10. İstanbul Japon Filmleri Festivali

10. İstanbul Japon Filmleri Festivali, 11 / 17 – 18 / 24 – 25 Ocak 2014 tarihleri arasında Beyoğlu Akbank Salonu’nda düzenleniyor. Festivalde, Benim Babam Benim Oğlum, (Soshite Chichi ni Naru), Benden Sana (Kimi ni Todoke), Yıldızın Sesi (Hoshi no Koe), Saniyede 5 Santimetre (Byosoku 5 Senchi Metoru), Kulenin Gizemi (Kumo no Mukou, Yakusoku no Basho), Miyori’nin Ormanı (Miyori no Mori), Mutluluk Veren Ekmek (Shiawase no Pan) adlı filmler gösterilecek.
Japonya İstanbul Başkonsolosluğu Kültür ve Enformasyon Bölümü tarafından organize edilen festivalde gösterilecek olan bütün filmler sinemaseverlere Türkçe altyazılı ve ücretsiz olarak sunulacak.

10. İstanbul Japon Filmleri Festivali yazısına devam et

Süheyl Eğriboz’u Kaybettik

Sinemamızın sevilen karakter oyuncularından Süheyl Eğriboz tedavi edilmekte olduğu hastahanede 10 Ocak 2014 Cuma günü (bugün) sabaha karşı hayatını kaybetti. Sanatçının cenazesi, Aksaray Murat Paşa Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip Eyüp Mezarlığı’na defnedilecek. Eğriboz’un hatırlanan filmleri arasında Seher Vakti, Acı Türkü, Cemile, Ankara Ekspresi, Beyaz Güller, Eyvah, Güller ve Dikenler, Linç, Seven Ne Yapmaz, Şoför Nebahat, Vahşi Çiçek, Yarın Ağlayacağım, İki Esir, Kara Doğan, Gazi Kadın, Lambaya Püf De, İntizar, Talih Kuşu gibi filmler var. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Süheyl Eğriboz’u Kaybettik yazısına devam et

FBI, Derin Yolsuzluğun Peşinde

Düzenbaz (Amwerican Hustle)
Yönetmen: David O. Russell
Senaryo: Eric Warren-Singer-David O. Russell
Müzik: Danny Elfman
Görüntü: Linus Sandgren
Oyuncular: Christian Bale (Irving), Bradley Cooper (Richie), Amy Adams (Sydney), Jennifer Lawrence (Rosalyn), Jeremy Renner (Polito), Michael Pena (Paco / Şeyh), Jack Huston (Pete), Robert de Niro (Tellegio)
Yapım: Annapurna (2013)

Bir FBI ajanının, iki küçük dolandırıcının gönülsüz yardımıyla devlet-mafya işbirliğini ortaya çıkartan “Düzenbaz”, kara mizahıyla gerçekçi sinemanın önemli yapıtlarından. Oyuncu performanslarıyla da ilham verici ayrıca.

Film, 1978 yılında bir otel odasında açılıyor. Saçları dökülmüş Irving Rosenfeld, başına saçlar ekledikten sonra operasyona katılıyor. Sevgilisi Sydney ve FBI ajanı Richie DiMaso hazır. Sydney Edith, Irving de Melvin takma adlarını kullanıyorlar. New Jersey’de iyilikleriyle iyi görüntü vermiş belediye başkanı Carmine Polito’nun rüşvet aldığını belgelemek için oteldeki buluşma yerinde her şey yolunda giderken, ajan Richie’nin aceleciliği belediye başkanını kuşkuya düşürüyor. Polito, mücadeleden sonra doğu kıyısında kumarı yeniden yasal hale getirmeyi başarmış. Kumarhane açmak için talepler çoğalıyor. Bundan faydalanmamak saflık olduğunu düşündüğünden banka hesabını çoğaltmak istiyor Polito. Dışarı çıkan belediye başkanının peşinden giden Irving, ikna gücüyle belediye başkanının güvenini kazanıyor. Hikâye önce Irving’in anlatımıyla yansıyor. Boynunda Davudi yıldız olan kolye olan Irving’in babası cam işiyle uğraşıyormuş. Irving, çocukken işin artması için mahalledeki her şeyin camını indirmiş. Tıpkı Charlie Chaplin’in 1921 yapımı “The Kid-Yumurcak” sessiz filmindeki gibi. Babasını güçlü görmeyen ve onun gibi olmak istemeyen Irving, üç çamaşırhane ve camcı dükkânına rağmen küçük dolandırıcılığı seçmiş. Irving, Rosalyn’le evli ve Danny adında küçük bir oğlu var. Karısına oğluna baktığı için tahammül edebiliyor. Çünkü Rosalyn, bunalımlı ve evden pek çıkmıyor. Rosalyn Beatles’ı, Irving cazı seviyor. Aslında sevişmek dışında pek ortak noktaları yok ikisinin. İşte bu Irving’in karşısına cazcı Duke Ellington’ın ölümünden bir gün sonra 25 Mayıs 1974 yılında Sydney çıkıveriyor. Sydney’in bileziğinde Ellington’ın fotoğrafını görünce ortak noktaları olduğunu görüyor Irving. Hatta Ellington’ın “Jeep’s Blues” plâğı en sevdikleri albüm. Bir erkek başka ne isteyebilirdi ki. Filmde Tom Jones’un sesini de duyuyorsunuz. Kadınları etkileyen karizmatik hali ve konuşmasıyla Sydney’i zorlanmadan etkiliyor Irving, Sydney de, tıpkı kendisi gibi hayatın dibine vurmuş gibi görüyor. Sonra Sydney anlatıyor. New York’ta bir magazin dergisinde iş bulmuş. Ama mutlu değilmiş. Irving, ona dürüst davranıyor en başından. Başta tepki gösterse de Irving’in dolandırıcılığında bir çıkış hissediyor Sydney. Galerilerde sahte tablolar satıyorlar, çek-senet, banka kredileri işlerine giriyorlar ve FBI’ın radarına takılıyorlar çok geçmeden. Richie, bu küçük çaplı dolandırıcıların ortak zekasıyla devlet içindeki yolsuzlukları ortaya çıkartacağına inanıyor. Ardından film, baştaki otele dönüyor ve hikâye kaldığı yerden devam ediyor. Sonra Richie kendi hayatındaki mutsuzlukları anlatıyor. Dindar annesi iyi Katolik bir kızla onu nişanlamış ve hayatı şimdi bir cehennem.

Aşk doğru yolu bulur…

İtalyan-Rus kanı taşıyan 1958 New York doğumlu liberal ruhlu yönetmen David O. Russell, 2012 yapımı “The Silver Livings Playbook-Umut Işığım” filmiyle parlak kara mizahını sinemaseverlere göstermişti. 2013 yapımı “American Hustle-Düzenbaz” filmiyle aynı başarıyı gösteriyor. Bu film uyarlama olmamasına rağmen, adeta bir romanın içinden dışarı çıkmış gibi. Filmin içinde dolaşırken, karakterlerin zenginliği ve hikâyelerin gelişimi bu filme gerçekten bir roman ruhu katıyor. Russell, “Umut Işığım” filminin oyuncularını yeniden bir araya getirebilmiş “Düzenbaz” filminde. Richie, Polito’yu kumarhaneyi tuzağa düşürmek için sahte bir şeyh de buluyor. O da Porto Rikolu Paco’dur. “Maşallah” ve “İnşallah” dışında Arapça kelimeler biliyor muydu Paco? Irving kuşkuya düşüyor. Beklenmedik bir şey oluyor ve işe mafya da karışıyor. Yeraltının babalarından Victor Tellegio, kumarhaneler üzerine uzman. Üstelik Arapçayı da şakır şakır konuşuyor. Ama mucize gecikmiyor ve sahte şeyh de cevapları veriyor kahkahalar altında. Aslında bu filmde, geride gibi görünse de Rosalyn’in hikâyesi de filme derinlik katıyor. Dışarının tadını alan Rosalyn, mafyadan Pete’i de keşfediyor. Pete onun hayatının aşkı. Hatta doğru erkek. Sydney ve Irving arasında da aşk oyunu sürüyor bir taraftan. Sydney, Richie’nin ilgisine karşı koyamasa da hayatının aşkı Irving.

Mizah ve gerçek…
Özellikle filmin ikinci yarısından sonra merak, gerilim ve heyecan artıyor. Mizahla beraber. Sinemaskop çekilmiş 2013 yapımı “American Hustle-Düzenbaz”, yolsuzluğu ve çürümüşlüğü en derinden gösteriyor. Hatta demokrasinin en büyük düşmanı olarak görüyor. FBI, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yaparken ne Amerikan başkanının ne hükümetin ne de kongrenin bundan haberi oluyor. Hiç kimse de FBI’a öfke göstermiyor. Russell’ın “Düzenbaz” filmi ilham verici. Ayrıca bu filmde tüm oyunculuklara övgü göndermeli. Seyirciler, Jennifer Lawrence’ı kolay kolay tanıyamayacaklar. İngiliz-Güney Afrikalı kanı taşıyan 1974 doğumlu oyuncu Christian Bale’i, Steven Spielberg’ün 1987 yapımı savaş filmi “Empire of the Sun-Güneş İmparatorluğu” filmindeki çocuk Jamie olarak tanıdık ilk. Bale, Brad Andreson’ın 2004’teki “The Machinist-Makinist” filmindeki performansına yakın bir oyunculuk sunuyor Russell’ın filminde de. Bale, sinemanın da son “Batman”i. Elbette Robert de Niro. Kısacık görünüyor ve filme damgasını vuruyor. Bradley Cooper’ın canlandırdığı, mutsuz ve ezik FBI ajanı Richie’de gerçekten etkileyici. Kara mizahın yeni oyuncularından biri olabilir Cooper.

(17 Ocak 2014)

Ali Erden

ailerden@hotmail.com

Daha Güzel, Daha Adil, Daha İnsancıl Bir Dünya İçin: Batsın Bu Dünya

17 Ocak’ta vizyona girecek olan, başrollerini Meltem Cumbul, Filiz Ahmet, Esra Dermancıoğlu ve Özge Ulusoy’un paylaştığı Kadın İşi Banka Soygunu’nda Batsın Bu Dünya sürprizi. Kendileri için göze alamayacakları riskleri birbirleri için göze alan 4 arkadaş, Orhan Gencebay’ın unutulmaz eseri Batsın Bu Dünya’yı seslendirerek çaresizliğe meydan okuyor. Cumbul, Ahmet, Ulusoy ve Dermancıoğlu, şarkının stüdyo kaydı için buluştu, stüdyo kaydı yaklaşık üç saat sürdü.

  • Basın Bülteni
  • Klibi izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.