Amerikalı yönetmen James Mangold’ın, “X-Men” serisinin onuncu filmi “Logan” yorgun mutantın son maceralarını perdeye yansıtıyor.
Hollywood’un “007 James Bond” ve “Star Trek-Uzay Yolu” seri filmlerinden sonra gelen “X-Men” bilimkurgusu da sonu belirsiz serilerden. James Mangold’ın bu yılki 67. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde galası yapılan 2017 yapımı sinemaskop “Logan”, neredeyse şiddetin pornografisini yansıtıyor. Logan/Wolverine, Charles Xavier/Profesör X ve bir albino mutant Caliban’la Meksika sınırında mezbeleye dönüşmüş bir yerde yaşıyor. Charles hasta. Onun pahalı ilaçları için limuzinle taksi şoförlüğü yapıyor. Peşinde de mutant avcısı “Reavers/Kurtarıcılar” ekibinden Donald Pierce var. Ama onunla savaşmak için değil. Pierce, küçük kız Laura’nın peşinde. Meksikalı hemşire Gabriela onu küçük Laura’yla yolunu kesiştiriyor. New Mexico’daki bir hastanede klon benzeri mutantlar yetiştiriliyor. Sadece öldürmeye programlanmış. Ama çocuklar duygularını da keşfedince her şey altüst oluyor. Laura, Kuzey Dakota’ya ulaşması gerekiyor, diğer mutant çocuklarla buluşabilmek için.
1963’te New York’ta doğan yönetmen James Mangold, sinemaya bağımsız iki muhteşem filmle giriş yapmıştı. İlki 1995 yapımı “Heavy-Şişman”, diğeriyse Hollywood’un büyüklerini yanına alarak 1997 yapımı “Cop Land-Güçlüler Bölgesi” filmlerini yaptı. 2007 yapımı sinemaskop “3:10 to Yuma-3:10 Yuma” western filmi de çarpıcıydı. Mangold, 2013 yapımı sinemaskop “The Wolverine-Wolverine” filmini de yönetmişti.
“X Men-Wolverine” çizgi roman olarak Marvel Comics tarafından ilk defa 1974 yılında yayınlandı. Yaratıcılarıysa Roy Thomas, Len Wein ve John Romita, Sr. İlki 2000 yılında yönetmen Bryan Singer tarafından “X-Men” olarak perdeye aktarılan ve bir seriye dönüştürülen bu bilimkurgu onuncu macerasına ulaştı. Bu son macerada Logan ve Charles veda ediyorlar seriye.
Şiddet gösterisi…
Bu son bölüm, tam anlamıyla kanın oluk oluk aktığı sarsıcı bir şiddet gösterisi. Neredeyse kanlar perdeye yapışacak. Dünyayı kuşatan şiddet sarmalının mikrokozmosu sanki bu film. İşte bu şiddet filminde Logan, Charles ve Laura’yla gönülsüz yolculuğa çıkıyor. Arkalarında bir dolu ceset bırakıyorlar elbette. Oklahoma City’de onlar otelde kalırken, yönetmen Mangold, Hollywood’a ve western filmlerine selâm gönderiyordu. Büyük yönetmenlerden George Stevens’ın 1953 yapımı renkli “Shane-Vadiler Aslanı” filminden anlar da yansıyordu. Sadece saygı için değil. Hikâyeye anlam verebilmek için. Yolculukta yolları çiftçi Munson ailesiyle de tanışıyorlar atlarıyla beraber. Şiddetin yukarıya çıktığı anlardan sonra Eden denilen yere ulaşıldığında daha büyük trajediler sarıyor perdeyi. Filmin ikinci yarısından sonra gerilim ve merak duygusu daha da çoğalıyor perdede.
Bu şiddet gösterisinde Marco Beltrami’nin yavaş tınıları sanki yaşlanmaya başlayan ve sadece ölümü düşünen Logan’ın içindeki dinginliği dışarı çıkartıyormuş gibiydi. Filmde hem Hugh Jackman hem de Logan gerçekten yorgundu. 17 yıl aynı karakterle yaşamak da kolay değildi. “Logan” filminde yorgunlar emekliye ayrıldıktan sonra yeni maceralara taze kanlarla devam edilecek. Bu filmin görselliği de etkileyecek. Kamera sanki bir karakter gibiydi filmde. Işık düzenlemeleri, öncelikle iç mekânlarda ve gece sahnelerinde fotoğraf sanatının estetiğine dokunuluyor. Bu serinin birçok filmini görmüş olan meraklılar için koleksiyonlarına bir film daha eklenmiş olacak “Logan”la. Son jenerikte Johnny Cash’in sesini duymak da muhteşemdi.
Logan
Yönetmen: James Mangold
Senaryo: Scott Frank-Michael Green-James Mangold
Müzik: Marco Beltrami
Kurgu: Michael McCusker-Dirk Westervelt
Görüntü: John Mathieson
Oyuncular: Hugh Jackman (Logan), Patrick Stewart (Charles), Dafne Keen (Laura), Richard E. Grant (Dr. Rice), Boyd Holbrook (Pierce), Stephen Merchant (Caliban), Elizabeth Rodriguez (Gabriela), Eriq La Salle (Will Munson), Elise Nael (Kathryn Munson), Quincy Fouse (Nate Munson)
Yapım: Fox (2017)
(01 Mart 2017)
Ali Erden
ailerden@hotmail.com