Ünlü oyuncu Merve Sevi yeni filminde, geçmişi karanlık bir gemide çalışma yapan bir arkeoloğu canlandırıyor. 03 Haziran’da sinemalarda vizyona girecek olan, gerilim dolu Şeytanın Çocukları: El Ebyaz’da üst düzey performans gösteren sevilen oyuncuya filmde Cenk Torun ve Fırat Çöloğlu eşlik ediyor. Filmin yönetmenliğini ise Oya Köksal ve Vedat Dikmetaş üstleniyor.
Hayal Perdesi Dergisi’nin Mayıs – Haziran 2016 tarihli 52. sayısı çıktı. Derginin Vizyon sayfalarında Yeni Ahit, Annemle Geçen Yaz, Kor ve Hatıraların Masumiyeti filmlerinin eleştirileri yer alıyor. Söyleşi bölümünde Senem Tüzen ile ilk uzun metrajı Ana Yurdu üzerine röportaj var. Belgesel Odası’nda Kent Jones imzalı Hitchcock Truffaut inceleniyor. Yeşilçam sayfalarında Sabah Duru ve Ali Can Sekmeç, oyunculuğu kadar yönetmenlik ve yapımcılığıyla da öne çıkan Yılmaz Duru’nun sinemasını anlatıyor. Canlandırma sayfalarında Alice Harikalar Diyarında’nın Jan Svankmajer uyarlaması Alice’i değerlendiriliyor.
Televizyonculuk zor meslek. Karşınızda, teorik olarak bütün bir halk (uydu ile bütün dünya) var ve herkese seslenen bir yayın politikası gütmelisiniz. Onun için ince eleyip sık dokuyarak seçtiğiniz konu ve konuklarla yapabileceğiniz programlar bulmalısınız. Zamana karşı yarış da cabası… Bazen kantarın şirazesi kayabiliyor tabii…
Gerçi koşullar değişti, arada dağlar kadar fark var ama onlarca canlı yayın yönettim, “Para Tuzağı”ndaki (Money Monster) heyecanı ve hızı hiç yaşamadım. Canlı yayın yönetmeni, zeki, hızlı karar veren, tutarlı ve sakin olmalı.
Her işin başı para…
“Money Monster”, bir finans haberleri programıdır, sunucusu Lee Gates (George Clooney) izlenirliğini arttırmak için şarkı söyler, dans eder… Hayatı kendine yontmanın bir yolunu hep bulmuştur. Programın yönetmeni Patty Fenn (Julia Roberts) programı yönetirken sunucu Gates’in şımarıklıklarını engeller. Sunucunun kulağına ne yapacağını fısıldar, bir sonraki durumdan haberdar eder, arada olası kaprislerini de sineye çeker.
Gates’in verdiği bir tüyo nedeniyle bütün birikimini kaybeden silahlı bir yatırımcı (Kyle Budwell rolündeki Jack O’Connell), stüdyoyu basar. (Burada güvenlikçilerin ne denli lakayt olduklarına, işlerini savsakladıklarına… Polisin de akla gelen ilk çözümü gerçekmiş gibi uygulamaya koyduğuna, ellerin tetikte durmasının geri dönülmez sonuçlar doğurduğuna değil, televizyonculuğa ağırlık verdiğimiz için onları seyircinin yorumuna bırakıyorum.) Gelişmeler çığırından çıkmıştır, aklıselim davranmak gerekir. Büyük bir koşuşturma başlar, gerilimle birlikte merak doruğa çıkar.
Yönetmen, yapımcı, sunucu ve kameraman
Silahlı biri stüdyoyu basmış, ateş etmiş ve kapıları kilitlemiştir. Kamera arkası çalışanlar işlerini yapmakla canlarını kurtarmak arasında kalmış, ne yapacaklarını bilemez durumdadırlar (Kameramanla olayların bitiminde yapılan röportaj, birçok konuya açıklık getiriyor aslında). Yönetmen girer devreye… Herkesi sakinleştirir. Aynı anda onlarca kişiye direktifler verir ve kaosu da yönetmeyi başarır.
Filmin yönetmeni, -filmdeki değil, filmi yöneten- gerek sinemayı gerekse televizyonu içeriden bilen biri: Julia Foster. Akışı engellemeden izleyiciyi perdeye kilitlemeyi başarmış Foster. Çok önemli… kameraların birbirini görmemesini sağlamış. Bir canlı yayın stüdyosunda, onca kameranın arasına kendi (yani filmi çeken) kameraları da girince düşünün karmaşayı… Başarılı bir reji.
Filmin anlattığından öte…
Film, finans hayatının ne denli önemli olduğunu, borsa ve benzeri yerlerde kimlerin ne kadar parayı ne canlar uğruna kazanma hırsını ve bağlı olarak sönen hayatları anlatıyor. Bunu doğrudan bir para/borsa filmi olarak yapsa belki bu kadar heyecanlı olmayacak. Canlı yayında, bütün dünyanın gözü önünde gerçekleştiriyor. Benim de ilgimi çeken bu tarafı zaten.
Yaşananların dışında gibi gözüken (aslında belki de sunucu ile bir para ilişkisi de olan) yapımcının (yapım amiri), hayatı pahasına işini yapması küçük ama belirleyici bir ayrıntıydı. Bizdeki yapımcılar, aslında bütün kamera arkası çalışanları işin önemini anlamalı…
Montaj aşamasında…
Bizim bir yanlışımız var: Kurgu ile montajı aynı görüyoruz… Kurgu, senaryo üzerinde yapılan; montaj ise planların kesilip biçilmesiyle elde edilen sonuç. Kurguyu yönetmen ve senarist yaparken, montajı montajcıyla yönetmen yapıyor. Birçok Hollywood filminde yönetmeni çalışma sırasında montaj odasına bile almadıklarını duyuyoruz; neyse…
Montaj ustası Matt Chessé, birkaç açıdan bakılması gereken filmde (özellikle Wall Street’te, çok önemliydi) reji odasındaki yönetmenin, olay yerindeki polisin ve meraklı (provokatörler de çıkıyor kuşkusuz) halkın, bir de Gates ile Kyle’ın bakışını birbirlerini destekleyecek şekilde birleştirmiş. Bu, stüdyoda da geçerli, çünkü ekrandan stüdyoya, izleyiciden yönetmene, yönetmenden asıl belirleyici olan finans şirketine geçişlerde de başarılıydı.
Film ilgimi çekti, birçoğunuzun da çekecektir. Hele de Hükümet, Avrupa Birliği ve terör sorunu ile doğrudan bağlantılı olarak paranın yerinde durmadığı günümüzde, daha da çok. Kamera arkasında olanlar içinse bir de yaşananlar karşısında kararlı, duyarlı ve tutarlı olmak gibi özellikler / güzellikler de saklı.
Para Tuzağı (Money Monster), yönetmen Jodie Foster, oyuncular George Clooney, Julia Roberts, Jack O’Connell, Dominic West…
(25 Mayıs 2016)
Korkut Akın
Nishikant Kamat’ın yönettiği ve John Abraham, Shruti Haasan, Nishikant Kamat ile Nathalia Kaur’un oynadığı Yakışıklı Rocky (Rocky Handsome), 20 Mayıs 2016’da Mars Dağıtım dağıtımıyla Bollywood Rüzgarı tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, Goa’da işlettiği dükkânıyla mütevazı bir yaşam süren “Rocky” Kabir Ahlawat’ın etrafında dönüyor. Küçük Naomi, Rocky’nin yan komşusudur. Rocky ile iyi bir ilişkisi olan Naomi, O’na “Yakışıklı” şeklinde hitap etmeye ve annesinin onaylamamasına rağmen kendisiyle zaman geçirip yemek yemeye başlar. Bu arada Komiser Dilip, Goa’yı uyuşturucudan tamamen temizlemek niyetindedir.
Senaryosunu Evgenia Tirdatova’nın yazdığı ve Orhan Tekeoğlu ile birlikte yönetmenliğini üstlendiği Düşlerinin Adası belgeselinin ilk gösterimi, 4. Altın Çınar Kayseri Film Festivali’nde yapılacak. Klasik balenin reformcu yorumcusu ve bu alanda dünyanın en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Rus balet Rudolf Nureyev’in Türkiye günleri, ilk kez bir belgeselle gün ışığına çıkıyor. Belgeselin ilk gösterimi, 20 Mayıs Cuma günü Forum Kayseri Sinema Salonu’nda saat 20:00’da gerçekleşecek. Belgeselin yapımcılığını Rus kökenli Evgenia Tirdatova, Nurdan Tekeoğlu ve iş kadını Yasemin Pirinçcioğlu üstlendi.
Özcan Alper’in Rüzgarın Hatıraları ile başlayan 8. Montreal Türk Filmleri Festivali, Türkân Şoray’ın Uzaklarda Arama’sı ve Çağan Irmak’ın, Demet Akbağ ve Yetkin Dikinciler’in başrollerini paylaştığı Nadide Hayat filmiyle sürdü. Gençlerin sevgilisi Hande Doğandemir ve Şükrü Özyıldız’ın birlikte oynadıkları Andaç Haznedaroğlu’nun Her Şey Aşktan filmiyle haftasonunu çok iyi değerlendiren Montrealliler, 8. Montreal Türk Filmleri Festivali’ni Kaan Müjdeci’nin Sivas adlı filmiyle bitirdiler. Kısa film dalında Guneh, Kurban, Babaannemin Caz Tutkusu, Sonuç, Denizatı ve Çevirmen gibi filmlerin yarıştığı festivalde belgesel filmler de yarışma kapsamında gösterildi.
Montreal’den Rüzgarın Hatıraları’na En İyi Film Ödülü yazısına devam et
Burak Donay’ın yönettiği ve Yüksel Molla, Funda Dönmez, Şenol İpek ile Deniz Gönen’in oynadığı Gölge, 13 Ocak 2017′de MC Film dağıtımıyla GSA Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Tarık ve Gülay yeni evli bir çifttir. Tarık reklam ajansında editörlük yapmakta, Gülay ise branşına uygun iş bulamadığı için ruhsal sıkıntı yaşamaktadır. Tarık büyük bir projenin anlaşmasını imzalar. Tam huzura kavuşacaklarken Gülay hastalanır, Tarık eşi için çaresizken bir mucize olur ve Gülay birden eski sağlığına kavuşur. Ancak hanım hanımcık Gülay gitmiş yerine son derece asabi ve içten pazarlıklı bir Gülay gelmiştir. Hayat hem Tarık hem de çevresindekiler için gerilimli ve tehlikeli bir hal alır.