Manifesto

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Nokta deyip geçmeyin; bir nokta çok şey değiştirir. Kulaktan dolma türkücüysen türkünün “Evvelim sen oldun, ahirim sensin” dizesini, “Evvelim sen oldun, ahırım sensin” olarak söylersen rezil oldun gittin demektir. Pos, pala, kaytan, burma bıyıkların bile yiğitliğe geri döndüremez seni. (24 Ağustos 2017)

“Görkem var, organizasyon sıfır.” (Vallahi atasözü gibi oldu; aferim bana.) (26 Ağustos 2017)

Bakın size bir öneri: Bir şekilde çaresini bulup horon oynayan ekiplerin enerjisinden elektrik üretmeli. (Nasıl ama, müthiş bir öneri değil mi?) (26 Ağustos 2017)

Trabzon Avşar Sinemaları adını içinde bulunduğu AVM.den alıyor ve Varlıbaş Avşar Sinemaları diye anılıyor. Lara Sinemaları adını üzerinde bulunduğu Saray Çarşısı’ndan alıyor ve Lara Sinemaları diye anılıyor. Şimdi bendeniz de bu cümlede bir tuhaflık olduğunu seziyorum. “Lara adını Saray Çarşısı’ndan alıyor da nasıl Lara oluyor” diyebilirsiniz. Şöyle oluyor: Sinemanın adı daha önce Saray Sineması’ymış, bölünme modası sonrasında bölünüp, yenilenince adı Lara’ya dönüşmüş. Hemen arkasındaki sokakta bulunan Royal Sinemaları da dünyaya Konak Sineması olarak gelmiş, o da bölünme modası sonrasında yenilenince Royal olmuş. Konak deyip geçmeyin, bir zamanlar bu sinemanın bir kardeşi Samsun’da, diğer bir kardeşi de İstanbul Harbiye’deydi. Samsun’dakini görmedim ama Harbiye’deki Konak Sineması’nda bir sürü güzel film izlemiştim. Her üç sinema da bir zamanların efsane ithalatçısı Konak Film’in sinemalarıydı. Hatırladığım kadarıyla Konak Film daha sonra Başaranlar Film’e dönüştü. (30 Ağustos 2017)

Festivaller sarsılıyor: 2016 yılı film festivalleri için uğursuz bir yıl olarak hatırlanacak. Yıl içinde 2. Uluslararası Edirne Film Festivali yapılamadı, bu yıl da 9. aya gireceğiz Edirne’den çıt yok. Keza Malatya Uluslararası Film Festivali de 2016 yılında yapılamadı, Köyceğiz Kaunos Altın Aslan Türk Filmleri Festivali yapılamadı, SineMardin Uluslararası Film Festivali yapılamadı. Köyceğiz ile Mardin’in 10. festivalleri 2015 yılında yapılmıştı. Köyceğiz 11. festivalini geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız gerçekleştirdi, ne basının ne basmayının haberi oldu. Neyse ki önümüzdeki günlerde gerçekleştirilmesi planlanan 11. SineMardin Uluslararası Mardin Film Festivali sesli sedalı çalışmaya başladı, bir ressama yaptırdığı festival afişini sosyal medyada dolaşıma sundu. 2017’nin uğursuzluğu da ülkemizin önde gelen film festivallerine nazar değmesi oldu. Uluslararası Antalya Film Festivali, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nı kaldırarak 53 yıllık geçmişini karaladı. Uluslararası Adana Film Festivali de tecrübeli kadrosunu feshetti. Yeni kadro sosyal medyaya yüklendi, her gün facebook’ta olsun, twitter’da olsun yağmur gibi paylaşımlar yapıyor ama ülkemizin ünsüz sinema sitesi sadibey.com’un varlığından haberi yok. Özet olarak başa dönesek: Festivaller sarsılıyor. (30 Ağustos 2017)

Sezen Aksu, “Manifesto” adlı şarkısının ilhamını Cate Blanchett’in 13 ayrı karakteri canlandırdığı “Manifesto” filminden mi almış? Şarkının adını sormuyorum, o belli de, klipte kliktan kliğa girdiğini görünce sorayım dedim: Sezen Aksu “Manifesto”nun ilhamını “Manifesto”dan mı almış? Başına taç konduruyor kraliçe oluyor, omuzuna kürk atıyor hayvansever oluyor, bıyık takıyor erkek oluyor, kafasına çiçekten çelenk koyuyor hippi oluyor, erkek şapkası takıyor vatman oluyor, vs., vs., (31 Ağustos 2017)

Atalarımız zamanında hakikaten güzel sözler söylemişler, bunlardan “beterin beteri var, haline şükret dostum”a basın toplantılarından bir örnek vereyim. Fi tarihinde, Uluslararası Antalya Film Festivali’nin İstanbul basın toplantısına katılanların sadece 8-10 tanesini tanıdığımı yazmıştım. Az önce internette, yeni kültür bakanımızın İstanbul’da medyanın kültür ve sanat bölümü mensuplarıyla geçen ay yaptığı toplantının fotoğrafına rastladım. Gözlüksüz baktım, gözlükle baktım, bilgisayar ekranına burnumu sokup baktım, yandan baktım, üstten baktım, inan olsun o kadar medya kültür sanat elemanından sadece 1 (yazıyla bir) tanesini tanıyabildim. Valla, billa, iki gözüm yerinde dursun ki doğru söylüyorum. (31 Ağustos 2017)

Yeni Türkiye’nin mucizelerinden birisi de şans oyunları vasıtasıyla zengin olma ihtimalimizin artmış olması. Benim gençliğimde bildiğim kadarıyla sadece Milli Piyango vardı, çekerek zengin olmaya çalışıyorduk. Sonra hayatımıza Spor Toto girdi, doldurarak zengin olmaya çalıştık. Maşallah günümüze baktığımızda şansımız bir hayli yükseldi. Eski şans oyunlarına İddaaa eklendi, Şans Topu eklendi, Sayısal Loto eklendi. Ömrümüz vefa ederse olacağız netekim. (31 Ağustos 2017)

Bir “Planlasan Böyle Olmaz” Hikâyesi: İlk bir iki gün sorun olmadı, yarışma filmlerini izledik. Sonra nereden ve nasıl çıktıysa “jüri filmleri kendi başına izlemeli” raconu arz-ı endam etti. Neyse ki ulaşımda “jüri servis arabasına kendi başına biner” diye bir racon kesilmediğinden 3. gün sinemaya birlikte gittik. Gruptan ayrıldım, yaklaşık 2-2,5 saatlik zaman aralığından sonra yine birlikte yemeğe gidilmesi planlandı. O zaman aralığında bir film izleyeyim dedim. Festival filmi denk getiremeyince 16:18’de sinemanın gişesine dayandım. Dernek kartımı gösterip müdürden onay alana kadar 2 dakika geçti mi, geçti. 16:20’de gişedeki kızdan, “Belalı Tanık” (Hitman’s Bodyuguard) filmi için bilet vermesini rica ettim. Gösterimin 10 dakika önce başladığından bahisle bilet veremeyeceğini söyledi. Sağ çaprazımdaki diğer filmlerin seanslarına baktım. Allah’ın lütfu mudur nedir, zaman aralığına sadece “Cumali Ceber”in seansı denk geliyordu. “Cumali Becer”in 16:40’daki seansına bilet aldım. O biletle 16:25’te, yani 15 dakika gecikmeli olarak “Belalı Tanık” filmine girdim mi girdim. Filmin sonuna doğru, yaklaşık 15 dakika kala, zırt bir mesaj: “Hocam neredesiniz, yemeğe gidiyoruz.” Çıktım mecburen. Yemeğe gittik. Yedik. Dolayısıyla hayatımda ilk defa başından 15, sonundan 15 dakikasını izleyemediğim bir filmim oldu. Bir başka facebook paylaşımında da, yine festival programını denk getiremeyince ticari gösterimdeki “Dangal” filminin ilk yarısını bir gün, ikinci yarısını başka bir gün izlemek zorunda kaldığımı yazarım mı, yazarım. (Bu paylaşımın gerçek hayattaki kişi ve kuruluşlarla ilgisi yoktur. Benzerlikler bulunursa tesadüfidir.) (01 Eylül 2017)

(18 Aralık 2017)

Sadi Çilingir

sadicilingir@sadibey.com

Alita: Savaş Meleği

Robert Rodriguez’in yönettiği ve Rosa Salazar, Christoph Waltz, Jennifer Connelly ile Mahershala Ali’nin oynadığı Alita: Savaş Meleği (Alita: Battle Angel), 15 Şubat 2019’da TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Alita, kim olduğunu bilmediği bir halde tanımadığı bir gelecekte uyanır. Şefkatli bir doktor olan Ido, O’nu himayesine ve korumasına alır. Cyborg görüntüsünün altında olağanüstü bir geçmişe sahip genç bir kadının kalbi ve ruhu olduğunu fark eder. Yeni, genç arkadaşı Hugo ise Alita’nın anılarını tetiklemesine yardımcı olmak ister. Tehlikeli insanlarla karşılaşan Alita, ailesinin ve dünyasının kurtarılmasında kilit rol oynayacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2 / 3
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Alita: Savaş Meleği yazısına devam et

Labirent: Son İsyan

Wes Ball’ın yönettiği ve Dylan O’Brien, Kaya Scodelario, Thomas Brodie Sangster ile Giancarlo Espositio’nun oynadığı Labirent: Son İsyan (Maze Runner: The Death Cure), 26 Ocak 2018’de TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
İlk filmde, Gladerlar kendilerini ölümcül canavarlarla dolu dev bir labirentin ortasında buldular. Labirentin devasa duvarlarından kaçmak tek amaçları olmuştu. Yeni filmde ise, Teresa’nın arkadaşlarına ihanet ettiği alev deneyleri olaylarından bu yana uzunca bir zaman geçmiş ve Minho belirsiz örgüt WCKD tarafından ele geçirilmiştir. Gladerlar  arkadaşlarını kurtarmak için sonunda savaşmaya hazırlanırlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Labirent: Son İsyan yazısına devam et

Pes Etme

John Pollono’nun yönettiği ve Jake Gyllenhaal, Tatiana Maslany, Miranda Richardson ile Clancy Brown’ın oynadığı Pes Etme (Stronger), 22 Aralık 2017’de TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
27 yaşındaki Bostonlu işçi Jeff Bauman, 2013 Boston Maratonu bombalaması ve onun sonrasında şehir için umut ve kararlılığın sembolü haline geldi. Jeff, maratonda eski kız arkadaşı Erin’i geri kazanmaya çalışır. Patlama meydana geldiğinde bitiş çizgisinde onu beklerken, saldırıda iki bacağı da kaybetti. Jeff’in hastanede bilinci yerine geldiğinde güvenlik güçlerine bombacıların birini tespit etmede yardımcı olur, ancak kendi savaşı yeni başlamıştır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Pes Etme yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Huzur Maskesinin Ardındaki Dehşet

Amerikan rüyasının değişmez sembollerinden biridir banliyöler. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, ekonomik refah döneminin ve de nükleer savaş korkusunun etkisiyle banliyö hayatı Amerikalıların gözde yaşam tarzı haline gelmiştir. Günümüzde tüm dünyayı sarmış bulunan, ailelerin hep birlikte vakit geçirdiği büyük alışveriş merkezlerinin temeli hep bu dönemde atılmıştır. Hollywood yıldızlarından George Clooney’nin son yönetmenlik … Devamı… »