Altın Portakal’ın Uzun Öyküsü

Türkiye’nin en uzun soluklu sanat etkinliği Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin 50 yıllık geçmişine ışık tutan Altın Portakal’ın Öyküsü adlı kitap okurla buluşuyor. Sinema yazarı Tuncer Çetinkaya’nın kaleme aldığı Altın Portakal’ın Öyküsü’nde Antalya’nın 2.500 yıl öncesine uzanan görsel sanatlar yolculuğundan 50’li ve 60’lı yılların Belkıs Şenlikleri’ne, oradan bugünün festivallerine geliyoruz. Çoğu ilk kez yayınlanacak olan 600’ün üzerinde fotoğrafın yer aldığı kitap, tarihin tozlu raflarında kalan belgelere ulaşılarak hazırlandı. Altın Portakal’ın olduğu kadar Türk sinemasının da yarım yüzyıllık geçmişine ayna tutan Altın Portakal’ın Öyküsü, Antalya kent tarihi açısından olduğu kadar sinema tarihi açısından da önemli bir boşluğu doldurmaya aday. Portakal’ın köklü tarihine renk katan tartışmalara da sayfalarında yer açan kitabın önsözünü Atilla Dorsay kaleme aldı.

Aslı Özge’nin Yönettiği Hayatboyu, Sonbahar Aylarında 11 Uluslararası Festivale Katılacak

Dünya galası 63. Berlin Film Festivali’nde yapılan, 32. İstanbul Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve En İyi Görüntü Yönetmeni ödüllerini kazandıktan sonra Transilvanya, Erivan ve Paris Film Festivalleri’ne katılan Hayatboyu’nun festival yolculuğu tüm hızıyla sürüyor. Bu hafta 20. Adana Altın Koza Film Festivali’nde izleyiciyle buluşacak olan Hayatboyu, aynı sıralarda düzenlenen Batum Uluslararası Film Festivali’nde yarıştıktan sonra, Hayfa Film Festivali’nde yine uluslararası yarışma bölümünde yer alacak. Film, Ekim ayındaki festival turuna ise Rio de Janerio Film Festivali’yle başlayacak.

İstanbul Modern Sinema’da Tutkunun Hükmettiği Filmler: Ölesiye

İstanbul Modern Sinema 19 – 29 Eylül 2013 tarihleri arasında Ölesiye: Tutkunun Hükmettiği Filmler başlığı altında, tutkunun hükmettiği hayatların geçtiği 11 filmlik bir seçki sunuyor. İrade ve yargıları aşan güçlü ihtirasların yaşandığı kara sevdalara, tutkudaki teslimiyet kavramına, tutkuyla tutsaklığın arasındaki çizginin kaybolduğu farklı kaderlere bakan programda sinema tarihinin farklı dönem ve coğrafyalarından örnekler yer alıyor. Ölesiye kapsamında Tarkovski (Solaris), Demirkubuz (Kader), Bunuel (Viridiana), ve Peckinpah (Bana Alfredo Garcia’nın Kellesini Getirin) gibi yönetmenlerin filmleri izlenecek.

Yeşilçam Starları Lara Sahillerinde

Türk sinemasına damgasını vurmuş Altın Portakal ödüllü sanatçıların kumdan büstleri Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali ve Antalya Kum Heykel Festivali’nin ortak projesi olarak Lara sahillerinde sergileniyor. Antalya Kültür Sanat Vakfı İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Şanlı, hazırlıkları devam eden sergide Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden Kemal Sunal, Adile Naşit, Münir Özkul ve Ayhan Işık’ın kumdan büstlerinin şimdiden görücüye çıkmış olduğunu söyledi. Serginin ilk etabında 10 sanatçının büstünün yer alacağını belirten Hüseyin Şanlı, büstü yapılacak diğer isimler arasında Yılmaz Güney, Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit ve Eşref Kolçak’ın bulunduğunu bildirdi. Sergi, Heykeltıraş Eda Kaytan’ın eserlerinden oluşuyor.

Hayat Bizi Kıskanır

Filmekimi 2013’ün sürpriz filmlerinden biri ‘Kırık Çember / The Broken Circle Breakdown’. Onyedi tanesi son Cannes Şenliği’nde görücüye çıkmış seçkin filmlerden oluşan bu yılın muazzam programında biraz gölgede kalmış bu Belçika yapımının yönetmeni tanıdık. Felix van Groeningen üç yıl öncesinin 29. İstanbul Film Festivali’nde ‘Şeylerin Boktanlığı / De Helaasheid Der Dingen’ özgün adıyla gösterilmiş çalışmasıyla büyük ödül Altın Lale’ye layık görülmüştü. Ticari gösteriminde ‘Çölde Kutup Ayısı’ ismini alacak olan bu sıradışı yapım, Tanrı’nın unuttuğu Reetveerdegem adlı ücra kasabada yaşayan 13 yaşındaki Gunther’in kara komedi tadındaki ergenliğe geçiş hikâyesi üzerinedir. Bir baltaya sap olamamış baba ve üç amcasına vefakâr babaannenin kol kanat gerdiği alabildiğine uçuk ancak bir o kadar da eğlenceli aile ortamına büyük bir sevecenlikle yaklaşır Van Groeningen ve filmini, yetişkin Gunther’in küçük oğluna bisiklete binmeyi öğrettiği nefis bir finalle noktalar.

Belçikalı yönetmen Filmekimi’nde yer alan son çalışmasını yine sıradışı karakterler üzerine kurmuş. Bir önceki filminin kahramanları gibi Amerika hayranıdır Didier. Hayalperestlerin ülkesi olarak tarif ettiği kıtaya ulaşanın yeni bir başlangıç yapabileceğine inanır. Bluegrass müziği tutkunudur. Özellikle yoksul Appalachia bölgesinde yaşayan ve dünyanın dört bir köşesinden gelmiş göçmenlerin çığlığı olan bu çok daha saf country türünü icra eden bir grupta kovboy kılığında çalar, sadece telli çalgılardan oluşan akustik icraya banjosu ile eşlik eder. Daha ilk görüşte aşık olduğu Elise ise vücudunun her santimini kaplayan dövmelerden kazanır hayatını. Delidolu ve sevgi dolu bir birlikteliktir sürdürdükleri. Kızları Maybelle’in dünyaya gelişiyle yaşamları değişir, karavandan çıkıp yerleşik aile hayatına geçer çiftimiz. Elise’in sözleriyle ‘herşey gerçek olamayacak kadar güzeldir’ önceleri. Lakin hayat kaybedişler üzerinedir de. Küçük kızın 6 yaşındayken yakalandığı amansız hastalık çekirdek ailenin üzerine bomba gibi düşer ve genç çiftin dünyalarını karartır. Yine Elise’in sözleriyle, hayat onları kıskanmış, onlara ihanet etmiştir. Romantik ateist Didier ile çok daha gerçekçi Elise bu noktadan itibaren hem aşklarını, hem inançlarını sorgulayacaklardır.

Van Groeningen bu dokunaklı oyun uyarlamasını geriye dönüşler ve zaman atlamalarını yoğun olarak kullandığı bir kurgu düzeninde sinemaya aktarmış ve düz bir akıştan çok daha etkili bu yöntemle, merak ve gerilim unsurunu hep canlı tutmuş. Bluegrass müziğinin neşeyi ve hüznü bağdaştıran duygusallığından, iki baş oyuncusunun (Didier’de Johan Heldenbergh, Elise’de Tribeca ödüllü Veerle Baetens) mükemmel yorumlarından büyük destek almış. Kaçırmamaya çalışın ‘Kırık Çember’i. (28 Eylül Cumartesi 13.30 ve 02 Ekim Çarşamba 11.00’de Nişantaşı City’s AVM City Life; 29 Eylül Pazar 13.30’da Beyoğlu Atlas; 05 Ekim Cumartesi 16.00’da Beyoğlu Beyoğlu Sinemaları’nda gösteriliyor).

(26 Eylül 2013)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Robbie Williams

Robbie Williams Türk hayranlarıyla ilk kez Cinemaximum Sinemaları’nda buluşuyor. 7 yıl sonra ilk kez turneye çıkan ünlü pop yıldızı yüksek enerjisiyle olağanüstü bir şova imza attı. Robbie, 2 ay süren konser turnesinde İngiltere, Almanya, Hollanda, Avusturya, İsveç, Danimarka, İtalya, Belçika, İsviçre, Hırvatistan ve Norveç’te muhteşem performansı ile milyonlarca hayranını coşturdu. Take The Crown Stadium Tour ile müthiş bir şovmen olduğunu kanıtlayan Robbie, 20 Ağustos 2013’te Tallin’de 55.000 kişinin karşısında unutulmaz bir konser verdi. Robbie’nin, Talinn konseri 30 Eylül Pazartesi günü gösterime giriyor.