Bir cümle gelir aklınıza, gelişmeye açık, işlenebilir… Kime anlatsanız kabul eder ve sizi destekler. Yardımcı olacaklarını söylerler… Hatta geliştirmek için öneriler sıralarlar. Öyle bir cümledir ki bu, hem günceldir hem de istenildiği gibi işlenmesi mümkündür. O heyecanla sarılırsınız kağıda kaleme… Çevrenizdekiler, biraz da tanınmışsanız belli destekler sunar, küçük de olsa rol alır oynarlar… Gişe için önemli bir fırsattır… Ekip kurarsınız çabucak. Sonra… sonrası filmde.
Sinema hayattır
Hemen bütün sanat dallarında çok fazla harcama yapmaksızın üretim mümkündür. Sinema ise endüstri olduğu için çok da kolay bir sanat değildir, her ne kadar teknolojinin gelişmesiyle birlikte ucuzlamış ve kolaylaşmış olsa da… Önce öykünüzü senaryo haline getireceksiniz. Mekânları belirleyeceksiniz, oyuncuları saptayacaksınız… Ekip kuracaksınız. Çekimler zaman ve para yutan canavardır, onu aşacaksınız. Montaja gelecek sıra, o da bir başka gayya kuyusu… Salon bulmanız ise bir başka bela…
Bunca sıkıntıyı hep doluya koyup aldıramayarak, boşa koyup dolduramayarak aşacaksınız. Bunun için de sürekli ama sürekli çalışmak, düşünmek, uygulamak zorundasınız. İşte, onun için sinema zordur, diğer sanat dallarındaki gibi olmadı deyip sıfırdan başlamanız da pek mümkün olmaz.
Şansı iyi kullanmak…
Sinemayı sevenler ve nasıl meşakkatli bir uğraş olduğunu bilenler kolay kolay kötülemezler bir filmi. Muhakkak gözle görülür, elle tutulur bir şey bulurlar savunacak. Sinemayı desteklemek hayatı desteklemektir çünkü.
Onur Ünlü’nün Gerçek Kesit: Manyak filminin neyini anlatabileceğimi bilemediğimden, savunabilecek küçücük bir nokta bile bulamadığımdan yazarken avuçlarım terliyor. Üzgünüm.
Televizyonların reality show furyasından tanınan Gerçek Kesit’in senaristi ve oyuncusu Cahit Kaşıkçılar ile aynı kesitten bir filmde buluşmuş Onur Ünlü. Günümüzün en önemli sorunu yalnızlık ve iletişimsizlik üzerine bir de anne bağımlılığını eklemişler ve alabildiğine yoğrulabilecek bir öykü yakalamışlar. Ama derslerine çalışmadıkları için ellerine yüzlerine bulaştırmışlar. Yine üzgünüm.
Filmin girişinde, televizyon programcılığına uygun “az sonra” mantığıyla çarpıcı bir görüntü var. Ama konuyla ilgili olmadığı için izleyicinin merakı çabucak sönüyor. Televizyon sunucusu (ki, benzer bir programın da sunucusuydu zamanında) çok da ilgili değil sunduğuyla. Tipik bir sunucu işte… Vazifemi yaparım mantığında, çünkü televizyon kanalları çok çalıştırıp az ücret verdikleri için insanda heves bırakmıyor… Eğretilemeler başta heyecanlandırsa da, sinema dili yaratılamadığı için yetmiyor. İnsanların kafa sesi, iyi bir trük ama uzadıkça çekilmez oluyor. (Zaten o kadar uzatılmış olmasına rağmen film 90 dakikayı bulamıyor.)
Evden gelen koku sokaktaki insanları rahatsız ediyor da, içeri giren polisler hiç etkilenmiyor (geçtim onların gelişini bekleyen muhtarı). Bu tipik bir yönetmen hatası, bizim ülkemizde oyuncular ne konuyla ne canlandırdıkları karakterl,e ne de işin özüyle ilgilenir.
Günümüzün hastalığı…
Yalnızlık ve iletişimsizlik, evet, günümüzün en önemli ve çözümü en güç hastalığı… Hepimizin başında, hepimizi etkiliyor. Sokağa çıktığınızda onlarca insanla karşılaşıyorsunuz “kafayı sıyırmış” dediğiniz. Bir uzmana sorsanız doğru yanıtı alırsınız. Hadi, diyelim ki, siz de o hastalıktan mustaripsiniz… Onlarca film bulursunuz polisiye-gerilim türünden… Kimseye sormadan, biraz dikkatle anlatabilirdiniz ne ise öykünüzün konusu…
Sakallı Celal söylesin son sözü: Silah zoruyla mı çektirdiler bu filmi size?
Gerçek Kesit: Manyak, Yönetmen Onur Ünlü, oyuncular: Cahit Kaşıkçılar, Emel Emir, Fatma Pazvant, Mehmet Vanlıoğlu, Erdal Parmaksız, Zehra Sözügüzel, Mesut Hakyemez, Berat Demireğer, Ufuk Durmaz, Çetin Altındal, Fatih Yıldızgül, Ayca Öztürk… 23 Mart’tan itibaren gösterimde…
(21 Mart 2018)
Korkut Akın