Sadi Çilingir Yazıyor: Yalnız Hayaller Kaldı

Çeşitli Anadolu kentlerinde mütevazı bütçelerle düzenlenen film festivallerini küçümsememek lazım. Bazen öngörüleri ile sinemaseverleri şaşırtabiliyorlar. Misalen, 10. Uluslararası Çaydaçıra Film ve Sanat Festivali geçen yıl Perihan Savaş’a onur ödülü vererek değerli sanatçıya sinema adına vefa borcu ödemiş oldu. Festival dönüşünde de sanki Perihan Savaş’ın şansı açıldı. İstanbul’a döndüğünün haftasında mı, ayında mı ne Mehmet … Devamı… »

Yılın İlk Yarısında Sinemaseverler Yerli Filmleri Tercih Etti

2018 yılının ilk altı ayı geride kaldı. Medya Takip Merkezi’nin Box Office Türkiye’nin raporuna dayanarak verdiği bilgilere göre, yılın ilk yarısında toplam sinema seyirci sayısının 36 milyon 989 bin 48 olduğu görüldü. Aynı raporda, yerli filmleri tercih eden seyirci sayısının 23 milyon 817 bin 914, yabancı film seyirci sayısının ise 13 milyon 171 bin 134 olduğu açıklandı. Medya Takip Merkezi’nin medya araştırmasında ise, yazılı, görsel ve internet medyasında yerli filmler içinde en çok konuşulan haber başlığının 8 bin haberle Arif V 2016 olduğu tespit edildi. Arif V 216’yı 4 bin 391 haber başlığı ile başrollerinde Ahmet Kural ve Murat Cemcir’in yer aldığı Ailecek Şaşkınız filmi takip etti.

Mamma Mia! -Yeniden Başlıyoruz-

Amasız fakatsız, art niyetsiz ve önyargısız olmak dünyanın en güzel yaşamı demektir. “Yüreğinin götürdüğü yere gitmek”tir ki, herkesin istediği, ancak yerine getiremediği bir düştür.

Peki, ne etkiler insanı da, o güzelliği yaşayamaz? Toplumsal baskılar, örf, adet, gelenek görenek, ileriye yönelik kaygılar, iş ve eş bulma mücadelesi, ardından gelen aş savaşımı… Hepsi birden engel olarak çıkar insanın karşısına, masallardaki aşılmaz dağlar gibi.

İşte, bu devam ve başlangıç (ilginçtir, hem devam hem başlangıçtır, 10 yıl önceki filmi unutmayanlar için) filmi, Abba’nın insanın içine işleyen müzikleriyle biz izleyicileri sarıp sarmalıyor yine.

Yüreğine devlet olma

Okulun mezuniyet gününden -When i kissed the teacher, müthiştir ve okul yöneticilerini şaşkınlığa sürüklerken biz izleyicileri de filmin içine taşıyor daha başlangıçta- sonra Donna, sırılsıklam aşık olur karşısına çıkan gençlere. Ege Denizinin o canlılığını yaşatan adalarından birinde kızını doğurur. Muhtemel biyolojik babalarının ve dünyanın en zenginlerinin de yer alacağı bir oteli annesi adına açmak kızının yapmak istedikleridir: Fırtınalarla sınanmış bir açılış olacaktır…

Müziklerle büyüyen bir hayat

Abba’nın hayatın her anına her alanına uyan -tabii, film için yeniden düzenlendiği gibi bazı sözleri de değiştirilmiş, ister istemez- şarkıları zaten hemen herkesin belleğinde ve daha ilk tınısıyla siz de oturduğunuz koltuğa sığmıyorsunuz.

Tam bir seyirlik Mamma Mia! “Düşlerinde özgür dünya” olan insanların keyifle, heyecanla ve umutla izleyeceği bir film.

Kıssadan hisse…

Düşlerinizde kurduğunuz o barış ve aşk dolu dünyayı gerçekleştirmek için hiçbir eksiğimiz yok aslında. Amasız fakatsız, önyargısız ve art niyetsiz olmak yetecektir. Sadece sen, ben, o değil, siz, biz, onlar… hepimiz istemeliyiz. Bırakırsak yanlışları ve yanılgıları, başarırız.

Ege’nin o güzelim adalarından doğallık fışkırıyor. Elinizi uzatsanız tutabileceğiniz kadar yakın karşı kıyılarında ise beton yığınları yükseliyor. Nasıl da üzücü değil mi? Film boyunca hep onu düşündüm: Neden biz bu kadar düşmanız doğaya? Neden boğuyoruz betona?

Türkiye’nin tanıtımı için böylesi bir film tasarımı, böylesi bir projesi neden yok? Kıyılarımızı betondan temizlesek, doğal haline getirsek ve böyle yaşam dolu, cıvıl cıvıl filmler yapsak -sadece filmle sınırlamamak gerek; dinletiden tiyatroya, heykelden resme, dansa kadar bütün sanat dallarında-, o umutlarımızı bağladığımız turizm gelişmez mi? Geç kalınıyor, bir an önce hayata geçirilmeli bu projeler… Dar bakışlı paracı zihniyet her geçen gün bitiriyor o güzellikleri…

Mamma Mia!

(21 Temmuz 2018)

Korkut Akın

[email protected]