Altunizade Capitol Spectrum 14 Sinemaları, 07 – 13 Aralık 2012 seansları için tıklayınız.
Aylık arşivler: Aralık 2012
Warner Bros. Filmleri
Warner Bros. Filmleri, 07 – 13 Aralık 2012 seansları için tıklayınız.
Ankara Kızılırmak Sinemaları
Ankara Kızılırmak Sinemaları, 07 – 13 Aralık 2012 seansları için tıklayınız.
Gezici Festival Sinop’a Yelken Açıyor
Ankara Sinema Derneği tarafından düzenlenen 18. Gezici Festival, Ankaralılar’a, Büyülüfener Sineması ve Alman Kültür Merkezi’ndeki tıklım tıklım salonlar ve yedi gün boyunca sinema tutkunlarıyla bir araya gelen tanınmış isimlerle, sinema dolu bir hafta yaşama fırsatı sundu. Gezici Festival, 06 Aralık 2012 Perşembe günü tamamlanacak Ankara gösterimlerinin sonrasında Sinop’a doğru yola çıkıyor. Geçtiğimiz yıl festivali coşkuyla karşılayan Sinop, 07 – 10 Aralık 2012 tarihlerinde bir kez daha dünya ve Türkiye sinemasının ödüllü filmlerini, Hollanda’dan çocuk filmlerini ve Türkiye’nin sevilen sinemacılarını ağırlayacak.
Gezici Festival Sinop’a Yelken Açıyor yazısına devam et
2012 Türkiye’de Çin Kültür Yılı Kapanış Galasıyla Sona Erdi
Çin ve Türk kültürlerini kaynaştırmak amacıyla, İpek Yolu’nun Başlangıcı, Büyüleyici Çin temasıyla başlayan 2012 Türkiye’de Çin Kültür Yılı, Ankara Büyük Tiyatro’da düzenlenen görkemli bir kapanış galasıyla sona erdi. 2012 Türkiye’de Çin Kültür Yılı çerçevesinde, Türkiye’nin Ankara, İstanbul, İzmir dahil olmak üzere yaklaşık 40 ilinde kültür, sanat, eğitim, sinema, turizm, kardeş şehirler, kültür mirası, din ve inançlar, senfoni ve opera gibi çeşitli alanlarda etkinlikler düzenlendi. Yıl boyunca Çin’den 1.700 sanatçı Türkiye’ye geldi, düzenlenen 86 proje, 400 etkinliğe toplam 240.000 seyirci katıldı.
2012 Türkiye’de Çin Kültür Yılı Kapanış Galasıyla Sona Erdi yazısına devam et
BASAD – Bakırköylü Sanatçılar Derneği Hulusi Kentmen’i Anıyor
Bakırköylü Sanatçılar Derneği (BASAD), 1993’te aramızdan ayrılan sevilen oyuncu Hulusi Kentmen’i anıyor. 1912 doğumlu olan sanatçıyı anma töreninin adı Hulusi Kentmen 100 Yaşında olarak belirlendi. Sinema ve tiyatro sanatçısı Gülsen Tuncer sunacağı anma gecesinde, İsmet Arasan’ın yönettiği Yüzyüze adlı belgesel film gösterilecek, peşinden Türk sinemasının pek çok ünlü oyuncusu, yönetmeni ve yazarı, sevilen sanatçı Hulusi Kentmen ile ilgili anılarını anlatacak. Etkinlik 13 Aralık 2012 Perşembe günü, saat 20:00’de Bakırköy Yenimalle’deki Cem Karaca Kültür Merkezi’nde yapılacak. (Haber: Muharrem Erdemir.)
BASAD – Bakırköylü Sanatçılar Derneği Hulusi Kentmen’i Anıyor yazısına devam et
Chantier Films Filmleri
Chantier Films Filmleri, 07 – 13 Aralık 2012 seansları için tıklayınız.
Sinema Dergiciliği İlk Kez Bir Panelde Tartışılacak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı ve Film Arası Sinema Dergisi’nin ortaklaşa düzenlediği Türkiye’de Sinema Dergiciliği / Sorunlar ve Sorular Paneli, 10 Aralık’ta, Atatürk Kitaplığı’nda gerçekleştirilecek. Türkiye’de bu alanda bir ilkin gerçekleşeceği panelde, sinema dergiciliğinin sorunları masaya yatırılacak. Sinema alanında yayın yapan beş sinema dergisinden isimlerin katılacağı panelde, Film Arası, Popüler Sinema, Altyazı, Modern Zamanlar ve SineCine dergilerinin yayın yönetmenleri ve yayın kurulundan isimler söz alarak düşüncelerini konuklarla paylaşacak.
Sinema Dergiciliği İlk Kez Bir Panelde Tartışılacak yazısına devam et
UIP Filmcilik Filmleri
UIP Filmcilik Filmleri, 07 – 13 Aralık 2012 seansları için tıklayınız.
Her Cuma Yeni Sinema’nın Beşinci Filmi Çoğunluk, Levent Kültür Merkezi’nde
Her Cuma Yeni Sinema sloganıyla, Yeni Sinema Hareketi ve Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen sinema etkinliği, beşinci haftasında Çoğunluk filmiyle devam ediyor. Geleceğin Aslanı ödülüne değer görüldüğü Venedik Film Festivali başta olmak üzere 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali ve Bombay Film Festivali’nin de bulunduğu pek çok ulusal ve uluslararası film festivalden ödülle dönen Çoğunluk filmi yönetmeni Seren Yüce’nin katılımıyla, Beşiktaşlılar ve sinemaseverlerle buluşuyor. Etkinlikte en son Seyfi Teoman’ın yönettiği Bizim Büyük Çaresizliğimiz adlı film gösterilmişti.
Her Cuma Yeni Sinema’nın Beşinci Filmi Çoğunluk, Levent Kültür Merkezi’nde yazısına devam et
18. Gezici Festival’de Bugün: 06 Aralık Perşembe
18. Gezici Festival kapsamında 06 Aralık 2012 Perşembe günü Kızılay Büyülüfener Sineması’nda 12:15’de Orhan Eskiköy ile Zeynel Doğan’ın yönettiği Babamın Sesi gösteriliyor. 14:30’da Behn Zeitlin’in yönettiği Düşler Diyarı (Beasts Of The Southern Wild); 16:30’da yönetmen Zeki Demirkubuz’un katılımıyla Yeraltı; 18:45’de Derviş Zaim’in yönettiği Devir; 19:00’da yönetmen Belmin Söylemez ve senarist yapımcı Haşmet Topaloğlu’nun katılımıyla Şimdiki Zaman; 21:00’de Adrian Saba’nın yönettiği Temizlikçi (El Limpiador – The Cleaner); 21:15’de Michael Haneke’nin yönettiği Aşk (Amour – Love) gösterilecek.
18. Gezici Festival’de Bugün: 06 Aralık Perşembe yazısına devam et
Avrupa Birliği İnsan Hakları Film Günleri
AB Delegasyonu tarafından Türkiye’deki AB Üye Devlet temsilcilikleri ve kültür merkezleri ile işbirliği içerisinde düzenlenen 2012 AB İnsan Hakları Film Günleri, 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde başlıyor. Etkinlik, 10 – 12 Aralık 2012 tarihleri arasında Türkiye’nin on ilinde eşzamanlı olarak düzenlenecek. Türkiye genelinde on ilde düzenlenen 3 günlük halka açık etkinlik kapsamında, AB’ye üye 11 ülkeden 11 film gösterilecek. Sinemaseverler, öğrenciler, insan hakları aktivistleri ile AB ve Türk sineması ile ilgilenen herkes Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Kayseri, Eskişehir, Trabzon, Konya, Gaziantep ve Diyarbakır’da gösterilecek filmleri izlemeye davet ediliyor.
Hakikatler Soğuk ve Yakıcı
Sen Dünyaya Gelmeden (Venuto al Mondo/Twice Born)
Yönetmen: Sergio Castellitto
Roman: Margaret Mazzantini
Senaryo: Margaret Mazzantini- Sergio Castellitto
Müzik: Eduardo Cruz
Görüntü: Patrizio Marone
Oyuncular: Penélope Cruz (Gemma), Emile Hirsch (Diego), Saadet Aksoy (Aska), Adnan Haskovic (Gojco), Sergio Castellitto (Giuliano), Branko Djuric (Doktor), Isabelle Adriani (Gazeteci), Luna Mijovic (Danka), Pietro Castellitto (Pietro)
Yapım: Medusa Film (2012)
İtalyan yönetmen Sergio Castellitto’nun “Sen Dünyaya Gelmeden”, sinema anlatımıyla usul usul gerçeklere sürüklüyor seyircileri. Yönetmen, her şeyi Gemma’nın bakışı ve algısıyla yansıtmış. Penélope Cruz’la beraber Saadet Işıl Aksoy’un oyunculukları etkileyici.
Film, 2008 yılında açılıyor. Subay Giuliano’yla 15 yılı aşkın evli olan Gemma’ya, Saraybosna’dan bir telefon geliyor sabah. Telefondaki ses eski bir dostun, Bosnalı Gojco’nun sesi. Saraybosna, şimdi 16 yaşında olan oğlu Pietro’nun doğduğu şehir. Gemma, Saraybosna’da savaşın bitişinin yıldönümü için açılan fotoğraf sergisine oğlu Pietro’yla beraber gidiyor. Bu yolculuk onun için yılların içinde saklı kalmış hakikatlere de ulaşma yolculuğu oluyor. Seyirci her şeyi Gemma’nın bakışıyla keşfediyor her şeyi. O ne anlıyorsa seyirci de onu anlıyor. Gerçekten bu melodramın anlatımı bir polisiye filmin kurgusu gibi. Gizemli ve her şey final bölümünde ortaya çıkıyor. Bu yüzden o gizemi kaybettirmeden bu filme dokunabilmek gerekiyor. Yönetmenin filmindeki ilk ve son görüntüler seyircilerin zihninde yanılsamalar yaratıyor. İlk görüntü, insana bir köprü ve altından da nehir akıyor hissi veriyor. Son görüntüde ne olduğunu anlıyorsunuz final bölümündeki gibi.
Geçmişe uzanmak…
Havaalanında Gemma ve Pietro’yu Gojco karşılıyor. Gojco bir şair. Geçmiş canlanıyor birden. 1984 Sarajova Kış Olimpiyatları başlıyor. Gemma, ilk defa onunla, Amerikalı fotoğrafçı Diego’yla karşılaşıyor ve ilk görüşte aşk ikisini de kuşatıyor. Bu iki aşık, aşklarının meyvesini dünyaya getirmek istiyorlar, ama Gemma’nın yumurtaları çürüdüğü için her denemeleri hayal kırıklığıyla sonuçlanıyor. Diego, neşeli ve hayatı seviyor. Bu coşkusu, Gemma’nın babasını da etkiliyor. Yıllar da geçiyor. Gojca, taşıyıcı annelik için onlara Hırvat Aska’yı buluyorlar. Saka, bir rockçı ve Nirvana’dan Kurt Cabain tutkunu. Amerikalı alternatif rockçı Cobain, 1967’de doğdu ve 1994’te öldü. O da “27’ler kulübü”ne katıldı. Taşıyıcı annelik fikri Gemma için zor bir karar. Sevdiği adamı Aska’nın yatağına yollamak içini acıtsa da annelik duygusu öne çıkıyor. Aska hamile kalıyor ve 1992 yılında Pietro’yu doğuruyor. Savaşın en kanlı günlerinde yeni doğmuş Pietro’yla beraber İtalya’ya dönüyor ve askeriyede Giuliano’yla tanışıyor ve hayatı bambaşka taraflara savruluyor Gemma’nın.
İnsan olmak zor…
Yönetmen, Saraybosna’dan savaş anlarını da yansıtıyor. Bazı anlarda televizyon ekranlarından yansıyor bu ürkütücü savaş. Televizyondan yansıyan savaş gerçek. Çocukların, kadınların, yaşlı insanların cesetleri kanlar içinde yollara savrulmuş. Sırp keskin nişancıları, gizlendikleri yerden hareket eden her şeye ateş ediyorlar. Sadece bu vahşet anları yok. Sırp askerleri, Aska’ya tek tek tecavüz ediyorlar. İnsan bu anlara bakarken utanıyor. Aska’nın ensesindeki gül dövmesinin nereden geldiğini final bölümünde öğreniyor seyirciler birçok şey gibi. Bu sinemaskop çekilmiş filmi sinemada keşfetmek gerek. 2012 yapımı “Venuto al Mondo/Twice Born-Sen Dünyaya Gelmeden” filminin kurgusu da çarpıcı. Şimdiki ve geçmiş zamanların arasında gidip gelen film, adım adım gerçeğe yaklaştırıyor. Film, İtalyan yazar Margaret Mazzantini’nin romanından uyarlanmış. Yazar-oyuncu Mazzantini’nin romanı ülkemizde Doğan Kitap’tan “Sen Dünyaya Gelmeden” adıyla çıkmıştı. Mazzantini’nin babası İtalyan yazar, annesi İrlandalı ressam. Yazarın “Sakın Kımıldama” romanı da Can Yayınları’ndan çıkmıştı. 1953 Roma doğumlu yönetmen Sergio Castellitto, İtalya’da daha çok oyunculukla öne çıkıyor. Yazar Mazzantini’yle yönetmen Castellitto evliler. 2004 yılında Mazzantini’nin romanından uyarladığı “Non Ti Muovere-Kal, Gitme” filminin etkileyici anlatımı vardı. Yönetmen, “Sen Dünyaya Gelmeden” filminde Gemma’nın şimdiki kocası Giulano’yu canlandırmış. Yönetmen bu filminde küçük de olsa, İtalyan sinemasının “spagetti western” filmlerinin unutulmaz oyuncusu Giuliano Gemma’ya bir selâm göndermiş, Gemma ve Giuliano adlarıyla. Bu muhteşem oyuncunun birçok filmine sinema perdesinde dokunmuştuk. 1974’te Madrid’de doğmuş İspanyol sinemasının önemli oyuncularından Penélope Cruz’u Fernando Trueba’nın İspanya İç Savaşı’nda geçen 1992 yapımı “Belle Epoque-Güzellk Çağı” filminde keşfetmiştik. Alejandro Amenabar’ın 1997’deki “Abre los Ojos-Aç Gözünü”, Pedro Almodovar’ın 2006’daki “Volver-Dönüş”, Woody Allen’ın 2008’deki “Vicky Cristina Barcelona-Barselona Barselona” aklımıza yerleşen filmleri. 1985 doğumlu Amerikalı oyuncu Emile Hirsch’i en son William Friedkin’in 2011 yapımı “Killer Joe-Katil Joe” kara filminde hayat sigortası için annesini öldürme plânları yapan genç Chris olarak görmüştük. Hirsch’in Bruce Willis’le başrolü paylaştığı Nick Cassavetes’in 2006’daki “Alpha Dog-Rehine” filmi de keşfedilmeli. 1983’te İstanbul’da doğmuş Saadet Işıl Aksoy’un bu filmdeki performansı iyiydi. İngilizcesini de geliştirmiş. Aksoy, rockçı Hırvat Aska rolüyle filmdeki en etkileyici karakterlerden biri. Semih Kaplanoğlu’nun 2007 yapımı “Yumurta” filmiyle hemen belleğimize yerleşti ve onun oyunculuk gelişimine perdede tanıklık etmeyi sürdürdük. Avrupa sineması heyecan veri bir oyuncu kazanıyor. Cruz ve Aksoy, bu filmde çırılçıplak soyunmuşlar ve yatağa da girmişler, belirtelim. Filmde, Jane Birkin ve Isabelle Adjani de küçük rollerde görünmüşler. Pietro’yu da yönetmenle yazarın oğlu Pietro Castellitto canlandırmış.
(13 Aralık 2012)
Ali Erden
ailerden@hotmail.com
SENDER – Senaryo Yazarları Derneği, Hikayelerinizi Bekliyor
SENDER – Senaryo Yazarları Derneği, tüm yazarların, yaşadıkları olumsuz süreçlerin önüne geçmek amacıyla yeni bir proje başlattı. Son başvuru tarihi 26 Ocak 2013 Cumartesi günü olan ve Çok Güzel Film Olur adıyla başlatılan projede, film ya da dizi olabileceği düşünülen hikâyeler, Kandemir Konduk, Hüseyin Kuzu, Ercan Kesal ve Tamer Baran gibi yazarların da içinde bulunduğu bir ekip tarafından değerlendirilerek kitaplaştırılacak.
Mama
Andy Muschietti’nin yönettiği ve Jessica Chastain, Nikolaj Coster Waldau, Megan Charpentier ile Isabelle Nelisse’nin oynadığı Mama, 18 Ocak 2013’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Victoria ve Lilly adlı kız kardeşler, iz bırakmadan ortadan kaybolur. Amcaları Lucas ve kız arkadaşı Annabel çocukları bulurlar fakat bir süre sonra küçük kızlarla birlikte başkalarını da mı misafir aldıklarını merak etmeye başlarlar. Yaşanan yeni olaylar üzerine, Annabel evlerinde başka bir kötülüğün var olduğundan emin olmaya başlar. Duydukları esrarengiz seslerin ve fısıltıların kaynağının korkutucu ve ölümcül bir varlık olduğunu keşfeder.