Gösterimdeki filmlerin 26 Şubat – 03 Mart 2016 seansları için tıklayınız. (Eksiksiz liste değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Günlük arşivler: 25 Şubat 2016
Orta Avrupa Film Festivali ve Film Afişleri Sergisi
Hezarfen Film Galeri, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan ve Slovakya filmlerini İzmir’de ilk kez çok nadir bir film afişleri sergisi eşliğinde izleyiciye sunuyor. Şehirdeki bu ilk Orta Avrupa Film Festivali’nin teması “Fantastik Dörtlü”. Orta Avrupa Film Festivali ve sergi 28 Şubat – 05 Mart 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek. Festivalin bu ilk ayağı, bu ülke sinemalarının ve sinematografilerinin büyü ve korku motiflerine odaklanıyor.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Orta Avrupa Film Festivali ve Film Afişleri Sergisi yazısına devam et
3. Uluslararası Yed-i Velayet 7 Vilayet Kısa Film Festivali
3. Uluslararası Yed-i Velayet 7 Vilayet Kısa Film Festivali kapsamında açılan Kısa Film Senaryo ve Kısa Film Yarışmaları başladı. 7 veliyi tema alan film ve senaryoların yarıştığı festivalde senaryo kategorisinde her tema için seçilen birinciler film haline getiriliyor. Her senaryo birincisine 2.000 TL, toplamda 14.000 TL ödül verilecek. Kısa Film kategorisinde En İyi 4 film ödüllendirilecek. Bu kategoride En İyi Film 10.000 TL, En İyi İkinci Film 7.500 TL, En İyi Üçüncü Film 5.000 TL, En İyi Dördüncü Film mansiyon ödülü ile ödüllendiriliyor. Yarışma son başvuru tarihleri Senaryo Yarışması için 01 Mayıs 2016, Kısa Film Yarışması için 31 Temmuz 2016 olarak belirlendi.
3. Uluslararası Yed-i Velayet 7 Vilayet Kısa Film Festivali yazısına devam et
İran Filmleri İstanbul’da
34. İran Fecr Film Festivali’nde gösterilen en önemli 3 film, 86 Doğumlu, Senin Dünyanda Saat Kaç ve Sonsuzluk ve Bir Gün adlı filmler 29 Şubat – 02 Mart 2016 tarihleri arasında Beyoğlu Cine Majestik Sineması’nda 19:00 ve 21:30 seanslarında seyirciyle buluşuyor. Said Rustayi’nin yönettiği Sonsuzluk ve Bir Gün, kızlarının düğününü yapmaya hazırlanan bir ailenin bazı olayların gelişmesiyle bozulmaya başlayan ilişkilerini anlatıyor. Günümüz İran sinemasının en başarılı filmlerinden olan film, toplumunun acı gerçeklerini seyirciye farklı bir açıdan göstermeye çalışırken acı ve gizli yaraları da gülümseten sahnelerle yumuşatmaya çalışıyor.
Cinnia: İfritin Diyeti
Özgür Özberk ile Şahin Yiğit’in yönettiği ve Özgür Özberk, Gülşah Çomoğlu, Fahri Öztezcan ile Kirkor Dinçkayıkçı’nın oynadığı Cinnia: İfritin Diyeti, 06 Mayıs 2016′da MC Film dağıtımıyla Özgür Yapımlar tarafından vizyona çıkarıldı.
Üç genç arkadaş Cin temalı bir korku filmi yapmaya karar verirler. Kendilerine sağlam bir hikâye bulmak isteyen gençler o civarda yaşayan bir Mühr-ü Vekil’in kapısını çalarlar ve o andan itibaren aradıkları korku hikâyesinin asıl oyuncuları olacaklarını bilmeden kendi korku verici hikâyelerinin dehşetini yaşarlar. Cinnia: İfritin Diyeti filmi insanların bedel ödemelerinin en korkutucu halini gözler önüne seriyor.
İki Mizah Filmi Bir Arada: Kaçma Birader, Ali Kundilli 2
Söz toplumu olduğumuz için hemen her anlamı sese yüklüyoruz. Yasımız da öyle, mizahımız da… Sese anlam katmak daha mı kolay geliyor, yoksa gelenekselleştiği için mi böyle bilemiyorum.
Bu hafta iki komedi filmi birden giriyor gösterime. İkisi de birbirinden komik, kahkahalarla izleyeceğimiz kesin. Açık söylemek gerekirse, bu öngörümün tutmasını, iki filmin de gişe yapmasını isterim… Ancak bir noktaya değinmeden geçmek istemiyorum: Söze dayalı mizah iki filmin de ana izleğini oluşturuyor.
Tam Aziz Nesin’lik
Temel olarak sözle mizah yaptığımız için Aziz Nesin’den başlayarak -buna meddah geleneğini de katmalı- bir kişilik gösteriler de dahil bu yapıyı devam ettiriyoruz. Buna da bağlı olarak, bir görsel şölen olan filmlerde mizah görüntüde de olmalı, bunun için çaba harcamalı. Aklıma ilk gelen, kuşkusuz Şarlo. Charles Chaplin, ses imkânı bulunmadığından görüntüye yüklenmek zorundaydı. Kim bilir, belki ses olsa o kadar düşmezdi üzerine… Ama elimizdeki en somut örnekler onlar.
Yozgatlı bir ailenin, çocuğu kaçınca peşinden İstanbul’a gelmesi ve Beyoğlu’nda yaşadıklarını anlatan “Kaçma Birader”, oyuncularının da katkısıyla seyirciyi içine alıyor, daha başlangıçta. Kaçma kovalamaca sahneleri -ki en kolay değerlendirilebilecek sahnelerdir- bile filmin bütününün taşıdığı komikliği omuzlayamamış.
Kötü bir film mi? Hayır! İyi bir film. Ama daha güçlü olabilir miydi acaba diye sormaktan alamıyorum kendimi. Sanıyorum doğrusu, oyunu abartmak yerine sahiplenmek gerekir. Siz ne yapardınız, ne görmek isterdiniz, ne olursa gülersiniz ve benzeri soruları oyuncular kendilerine sormalı. Tiyatral oynamak yerine içselleştirmek daha doğru olacaktır.
Bu, sadece Yeşilçam filmlerinin havasını taşıyan, “Kaçma Birader”e özgü bir sorun/sıkıntı değil. Yukarıda da değindiğim gibi hep, her zaman karşımıza çıkan bir durum. Belki de işin kolayı bu. Kolaya kaçmanın ekonomik, sosyolojik, sinemasal, kültürel bir sürü gerekçesi bulunabilir, sıralanabilir… Ama insan “Ah be, keşke…” diyor… Daha iyisini istiyor muhakkak.
İlk filminde izleyicinin beğenisini kazanan Ali Kundilli 2, daha bir görsel mizahla süslü bir film. Ancak onda da “Bak, ben nasıl yapıyorum, görün beni/bizi” dedirtmek için abarttıkça abartılmış. 8 aylık hamile kadının normal yürüyüşü bile -heyecan olsun diye hırsızlık yaptıkları sahnede- yeterince komik olacaktır zaten… Ufak rötuşla mizahı ortaya çıkartmak mümkün… O sahnede göz, Ali Kundulli’den bekliyor aslında o abartıyı…
Girişten itibaren kahkaha
İlk filmde eşine ne denli büyük bir aşkla bağlı olduğunu gördüğümüz ve İlknur’la evlenmek için başına gelmeyenin kalmadığı Ali Kundilli’yi düğünden 8 ay sonrasında yeniden takip ediyoruz. Bitmek tükenmek bilmeyen istekler, canından bezdirecek hale gelse de sakinliğini koruyan Ali Kundilli, sinirlenmesiyle birlikte doruğa çıkıyor. Hele bir ön hazırlık var… Bebeğe iyi bir baba olup olmayacağı imtihanı, filmin başında yakalıyor izleyiciyi… Kahkaha atmamak elde değil.
Yeşilçam diliyle söylersek, filmde soğukkanlı geçişler var. Bunda, abartısız olmanın etkisi olduğu kadar senaryodaki eksiklikler önem taşıyor. Gördüğü rüyanın arkasından Ayvalık’a, babaanne evine gitmeleri, hele kendilerini takip eden Urfalı amca çok komik. Bir de üstüne üstlük, yamanmış gibi dursa da önemini vurgulamak açısından yararlı olduğunu düşündüğüm turizm meselesi var, mafyası hariç.
Gerek “Kaçma Birader”, gerekse “Ali Kundilli 2” beğeniyle izlenirken, görsel mizah için de bir kapı aralayacaktır.
“Kaçma Birader”, komedi, yönetmenler Defne Deliormanlı, Murat Kaman, oyuncular Zafer Algöz, Melek Baykal, Emrah Kaman, Algı Eke, Cihan Ercan, Nejat Uygur, Alina Boz, Nursel Köse, Necip Memili
“Ali Kundilli 2”, komedi, yönetmen Faruk Aksoy, oyuncular Cem Gelinoğlu, Zeynep Aktuğ, Sami Aksu, Ezgi Tombul, Hakan Bilgin, Ayşegül Atik, Emre Mutlu, Gülnihal Demir
(03 Mart 2016)
Korkut Akın
21. Türkiye – Almanya Film Festivali Başlıyor: 04 – 14 Mart / Nürnberg
Almanya ve Türkiye birbirine hem çok uzak hem de çok yakın iki ülke. 1960’ların başında davul zurnalarla yolcu edilen ilk Türk kafilesinin üzerinden bugün 50 yılı aşkın zaman geçti. Tabii bunca yılda sevinç ve hüzünle örülü nice insan hikâyeleri yaşandı. Çok geçmeden bu hikâyeler sinemadan müziğe, edebiyattan resme birçok alanda kendisini göstermeye başladı. Özellikle son 20 yılda iki ülke halkı arasındaki önyargı yerini dayanışma ve dostluğa bıraktı. Örneğin Almanya’da azimle çalışıp Mercedesini alan Bayram’ın Almanya’dan Türkiye’ye uzanan yol hikâyesini anlatan Sarı Mercedes filmi olmasaydı Türk Sineması eksik kalmaz mıydı?
Örnekleri çoğaltabiliriz ama konumuz çeyrek asla yaklaşan tarihiyle iki ülke arasında filmlerden köprü kuran Türkiye – Almanya Film Festivali… Festival Başkanı Adil Kaya ve Festival Yönetmeni Ayten Akyıldız yine canla başla çalışarak yine titiz bir seçki ve keyifli bir program hazırlamışlar. Festivalde yalnızca Türk ve Alman sinemasının seçkin örneklerini sinemaseverlerle buluşturmakla kalmıyor renkli müzik buluşmaları ile hareketlendiriyor.
Festival, 04 Mart’ta Almanya’nın sevimli ve sakin şehri Nürnberg’te başlıyor. Festivalde bugüne kadar Şener Şen’den Fatma Girik’e; Tarık Akan’dan Fatih Akın’a Türk Sineması’na emek veren usta ve genç isimlere onur ödülü verdi. Bu yılın Onur Konuğu ise; Selvi Boylum Al Yazmalım’dan Tatar Ramazan’a; Ah Güzel İstanbul’dan Komser Şekspir’e Türk Sineması’nın unutulmaz filmlerine imza atan Kadir İnanır… Festivalin açılış günü olan 04 Mart’ta ödülünü alacak Kadir İnanır’ın 05 Mart’ta Karılar Koğuşu adlı filmi de seyircilerle buluşacak.
Festivalin açılış filmi, gözler Yahudi soykırımından kaçan Alman profesörlerin Atatürk dönemde Türkiye’ye geliş hikâyelerinin anlatıldığı Haymatlos olarak belirlendi…
Festivalin yerli film seçkisi ile oldukça renkli ve çeşitli. Çağan Irmak’ın Nadide Hayat’ından Çağatay Ulusoy’lu Delibal’a; bol ödüllü Kar Korsanları’ndan Özcan Alper ve Onur Saylak’ın bir kez daha buluşturan Rüzgarın Hatıraları’na yılın başarılı pek çok yapımı festival programında yer alıyor.
10 gün sürecek festival boyunca yarışma filmleri de dahil olmak üzere tam 42 film sinemaseverle buluşacak. 100’ün üzerinde konuğun ağırlanacağı festivalde filmlerden sonra ekiplerle söyleşiler de yapılacak. Yani 10 gün boyunca sinemanın kalbi yine Nürnberg’te atacak.
Not: 19. Nürnberg Festivali’ni yerinden takip etme fırsatı olmuş ve çok keyifli çekimler yapmıştık. Festivale dair görüntülere linke tıklayarak ulaşabilirsiniz:
(03 Mart 2016)
Gizem Ertürk
Haftasonu Sinemadayız: İftarlık Gazoz
Yüksel Aksu ve Cem Yılmaz gibi iki mizah ustasını buluşturan İftarlık Gazoz filmi önce güldürürken etkileyici finali ile izleyicileri şaşırtmaya devam ediyor. Keyifli ve mizah unsuru yüksek bir eğlencelik olan İftarlık Gazoz, 70’lerden 80’lere olan yolculuğuyla geçmişi günümüze taşıyor. Kültür Bakanlığı tarafından 7+ / 13A olarak değişen izleme yaşı ise hafta sonunda çocuklarıyla birlikte vakit geçirmek isteyen aileler için İftarlık Gazoz’u özel ve keyifli bir alternatif seyirlik yapıyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Türkiye’nin İlk Bağımsız Film Fonu, Yeni Film Fonu 1 Yaşında
Anadolu Kültür ve If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin ortaklığında geçen yıl başlayan Yeni Film Fonu, birinci yaşını dün gece Cezayir’de düzenlenen bir geceyle kutladı. Türkiye’nin ilk bağımsız film fonu olma özelliği de taşıyan ve insan haklarını ilke edinen belgesel filmlere destek olan Yeni Film Fonu’nun gecesine, Osman Kavala, Yeşim Ustaoğlu, Mert Fırat, Barış Pirhasan, Yiğit Özşener, Gündüz Vassaf, Şener Özmen gibi sanat dünyasından pek çok isim katıldı.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Türkiye’nin İlk Bağımsız Film Fonu, Yeni Film Fonu 1 Yaşında yazısına devam et
Görme Engelliler İçin Vizyondaki Sesli Betimlemeli İlk Korku Filmi: Ceberrut
Yapımcılığını Bor Medya Yapım’ın üstlendiği, başrollerinde Merve Akaydın, Tolga Demircan, Alp Navruz, Ayşegül Kaygusuz, Özgür Yelence gibi isimlerin yer aldığı Ceberrut filminin sesli betimlemesi, vizyon öncesinde Turkcell’in yeni hizmeti Turkcell Hayal Ortağım’a eklendi. Dünyada ilk kez görme engellilerin bir sinema izleyicisiyle aynı keyfi alarak sinema izleme deneyimi yaşamalarını sağlayan Cepten Sesli Betimleme ile görme engelli sinemaseverler, Ceberrut filminde korku dolu anları tüm görsel ayrıntılarıyla takip edebilecekler.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Öyle Sevdim ki Seni, Barselona İnsan Hakları Festivali ve AECID Örgütü Organizasyonu Çerçevesinde Dünyayı Dolaşacak
Orhan Tekeoğlu’nun yazdığı ve yönettiği, Nurdan Tümbek Tekeoğlu’nun yapımcılığında çekilen ve Sovyetler Birliği’nin 1990 yılında dağılması sonrasında Türkiye’ye çalışmak için gelen Rus kadınlarının çektiği çileleri, sıkıntılari ve aynı zamanda dağılan Karadeniz ailelerinin de dramlarını kadın perspektifinden anlatan Öyle Sevdim ki Seni isimli uzun metrajlı sinema filmi insan hakları konulu film festivalleri çerçevesinde dünyayı dolaşacak.
- Basın Bülteni
- Davet Mektubu
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Oyuncu Kaşifi Gökçe Doruk Erten’in Yeni Keşifleri Arasına Yapımcılar, Yönetmenler ve Yazarlar da Girdi
Görsel medyaya yeni yüzler kazandıran Gökçe Doruk Erten yepyeni projelere imza atmaya hazırlanıyor. Sektöre adım attığından bu zamana kadar cast direktörü olarak pek çok başarıya imza atan Gökçe Doruk Erten, 2 yıl önce kurup, süpervizörlük yaptığı GDE Team ile bir çok dizi, reklam ve sinema filmine oyuncular kazandırıyor. Cast direktörü olarak piyasa etiklerini önemsediğinden oyuncularla birebir ilgilenebilmesi adına Menajerlik ve Pr bölümünü profesyonellere devrederek kendisi yapım kriterlerini gözlüyor.
If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali Günlüğü: 24 Şubat 2016
Etiyopya’nın ilk bilimkurgusu sayılan Kırıntılar (Crumbs), saat 13:00’te Beyoğlu Fitaş Salon 4’te. Gösterime filmin yönetmeni Miguel Llanso da katılacak ve soruları cevaplandıracak. Nirvana’nın kurucusu, son 25 yılın en büyük rock yıldızlarından Kurt Cobain’in kişisel günlükleri ve ses kayıtlarından oluşan, Rolling Stone dergisinin de deyimiyle “filtresiz bir Cobain deneyimi” sunan Cobain: Kahrolası Montaj (Cobain: Montage of Heck), saat 16:00’da Beyoğlu Fitaş Salon 4’te.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali Günlüğü: 24 Şubat 2016 yazısına devam et
If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali Günlüğü: 25 Şubat 2016
Sean McAllister’in Suriye’den başka ülkelere taşınan bir ailenin yaşadıklarını anlattığı, belgeseli Suriyeli Aşk Hikayesi (A Syrian Love Story) saat 11:00’de Nişantaşi City’s Cinemaximum Salon 7’de. Gösterime filmin yönetmeni de katılacak ve soruları cevaplandıracak. Chad Gracia’nın Rus Ağaçkakanı (The Russian Woodpecker) 16:00’da yine City’s’de gösterilecek ve Fedor Aleksandroviç soruları cevaplandıracak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali Günlüğü: 25 Şubat 2016 yazısına devam et
Teoman, Funda Arar ve Ayhan Sicimoğlu, Kaçma Birader’e Yakalandı
Sevilen müzisyenler Teoman ve Funda Arar, Yozgatlı Kolçak Ailesinin Taksim macerasını anlatan Kaçma Birader’de konuk oyuncu olarak rol alıyor. Radyocu ve TV programcısı Ayhan Sicimoğlu ise “mafya babası” rolüyle izleyicilere sürpriz yapıyor. Kaçma Birader, dünyanın en büyük medya prodüksiyon şirketi Endemol Shine Türkiye ve ülkemizin en önemli yapım şirketlerinden Böcek Film’in ortaklığının Dünyanın En Güzel Kokusu filminden sonraki ikinci projesi.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.