Işık Öğütçü’ye Açık Mektup

Bu mektup Mehmet Raşit Öğütçü’nün oğlu Işık Öğütçü’ye değil, Orhan Kemal’in eserlerinin izini süren Işık Öğütçü’ye yazılmıştır. Mehmet Raşit Öğütçü (1914 – 1970), hakkın rahmetine kavuşmuştur, Orhan Kemal (1939 – …..) ise ölmemiştir; eserleri (romanları / öyküleri) okunduğu sürece de ölmeyecektir.

3.9.2012 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin birinci sayfasının sol ilk sütununda (konulan) fotoğrafı üzerine “dizilerin vazgeçilmezi” ibaresini yazmak, benim için hiç bir anlam ifade etmemektedir. Orhan Kemal, dışarıya yansıyan eserleri ile 1939 yılından beri yazın dünyamızın içindedir, gerçi o zaman Kemal Raşit imzası ile yazar… Yazına şiirle başlayan O. Kemal, sonra öykü ve roman’a geçmiştir. Ülkenin en çalkantılı günlerinde, taşrada, babası nedeni ile de daha da artan çalkantılı günler yaşayan, çeşitli işlere giren, eli kalem tuttuğu içinde yazmaya girişen… ve ömrünün büyük bir bölümünü (belki, hepsini) kaleminin kazancı ile geçiren biri…. Sadece şiirden sonra geçtiği (seçtiği mi demek lâzım) öykü-leri ve roman-ları ile yetinmeyip (çoğunlukla geçim derdi ile) Yeşilçam’a senaryolar (çoğunda adını kullanamasa da), film hikâyeleri (aradaki farkı bilen biliyor), yazılmış senaryolara diyalog-lar yazarak geçimi (ailesinin de) sağlayan biri… Bir ropörtajında (adını kullanmadan) 300’e yakın senaryo yazdığını söylüyor, adının yazıldıkları da var tabii… Bir de gerek öykü gerek roman, çok kitabının olması, hepsi aynı düzeyde değil, olmasını da beklememek lâzım ama yinede edebiyat tarihimizde hiç biri unutulmayacak eserlerin yazarı (dizileri bırak…), edebiyatımızın vazgeçilmezlerinden… Orhan Kemal’in eserleri, daha televizyon denen alet ortada yok iken, dizi denen şeyin ne olduğunu, şimdiki tiryakilerinin babaları bile bilmezken, sinemaya uygulanmakta idi.

Romanları,
Suçlu – A. Yılmaz / 1960 Devlet Kuşu – M. Ün (1961 / Avare Mustafa adı ile) (1967 / Zilli Nazife adı ile) (1980 / Devlet Kuşu adı ile)
Murtaza – T. Başaran / 1965 – ve A. Özgentürk / 1984 (Bekçi adı ile)
El Kızı – N. Saydam / 1966
Vukuat Var / Hanımın Çiftliği – N. Saydam / 1972
Sokaklardan Bir Kız – N. Saydam / 1974
Bereketli Topraklar Üzerinde – E. Kıral / 1979
72. Koğuş – E. Tokatlı / 1987 – ve M. Saraçoğlu / 2011
Eskici ve Oğulları – Ş. Gök / 1990 (Eskici Dükkânı adı)
Tersine Dünya – E. Pertan / 1993
Kaçak – M. Ün / 1982
Orhan Kemal’in ölümünden sonra yayınlanmıştır.

Bunların içinde en ilginç olanı, “Kaçak” romanıdır, Orhan Kemal bir film öyküsü yazar. Bu öykü, Vedat Türkali tarafından senaryolaştırılır ve Lütfi Akad’ın başlayıp Memduh Ün’ün bitirdiği Üç Tekerlekli Bisiklet adı ile sinemalaştırılır. (Bu adı burada saklı tutalım) Nejat Saydam, Vukuat Var (1959) ve (devamı) Hanımım Çiftliği (1961) romanlarını 1972’de sinemaya uyarlar. Orhan Kemal’in romanı gibi başlayan film Türkan Şoray filmi olarak biter. Baş rolü (Güllü / Serap) Türkan Şoray oynamaktadır ve Nejat Saydam romanı istediği biçime (yoksa Şoray’ın koşullarına uygun duruma – mı?) sokarak yapar. Sonradan, roman (Vukuat Var / Hanımın Çiftliği) TRT TV. si (?) için çekilecektir. Aradan zaman geçer O. Kemal, Vedat Türkali’nin senaryo haline soktuğu Üç Tekerlekli Bisiklet filminin öyküsünü (ki film öyküsü başlı başına bir öykü / olay’dır) Vukuat Var / Hanımın Çiftliği’nin devamı gibi imiş olarak yazar, Kaçak adı ile… Bu roman, Üç Tekerlekli Bisiklet’teki olayı (kahramanını) değiştirerek Vukuat Var / Hanımın Çiftliği finalinde “çiftliği” yakarak kaçan Habib’e çevirerek, kaçışından sonraki evreleri anlatır. Bu roman da Memduh Ün tarafından sinemaya uyarlanacaktır. Vukuat Var / Hanımın Çiftliği romanı, (1. cildin adı görmezden gelinerek) sadece Hanımın Çiftliği adı ile ikinci kez TV’ye uyarlanıp, romana sadıkmış gibi başlayıp, hayli değiştirildikten ve uzatıldıktan sonra, sonunda bitirilir. Bu arada Vukuat Var / Hanımın Çiftliği romanı Hanımın Çiftliği “üst başlığı” ile 1. cilt Vukuat Var, 2. cilt Hanımın Çiftliği ve 3. cilt Kaçak olarak tekrar basılır, vitrin ve kitapçı raflarındaki yerini alır ve satımında da belirli bir artış olur.

İmdi, şu anda TV.lerde O. Kemal’in ikli romanından uyarlanan (yoksa TV için yeniden programlanan mı demem lâzım) Kötü Yol ve Evlerden Biri dizileri yayınlanıyor. Işık Öğütçü, gazetede yayınlanan söyleşisinde, öz olarak TV’ye uyarlanan Orhan Kemal eserleri için, eserlerin “O’nun toplumcu ve gerçekçiliğinden koparılmaması gerekir. Yapımcılardan bunun göz ardı edilmemesini isterim” diyor. Sorulara verilen cevaplardan alınan şu ifadeler ise (benim için) çok önemli “… bizim için önemli olan babamın isminin unutulmaması ve olabildiğince ilgi uyandırmasıdır.” Burada şunu söylemek isterim ki, Orhan Kemal adı romanlarından TV’ye uyarlanan dizilerle unutulmaz olacaksa, unutulsun derim. Çünkü diziler nedeni ile unutulmayacak isim Orhan Kemal ismi olmayacaktır, o dizinin başrolünü kimler oluyorsa (ve belki daha aşağıda-kiler ) olacaktır. Orhan Kemal’in öykü ve romanları halen kitapçı raflarında yer alıyor ve satılıyorsa, yani okunuyorsa, okurlarınca aranıyorsa, Orhan Kemal o zaman unutulmaz olur. Zaten unutulmaz arasındadır, diziler kitapların aranmasını arttırabilir ama bu dizinin yayını süresi ile ilgilidir. Kitapların aranması dizilerden bağımsız olarak sürüyorsa, unutulmazlık odur, -bir zamanlar okuru olarak, Orhan Kemal için, benim istediğim- kitapların bu şekilde aranmasıdır.

Sn. Öğütçü, Orhan Kemal klâsiklerinden yapılacak TV uyarlamalarında titiz davranacağını, senaryolarını “bir mânâ kaybına yer vermemek için” ‘ince eleyip sık dokuyacağını’ söylüyor ve (kendince) klâsiklerini belirtiyor, şimdilik bunlardan yapılan TV uyarlamaları yok ama Vukuat Var / Hanımın Çiftliği romanının önce filmde (N. Saydam) başrol oyuncusu için yapılan -öze ilişkin- değişiklikler beni hayli üzmüştü. [N. Saydam’ın 9. Hariciye Koğuşu (Peyami Safa) ve Asiye Nasıl Kurtulur (Vasıf Öngören) filmleri ile de aynı konuda sabıkası vardır.]

Romanın daha sonra yapılan TRT TV’si dizisi -izleyebildiğim kadarı ile- romana daha uygun çekilmişti, büyük bir ümitle izlemeye başladığım son TV dizisi ise bir yerden sonra çığırından çıktı… Vukuat Var, romanının sonunda ölen Kemal’in ölmemesi, romanlarda hiç olmayan Muzaffer Bey’in kız kardeşinin dizinin (romanların değil) önemli kahramanı olması… Seyretmedim ya, bu roman Orhan Kemal klâsiklerinden değildi, ya da Işık Öğütçü’nün gözünden kaçtı (nasıl kaçmaksa…) veyahut Orhan Kemal klâsikleri için titizlenmek bundan sonra çekilecek diziler için uygulanacak.

Orhan Kemal, edebiyatımızın moda olmaktan çıkmış, süreklilik kazanmış bir yazarıdır, gelecek kuşaklara kalacaktır ama romanlarından uyarlanacak TV dizileri ile değil, öykü ve romanları ile… Talipleri zaman içinde azalsa da, diziler nedeni ile meraklılarında görece bir artış olsa da, kitapçı raflarında öykü ve romanları daha hayli bir zaman yer almaya devam edecektir ve edebiyata ilgi duyan yeni kuşaklar, edebiyatımızın üç Kemal-leri (Yaşar Kemal – Orhan Kemal – Kemal Tahir) ile ilgileri derecesinde mutlaka tanışacak ve sonraki kuşaklara aktaracaklardır.

(12 Eylül 2012)

Orhan Ünser