanımız sükût-u hayale dönüşüyor. Edirne ve Van Film Festivali’nin web sitelerinde birkaç kez böyle haberler yayınlandı. Bir de sosyal medyada zaman zaman “Bunlar da sizi ilgilendirebilir” duyuruları arasında “Uluslararası Muğla Film Festivali”nin web sitesiyle karşılaşıyorum. İncelemeye kalktığınızda yapım aşamasında olduğunu görüyorsunuz. “Aslı yok yaylasında binbeşyüz koyunum var benim” türküsünü hatırlatan bu tür bilgilendirme ve çalışmaların yapılmaması kanaatindeyim. Web sitesini festival gerçekleştiğinde açabilirsiniz; keza yapılmayan festivalinizi de yeniden devam ettirecekseniz web sitenizi o amaçla kullanmalısınız. (18 Temmuz 2020)

“Türküler gıyabına hoş geldiniz.” dedi ve TRT Müzik’te türkü programı başladı… 65+4 yaşındayım, ciddi ciddi bildiklerimden şüphe etmeye başladım, bize yanlış mı öğretmişler? (30 Temmuz 2020)

(30 Temmuz 2020)

Sadi Çilingir

sadicilingir@sadibey.com