‘Nefesim Kesilene Kadar’ büyük kente sığınmış küçük kızların çetin yaşam mücadelesine ‘Mustang’ın kaldığı yerden tanıklık ediyor. İstanbul varoşlarında küçük bir tekstil atölyesinde işçidir Serap. Başını soktuğu abla evinde bir sığıntı gibi sürdürür yaşamını. Tek istediği bir yuva, bir ailedir. Uzun yol şoförü babasının sabit bir iş bulması için didinir. Ablasından ve hoyrat eniştesinden sakladığı üç beş kuruşu hep bu sıcak yuva özlemi için biriktirir. Daha önce kaçakçılıktan hapis yatmış adama toz kondurmaz Serap. Baba – kız değil anne – oğul gibidirler. Giysilerini, ayakkabılarını alır babasının. Yaşayamadığı çocukluğunu kaçamak lunapark gezmelerinde gidermeye çalışır. Kötü bir insan değildir babası ancak sorumsuzdur, kızını yalanlarla oyalarken kendi başını kurtarma derdindedir. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, babasının kayıtsız kaldığı, hoşlandığı genç tarafından tercih edilmeyen genç kız sürekli incitilir ancak o her şeye meraklı bir yaşam arsızıdır, pes etmeyecektir.
Emine Emel Balcı’nın hayranlık uyandıran bu ilk filmi Dardenne kardeşler sinemasından izler taşıyor. Belçikalı usta sinemacıların gri dünyasını yerel tadlarla bizden bir öyküde yeniden inşa ediyor. Serap, Rosetta’ya ikiz kardeşi kadar yakın. İkisinin de tek istediği normal bir yaşam sürebilmek. İkisi de sürekli savunma halindeler. Hayatta kalabilmek için rahatlıkla başkalarını ezip geçebiliyorlar. O ürkek yüzleri gülmez bu kızların. Güven duymaya yönelik her çabaları hayal kırıklığı yarattıkça savunmaya geçiyor, kötücülleşiyorlar.
Gri Fransız taşrasında ya da yağmurlu İstanbul’un ara sokaklarında omuz kamerası sürekli izler bu anti kahramanları. Kendi yaşam kavgalarının ağırlığı altında etrafındaki genç adamın şefkatini fark etmekte zorlanır Rosetta. Serap ihanete uğramış hissettiğinde yakınındakileri ihbar etmekten geri durmaz. Tüm gri lacivert dünyasına rağmen yine de umutsuz değildir onların hikâyeleri. Rosetta uzanan şefkatli eli sonunda fark edecek, ‘Bisikletli Çocuk’ gibi baba özlemiyle yanıp tutuşan Serap flû geleceğine rağmen dimdik ayakta mücadelesine devam edecektir.
‘Nefesim Kesilene Kadar’ın bu yıl içinde şimdiye kadar gösterim şansı bulabilmiş en iyi yerli yapım olduğunu düşünüyorum. Bu ilk yönetmenlik denemesi Balcı’nın ortaklaşa yazdığı ustalıklı senaryosu, yine ortaklaşa kotardığı sağlam kurgusu ve Murat Tuncel’in soluk soluğa izlenen görüntü çalışmasına çok şeyler borçlu. Bir de Esme Madra’nın mükemmel Serap yorumunun altını çizmek gerekiyor. Madra’nın sinemamızda az görülen başarılı performansına küçük rollerde usta oyuncular Rıza Akın ve Sema Keçik ile Adana Altın Koza Film Festivali’nde ümit veren oyuncu seçilen Ece Yüksel’in incelikli katkıları eşlik ediyor.
(‘Nefesim Kesilene Kadar’ 30 Ekim tarihinden itibaren ‘Başka Sinema’ salonlarında gösterime giriyor.)
(29 Ekim 2015)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com