Mevsim yaz. Ortalık sakin. Vizyondaki film sayısı az. Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2’den Maymunlar Cehennemi: Başlangıç’a etraftaki yenileri de sömürdüyseniz ve de sıkılmaya başladıysanız alternatif aramanın tam zamanıdır. Ben yaptım, çok da iyi geldi. İşte yakın zamanda izlediğim, ev sinemamın medar-ı iftiharları…
Vampire’s Kiss – Vampir Öpücüğü (1988)
Yön: Robert Bierman
Oyn: Nicolas Cage, Maria Conchita Alonso, Jennifer Beals
Filmin derdi ne?
1980’lerin sonu… New York… 60’ların, 70’lerin çiçek çocuklar solmuş, çayır çimenlerden beton binalara tıkılmaya başlamıştır. Eğlence anlayışı iş çıkışı doluşulan kulüplerde dans, alkol, uyuşturucu ve tek gecelik ilişkilerden ibarettir. İşte bu tabloda, kahramanımız Peter Loew ile tanışırız. Peter, gündüzleri bir yayınevinde yönetici olarak çalışmakta, geceleri ise lüks kulüplerde one night stand ilişkiler yaşamaktadır. Yine böyle bir gecede evinin camından içeri giren yarasa onu çok korkutur. Vampir filmlerine ve Nosferatu’ya meraklı kahramanımız sonraki günlerde ilişkiye girdiği kadınlardan birinin vampir olduğuna ve onun tarafından ısırılarak vampire dönüşmeye başladığına inanmaya başlar. Peter diğer taraftan da düzenli olarak psikolog gözetiminde olan, akıl sağlığı ve sinir sistemi çökmek üzere olan bir insandır. Bu noktada, gerçek bir aile, aşk ve arkadaşlık ilişkisinden yoksun olan Peter deliliğin en uç sınırlarında tehlikeli bir yolculuğa başlar.
Kıssadan Hisse
Modern şehir yaşamına, karanlık bir komediyle gönderme yapan Vampir Öpücüğü; özünde insanları doğru yola sokmayı görev edinmiş filmlerden. Yalnız yaşamanın, boğucu iş hayatının, patron – çalışan geriliminin, alkol ve uyuşturucunun kol gezdiği gece hayatının insanı deliliğe sürükleyeceği mesajı veren filmin, vampir metaforu üzerinden güçlü bir anlatımı var. Nicolas Cage’in müthiş bir performans sergilendiğinin de altını çizmek gerek. Aktörü beğenmeyen sinemaseverlerin bile bu filmi izleyerek fikirlerinin değişeceğini düşünüyorum. En azından bu film için. Aktör canlı canlı böcek bile yiyor? Daha ne yapsın?
Forget Paris – Ah Paris (1995)
Yön: Billy Crystal
Oyn: Billy Crystal, Debra Winger
Filmin Derdi Ne?
80’li ve 90’lı yılların romantik komedilerini seviyorsanız, Billy Crystal’ın hem senaryo yazım aşamasında yer aldığı hem de yönetmenlik koltuğuna geçip başrolünde oynadığı Ah Paris’ten daha iyi bir seçim olamaz. Başrolü Debra Winger ile paylaşan Crystal filmde; kadın erkek ilişkilerini çok iyi yakalıyor. Aşıklar şehri Paris’te tutkulu bir başlangıç… Aşkla yapılan bir evlilik. Çok geçmeden başlayan evlilik krizleri… Kadın, adamla birlikte olabilmek için işini gücünü bırakmıştır. Adamsa her zamankinden çok çalışmaya başlar. Kadın yalnız hisseder. Erkek farkına varmaz. Sonunda kadın işine geri dönmek ister. Erkek arıza yapar. Sonra ayrılık gelir. Araya ayrılık girince aşk kendini gösterir. Yeniden bir araya gelinir. Sonra aynı sorunlar… Yine yeni yeniden… Bir şekilde bir arada kalabilmenin yolu aranır durur…
Kıssadan Hisse
Mükemmel ilişki yoktur. Hiçbir ilişki başladığı günkü gibi kalamaz. Sorunlar hep olacaktır. Önemli olan bunlarla baş edilmeyi başarmak gibi mesajlar veren Ah Paris, günümüzdeki bayağı romantik komedilerin aksine yer yer de tiyatral havasıyla keyifle izlenen bir hikaye…
Klopka – Tuzak (2007)
Yön: Srdan Golubovic
Oyn: Nebojsa Glogovac, Natasa Ninkovic, Anica Dobra
Filmin Derdi Ne?
Bosna Hersek’de yaşayan bir çekirdek aile ile tanışıyoruz. Baba ufak bir yer işletiyor, anne öğretmen bir de ufak çocukları var. Gayet de mutlular. Taa ki küçük oğulları bir gün aniden rahatsızlanıp hastaneye kaldırılana kadar. Çocuklarının kalbinde ciddi bir rahatsızlık var ve hemen ameliyat edilmezse ölebilir. Üstelik ameliyat o ülkede bile yapılamıyor. Ameliyatın bedeli ise çok yüksek… Aile tüm imkânlarını zorlasa da parayı denkleştiremiyor. Sonunda çareyi gazeteye ilân vermekte buluyor. İşte asıl hikâye bundan sonra başlıyor. Bir adam çıkıp hastane masraflarını karşılayacağını ancak karşılığında bir canı almasını istiyor. Siz olsaydınız ne yapardınız?
Kıssadan Hisse
2007 yapımlı Bosna Hersek yapımı “Klopka” özünde Doğu Avrupa betimlemesi. Kapitalizmin acımasızlığına, sağlık sisteminin ticarethaneye dönüşüne, emeğiyle para kazanmaya çalışan insanların nasıl ezildiğine, hayat şartların insanları neler yapmaya zorladığına, ailenin, evlilik ilişkilerinin temellerinin sağlamlığına kadar inen çok sağduyulu, cesur bir film Tuzak.
(30 Ağustos 2011)
Gizem Ertürk