Jennifer Lawrence, Klak Sinema Programı’nda

Bugün TV, Klak Sinema Programı’nda yeni yılın ilk filmleri inceleniyor. Cem Yılmaz’ın stand-up show gösterileri beyazperdeye taşındı, CM101MMXI Fundamentals; 2013 Oscarlarında adını çok sık duyacağınız bir film, Umut Işığım; Nicole Kidman ve Nicolas Cage, zor durumda, Yakın Tehdit; 2012’nin en büyüleyici filmi Pi’nin Yaşamı usta yönetmeni Ang Lee’nin anlatımıyla Klak Arkası’nda sizi bekliyor. Henüz 22 yaşında ve Hollywood’un yeni gözdesi Jennifer Lawrence özel dosyası Klak Haber’de. Haftanın en çok izlenen filmleri ve çok daha fazlası Klak’ta sizleri bekliyor. Klak, 05 Ocak Cumartesi 13:20’de Bugün TV ekranında.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Jennifer Lawrence, Klak Sinema Programı’nda yazısına devam et
  • Şenay Yüzbaşıoğlu’nu Kaybettik

    1970’li yılların ünlü şarkıcılarından Şenay Yüzbaşıoğlu, 04 Ocak 2013 Cuma günü hayatını kaybetti. Sanatçı, şarkısından isim alan, Tarık Akan ve Hülya Koçyiğit’in başrollerini paylaştığı Sev Kardeşim adlı filmin müziklerini yaptı. Yüzbaşıoğlu’nun bir diğer ünlü şarkısınından isim alan Hayat Bayram Olsa adlı filmin başrollerinde ise Kadir İnanır ile Hülya Koçyiğit oynadı. Cenazesi, 05 Ocak Cumartesi günü Dolmabahçe Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Ayazağa Mezarlığı’na defnedilecek olan merhumeye tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Şenay Yüzbaşıoğlu’nu Kaybettik yazısına devam et
  • Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan Uzun Hikaye’ye Ödül

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, “aile birliğinin oluşumunun sadece maddi değil, sevgi, sadakat gibi duygularla desteklendiğinde daha güçlü sağlanabileceği yönünde olumlu algılar oluşturması” nedeniyle, Osman Sınav’ın yönettiği, Kenan İmirzalıoğlu, Tuğçe Kazaz ve Güven Kıraç’ın başrollerini paylaştığı Uzun Hikaye filmini Aile Büyük Ödülü’ne layık buldu. Mustafa Kutlu’nun eserinden, Yiğit Güralp’ın senaryolaştırdığı, Sinegraf Film yapımı Uzun Hikaye, vizyondaki 12. haftasında sinemaseverlerden ilgi görmeye devam ediyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan Uzun Hikaye’ye Ödül yazısına devam et
  • Altmışlık Delikanlı Zor Durumda

    New York’lu genç yönetmen Nicholas Jarecki’nin bizde ‘Entrika’ adıyla gösterime giren ilk uzun metrajlı filminin özgün adı ‘Arbitrage’. Dilimizde ‘arbitraj’ olarak kullanılan bu finans deyimi, para, kıymetli maden, tahvil ve hisse senedi gibi menkûl değerlerin alım satımı yoluyla farklı piyasalarda oluşan fiyat farklarından yararlanarak kazanç elde etme işlemine verilen ad.

    Jarecki’nin özgün senaryosundan sinemaya aktarılan film, kurt iş adamı Robert Miller’ın zor günleri üzerine. 50’li yıllarda orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş olan Miller, piyasa şartlarını çok iyi değerlendirmiş ve kendi adıyla anılan dev finans şirketini zirveye taşımayı bilmiştir. 60. yaş gününü kutlamaya hazırlanmaktadır ve ekonomi dünyasında işler hiç de yolunda değildir. Konut piyasasında daha önce şahit olunmamış bir yükselişin tam ortasında patlak vermiş olan son mali kriz, büyük risk almış tüm yatırım şirketleri gibi Miller Capital’i de olumsuz etkilemiştir. Deneyimli iş adamının yatırım firması, bakır arbitrajından 412 milyon dolar içeri girmiş ancak muhasebe kayıtlarıyla oynamak suretiyle zarar şimdilik kaydıyla hasıraltı etmiştir. Bu açığı kapatmanın yolu ise şirketin hakim hisselerini büyük bir kamu bankasına satmaktan geçmektedir. İlerlemiş yaşına rağmen dinç ve dimdik görünümüyle zor günleri karşılamaya hazırdır Miller. Ancak aklını başından alan bir gönül macerası ve sonrasındaki talihsiz kaza işleri çıkmaza sokacaktır.

    Jarecki’nin yaşadığı şehir New York’u eksen alan öyküsü güncel çağrışımlarıyla ilgi uyandırıyor. Piyasadaki kısıtlı para üzerine yapılan kıyasıya rekabet, ekonomide alınan büyük riskler ve patlayan balonlar üzerine ilginç bir gözlem sunuyor. Üst Batı Yakası’ndaki malikanelerinde sefa süren kendini işine ve ailesine adamış hayırsever piyasa aktörlerinin maske ardına gizlenmiş gerçek yüzleri sergileniyor.

    Emektar Susan Sarandon ile Tim Roth, Fransız Laetitia Casta, 11. Filmekimi’nin ilginç filmlerinden ‘Başka Bir Dünya / Another Earth’de izlediğimiz Brit Marling gibi isimlerin yer aldığı parlak oyuncu kadrosunun esas yıldızı ise kuşkusuz Miller rolündeki Richard Gere. Deneyimli oyuncu Altın Küre adayı kompozisyonunda izlenmeyi hak ediyor.

    (11 Ocak 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    İstanbul Kısa Filmciler Derneği’nden Yaratıcı Yazarlık, Senaryo ve Kısa Film Öyküsü Yazma Seminerleri

    İstanbul Kısa Filmciler Derneği, 12 – 13 Ocak tarihlerinde başlamak üzere Cumartesi ve Pazar günleri 11.00 ve 14.00 saatleri arasında Yaratıcı Yazarlık, Senaryo ve Kısa Film Öyküsü Yazma Seminerleri düzenliyor. Kotası 15 kişi ile sınırlı olan seminerlerin herkese açık olduğu belirtiliyor. Oktay Güzeloğlu, Orkide Ünsür, Haşmet Zeybek, Emrah Dönmez ve Aydın Bağardı tarafından “Gazeteci Erol Dernek Sokak, Kat: 2, Beyoğlu, İstanbul” adresindeki Sinemaevi Ders Salonu’nda verilecek olan seminerlerin haftalık ders ücreti sivil / öğrenci 40 TL olarak belirlendi.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İstanbul Kısa Filmciler Derneği’nden Yaratıcı Yazarlık, Senaryo ve Kısa Film Öyküsü Yazma Seminerleri yazısına devam et
  • Dünyanın Sonu Üzerine Fantastik Bir Deneme

    ‘Düşler Diyarı’ ya da özgün adıyla ‘Vahşi Güneyin Canavarları (Beasts of the Southern Wild)’, 2012 yılının en dikkate değer çalışmalarından, mucizelerinden biri. Kotarılışından, gerçekçi sinemayla fantezi dünyasını ustalıkla harmanlayan anlatım biçimine, her anlamda bir mucize.

    New York doğumlu yönetmen Benh Zeitlin’in bu ilk filmi, yılın başında Sundance Film Festivali’ndeki ilk gösteriminde büyük ilgi görmüş, daha sonra Cannes Film Şenliği’nde ilk filmlere verilen ‘Altın Kamera’ ile ödüllendirilmişti.

    Zeitlin bizleri altı yaşındaki Hushpuppy (bizde cimcime olarak çevrilmiş) ve babasının küçük bir toplulukla birlikte yaşadığı Louisiana’da Bathtub adlı yöreye götürüyor. Bölgenin dilimizde küvet anlamına gelen isminden anlaşılacağı üzere yaşamın suyla iç içe sürdüğü bir dünyadır burası. Su tüm canlılar için hayattır, elle tutulan ve hep birlikte paylaşılan balıklar başlıca besin kaynağıdır. Bathtub sakini bir avuç insan ırk, cinsiyet ayırımı gözetmeksizin doğanın kucağında bir komün hayatı yaşarlar. Ancak yaşamları tehdit altındadır. Deniz seviyesi gittikçe yükselmektedir. Çevredeki sanayi bölgesi bu nedenle yüksek setlerle koruma altına alınmıştır. Günün birinde korkulan olur. Bathtub sular altında kalır. Tuzlu su ağaç köklerini kurutur. Hayvanlar beslenemez ölür. Suyun çekilmesi ve evleriyle yaşam alanlarının kurtulabilmesı için bölge sakinlerinin sanayi bölgesini koruyan setleri havaya uçurmaktan başka çaresi kalmamıştır.

    Lucy Alibar’ın ‘Juicy and Delicious’ adlı oyunundan uyarlanan ‘Düşler Diyarı’, son dönemde gerçek anlamda bağımsız sayılabilecek sayılı çabalardan biri. 2006’dan beri New Orleans’da yaşayan ve bölgenin tutkunu olan Zeitlin, Güney Louisiana’daki bataklık bölgelerindeki hayatla ilgili izlenimlerinden yola çıkmış. New Orleans vahşi doğanın göbeğinde, her an felâket korkusuyla yaşanan bir yer. Hatırlanacağı üzere son dönemin en büyük afeti Katrina kasırgasından en fazla etkilenen bölge olmuştu.

    Zeitlin’in filminde yörenin yerlileri çalışmış. Film neredeyse imece usulü çekilmiş. Katrina afetini bizzat yaşamış başrollerdeki baba kızı canlandıran ve daha önce deneyimi olmamış Dwight Henry ve küçük Quvenzhané Wallis’in bu ilk oyunculuk denemeleri. Film bu açıdan bir belgesel, bir cinema verite (gerçekçi sinema) üslûbuyla yola çıkıyor. Bölge yerlilerinin yaşam kavgası politik bir mücadeleye dönüşüyor. Dünyası yok olan Hushpuppy cephesinde ise şaşkınlık hakim. Küçük kız buna anlam veremiyor. Yaşanan kâbusun bir nedeni olsa gerek. İşte film bu noktada küçük kızın dünyanın sonu üzerine düşlerinden beslenen fantastik bir masala dönüşüyor. Ve Zeitlin’in gerçekçi politik öğelerle fantastik unsurları ustaca harmanlanması filmi unutulmaz kılıyor. ‘Düşler Diyarı’ küresel iklim değişikliğinin dünyamızı tehdit ettiği gerçeğinden beslenen şiirsel bir fantezi. Kaçırılmaması gereken filmlerden.

    Not: Yeni aldığımız habere göre ‘Düşler Diyarı’ En İyi Film, Yönetmen, Kadın Oyuncu (minik Hushpuppy) ve Uyarlama Senaryo gibi 4 önemli dalda Oscar’a aday gösterilmiş. Akademi üyelerinin bağımsız sinemaya verdiği desteği kutluyoruz.

    (11 Ocak 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    Kanunsuzluğun Kanun Olduğu Yıllar

    Western türünü yenileyen ‘Kanlı Teklif / The Proposition’ filmiyle hayranlığımızı kazanan Avustralyalı yönetmen John Hillcoat’un 2012 Cannes Film Şenliği yarışmalı bölümünde yer almış son filmi ‘Kanunsuzlar / Lawless’, türün ilgiye değer bir yeni örneği.

    Hillcoat’un 2005 yapımı ‘Kanlı Teklif’i İngiliz yönetimi altındaki 19.yüzyıl sonları Avustralya’sının çorak ve zalim topraklarında geçen şiddet yüklü bir tragedyadır. Kendisi gibi Avustralyalı olan çok yönlü sanatçı (rock müzisyeni, besteci, roman yazarı, oyuncu) Nick Cave’in George Borrow alıntılı şiirsel senaryosu, Fransız Benoit Delhomme’un mükemmel görüntü çalışmasıyla yakın yılların en iyi western çalışmalarından birisidir.

    Hillcoat son filminde yine aynı ekiple çalışmış. Cave’in senaryosu bu kez gerçek bir hikâyeye dayanıyor. Mekân bu defa ABD toprakları. 1931 yılındayız ve içki yasağı yasası çıkalı on yılı geçmiş olduğu halde, yasa ABD’nin birçok bölgesinde işlememektedir. Öykümüzün geçtiği Virginia’nın Franklin kasabasında istisnasız herkes kaçak içki işindedir. Yörenin en ‘ıslak’ kasabası olarak anılan Franklin’de hemen her şeyden kaçak viski yapılır. Turp, balkabağı, böğürtlen, mısır unu hatta kına kına ağacının bitkisinden bile. Tepelerde yanan kazanlarda viskinin her çeşidi imâl edilir ve bunlar kamyon sevkiyatıyla Chicago’ya ve yakın şehir merkezlerine gönderilir. Şehirlerde ise adı efsaneye çıkmış Al Capone, Tommy Maloy ya da çılgın köpek Floyd Banner gibi gangsterlerce dağıtımı yapılır. Yasa uygulayıcısı kanun adamları da işin içindedir. Avantalarını alır görmezden gelirler, gangster takımı kendi yasalarını uygular. Kısacası kanunsuzluğun kanun olduğu yıllardır bunlar.

    Franklin kasabasında da işler bu minval üzerinde yürümektedir. Ta ki eyalet baş savcı yardımcısı Charlie Rakes kasabadaki kaçak viski imalâtından savcılık haracı isteyinceye kadar. Şerifin ‘birşeylerin düzgün gitmesi için çarkı yağlamak gerekir’ şeklindeki uyarısı doğrultusunda kasabalılar bu isteğe çaresiz boyun eğer. Aile geleneğini sürdüren kasabanın eskilerinden Bondurant kardeşler dışında. Onlar kimseye boyun eğmezler. Onları kimsenin, hiçbir şeyin öldüremeyeceğine dair türemiş anlı şanlı efsaneleri vardır. Birinci Dünya Savaşı’nda en büyük kardeş Howard’ın taburu denize uçup yokolurken bir tek o sağ kurtulmuştur. Aynı yıl İspanyol gribi tüm kasabayı vurduğunda, hastalığın bulaştığı ortanca kardeş Forrest’e hiçbir şey olmamıştır. Bizim Keşanlı Ali’ninkine benzer bu efsaneye kasaba halkı denli kendileri de inanmışlardır. Otoriteye karşı duruşları da bundandır. Bundan sonrası ise Bondurant kardeşlerin kanunsuz kanun adamlarıyla mücadelesi üzerinden gelişecektir. John Hillcoat’un son filmi, zaman mekân birliği kuralına uygun önceki tragedyası ‘Kanlı Teklif’ ayarında olmasa da ilgiyle izlenen bir çalışma. Değişmez görüntü yönetmeni Delhomme bu kez Virginia kırsalından olağanüstü görüntüler yakalamış. ‘Kanlı Teklif’in vicdan sahibi haydudu Guy Pearce ise bu defa, dağ çocuklarına haddini bildirmeye kararlı sadist savcı yardımcısında döktürüyor.

    (11 Ocak 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]