Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):
Günümüzdeki vahşi ekonomik çark gereği sinemalarda çalışan elemanlar da o kadar hızlı değişiyor ki bu hafta muhatap olduğunuz gişedeki, kapıdaki, büfedeki elemanı mütebaki haftada göremeyebiliyorsunuz. Yeni kuşak sinema çalışanları eskiyi pek bilmediğinden artık “makinist” kavramı da unutmaya başladı sanırım. Şehrin merkezi yerindeki çok salonlu sinemada filmimi seyrettim, çıkarken bilet kesen, daha doğrusu yer kuponunu kontrol eden elemana sinemada kaç makinist olduğunu sorayım dedim. Anlamamış gibi duraksayınca “Filmleri nasıl gösteriyorsunuz? Bir kişi makine dairelerini dolaşıp düğmeye basarak mı filmi başlatıyor?” dedim. “Haa abi, ben arada gidip görüntüyü, sesi, ışıkları, perdeyi kontrol edip geliyorum.” dedi. Dolayısıyla bizim kuşak sinemaseverler film seyrederken görüntüde veya seste herhangi bir arıza hissettiğinde eski zamanlardaki gibi boş yere “Makiniiist” diye seslenmesin, çünkü o sırada gösterim odasında makinist yok. “Makiii…” diye seslenip “…neee” diye devam etseler de faydası yok, çünkü makine o sesi duymuyor. (05 Ağustos 2018)
Sanatçılarla ilgili beğeni ve hayranlıklarımda, sevdiklerim, sevmediklerim, ayıldıklarım, bayıldıklarım, kapısında kul olabileceklerim gibi çeşitli kategorilerim var. Yavuz Bingöl ile Mustafa Keser’i bir kategori yukarı taşıdım ve “Ne Sevdiğim Belli Ne Sevmediğim” kategorisine aldım. Kime ne faydası var bilemem ama duyurmuş olayım. (22 Temmuz 2018)
Hayatın İçinden / Olduğu Gibi / Bir Turgut Yasalar Hikâyesi Yazma Gayreti 3: Hava o kadar sıcak ki, “Boş ver güneşte yürüyüp D vitamini almaya.” dedim kendime; gölgeli kaldırımdan eve dönüyorum. Marketten alışverişimi yapmışım, Ergenekon caddesinden Bilezikçi sokağa girmişim. Sokağın tenhalığının verdiği cesaretle, sıcağın bunaltısını azaltmak için gömleğimin düğmelerini göbeğime kadar açmışım, yürüyorum. Kafamı kaldırdım, baktım karşıdan iki 70’lik geliyor. 70’lik dediysem rakı değil, ak saçlı, hanım hanımcık görüntülü iki bayan. Hemen, ayıp olmasın diye, telaşla, göbek tarafımdan başlayarak gömleğimin düğmelerimi kapattım. Tam yanlarından geçerken birisi “Kese 15 lira.” deyince yanındaki, “Çüşşş, 15 lira mı?” diye tepki vermesin mi? Hem 70’lik, hem bayan, hem İstanbul’un orta yerinde ikamet ediyorlar. Vallahi ben utandım, hatta şaştım. Tam burada, kıssadan hisseye gelirsek: Kimin, ne olduğu, nasıl davranacağı, kadınmış, erkekmiş, uzunmuş, kısaymış, hiç belli olmuyor. Onun için siz siz olun dış tesirler yüzünden disiplininizi bozmayın, topluma örnek olmaya devam edin. (22 Temmuz 2018)
Bu ses sanatçılarımızı da bazen anlamak mümkün olmuyor “Ağlatman beni aynalar, söyletmen beni aynalar” hüznünden “Bahça duvarından aştım, sarmaşık güle dolaştım” türküsüne geçmek nedir arkadaş? Bülent Ersoy da bazen “Tuti-yi mucize guyem”den sonra efkârlanıp “Ablan kurbaaan olsun sana” diye feryad-ı figan ediyor ya, onun gibi. Ya hüzünlenenlerle ya da neşelenenlerle dalga geçiyorlar herhalde. (26 Temmuz 2018)
Kabak tadı veren “Kanlı Ay Tutulması” fotoğraf ve yazılarına alternatif soru: Diğer tutulmalar “Sütlü Ay Tutulması” mı oluyor? (28 Temmuz 2018)
Sayın yetkilinin ısrarla “Ümmet şuuru, ümmet şuuru” şeklindeki basın açıklamasının verdiği çağrışımla sorayım: Mehter marşımızın “Türk milleti, Türk milleti, aşk ile sev milliyeti”, dizesini de “Türk ümmeti, Türk ümmeti aşk ile sev ümmiyeti” şeklinde mi algılamalıyız? (30 Temmuz 2018)
Yeni sistemde mutluluğun anahtarı: Ekmeğe, elektriğe, doğalgaza yapılan zamlara üzüleceğinize, Milli Piyango’nun artık makineden de alınabileceğine ve Sayısal Loto’nun haftada iki kez oynanabileceğine sevinin. (31 Temmuz 2018)
Nereden çıkardım bilmiyorum ama son iki günde TRT Müzik’te iki kez kulağıma çarpan “Yeşil çimen üzerinde aşık oldum ben sana” türküsü ile “Cevizin yaprağı dal arasında, güzeli severler bağ arasında” türküsü arasında kesin bir akrabalık var kanaatindeyim. Dolar 5 bin TL.yi geçmiş. (01 Ağustos 2018)
“Toplum çürümüş, çürümüş” ifadesi yanlış. Toplumu böyle ifade edersek felçli hayvanlara pazar arabasından protez ayak yapanlara, hesabına yanlış havale edilen 22.000 lirayı sahibine iade edenlere haksızlık yapmış olmuyor muyuz? Bence toplumun hepsi değil, belirli bir yüzdesi çürümüş. (07 Ağustos 2018)
Rahmetli Orhan Veli, çok ileri görüşlü bir şairmiş, taa o zamanlardan bu zamanları görmüş; “bedava” şiirini yazmış. Üsküdar’dan motora bindim, boğazı geçtim püfür püfür, bedava; Beşiktaş’ta indim, meydanda -affedersiniz- sıkışmışlığımı giderdim bedava; Pangaltı istikametine giden belediye otobüsüne bindim serin serin, bedava. Gelgelelim benim bedavalarımın yaşlılıktan kaynaklanan bir lütuf olduğunu hatırlayınca moralim yerle yeksan oldu. (08 Ağustos 2018)
(24 Kasım 2018)
Sadi Çilingir
[email protected]