Bizde ilk kez 32. İstanbul Film Festivali seçkisinde yer almış olan Berlinale Altın Ayı ödüllü Romen filmi ‘Çocuk Pozu / Pozitia Copilului’, bu haftadan itibaren ‘Başka Sinema’ projesinin programına konuk oluyor. Son dönemde ülkemizde de beğeniyle izlenmiş olan yükselen Romanya sineması örneklerinden farklı olarak varlıklı bir çevrede geçen sorunlu bir ana oğul ilişkisi üzerine ‘Çocuk Pozu’.
Saygın bir doktorla evli olan mimar Cornelia’nın hali vakti yerinde ancak evlilik hayatı sorunlu. Bu nedenle bütün ilgisi hayatının projesi haline gelmiş biricik oğluna yönelmiş. Otuzlu yaşlarına gelmiş olmasına rağmen koca oğul Barbu’nun yaşamı hâlâ anne kontrolü altında. Annesinin onaylamadığı bir beraberliği sürdüren genç Barbu bu patolojik duruma kazan kaldırır. Beklenmedik trajik bir trafik kazası ana ile oğul arasındaki fırtınalı hesaplaşmanın tetikleyicisi olacaktır.
Festival sırasında ülkemizi ziyaret etmiş ve filminin Atlas Sineması’ndaki gösterimine katılarak sorularımızı yanıtlamış olan yönetmen Calin Peter Netzer’in üçüncü uzun metrajı ‘Çocuk Pozu’. Netzer’in -İstanbul’da yine festivalde izlenmiş olan- 2010 yapımı ikinci uzun metrajlı filmi ‘Şeref Madalyası / Medalia Di Onoare’, ülkesinin komünizm sonrası 90’lı yıllarını etkileyici bir dille anlatır. Netzer’in son filminin adı birden farklı anlamda kullanılıyor. Genelde bilinen anlamıyla, yogada vücudun rahatlama duruşlarından birine verilen ad ‘Çocuk Pozu’. Romence ölüm raporlarında cesedin duruşunu tarif için de kullanılıyor. Kaza kurbanının bir çocuk olması ve anne ile küçük çocuğu kalmış yetişkin oğlu arasındaki ilişki de düşünülünce çok zengin çağrışımları olan bir isim bu.
Otobiyografik özellikler taşıyan bir hikâye üzerine kurulmuş film üzerine söyleşirken yönetmenden aldığımız bilgi doğrultusunda, 60’lı yaşlardaki Cornelia ile tek oğlu arasındaki nevrotik ödipal ilişki, büyük ölçüde Netzer ve ortak senaryo yazarı Razvan Radulescu’nun kişisel deneyimlerinden şekillenmiş. ‘Her ana oğul ilişkisinde kontrol ve tahakküme dayalı böylesine bir ilişki biçiminin izlerini görmek mümkün’ diye ekliyor Netzer.
Kendi toplumumuzda da benzer örneklerine sıkça rastladığımız bu ezeli ebedi evrensel hikâye, Netzer ve ekibinin elinde çağdaş Romanya sinemasının temel özelliklerini taşıyan, özellikle finale doğru uzun tek çekimlerle etkileyiciliğini arttıran bir drama haline gelmiş. Film çok kısıtlı bir bütçeyle, yalnızca iki el kamerasıyla ve toplam 30 gün içinde çekilmiş. Gerçekçi olabilmek ve izleyiciyi olayların içine alabilmek amacıyla kamera operatörleri çekimlerde büyük ölçüde özgür bırakılmış. Bu bilinçli seçim doğrultusunda, benzer bir deneyimden geçmiş olan Netzer olan bitene dışarıdan bakabilme fırsatı bulabilmiş. Açık uçlu bir finalle noktalanan ‘Çocuk Pozu’, bu anlamda yönetmenin kişisel terapi çalışması da sayılabilir. Birçok Romanya filminde irili ufaklı rollerde izlemiş olduğumuz usta oyuncu Luminita Gheorghiu’nun benzersiz anne kompozisyonunun filme çok şey katmış olduğunu belirterek sözü noktalayalım.
[‘Çocuk Pozu’, ‘Başka Sinema’ projesi kapsamında İstanbul, Beyoğlu Pera; Kadıköy Moda Sahnesi (eski Moda Sineması); Ankara, Kızılay Büyülüfener; (24.01.2013’den itibaren) Eskişehir, Kanatlı Cinema Pink; (31.01.2013’den itibaren) Bursa, Cinetech Korupark Sinemaları’nda dönüşümlü seanslarda gösterilmektedir.]
(10 Ocak 2014)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com