Filme zekice anlam yükleyen metaforları, katmanlar arasında yeni görsel ve anlamsal tatlar yakalamayı seven biriyseniz hem çok konuşacağınız hem çok beğeneceğiniz hem de alabildiğine tartışacağınız bir film Loro.
Televizyonun bir tanımının da “aptal kutusu” olduğu, insanı büyülediği, başka bir şey yapmasına, hatta düşünmesine bile izin vermediği bir metaforla başlıyor… Unutmadan Hz. İsa’nın çoban olduğunu da hissettirerek…
Skandalların insanı
İtalyan Başbakanı, bir dönemin en popüler kişisi Berlusconi’yi merkezde tutan yönetmen Paolo Sorrentino, hareketli kamerası, keskin senaryoları, kullandığı müziklerle (“Amerikalı Papa” filmi unutulmaz) kazınmıştı belleğimize… Bu kez medya patronu, siyasetçi, hemen her gün siyasetten çok başka bir skandalla karşımıza çıkan Berlusconi’yi hicvediyor.
Hedonist Silvio Berlusconi, iyi bir satıcı… İnsanları ikna etmeyi bilen, başaran bir satıcı hem de… Hayatı bu. Yaşadığı ve yaşattığı ise sadece kendisinin izin verdikleri… O’nun istediklerinin ve söylediklerinin dışında hemen hiç kimse, hiçbir adım bile atamıyor. Hükümetini kurtarmak için 6 senatörü satın alması yaşanan gerçeklerden sadece biri, yani skandallardan… Nasıl gerçekleştiğine hayret edemeyeceksiniz bile izlediğinizde.
Dinin katkısı…
Bütün dünyada, bütün siyasetçilerin yaptığı gibi yaptıklarını din ve -bizim ülkemizde, din bağlantılı mahcubiyetimizle doğru orantılı olarak tutuculuğumuzun da etkisiyle çok öne çıkmasa da- cinsellik sosuna bulayarak sunuyor. Alan razı satan razı… Kime ne!
Önemli ve güçlü bir metaforla başlayan film ilerledikçe yukarıda değindiğimiz bu iki gücün yaşama nasıl bir etki ettiğini vurguluyor. Yaşanan deprem sadece yer sarsıntısı değil siyasal ve toplumsal bir sarsıntı… Hz. İsa’nın heykelinin kurtarılışı bundan başka bir şey değil… İnsanların yüzüne yansıyan sıkıntı ve sonrasındaki rahatlama da öyle…
İhaleyi kazanmak için…
…her yol mubahsa, buna içki, uyuşturucu ve kadın da girer kuşkusuz. Tamam, tam üstüne bastınız, kaldırın ayağınızı! Skandallar dediğimiz de o ihalelerle çıkıyor ortaya. Bir işin nasıl yapıldığını, nasıl sonuca ulaştırıldığını, neler kazandırdığını hayretle izliyorsunuz. Orada olmayı, o keyfi (!!!) yaşamayı kim istemez. Hemen her hırslı insan için geçerli olan ve cinselliği öne çıkaran “hazcı” (hedonizm) anlayış, özellikle yoğun çalışan iş adamları ve siyasetçiler için en kolay yol. Dünyevi bütün güzellikler var. Tabii, günah çıkarmak da kolay. Bundan iyisi Şam’da kayısı.
Loro’yu izledikten sonra doluya koyacak aldıramayacak, boşa koyacak dolduramayacaksınız… İster istemez geniş pencereden bakacak ve bizim ülkemizde nasıl oluyor diye düşüneceksiniz.
(24 Mart 2019)
Korkut Akın