Filmekimi 2013’ün sürpriz filmlerinden biri olan Belçika yapımı ‘Kırık Çember / The Broken Circle Breakdown’, bu haftadan itibaren ‘Başka Sinema’ projesi kapsamında ticari gösterimine başlıyor. Yönetmen Felix van Groeningen’i, üç yıl öncesinin 29. İstanbul Film Festivali’nde büyük ödül Altın Lale’yi kazanmış ‘Şeylerin Boktanlığı / De Helaasheid Der Dingen’ çalışmasından hatırlıyoruz. Ticari gösteriminde ‘Çölde Kutup Ayısı’ ismini almış olan bu sıra dışı yapım, Tanrı’nın unuttuğu Reetveerdegem adlı ücra kasabada yaşayan 13 yaşındaki Gunther’in kara komedi tadındaki ergenliğe geçiş hikâyesi üzerinedir. Bir baltaya sap olamamış baba ve üç amcasına vefakâr babaannenin kol kanat gerdiği alabildiğine uçuk ancak bir o kadar da eğlenceli aile ortamına büyük bir sevecenlikle yaklaşır Van Groeningen ve filmini, yetişkin Gunther’in küçük oğluna bisiklete binmeyi öğrettiği nefis bir finalle noktalar.
Belçikalı Van Groeningen son çalışmasını yine sıradışı karakterler üzerine kurmuş. Bir önceki filminin kahramanları gibi Amerika hayranıdır Didier. Hayalperestlerin ülkesi olarak tarif ettiği kıtaya ulaşanın yeni bir başlangıç yapabileceğine inanır. Bluegrass müziği tutkunudur. Özellikle yoksul Appalachia bölgesinde yaşayan ve dünyanın dört bir köşesinden gelmiş göçmenlerin çığlığı olan bu çok daha saf country türünü icra eden bir grupta kovboy kılığında çalar, sadece telli çalgılardan oluşan akustik icraya banjosu ile eşlik eder. Daha ilk görüşte aşık olduğu Elise ise vücudunun her santimini kaplayan dövmelerden kazanır hayatını. Delidolu ve sevgi dolu bir birlikteliktir sürdürdükleri. Kızları Maybelle’in dünyaya gelişiyle yaşamları değişir, karavandan çıkıp yerleşik aile hayatına geçer çiftimiz. Elise’in sözleriyle ‘herşey gerçek olamayacak kadar güzeldir’ önceleri. Lakin hayat kaybedişler üzerinedir de. Küçük kızın 6 yaşındayken yakalandığı amansız hastalık çekirdek ailenin üzerine bomba gibi düşer ve genç çiftin dünyalarını karartır. Yine Elise’in sözleriyle, hayat onları kıskanmış, onlara ihanet etmiştir. Romantik ateist Didier ile çok daha gerçekçi Elise bu noktadan itibaren hem aşklarını, hem inançlarını sorgulayacaklardır.
Van Groeningen bu dokunaklı oyun uyarlamasını geriye dönüşler ve zaman atlamalarını yoğun olarak kullandığı bir kurgu düzeninde sinemaya aktarmış ve düz bir akıştan çok daha etkili bu yöntemle, merak ve gerilim unsurunu hep canlı tutmuş. Bluegrass müziğinin neşeyi ve hüznü bağdaştıran duygusallığından, iki baş oyuncusunun (Didier’de Johan Heldenbergh, Elise’de Tribeca ödüllü Veerle Baetens) mükemmel yorumlarından büyük destek almış. Bu yılın en iyi yabancı film Oscar adayları arasına giren ‘Kırık Çember’i kaçırmamaya çalışın.
[‘Kırık Çember’, ‘Başka Sinema’ projesi kapsamında İstanbul, Beyoğlu Pera; Kadıköy Moda Sahnesi (eski Moda Sineması); Ankara, Kızılay Büyülüfener Sinemaları’nda dönüşümlü seanslarda gösterilmektedir.]
(23 Ocak 2014)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com