Düşler Diyarı (Beasts of the Southern Wild)
Yönetmen: Benh Zeitlin
Oyun: Lucy Alibar
Senaryo: Lucy Alibar-Benh Zeitlin
Müzik: Dan Romer-Benh Zeitlin
Görüntü: Ben Richardson
Oyuncular: Quvenzhané Wallis (Cimcime), Dwight Henry (Wink), Levy Easterly (Jean Battiste), Lowell Landes (Walrus), Pamela Harper (Küçük Jo), Gina Montana (Bayan Bathsheba)
Yapım: Fox Searchlight (2012)
Amerikalı yönetmen Benh Zeitlin, “Düşler Diyarı” filmini Lucy Alibar’ın oyunundan beyazperdeye aktardı. Bu filmde, iklimi değişen dünyada yoksulların daha yoksul olacağını keşfediyorsunuz. Zenginler, yoksullarla aralarına yüksek setler örüyorlar.
Louisiana… Bu film, bataklıklı kol (bayou) denilen bölgede tecrit edilmiş insanların, yoksullukla ve küresel iklim değişikliğiyle hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Bu yoksul insanlar, sanki tarih öncesi devirlerde yaşıyorlar. İlkel bir topluluk gibi. Atalarımız gibi avcı-toplayıcı gibiler. Şehirle bataklık bölgesini ayıran set var. Fırtına koptuğunda ve aşırı yağmur yağdığında kapaklar açılıyor, sular bataklıklı kola geliyor. Buranın sakinleri yoksullar bataklıklı kola “leğen” diyorlar. Kasırga ve yağmurun üstüne şehirden gelen su leğende sele neden oluyor. Derme çatma evler yıkılıyor, sular yükseliyor ve yiyecek bulunmuyor. Bunca yokluğun üzerine açlık da biniyor. 2012 yapımı “Beasts of the Southern Wild-Düşler Diyarı” filmine fantastik, hatta bilimkurgu bile diyebilirsiniz. Küresel ısınma bu kadar hızlı dünyayı kuşatınca bu filmde gördükleriniz uzakta değil. Evet, yine kaybeden yoksullar. Yiyecek, su ve barınma en büyük sorun olacak. Bu filmdeki gibi. Kutuplarda buzlar eriyor ve sular yükseliyor. Deniz suları verimli toprakları öldürüyor. Hatta erozyon çoğalıyor.
Cimcime’nin gözleriyle…
Filmi Cimcime’nin gözleriyle ve düşleriyle izliyorsunuz. Cimcime, İngilizcesiyle Hushpuppy. Babasıyla yaşayan altı yaşlarında nadir bulunan inci tanesi gibi. Annesine ne olduğunu tam bilmiyoruz. Babası ona, annesini anlatıyor arada bir. Cimcime’nin annesi öyle güzelmiş ki, rüzgârıyla ocağı yakıyormuş, bir bakışıyla tenceredeki suyu kaynatıyormuş, timsahı korkmadan öldürüp pişiriyormuş. Cimcime, filmin bir yerinde leğenin sakini kız çocuklarıyla okyanusta yüzerler, tekne onları alır ve yüzer eve götürür. Orada annesine benzeyen bir kadını gören Cimcime, babasının annesi için anlattığı hikâyenin içine düşüveriyor. Cimcime’yle ilk hayvanlarla iletişim kurarken tanışıyor seyirci. Babasının barakasının biraz ötesindeki barakada kalan Cimcime, babasının pişirdiği tavuklarla karnını doyuruyor. Okulda, diğer çocuklarla Bayan Bathsheba’nın derslerinde küresel ısınma, neolitik devir ve öncesini öğreniyor. Cimcime, mağarada yaşayan atalarımız gibi resimler çiziyor hep. Yüzbinlerce yıl sonra insanların Cimcime’yi hatırlamaları için. Kendi domuzlarını da düşlerinde devasa Avrupa bizonu gibi hayal ediyor. Film, gerçeklikle Cimcime’nin düşlerini iç içe geçiriyor. Cimcime öyle küçük ki. Karnı doyduğunda mutluluğun sıcaklığı perdeden seyircilere doğru esiveriyor. Leğenin sakinleri, bataklıkta tutulmuş kabuklu deniz ürünlerini de çiğ çiğ yiyorlar. Ateş olmasına rağmen. Filmde, dayanışma duygusunun insanlık tarihinde ne kadar önemli olduğunu fark edeceksiniz belki. Biz homo sapiensler (akıllı insan) beraber olunca bu zamana kadar geldik. Avrupa’daki yakın akrabamız neandertal insanı, topluluk ve dayanışma oluşturamadığı için 40 bin yıl önce dünyadan silinmişlerdi.
FBI acımaz…
“Düşler Diyarı” filmindeki yoksulluğa çok az filmde tanık olmuşsunuzdur. Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en sosyalist filmi, William Wyler ustanın 1937’de MGM’e yaptığı siyah-beyaz “Dead End-Çıkmaz Sokak” filmiydi. 1990’ların sonuna kadar FBI’ın gözü “kızıl komünist” olarak değerlendirilen bu filmin üzerindeydi. Michael Curtiz’in Warner Bros’a çektiği “kızıl komünist” görülen 1935’teki yoksul madencilerin dramını anlatan “Black Fury-Kara Öfke” filmi de var FBI’ın hışmından kurtulamayan. Biz de de Yılmaz Güney ustanın 1970 yapımı siyah-beyaz “Umut” filmi hatırlanabilir. Dünyada onca yoksulluk var işte. “Düşler Diyarı”, Lucy Alibar’ın “Juicy and Delicious” (Sulu ve Lezzetli) piyesinden uyarlanmış. Senaryoyu da Alibar’la beraber yönetmen Benh Zeitlin yazmış. 1982 New York doğumlu yönetmen Zeitlin, kısa filmlerin ardından ilk uzun filmini “Düşler Diyarı” filmiyle gerçekleştirmiş. Yönetmen müziğin kıyılarında da dolaşıyor. Zeitlin bu filmiyle 65. Cannes Film Festivali’nde “Camera d’Or-Altın Kamera” ve FIPRESCI ödüllerini de kazandı. Yönetmen filminde çoğunlukla hafif el kamerası kullanmış ve öfkeli fotoğraflar oluşturabilmiş. Yönetmenin kamerası 16 mm. 2003 Louisiana doğumlu Quvenzhané Wallis, filmde altı yaşlarında bir kızı canlandırmış. Cimcime’nin babası Wink’i oynayan Dwight Henry, kariyerine 2012’de TV dizilerinde başlamış. Aslında bu filmde çalışan birçok insan için “Düşler Diyarı” ilk uzun metrajlı film.
(10 Ocak 2013)
Ali Erden