İyi Vampirlerle Kötülerin Bitmeyen Savaşı

Karanlıklar Ülkesi: Kan Savaşları (Underworld: Blood Wars)
Yönetmen: Anna Foerster
Eser: Kyle Ward-Cory Goodman
Karakterler: Kevin Grevioux-Len Wiseman-Danny McBride
Senaryo: Cory Goodman
Müzik: Michael Wandmacher
Görüntü: Karl Walter Lindenlaub
Oyuncular: Kate Beckinsale (Selen), Theo James (David), Bradley James (Kötü Adam), Tobias Menzies (Marius),
Charles Dance (Thomas), Alicia Vela-Bailey (Lycan), Lara Pulver (Semira), Trent Garrett (Hibrit Michael),
Oliver Stark (Gregor), Clementine Nicholson (Lena),James Faulkner (Yaşlı Vampir), Peter Andersson (Vidar), Daisy Head (Alexia), Brian Caspe (Hajna), Dan Bradford (Kara Lycan)
Yapım: Lakeshore-Screen Gems (2016)

Anna Foerster’ın ilk yönetmenlik deneyimi olan “Karanlıklar Ülkesi: Kan Savaşları”, serinin de beşinci filmi. Aksiyonun ve kanın bol olduğu film meraklıları için.

İlk dört filmi görmeyenler için girişte geçmişten küçük anlar perdeden geçip giderken bellekleri de tazeliyor. Bu çizgi roman estetiğindeki fantastik aksiyon 2003’te Len Wiseman’ın “Underworld-Karanlıklar Ülkesi”yle başladı. 2006’daki “Underworld: Evolution-Karanlıklar Ülkesi: Evrim” filmini de Wiseman yönetmişti. Patrick Tatopoulos, 2009’da serinin üçüncü filmi “Underworld: Rise of the Lycans-Karanlıklar Ülkesi: Lycanların Yükselişi”ni yönetmişti. Dördüncü filmi “Underworld: Awakening-Karanlıklar Ülkesi: Uyanış”ı da 2012’de İsveçli Måns Mårlind ve Björn Stein ortak yönettiler.

Serinin beşinci filmi 2016 yapımı sinemaskop “Underworld: Blood Wars-Karanlıklar Ülkesi: Kan Savaşları”nı yöneten Anna Foerster, TRT’nin yayınladığı “Criminal Minds-Kriminal” zekâ yüklü polisiye dizisinin ilk bölümlerini çekmişti. 1971’de doğan Alman asıllı Amerikalı yönetmen, kameramanlık ve görsel efektçi olarak da sinemaya katkıda bulundu. Yönetmen, Roland Emmerich’in 2013 yapımı “White House Down-Beyaz Saray Düştü” filminin de kameramanıydı.

Karanlıklar ortasında savaş…

Kyle Ward ve Cory Goodman’ın ortak eserinden sinemaya uyarlanan bu seri, vampir mitosuna modern bakış sunuyor gibi görünüyor. Ama aslında her şey bilinen sulardaydı. Daima iyiler ve kötüler vardı. Günışığında da olabilen vampirlerden Selene, kızını yılardır görmemiş ve nerede olduğunu da bilmiyor. Lycan, yani kurt benzeri insan olan Marius, Selene’in kızının peşinde Lycan ordusuyla. Bir de Semira var. İhtiyarlar Konseyi’nde. Lycanlarla savaşmak için Selene’in kendi askerlerini eğitmesini istiyor. Konseyi de ikna ediyor. Onun da amacı var. Selene ve kızının kanları özeldi. Çünkü onlar günışığında da kalabiliyorlardı. Hikâyeye David de katılıyor. O da annesine kırgın kendisini terk ettiği için. Ama annesinin fedakârlığını da öğreniyor sonunda. Annesinin bir damla kanını içtiğinde gerçek görüntü olarak zihninde canlanıyor. Kanı özel vampirlerin kanının tadına bakıldığında anılar görüntü olarak düşüyor. David, babasının da Thomas olduğunu da öğreniyor bununla beraber. Selene ve David’in güçleri bir araya geliyor, Marius’un Lacan ordusuna karşı kanlı savaş başlatıyor. Son bölümlerde elbette sürprizler var. Merak duygusunu dağıtmamalı.

Bu film Prag’da çekilmiş. Bu şehrin kendine özel etkileyici atmosferi daima Kafka’yı hissettiriyor. Karanlık kasvet yüklü mekânlar perdede muhteşem görünüyordu. Elbette bolca bilgisayar efektlerinden de faydalanılmış filmde. Buz üstünde Selene ve Marius’un dövüşü de estetik anlamda çarpıcıydı. Duyguları da yukarı çıkartıyordu. Anneler hep fedakârdı işte. Filmdeki müzikler de aksiyonun çoğalmasına katkı veriyor. Kanın ve aksiyonun bol olduğu bu fantastik film meraklıları için.

(30 Kasım 2016)

Ali Erden

[email protected]