Gölge yazar, ghost writer yani, çoğunlukla ünlü kişilerin yerine yazandır. Ünlülerin hayatı da önemlidir (!) yazdıkları da… dolayısıyla hem çok satarlar hem de popülariteleri hep dorukta kalır.
Sadece bizde değil, dünyanın birçok ülkesinde birçok yazar gölge yazarlık yapar, yapmıştır, yapacaktır da… Çünkü yazmak bir başka önem ve güven kazandırır insana.
Sahtekârlık aslına bakarsanız…
Gölge yazarın kurgusu, cümlesi, öyküsü, anlatımı üzerine konan o ‘ünlü’ aslına bakarsanız sahtekârlık yapıyordur. Bir yanıyla kötü, -çok küçük de olsa- azıcık bir yanıyla da iyidir. Bir yazarın hayatını kazanmasına vesile oluyordur o ‘ünlü’. Oysa o imkânı doğrudan yazara sağlasa çok daha yetkin, çok daha özgün, çok daha evrensel yapıtlar üretilecektir.
Belirleyici olan…
Colette, Fransa’nın en ünlü yazarlarından biri olmuş, özellikle kadın kahramanları öne çıkaran önemli biri… Erkek egemen dünyanın kadına bakışındaki eksikliği, sorunları, kadınların güçlenmesi için yapılması gerekenleri vurgulayan bir yazar. Dönemi ele alınca haksız da sayılmaz; 20. yüzyıla geçişte, daha Paris’te elektrik bile yokken kadınların haksız ve hadsiz yere yadsınması yazdıklarının da belirleyicisi olmuştur.
Filmde anlatılan, Colette’in eşcinselliğiyle tiyatro sahnesinde göğüslerini açacak denli cesareti bir dönemin resmini veriyor. Film, daha çok Colette’in kendisinden çok kocasını ele alıyor. Belki erkek egemen düş(ünce) filmin yönetmenine de sirayet etmiştir. Hem zaten erkek, yani Colette’in kocası elit tabakanın cinselliğe ve zevk-i sefaya düşkün. Buna da bağlı olarak ticari sinema açısından işlenmesi risk faktörlerini azaltır.
Bir dönemin duygusunu, o dönemin koşullarını, insan ilişkilerini anlamak ve öğrenmek için…
(09 Temmuz 2019)
Korkut Akın