Menekşe’den Önce Belgeseli Başka Sinema’da

Başka Çarşamba’da bugün, 1993 Sivas Katliamı’nın yıl dönümü dolayısıyla gazeteci Soner Yalçın’ın Menekşe’den Önce belgeseli var. Soner Yalçın’ın Oda TV davasından tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmeden önce çekimlerine başladığı, daha sonra isteği üzerine arkadaşları tarafından tamamlanan Menekşe’den Önce, 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yarışma dışı olmasına rağmen jüri tarafından Toplumsal Vicdan Ödülü’ne layık görüldü.

Sunuculuktan Sinemaya

Çekimleri tüm hızıyla devam eden Kutlubay Film yapımı Dolunay’ın çekimleri kısa bir aradan sonra devam ediyor. Filmin başrolünde yer alan Zehra Sadıç yeteneğiyle göz kamaştırıyor. Zor sahneleri başarıyla canlandıran Zehra kısa zamanda rol arkadaşlarının da hayranlığını kazanmayı başardı. Dolunay’ın hemen ardından çekimlerine başlanacak olan Teneke Kafalar Av Peşinde ve Ruh Yiyici filmlerinde de başrol oynayacak olan Zehra Sadıç için yapımcı Serkant Yaşar Kutlubay “Zehra inanılmaz bir yetenek. Türkiye’de hem güzel, hem yetenekli kız sayısı çok az. Zehra ile şimdilik 10 film anlaşması yaptık ama umarım daha çok filmde birlikte çalışırız.” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Kelly Reichardt’ın Minimalist Dünyasında Suç ve Ceza

    Temmuz sıcaklarında sessiz sedasız gösterime giren ‘Gece Planı / Night Moves’, tam da ‘Başka Sinema’ seçkisine yakışacak türden bir çalışma. Amerikan bağımsız sinemasının gerçek anlamda bağımsız kalmış sayılı isimlerinden Kelly Reichardt’ın beşinci uzun metrajı bu. Yönetmenin doğup yetiştiği Florida, Everglades’de geçen 1994 yapımı ilk denemesi ‘River of Grass’ ellerine silâh geçirmiş iki amaçsız genç ruhun varoluşçu hikâyesi üzerinedir. Para bulmakla geçen uzun bir dönemin ardından, yapımcılarından tanınmış sinemacı Todd Haynes’in yaşadığı Oregon yöresini mekân alan öykülere yönelecektir Reichardt. 2006 yapımı Rotterdam Altın Kaplan ödüllü ‘Geçmiş Zaman Olur Ki / Old Joy’, düzenin dişlileri arasında gençlik yıllarının idealizmini geride bırakmış, radikallikleri törpülenmiş otuzlu yaşlardaki iki erkek arkadaşın yıllar sonra Oregon’un Cascade dağlarında kamp yapmak üzere bir araya gelişlerini mercek altına yatırır. Belirgin bir olayın olmadığı, dramatik dönüm noktaları içermeyen bu sakin meditatif çalışma, şehir yaşamından uzak doğal bir ortamda gözlemler, jestler, yitip gitmiş zaman üzerinedir. Yaşlanmakta olan iki eski hippinin kısa karşılaşmaları, ‘pişmanlık, eski günlerin yıpranmış neşesinden başka bir şey değildir’ şeklinde dilimize çevirebileceğimiz Çin atasözünü doğrular niteliktedir.

    Hemen ardından gelen 2008 yılı ürünü ‘Wendy and Lucy’, 8. If AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nde yönetmenin katılımıyla bizde de gösterilmiş ve Reichardt’ın dünya çapında tanınmasını sağlamıştır. Ana akım sinemanın tanınmış isimlerinden Michelle Williams’ın çok başarılı performansından büyük destek almış bu özgün yapım, yersiz yurtsuz gencecik bir kızın, umudun peşinde köpeğiyle birlikte Alaska’ya yolculuğu üzerinedir. Kırık dökük arabası bozulunca Oregon’un küçük bir kasabasında mahsur kalan Wendy’nin hikâyesi, gösterime girdiği yılların büyük Amerikan bunalımının metaforu olarak ilgiyle karşılanmıştır. Olay kurgusu yine çok basittir. Yine jestler, akıp giden gündelik yaşam, Reha Erdem imzalı ‘Hayat Var’ın küçük kız karakteri gibi dilinde yanık bir ezgiyle yolunu arayan Wendy’nin çabası üzerine kuruludur film.

    Reichardt’ın bizde 30. İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilen bir sonraki çalışması ‘Kestirme Yol / Meek’s Cutoff’un (2010) hikâyesi 1845 yılında Oregon yolunda üç arabalık bir kafilenin Batıya göçleri sırasında Kızılderili saldırılarından korunmak üzere bir rehber vasıtasıyla kullandıkları kestirme yolda geçmektedir. Western’i kendi hamuruyla yoğuran Reichardt’ın bu alternatif çalışması, göçmenlerin aç susuz umuda yolculuklarını incelikli bir gözlemle, güç sahibi olmayan, sözü geçmeyen Amerikalı göçmen kadınların gözünden anlatmayı dener.

    Reichardt’ın geçtiğimiz yıl Venedik şenliği yarışmalı seçkisinde yer almış son çalışması olan ‘Gece Planı’, üç politik aktivistin çevreci eylemlerini plânlama safhası ve sonrasına eğiliyor. Oregon nehirleri üzerine kurulu bir hidroelektrik santral baraj gölünün görüntüsü üzerine açılır film. Josh (Jesse Eisenberg) ve Dena (Dakota Fanning) ile tanışırız daha sonra. Önceki filmlerinden alışık olduğumuz üzere karakterleri ve plânları hakkında fazla bilgi vermez Reichardt. Jestlerden, uzun sessizliklerden ve kısa konuşmalardan bulmacanın parçalarını birleştirmeye başlarız giderek. Ailesinden uzakta bir organik tarım çiftliğinde çalışmaktadır Josh. Zengin ailesinin olanaklarını elinin tersiyle itmiş idealist Dena ile birlikte çevreci politik aktivistlerin toplantılarına katılırlar. Çok uluslu şirketlerin 150 yıldır sömürdüğü, ormanlarını ırmaklarını yok ederek ölü gezegene çevirdiği gezegenimizi kurtarmak için çare üretir bu devrimci topluluklar. Lakin ekolojik mücadele adına daha radikal bir plânı vardır bizim iki kafadarın. ‘Kahrolası iPod’ları her saniye kullanabilmek için tüm somonları yok eden’ çağdaş medeniyete (!) Green Peter barajını havaya uçurmak suretiyle kafa tutacaklar, bu şekilde çevre bilinci konusunda insanları düşünmeye zorlayacaklardır. Geçmişi karanlık eski denizci Harmon’un (Peter Sarsgaard) yardımıyla plân gerçekleşir lakin sonuç beklendiği gibi değildir. Oregon nehirleri üzerine kurulmuş altı adet barajdan birini havaya uçurmak sistemi çökertmeye yetmeyeceği gibi, patlama sırasında talihsiz bir şekilde hayatını kaybeden kampçının hikâyesi kamuoyunu çok daha meşgul edecektir.

    Çevreci kaygılarla başlayan ve gerilim türüne göz kırpan ‘Gece Planı’, yönetmenin bilinen titiz ayrıntıları, olay örgüsüne yüz vermeyen seçimleri ile türün ana akım sinemadaki klişelerini ustaca bertaraf etmiş. Öykünün dönüm noktası olan büyük patlamayı göstermiyor bile. Uzaktaki gürültüsüne üç eylemcinin dudaklarında beliren mütevazi bir tebessüm eşlik ediyor yalnızca. Eylemi yüceltmiyor, yargılamıyor da. Yönetmen için önemli olan bundan sonrası, Dostoyevskiyen karakterlerin ‘Suç ve Ceza’nın Raskolnikov’ununkine benzer vicdan hesaplaşmasıyla cebelleştiği anlar.

    Özgün adını santrali patlatmak için içine yüzlerce ton amonyum nitrat gübre doldurulmuş lüks deniz yatının çift anlamlı kullanılmış adından alan (‘Night Moves’, Gece Hamleleri anlamına geliyor) bu yeni Kelly Reichardt filmini kaçırmayın. Yılın en iyi yapımlarından.

    (08 Temmuz 2014)

    Ferhan Baran

    ferhan@ferhanbaran.com

    Yandex’le Cem Yılmaz’ın Yeni Filmi Pek Yakında’nın Setine

    Yandex, geçtiğimiz Mayıs ayında tanıtımını yaptığı etkinlik platformu Yandex Sahne’yle 3 kişiyi Cem Yılmaz, Ozan Güven, Tülin Özen gibi birçok yıldızın rol aldığı Pek Yakında filminin setine davet ediyor. Ekim 2014’te vizyona girecek olan Pek Yakında’nın setine misafir olmakçok kolay: yandexsahne.com’a girip Facebook ile bağlanarak, karşınıza çıkan ve filmin setinde çekilmiş fotoğrafın eksik kısımlarını Yandex yardımıyla cevaplandıracağınız sorularla tamamlamak.

    Transformers: Kayıp Çağ Filmi Üç Günde Rekor Kırdı

    Transformers serisinin son filmi Transformers: Kayıp Çağ serideki en iyi açılışı gerçekleştiren film oldu. Yılın en çok beklenen filmlerinden biri olan Transformers: Kayıp Çağ, 27 Haziran Cuma günü izleyiciyle buluştu. Film üç günde toplam 188.809 kişi tarafından izlendi. Vizyona girdiği ilk günden bu yana toplam 2.310.098 TL hasılat elde eden Transformers: Kayıp Çağ aynı zamanda Paramount Pictures’ın 2014 yılında en iyi açılışı yapan ikinci filmi oldu. Michael Bay’ın yönettiği ve Mark Wahlberg ile Nicola Peltz’ın oynadığı filmde Optimus Prime ve Autobotlar, yeni insan kadrosunun yardımıyla bugüne kadar karşılaştıkları en korkunç meydan okumaya karşı koyuyorlar.

    Fida Film’den Kamuoyuna Açıklama Yapıldı

    Ülkemizin en güçlü sinema ve filmcilik kuruluşlarından Fida Film tarafından son zamanlarda medyada çıkan haberlerle ilgili açıklama yapıldı. Açıklama şöyle: “Fida Film A. Ş. ve iştirakleri, Türkiye sinema ve film sektöründe 49 yıldır faaliyet göstermektedir. İştigal konularında sektörde lider konumunda olan şirketlerimiz ile ilgili son zamanlarda bir kısım gerçek dışı ve maksatlı haber yapılmakta olduğunu üzülerek görmekteyiz. Fida Film ve …” (Açıklamanın tamamını için haberin devamına tıklayabilirsiniz.)
    Fida Film’den Kamuoyuna Açıklama Yapıldı yazısına devam et

    Yakın Dönem Meksika Sineması Akbank Sanat’ta

    Akbank Sanat, İstanbul Cervantes Enstitüsü, Meksika Büyükelçiliği, AMEXCID (Meksika Uluslararası İşbirliği Ajansı) ve IMCINE’nin (Meksika Film Enstitüsü) işbirliğiyle Temmuz ayında “Yakın Dönem Meksika Sineması”nın örneklerini izleyiciye buluşturuyor. Etkinlikte, Odín Salazar Flores’in yönettiği Davarlar (Burros) 09 ve 19 Temmuz’da; El Corralito’daki çiftçilerinin yaşamından kesitler sunan Lupe ve İneği (Lupe El De La Vaca) 16 ve 19 Temmuz’da; üç kadın gözünden aşkı ve ilişkileri anlatan Birlikte Kalabilmek İçin Reçeteler (Cilantro Y Perejil) 12 ve 23 Temmuz’da ve Laura Gardos Velo’nun yönettiği Yıllar Sonra (Anos Despues) 26 Temmuz’da izleyici ile buluşacak.

    Yakın Dönem Meksika Sineması Akbank Sanat’ta yazısına devam et

    Abbas’ın Melekleri Çok Güldürecek

    Kuşadası’nda çekimleri sona eren ve Kasım ayında vizyona girecek olan Abbas’ın Melekleri filmi komediye yeni bir soluk getirecek. Berrak Deniz’in başrolünde oynadığı filmde Sevil Uyar, Bircan İpek, Seda Mutlu, Seçil Şahin gibi genç isimlerin yanı sıra Şenol İpek, Kayra Şenocak, Sinan Bengier, Dost Elver ve Ferdi Atuner gibi tecrübeli isimler rol alıyor. Aynı zamanda filmin castını da yapan Berrak Deniz, filmin oldukça eğlenceli geçen set neşesinin beyazperdeye yansıyacağını söyledi.