3 Dil Konuşulan Şehire Sanatla Kardeşlik Gelecek

Yeni sezon sinema salonlarının en iddialı yapımı olarak yola çıkılan Siirtli Hamlet isimli komedi tarzındaki sinema filminin çekimlerine 23 Eylül’de başlanıyor. Yapımcılığını Ferit Yüksek’in üstlendiği sinema filminin yönetmen koltuğunda Serli Seta Nişanyan gibi başarılı bir isim otururken, genel koordinatörlüğünü Yeşilçam’ın sevilen oyuncusu Bülent Polat, proje danışmanlığını da Figen Yücel yapıyor. Siirtli Hamlet’in oyuncu kadrosunda Yeşim Salkım, Sümer Tilmaç, Oya Aydoğan, Neslihan Günaydın Aka, Orçun Kaptan, Yaşar Alptekin, Sinan Bengier ve Seda Aktuğlu gibi sevilen isimler yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    3 Dil Konuşulan Şehire Sanatla Kardeşlik Gelecek yazısına devam et
  • Uluslararası Van Gölü Film Festivali’nde Barış İçin Şarkılar

    01 Eylül Dünya Barış Günü’nde “Barış’ın Diliyle, Barış’a İthaf” konsepti ile karşımıza çıkan 2. Uluslararası Van Gölü Film Festivali’nde Barış için her dilde şarkılar söyleyecek olan Soprano Pervin Chakar’ın sesi, Naze Isxan’ın piyanosuyla buluşarak, dinleyicilere çok dilli ve çok renkli bir gece sunacaklar. Kürtçe’nin Kurmanci ve Zazaki lehçeleri, Türkçe, Azerice, Farsça, Rusça, İtalyanca, Latince, Ermenice halk şarkıları konserinde klâsik müziğin halk müziğiyle harman olduğu ve Halk müziğinin Batı müziği formuna uyarlandığı bir programla 2. Uluslararası Van Gölü Film Festivali’nin açılışında dinleyiciyle ilk defa buluşacaklar.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Uluslararası Van Gölü Film Festivali’nde Barış İçin Şarkılar yazısına devam et
  • Lore ya da Masumiyetin Yitirilişi

    12. Filmekimi’nin yaklaşık iki hafta sonra açıklanması beklenen programı merakla beklenirken, etkinliğin geçen yılki listesinin ilginç filmlerinden Avustralya-Almanya ortak yapımı ‘Lore’, Ağustos sürprizi olarak sinemalarda. Bizde ‘Savaşın Gölgesinde’ ismiyle gösterime giren, aslında savaş sonrası acıları üzerine bir deneme bu. Filmin uyarlandığı İngiliz yazar Rachel Seiffert’in 2001’de yayımlanmış ‘The Dark Room /Karanlık Oda’ adlı romanı, benzer birçok örnekten farklı olarak, II. Dünya Savaşı ertesine Alman cephesinden ve sıradan insanların, sivil halkın gözünden bakar. Romanı oluşturan ve her biri ana karakterin adını taşıyan tematik olarak bağımlı öykülerin ikincisinde, Nazi ebeveynleri hapse yollanmış 12 yaşındaki Lore’un, kendinden yaşça küçük ikiz kız kardeşleriyle birlikte hayatta kalma mücadelesi anlatılır.

    Avustralyalı yönetmen Cate Shortland, bizde de gösterilmiş ilk filmi ‘Tepetaklak / Somersault’dan (2004) sonra çektiği bu ikinci sinema filminde, Lore’un (Hannelore’un kısaltılmışı oluyor) yaşı 15’e çıkmış, kardeşlerin sayısı dörde yükselmiş. Savaş Almanya’nın yenilgisiyle sona ermiş, Beyaz Rusya’da savaşmış Nazi subayı baba ile annenin gönülden bağlı oldukları Führer’leri bir sığınakta intihar etmiştir. Taşıyabilecekleri eşyaları yanlarına alır ve kaçarlar. Önce baba ortadan kaybolur, ardından anne Amerikalı askerler gelmeden kendi teslim olmaya gider, kucaktaki bebeğini büyük kız Lore’a teslim ettikten sonra. Bundan sonrası beş kardeşin yüzlerce kilometre ötede Hamburg’da yaşayan büyükannenin çiftliğine ulaşma çabası üzerinedir. Kara Ormanların tekinsiz karanlığında sürdürülen bir hayatta kalma mücadelesidir bu. İtilaf Devletleri tarafından dört bölgeye bölünmüştür Alman yurdu. Trenler durdurulmuştur. Orman tehlikelerle doludur.

    Shortland’in ülkesinde ödüllere boğulmuş ilk filmi, evinden kaçan 15 yaşındaki Heidi’nin büyüme öyküsü üzerineydi. Yönetmen bu kez aynı yaşlardaki Lore’un hikâyesiyle, çok farklı bir dönem ve koşullarda, bizden Reha Erdem’in ‘Jîn’ini hatırlatan acılı bir başka büyüme hikâyesine yöneltiyor kamerasını. Lore kardeşleriyle birlikte savaş sonrasının cehennemi atmosferinde, ölümle, öldürmeyle ve bir de soykırım gerçeğiyle yüz yüze geliyor, masumiyet yitiriliyor. ‘Lore’ bu açıdan bir büyük aldanışın, aldatılmış bir ulusun şaşkınlığının da filmi.

    Adam Arkapaw’ın görüntü çalışması etkileyici. Doğanın büyüleyici güzelliğiyle, (Bruno) Dumont sertliğindeki yakın plân vahşet görüntüleri eşliğinde savaş dehşetinin bir büyük tezat olarak aktarılışı başarılı.

    (19 Ağustos 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    4. Malatya Uluslararası Film Festivali

    4. Malatya Uluslararası Film Festivali bu yıl Malatya Valiliği’nin koordinasyonunda, Malatya Kayısı Araştırma – Geliştirme ve Tanıtma Vakfı tarafından; T. C. Kültür Bakanlığı, Başbakanlık Tanıtma Fonu, Malatya Belediyesi ve İnönü Üniversitesi’nin destekleriyle 15 – 21 Kasım 2013 tarihleri arasında düzenleniyor.
    Festival kapsamında usta yönetmenlerin filmleri; bağımsız sinemanın son örnekleri; ülkemizden ve dünyadan kısalar ve belgeseller gibi farklı başlıklar altında oluşturulmuş seçkiler; ulusal ve uluslararası yarışma filmleriyle birlikte 130’a yakın film gösterilecek.

  • Basın Bülteni: Türkçe / İngilizce
  • Web Sitesi
  • 4. Malatya Uluslararası Film Festivali yazısına devam et

    Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı’nın İlk Gösterimi 51. New York Festivali’nde Yapılacak

    Fransa şubesi (Gad Elmaleh Fransa’nın Ben Stiller’ı olarak kabul görüyor) bile bulunan Ben Stiller, ülkemizde “Rüyalar Peşinde” adıyla gösterilen 1947’nin filmi “The Secret Life of Walter Mitty”nin yeni çevrimi “Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı”nın yönetmeni, yapımcısı ve baş erkek oyuncusu olarak karşımıza çıkacak.

    İlk “The Secret Life of Walter Mitty”yi Norman Z. McDonald yönetmiş, başrollerini Danny Kaye, Virginia Mayo ve Boris Karloff üstlenmişti.

    03 Ocak 2014’te “Muhteşem Yüzyıl” adlı televizyon dizisinin yapım şirketinin (Tim’s Production) sinema filmi “Mevlana”ya rakip olarak Türkiye sinemalarında gösterilmeye başlanacak olan ”Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı”nın baş kadın oyuncusuysa olay yaratan “Bridesmaids-Nedimeler”in özgün senaryosunu yazarak Oscar ödülüne adaylık kazanan Kristen Wiig… 32 buçuk milyon dolara malolan “Bridesmaids-Nedimeler” dünya sinemalarında 288 milyon dolar hasılat elde etmişti.

    Wiig, “Despicable Me-Çılgın Hırsız” (maliyeti: 69 milyon dolar; dünya sinema hasılatı: 543 milyon dolar) ve “Despicable Me 2-Çılgın Hırsız 2” (maliyeti: 76 milyon dolar; dünya sinema hasılatı: 745 milyon dolar) adlı filmlerin İngilizce seslendirme kadrosunda da bulunuyor.

    30 Eylül-13 Ekim 2013 tarihleri arasındaki 51. New York Festivali’nde ilk gösterimi yapılacak ”Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı”nda “Milk” ve “Mystic River-Gizemli Nehir”le iki Oscar ödülü sahibi Sean Penn ile “Terms of Endearment-Sevgi Sözcükleri”yle Oscar ödüllü Shirley MacLaine, Walter Mitty karakterinin anne babasını canlandırdı. MacLaine altıncı adaylığında, Penn ise dördüncü ve beşinci adaylıklarında Oscar ödülünü kucaklamıştı.

    “Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı”nın çekimleri New York (Manhattan ve Bronx) ile İzlanda’da gerçekleştirildi.

    ”Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı”nın prodüksiyon amirleri arasında “Karayip Korsanları” serisinin ve ”The Lone Ranger-Maskeli Süvari”nin yönetmeni Gore Verbinski’de bulunuyor.

    Ben Stiller’in Film Film Ücretleri:

    * “Greenberg” / Altı milyon dolar
    * “There’s Something About Mary-Ah Mary Vah Mary” / Üç milyon dolar
    * “Tower Heist-Kule Soygunu” / Onbeş milyon dolar.
    * “Little Fockers-Zor Baba 3” / Yirmi milyon dolar.
    * “Zoolander-Zırtapoz” / İkibuçuk milyon dolar.

    Not: Ben Stiller “Zoolander 2”yi de yakında gerçekleştirmek istiyor.

    ”Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı”nın fragmanını izlemek için: http://www.youtube.com/watch?v=-swr_wuzlSw

    (19 Ağustos 2013)

    Hakan Sonok

    [email protected]

    Sev Beni, Prömiyerini Montreal World Film Festivali’nde Yapıyor

    Başarılı yönetmen çift Mehmet Bahadır Er ve Maryna Er Gorbach’ın ikinci sinema filmi olan Sev Beni prömiyerini dünya sinemasının çok tanınan ve önde gelen festivallerinden olan Montreal World Film Festivali’nde yapıyor.
    Alışılmamış bir aşk hikâyesi olan Sev Beni’nin başrollerini Ushan Çakır ve Viktoria Spesivtzeva paylaşıyor. Filmde ayrıca Güven Kıraç, Yavuz Bingöl, Berlin Film Festivali ödüllü Sergey Puskipalis, Elena Stefanskaya, Margarita Koşeleva ve süpriz performansıyla Murat Şeker oynuyor. Sev Beni Türkiye’de Ekim ayında sinemalarda gösterime girecek.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Elysium: Yeni Cennet, Yasak Bölge 9’un Gölgesinde Kaldı

    Çocukluk dönemini Güney Afrikada yaşayan ve 18 yaşında Kanada’ya yerleşen yönetmen ve senaryo yazarı Neill Blomkamp “District 9-Yasak Bölge 9”la senaryo yazarı dalında Oscar adaylığı kazanmış ve gişe hasılatı tablolarında da çok iyi bir çıkış yapmıştı…

    ”Yasak Bölge 9” otuz milyon dolarlık mütevazi bütçesiyle 70 milyon dolar bütçeli “Battle: Los Angeles-Dünya İstilası: Los Angeles Savaşı”nın elde edebildiği kadar (210 milyon dolarlık) bir dünya sinema hasılatına ulaşmıştı… Bu sonuç, 21 milyon dolar bütçeli “Silver Linings Playbook-Umut Işığım”ın dünya sinemalarında 236 milyon dolarlık hasılata ulaşmasına yakın, göz kamaştırıcı bir başarıydı… Üstelik “Yasak Bölge 9” yılın en iyi filmi, görüntü efekti ve kurgusu dallarında da Oscar adaylığı elde etmişti.

    Blomkamp ve yakın bir arkadaşının Amerika Birleşik Devletlerinin Güney Batısındaki San Diego kentinden yola çıkarak Meksika’nın Tijuana kentinde yaşadığı kötü bir deneyimdeki gözlemlerinin de esin kaynaklarından biri olduğu Blomkamp’ın yeni filmi “Elysium: Yeni Cennet” Kuzey Amerika sinemalarındaki ilk hafta sonunda 29 milyon dolar hasılat elde edebildi, oysa “Yasak Bölge 9” ilk hafta sonunda bölgede 37 milyon dolara ulaşmıştı… Üstelik “Elysium: Yeni Cennet”, “Yasak Bölge 9”un yaklaşık dört katına mal olduğundan şimdiden 2013’ün gişe başarısızlıkları arasındaki yerini aldı.

    115 milyon dolar bütçeli “Elysium: Yeni Cennet” günümüzden 141 yıl sonrasının dünyasını resmediyor. Günümüzdeki tüm sorunların geleceğe katlanarak taşındığı bir dünya bu… Adeta “Olanda çok olmayan da hiç yok” durumları aynen devam etmiş…

    Oscar Ödüllü Oyuncular Bir Arada: Matt Damon ile Jodie Foster

    “Elysium: Yeni Cennet”te “Good Will Hunting-Can Dostum”la Oscar kazanan Matt Damon ile “The Accused-Sanık” ve “The Silence of the Lambs-Kuzuların Sessizliği”yle iki Oscar ödüllü Jodie Foster bir araya getirilmiş.

    “Maverick”ten beş, “Anna and the King-Genç Kız ve Kral” ile “The Brave One-İçindeki Yabancı”dan onbeşer milyon dolar kazanan Jodie Foster ile “The Bourne Ultimatum-Son Ültimatom” filminden yirmi milyon dolar ücret alan Matt Damon’ın buluşturulması “Elysium: Yeni Cennet”in maliyetini çok yukarılara çekmiş…

    “Elysium: Yeni Cennet”, 80 milyon dolar bütçeli “Gravity-Yerçekimi” ve 38 milyon dolar bütçeli “Riddick”le birlikte 2013’ün seçkin ve iddialı bilim kurgu filmlerinden biri… Bilindiği gibi, ”Riddick” çok yetenekli ama o ölçüde talihsiz yönetmen ve senaryo yazarı David Twohy’nin elinden çıkma… Twohy, Harrison Ford’lu “The Fugitive-Kaçak” ve Kevin Costner’li “Waterworld-Su Dünyası”nın da senaryo yazarı… “Su Dünyası” 175 milyon dolara mal olmuş, 264 milyon dolarlık dünya sinema hasılatıyla da batan filmler arasına katılmıştı.

    “Riddick” Serisinin İlk İki Filmi Gişe Başarısına Ulaşamadı

    * “Pitch Black-Derin Karanlık” (2000) / Maliyet: 23 milyon dolar / Dünya sinema hasılatı: 53 milyon dolar.

    * “The Chronicles of Riddick-Riddick Günlükleri” (2004) / Maliyet: 105 milyon dolar / Dünya sinema hasılatı: 115 milyon dolar.

    (18 Ağustos 2013)

    Hakan Sonok

    [email protected]

    Ankara Kiarostami Günleri

    Ankara merkezli Sine-Göz Sinema Kültür Dergisi’nin, her ay belirlenen farklı bir yönetmenin filmlerini çeşitli mekânlarda sinemaseverlerle buluşturduğu film günleri etkinliği Ağustos ayında Ankara Kiarostami Günleri adıyla düzenleniyor. Temmuz ayında Federico Fellini’nin 5 filmi sinemaseverlerle buluşmuş, derginin Facebook sayfasında takipçilerin katılımıyla gerçekleşen anket sonucunda İranlı yönetmen Kiarostami bir sonraki etkinlik için belirlenen isim olmuştu.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ankara Kiarostami Günleri yazısına devam et
  • 3+1 Apartment for Sale

    Serdar Yılmaz’ın yönettiği ve Güler Ökten ile Selen Uçer’in oynadığı 3+1 Apartment for Sale, önümüzdeki aylarda vizyona çıkarılıyor.
    İstanbul’da “üç oda bir salon” bir apartman dairesinde orta sınıf, farklı kuşaktan üç kadın sakin bir yaşam sürmektedir. Ada, renkli bir hayal gücü olan 10 yaşında bir kızdır. Ada’nın annesi Sevim hayatını başkalarını mutlu etmekle geçiren sessiz ve ürkek birisidir. Anneanne Suna ise dediğim dedik ve otoriter bir kişidir. Ada’nın babası Bedri’nin evi iki yıl önce terk etmesiyle anneannesi aile reisi haline gelmiştir. Bedri’nin eve esrarengiz bir şekilde geri dönmesiyle artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    3+1 Apartment for Sale yazısına devam et
  • Stay Hungry, Stay Foolish

    Buluşlarıyla teknoloji dünyasının yönünü değiştiren Steve Jobs (tam adıyla Steven Paul Jobs) Stanford Üniversitesi mezuniyet töreninde yaptığı ünlü konuşmasını başlıkta yer alan sözlerle noktalar. Dilimize ‘Meraklı Ol, Çılgın Kal’ diye çevirebileceğimiz, yetmişli yıllarda yayınlanmış ve bir kuşağın kutsal kitabı haline gelmiş ‘The Whole Earth Catalog’ isimli derginin son baskısının arka sayfasında yer alan otostopçu fotoğrafının altında yer almış olan bu özdeyiş Steve Jobs’ın yaşam felsefesi haline gelmiş, genç yaratıcı bu doğrultuda bilişim endüstrisinde çığır açan bir çok yeniliğe imza atmıştır.

    Zeki, akıllı ve yaratıcı Steve Jobs’ın bitmez tükenmez (lâkin sonuçta bedenini tüketecek olan) enerjisi nereden gelmektedir? İşine aşkla bağlılığı nasıl izah edilmelidir? Kısa yaşamı boyunca aldığı darbelerin bunda önemli etkisi olduğu muhakkak. Bunlardan ilki, üniversite öğrencisi biyolojik annesi tarafından evlâtlık olarak verilmiş olduğu gerçeğidir. İstenmeyen, doğurulan ama terk edilen çocuk olduğunu öğrenme acısını, yoktan var ettiği Apple’da devre dışı bırakılması izleyecektir. Sevdiği işinden uzaklaştırılmış, işsiz kalmış Jobs’ın dışlanmışlık duygusu ve mücadele azmini besleyen önemli travmatik olgular bunlar. Aldığı darbelere rağmen pes etmeyen ve yeni buluşlarla küllerinden doğmasını bilmiş olan Jobs’ın bedeni bu fırtınalı hayatı uzun süre kaldıramamış ve 56 yaşında aramızdan ayrılmıştır.

    Bu hafta gösterime giren ‘Jobs’, teknoloji dünyasının bu çağdaş ikonunun yaşamının ve başarılarının konu alındığı bir çalışma. Henüz hafızalardan silinmemiş çok yakın geçmişi beyazperdeye aktarmak kuşkusuz riskli bir seçim. Daha önce iki önemsiz film çekmiş yönetmen Joshua Michael Stern ile ilk senaryo denemesi ile karşımıza çıkan Matt Whiteley’in bu zorlu işin altından tatmin edici bir biçimde kalktıklarını söylemek zor. Yazar yönetmen ikilisi, bu yaratıcı dehanın ailevi travmaları ve kişilik sorunlarıyla ilgilenmemeyi tercih etmiş. Böylelikle Charles Foster Kane’vari bir yalnızlık ve dışlanmışlık öyküsünün vaat ettiği fırsat kaçırılmış. iPod, iPhone, iPad gibi sektörün yönünü değiştirmiş buluşları gerçekleştiren çocuksu tavır ile Apple CEO’su olarak ortaya koyduğu sert tavırın çelişkisi yeterince vurgulanamamış. Ashton Kutcher’ın karakterin sesi, jestleri, kambur postürüne bürünebilmek için hayli uğraştığı belli. Ancak senaryodan gelen yetersizlikler kadar, yanlış kasting’in de filmi olumsuz etkilediğini belirtmek isterim.

    Film bu haliyle, özel hayatındaki detaylardan büyük ölçüde arındırılmış sade bir başarı öyküsü sunuyor bizlere. 2001 Apple hissedarlar toplantısında iPad’in takdimiyle başlayan prolog’un ardından Jobs’ın üniversiteyi terk ettiği yetmişli yıllara dönülüyor, kısaca Woz olarak bilinen Steve Wozniak ile birlikte ailesinin garajında hayata geçen Apple Computer firmasının doğuş ve yükseliş yılları özetleniyor. İkinci bölüm ise, Jobs’ın kendi kurduğu şirketinden atılması ve daha sonra mali itibarı sarsılan firmanın selameti için yeniden göreve çağrılması üzerine kurulu.

    2001’den sonraki gelişmeler yer almıyor filmde. Jobs’ın 1986’da ‘Apple’da devre dışı kalmasının ertesinde giriştiği ve sinemaseverleri yakından ilgilendiren Pixar serüveni ise tamamen es geçilmiş. George Lucas’tan 10 milyon dolara satın alınan Lucas Film’in bilgisayar grafikleri bölümü üzerine inşa edilmiş bulunan Pixar, 1996 yılında ‘Oyuncak Hikayesi / Toy Story’ ile ilk patlamasını yapacak, ilerleyen yıllarda gerçekleştirdiği filmlerle bilgisayar destekli animasyon sinemasında devrim yaratacaktır. Jobs, 2006 yılında Disney tarafından satın alınıncaya kadar Pixar’ın CEO’su ve en büyük hissedarı ünvanını korumuştur.

    (18 Ağustos 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    Animasyon Kısa Film Dream Less’in Medya Sponsoruluğunu Moneta Film Üstlendi

    Moneta Film’in medya sponsorluğunu üstlenmiş olduğu, İspanyol yönetmen Daniel Valle’nin Dream Less adlı yeni animasyon kısa film çalışması festival yolculuğuna devam ediyor. Dream Less festival yolculuğuna başladığı günden beri yer aldığı her festivalde ilgi görüyor. Filmin derecelendirmelerine girdiği, seçkilerinde yer aldığı festivaller arasında XIV Trani International Film Festival, 3th Festival Internacional de Cortos de Animacion La Tribu, Festival Internacional Tomacine Cortomate ’13, IndieGo Alley Festival International Creative Commons Film and Music Festival gibi festivaller var.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Trailer
  • IMDb
  • Diğer bağlantılar ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Animasyon Kısa Film Dream Less’in Medya Sponsoruluğunu Moneta Film Üstlendi yazısına devam et
  • Daire (Yönetmen: Atıl İnaç)

    Atıl İnaç’ın yönettiği ve Fatih Al, Nazan Kesal, Erol Babaoğlu ile Selen Uçer’in oynadığı Daire (Circle), 07 Şubat 2014′de M3 Film dağıtımıyla Lacivert Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Yaşamakta olduğumuz sert değişim dönemini konu alan film, üç karakterin kullanılmayan bir havaalanı etrafında gelişen trajikomik hikâyesini anlatıyor. Üniversitedeki öğretim görevini kaybettikten sonra kullanılmayan bir havaalanında güvenlik görevlisi olarak çalışmayı seçen Feramus ile çalıştığı taşra belediyesinin tiyatrosu kapatılınca hayatla inatlaşmak adına bir Cami’de ölü yıkayıcı olarak çalışmayı kabul eden Betül’ün fırsat bulamadıkları hüzünlü aşkları etrafında gelişiyor.

    • Basın Bülteni: 1 / 2 / 3
    • Fotoğraflar
    • Web Sitesi
    • Fragman: 1 / 2 / 3
    • IMDb
    • Gizem Ertürk Yazıyor

    Daire (Yönetmen: Atıl İnaç) yazısına devam et

    Groovy Images Film Müzikleri ve Videoları Festivali Kapsamında The Feasts of Fear and Agony Atölyesi Düzenleniyor

    Alt Kültür’ün düzenlediği Groovy Images Müzik Filmleri ve Videoları Festivali, gençleri Hollanda Kraliyeti’nin desteğiyle düzenlenecek olan The Feasts of Fear and Agony atölyesine davet ediyor. Müzik, video, edebiyat ve hareketi harmanlayıp, özgün ve çarpıcı bir performans oluşturmayı amaçlayan atölyenin eğitmenleri Hollanda’dan Jacques Brooijmans, Carne van den Brink ve Türkiye’den Dila Yumurtacı. Ana amacı kamusal alandaki devrimi sorgulamak olan atölyenin temel metinlerini ise Dadaist şair Paul van Ostaaijen’in eserleri oluşturacak. Sanatçının eserleri, caz, müzik ve video art ile kombine edilecek.

    Film Arası Programı’nda Hülya Koçyiğit: Başbakan Erdoğan Büyük Risk Aldı

    Suat Köçer’in hazırladığı sinema programı Film Arası, bu hafta Hülya Koçyiğit’i konuk etti. TRT Türk’te yayınlanan programda çarpıcı açıklamalarda bulunan usta oyuncu, sinemaya bakışı, sosyal meselelere dair düşünceleri ve Akil İnsanlar hareketiyle ilgili sorulara yanıt verdi. Hülya Koçyiğit, Başbakan Erdoğan’ın Çözüm Süreci ile kendini büyük bir riske attığını söyledi. Koçyiğit, sevenlerine bir yönetmenlik, bir de TV programı müjdesi verdi, “Ben sadece beyazperdede veya beyazcamdaki bir görüntü değilim, fikirlerimi açıklamaktan hiçbir şekilde geri duramam.” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Film Arası Programı’nda Hülya Koçyiğit: Başbakan Erdoğan Büyük Risk Aldı yazısına devam et
  • Linda Lovelace’i Amanda Seyfried Canlandırdı

    New York’un en ünlü beş İtalyan asıllı mafya ailesinden (en genci olan) Colombo’ların bir üyesinin verdiği 22 bin 500 ilâ 25 bin dolarla gerçekleştirilen porno filmi “Deep Throat-Derin Boğaz/Gırtlak”ın talihsiz kadın oyuncusu Linda Lovelace’in (gerçek adı: Linda Boreman) hayatı Amanda Seyfried’in başrolünde olduğu 10 milyon dolar bütçeli “Lovelace” adlı sinema filmine konu oldu.

    Bu arada, 2016’da ABD’nin ilk kadın Başkanı olacağı söylenen, eski Başkan eşi ve eski Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clinton’ın (26 Ekim 1947 doğumlu) gençlik yıllarını konu alan “Rodham” adlı sinema filmindeki Hillary Clinton rolünün adayları arasında da Amanda Seyfried (“Les Miserables”, “Mamma Mia!”, “Jennifer’s Body”) adı geçiyor.

    ”Lovelace”de porno yıldızının 1971’den 1974’e kadar evli kaldığı ve onun hayatını kontrol etmeye çalışan Chuck Traynor rolünü “Shattered Glass”la Altın Küre ödülü adaylığı kazanan Peter Sarsgaard üstlenirken, “127 Hours-127 Saat”le Oscar adaylığı elde eden James Franco, Playboy Dergisi’nin kadın avcısı sahibi Hugh Hefner rolünde…

    “Lovelace”da “Casino”yla Oscar adaylığı kazanan Sharon Stone, Linda Lovelace’in annesi Dorothy Boreman’ı (1914-99), Robert Patrick (“Terminator 2”, “The X Files”) ise babası John Boreman’ı (1917-2011) canlandırdı.

    “Deep Throat-Derin Boğaz/Gırtlak”, “Inside Deep Throat” (2005) adlı 2 milyon dolar bütçeli belgesele de konu yapılmıştı.

    “Deep Throat-Derin Boğaz/Gırtlak”ın 1972’den bu yana dünya sinemalarında bugünün parasıyla yaklaşık 600 milyon dolara yakın hasılat/ciro elde ettiği tahmin ediliyor.

    2002’de bir trafik kazasında ölen Linda Lovelace (1949 doğumlu) “Deep Throat-Derin Boğaz/Gırtlak”dan sadece binikiyüzelli dolar ücret almıştı.

    “Deep Throat-Derin Boğaz/Gırtlak”ın yönetmeni Gerard Damiano (1928-2008), Marilyn Chambers’ın baş rolünde olduğu “The Devil in Miss Jones”la da tanınıyordu.

    Bu arada “Deep Throat-Derin Boğaz/Gırtlak”ın telif haklarını elinde tutan Arrow Film Şirketi “Lovelace”da “Deep Throat-Derin Boğaz/Gırtlak”dan izinsiz olarak görüntüler kullanıldığı gerekçesiyle filmin yapımcıları aleyhinde 10 milyon dolarlık tazminat davası açtı.

    “Deep Throat” Başkan Nixon’ın Devrilmesinde Büyük Rol Oynamıştı

    Cumhuriyetçi Amerikan Başkanı Richard Nixon’ın Ağustos 1974’te istifasına yol açan Cumhuriyetçi Parti’nin Demokrat Partiyi gizlice dinleme (Watergate) skandalının ortaya çıkarılması sürecinde Washington Post Gazetesi’nin iki muhabirine bilgi sızdıran FBI ajanı William Mark Felt’in (1913-2008) gerçek kimliği yakın zamana kadar gizlenmiş ve Felt uzun yıllar “Deep Throat” kod adıyla anılmıştı… Sekiz dalda Oscar’a aday gösterilen ve dört Oscar kazanan ”All The President’s Men” (1976) adlı filmde “Deep Throat”ı Hal Holbrook, gazeteci Carl Bernstein’ı Dustin Hoffman, gazeteci Bob Woodward’ı Robert Redford, Washington Post Genel Yayın Yönetmeni Ben Bradlee’yi Jason Robards canlandırmıştı… Alan J. Pakula’nın yönettiği “All The President’s Men” sekizbuçuk milyon dolara malolmuş ve sadece Kuzey Amerika sinemalarında 70 milyon dolar hasılat elde etmişti.

    (17 Ağustos 2013)

    Hakan Sonok

    [email protected]