Fil’m Hafızası’ndan Yaza Özel Rüya Gibi Bir Tematik Gece: Bir Yaz Gece Rüyası

Sinemaseverlere farklı ve alternatif bir sinema içeriği sunmak üzere faaliyet gösteren sosyal sinema platformu Fil’m Hafızası’nın gelenekselleşen Tematik Gece etkinliğinin Temmuz ayı teması “Yaz”. Sinefillerin keyifli bir akşamda bir araya geleceği Bir Yaz Gecesi Rüyası etkinliği 23 Temmuz Çarşamba akşamı saat 20:30’da Ortaköy Bloom’da gerçekleşecek. Modaya seksi bir dokunuş katan harness tasarımlarıyla dikkat çeken tasarımcı Elif Domaniç’in ev sahipliğinde gerçekleşecek olan etkinlik, kısa film gösterimleri ile başlayıp yarışmalarla devam edecek.

Fil’m Hafızası’ndan Yaza Özel Rüya Gibi Bir Tematik Gece: Bir Yaz Gece Rüyası yazısına devam et

Soğuk Savaş Zamanlarında Bir Fantom

Hayalet (Phantom)
Yönetmen-Senaryo: Todd Robinson
Müzik: Jeff Rona
Görüntü: Byron WErner
Oyuncular: Ed Harris (Kaptan Demi), David Duchovny (Bruni), William Fitchner (Alex), Lance Henriksen (Markov), Johnathon Schaech (Pavlov), Sean Patrick Flanery (Tyrtov), Jason Gray-Stanford (Sasha), Derek Magyar (Garin), Julian Adams (Bavenod), Dagmara Dominczyk (Sophi)
Yapım: RCR Media-Trilogi Ent. (2013)

Daima macera ruhu taşıyan senarist ve yönetmen Todd Robinson’ın 1960’ların sonunda geçen nükleer felaketin sınırlarında dolaşan filmi, gerçek olaylardan yola çıkarak iki süper gücün gücünü gösteriyor.

1960’ların başında Başkan Kennedy suikasta kurban gitmeden önce dünya bir nükleer felaketin kıyısından dönmüştü. Eğer bir nükleer savaş, yani Üçüncü Dünya Savaşı çıksaydı birçoğumuz şimdi nefes almıyor olacaktık. Aslında gizlenen bunun kadar önemli, hatta daha önemli bir felaketi dünya başından savmış 1968 yılında. Uzayda ABD’yi şimdilik geçmiş Sovyetler Birliği’nde bazı insanlara ve kurumlara bu yetmiyor. CIA’in muadili KGB denilen istihbarat kurumu, Sovyetler’deki politbürodan daha da güçlü. Hatta derin devlet. Yaptığı gizli operasyonlara kendi karar veriyor ve operasyonlar hakkında da hiçbir bilgi vermiyor. 1968 yılındaki felaketin sınırından dönülen operasyon da böyle.

Bilinmeyene doğru sular altında…

Geçmişte babasının kahramanlıklarından ilham almış ve şimdi emekliliğini bekleyen Kaptan Demi, sürekli evden uzaklarda kaldığı için karısı Sophi mutsuz. Bir kızı da var. Demi, emeklilik hayali kurarken, yeni bir görev için yola çıkması gerekiyor. Hem de emektar Phantom adındaki balistik nükleer denizaltıyla. Sovyet Donanması’ndan komutanı Markov ona bu görevi veriyor ve denizaltı yola çıktığında da intihar ediyor. Üç hafta önce seferden dönen mürettabat, bu beklenmedik görevden canı sıkılsa da karşı çıkamıyorlar. Sasha alelacele kilisede evleniyor ve evliliğin tadını çıkartamadan kendini denizler altında buluyor. Denizaltına gizemli Bruni de geliyor teknisyen gibi. Aslında o KGB’nin gizli görevinin başında biri. Denizaltında, yardımcı kaptan Alex, Demi’nin en büyük dostlarından. Kamera ilk defa denizaltının içine girdiğinde fonda da çığlık çığlığa yaylıların tınıları duyulmaya başlıyor. Filmde gerçekten duyulan tüm müzikler etkileyici. Denizaltının dar ve sıkıştırılmışlık hissi veren atmosferinde Yaylıların çığlıkları insanı korkunun ve tedirginliğin içine bırakıyor. Bu parçanın adı “The Early Dawn” ve dinlemeye doyamıyorsunuz. Bir klostrofobinin içine düşüyorsunuz bu kasvetli mekânda. Yönetmen, sinemaskop bu filminde bu sıkıştırılmışlık hissini yaşatabiliyor.

Bruni gerçek yüzünü ve amacını gösterirken, Demi’nin de sırları var geçmişten gelen. Demi’nin sara (epilepsi) hastalığı da var. Yılda birkaç defa komaya giriyor. Tuhaf ve şaşırtıcı derecede gerçekçi rüyalar, sanrılar gören Demi’nin geçmişten gelen ve bu Fantom denizaltısında yaşanmış trajedi onun ruhunu acıtıyor. Belki de yüzleşmesini sağlıyor bilinçaltında. Bu trajik sırrı perdede keşfetmek heyecan verici olabilir. Merak duygusu değerlidir. Yönetmen, Demi’nin rüyalarında Rus sinemasına, büyük usta Ayzenştayn’a selâm göndermiş sanki. Bu biçimci anların kurgusu çok çarpıcı. Filmde merak ve gerilimi azaltmamak için sadece filmin finalinin gerçeküstücü olduğunu belirtelim. Yönetmen, bu maceralı geriliminde sinema sanatının yarattığı estetiklerden uzak durmamış ve bazı anlarda öne çıkartmış. Yönetmen Todd Robinson, ünlü yönetmen Ridley Scott’ın 1996 yapımı “White Squal-Dostluk Denizi” macera filminin senaryosunu yazdı. Yönetmen Robinson’ın 2006’da yazıp yönettiği “Lonely Hearts-Yalnız Kalpler” ülkemizde iki yıl gecikmeli vizyona çıkmıştı. Başrolde de John Travolta vardı. Yönetmenin macera ruhu yaptığı birçok işe bulaşmış. Belki de bu yönetmeni yeni keşfedecekler için, 2013 yapımı “Phantom-Hayalet” filmi iyi bir başlangıç olabilir. Hatta Soğuk Savaş’ın ne olduğunu da fark ettirebilir. Filmdeki oyunculuklar da iyi. Ed Harris gibi bir devi sinema perdesinde izlemek muhteşem.

Filmde, Amerikalı yazar Herman Melville’in (1819-1891) “Moby Dick-Beyaz Balina” romanının kaptanı Ahab’a selâm da var. Çünkü Demi kendini Ahab gibi hissediyor zaman zaman. John Huston’ın yönettiği 1956 yapımı “Moby Dick” film ülkemizde Ekim 1956’da “Deniz Ejderi” adıyla vizyona girmiş. Melville’in romanı ülkemizde 2006 yılında Yapı Kredi Yayınları’ndan “Moby Dick-Beyaz Balina” adıyla çıkmıştı.

(18 Temmuz 2014)

Ali Erden

ailerden@hotmail.com

Çakallarla Dans Ekibi Birbirinden Zor Ayrıldı

Yapımcılığını Sugarworkz & TAFF Pictures’ın yaptığı, yönetmenliğini Murat Şeker’in üstlendiği Çakallarla Dans 3: Sıfır Sıkıntı filmi çekimleri bitti. Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Murat Akkoyunlu, Timur Acar ve yönetmen Murat Şeker set dışında da görüşen bir arkadaş grubu olmasına rağmen setin bitmesine memnun olmadılar. Oyuncular çakallar setini çok seviyor. Ekip sona bıraktığı zorlu sahneleri çekerek final yaptı. Tüm oyuncular ve ekip son gün, hatıra fotoğrafı çektirmeyi ihmal etmedi.