Ankara Büyülüfener Sinemaları, 22 – 28 Nisan 2011 seansları için tıklayınız.
Aylık arşivler: Nisan 2011
Umut Sanat Sinemaları
Tüm Şirketler
Tüm Şirketler, 15 – 17 Nisan 2011 Haftasonu (Weekend) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin ilki 23 – 30 Eylül 2011 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Başakşehir Belediyesi’nin sponsorluğuyla hayata geçen festival boyunca, toplum ve adaletin sinema ve diğer sanatlarla ilişkisi sergilenecek ve panel, tartışma ve atölyeler aracılığıyla işlenecek. Farklı ülkelerin adalet sistemlerinin ve toplumsal yapılarının, suça ve karşılığında belirlenen cezalara bakışlarının, Türkiye’dekiyle karşılaştırılmasına olanak sağlayacak festivale yaklaşık kırk ülkeden, yaklaşık yüz film katılacak.
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin Ardından
İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Akbank sponsorluğunda düzenlenen 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali, 17 Nisan 2011 Pazar günü sona erdi. İki hafta boyunca 7 sinemada, 528 seansta, 21 bölümde 52 ülkeden 256 yönetmenin 231 filminin gösterildiği festivali toplam 150 bin sinemasever izledi.
Festival boyunca % 80’e yakın dolulukla geçen film gösterimlerinin yanı sıra festival konukların katılımıyla renklenen yedi sinema dersi ve söyleşi, festivale özel iki konser, bir atölye çalışması ve bir sergiyle 16 gün boyunca İstanbul sinemaya doydu.
Ermenistan Türkiye Sinema Platformu 2011’de İki Uzun Metraj Belgeseli Destekliyor
Türkiye’den Anadolu Kültür ve Ermenistan’dan Uluslararası Altın Kayısı Film Festivali tarafından kurulan ve 2007 yılından bu yana çalışmalarını sürdüren Ermenistan Türkiye Sinema Platformu, belgesele ayırdığı 2011 İstanbul Buluşması’nı 11 – 12 Nisan’da Cezayir Toplantı Salonu’nda gerçekleştirdi. Platformun Belgesel Destek Fonu’na 30 proje başvurdu.
Toplantının ardından jüri, 30.000 dolarlık proje geliştirme desteğinin Lusin Dink ve Soner Alper’in Wonderful, Very Nice: Amerika’dan Bitlis’e Yolculuk adlı projesine verilmesine karar verdi.
Ermenistan Türkiye Sinema Platformu 2011’de İki Uzun Metraj Belgeseli Destekliyor yazısına devam et
Çekül, 7 Ağaç Ormanları Projesi’yle Doğaseverleri Biraraya Getiriyor
ÇEKÜL tarafından 1994 yılında hayata geçirilen 7 Ağaç Ormanları Projesi kapsamında her yıl geleneksel fidan dikim şenliği düzenleniyor. Dikim şenliği bu yıl 24 Nisan 2011 Pazar günü Kemerburgaz Akpınar Köyü’nde gerçekleştirilecek. 7 Ağaç katılımcıları ve doğaseverler dikim alanlarında yapılan şenlikte bir araya gelerek yeni fidanları toprakla buluşturacak. 7 Ağaç Ormanları Projesi’yle, her bireyin bir yıl içinde tükettiği ağacın doğaya geri kazandırılması ve fidan dikme fikrinin oluşması sağlanıyor. Bugüne kadar yaklaşık 900 bin doğaseverin desteğiyle dikilen fidanların sayısı 3,5 milyona ulaştı.
Çekül, 7 Ağaç Ormanları Projesi’yle Doğaseverleri Biraraya Getiriyor yazısına devam et
Kar Beyaz’dan Artvinli Genç Bir Yetenek Çıktı
1999 Artvin – Borçka doğumlu Hakan Korkmaz, fotoğraf sanatçısı ve yönetmen Selim Güneş’in ilk filmi Kar Beyaz’da, ilk oyunculuk deneyimini yaşadı! Kendisi de Borçka doğumlu olan Güneş’in, Sabahattin Ali’nin Ayran adlı eserinden senaryolaştırdığı filmde başrolü üstlenen Korkmaz, performansı ile daha ilk oyunculuk denemesinde dikkat çekmeyi başarıyor. Katıldığı festivallerden ödüllerle dönen Kar Beyaz’ın yönetmeni Selim Güneş, Hakan Korkmaz’ı görür görmez, “Hasan” rolünü oynamasına karar verdi. Hakan Korkmaz, oyunculuğa devam etmek istediğini belirtiyor.
Belgeselcilik Zor Zanaat, Şimdi de Hetherington Gitti
Oxford mezunu yakışıklı genç İngiliz, Oscar adayı, savaş fotoğrafçısı, savaş alanlarına girmekten çekinmeyen belgeselci Tim Hetherington, meslektaşı fotoğrafçı Chris Hondros ile Libya’da, Muammer Kaddafi’nin adamları ile asiler arasındaki çatışmada canverdi. Sundance büyük ödüllü, Oscar adayı “Restrepo” ile Afganistan’da onca tehlike atlatmıştı, demek randevu buraya imiş.
Theo van Gogh
Yakın tarihin ilk öldürülen yönetmeni, 2 Kasım 2004 sabahı erken saatlerde bisikletle işine giderken katledilen Hollandalı yönetmen, yapımcı, köşe yazarı, yazar ve aktör Theodoor “Theo” van Gogh’tu. Kırk yedi yaşındaydı. Somali doğumlu yazar Ayaan Hirsi Ali ile İslâm’da kadınlara edilen muameleyi eleştiren “Submission” diye bir film yapmanın cezasını, Hollandalı / Faslı Müslüman Mohammed Bouyeri tarafından öldürülerek çekti. Bir süre saklanan Hirsi Ali, sanıyorum şimdi A. B. D.’de. Van Gogh, tehditlere rağmen, “Kimse köyün delisini öldürmez,” gerekçesiyle koruma istememişti. Bouyeri ona tabancayla sekiz kez ateş etti. Sonra da gırtlağını kesmeye çalıştı, beceremedi. İkinci bir bıçakla göğsünden bıçakladı, iki bıçağı da üzerinde bıraktı. Biriyle Batı ülkelerini, Yahudileri ve Ayaan Hirsi Ali’yi tehdit eden beş sayfalık bir not tutturmuştu. Von Gogh’un ölmeden önce yaptığı son film, politikacı Pim Fortuyn’un suikastinin kurmaca bir versiyonu olan 06/05’ti.
Christian Poveda
Beş yıl sonra, El Salvador’un vahşi çeteleri hakkında bir belgesel yapan Christian Poveda bir arabanın ön koltuğunda kafasından vurulmuş olarak bulundu. Başı direksiyonun üzerindeydi, arkadan kurşun yemişti. Arabanın camları parçalanmış, her yere kan bulaşmıştı. Polis, kurbanı 52 yaşındaki Christian Poveda olarak belirlerken, herkesin şüphelendiği şeyi de doğruladı: Bu, bir çete infazıydı.
Elli dört yaşındaki Fransız belgeselci ve foto muhabiri Poveda, 2009 yılının 2 Eylül Çarşamba sabahı erken saatlerde, San Salvador’un 15 km. kadar dışında yarı kırsal bir yer olan Tonacatepeque’den arabasıyla geçiyordu. Cezayir’e sürgün edilmiş İspanyol ana – babanın oğluydu. 1961’de ailesiyle Fransa’ya göçmüştü. Ölümünün nedeni, Eylül 2008’de Uluslararası San Sebastian Film Festivali’nde gösterilen, El Salvador’daki çetelerin hayatı hakkındaki, “La Vida Loca” adlı belgeseldi. Poveda, 16 ay boyunca, her türlü tehlikeyi göze alarak, iki rakip çeteye bölünmüş 50 kadar marjinal El Salvadorlu gencin (16 – 18 yaş arası) hayatlarını filme çekmişti. El Salvador, beş buçuk milyonluk nüfusunun yaklaşık 30 binini oluşturan çetelerle, Batı yarıküresinin savaş alanları dışındaki en tehlikeli yerlerinden biri. Poveda’yı öldüren kişinin Mara Salvatrucha çetesinden olduğu sanılıyor.
Juliano Mer-Khamis
Arabasında vurulan bir başka yönetmen ise, İsrailli aktör, yönetmen ve siyasi eylemci Juliano Mer-Khamis’ti. Yahudi ve Hıristiyan Arap anne babanın oğlu Mer-Khamis, Filistin’deki Jenin şehrinde, kendi kurduğu “Freedom / Özgürlük” Tiyatrosu’nun yakınlarında, arabasındayken öldürüldü. Aktör olarak yeraldığı “Wedding in Galilee”, “It is not Jerusalem, Berlin and Jerusalem” gibi filmlerle tanınan sanatçı, çeşitli ölüm tehdidi mesajları almıştı. Ülkesinde ve ülkesi dışında birkaç tiyatro yapımı da gerçekleştirmişti. 1984’te oyunculuğa başladı, onu belki ilk filmi “Little Drummer Girl”den hatırlarsınız. Kamera arkasına geçtiği ilk filmi “Arna’s Children”ı 2003’te Danniel Danniel ile yönetmişti. Jenin Mülteci Kampı’ndaki çocuklarla gençlerin yeteneklerini geliştirmeyi hedefleyen Özgürlük Tiyatrosu’nu kurdu. Ancak ölümüne tutucu İslâmi değerlere karşı çıkan oyunlarının yolaçtığı söyleniyor. Ölümünün ardından Jenin’de yayınlanan fetva nitelikli bir broşürde, sanatçı eleştiriliyor ve yeniyetme cinselliğini araştıran tartışmalı bir Alman oyununu sahneye hazırlamasının ölümüne yol açtığı belirtiliyordu. Polis onu aynı kamptan Mujahed Qaniri’nin öldürdüğünü düşünüyor. Qaniri’nin Hamas’la ilgisi olduğu söylendi ama Hamas bunu reddetti. “Yüzde yüz Filistinli, yüzde yüz Yahudiyim” diyen, 52 yaşındaki Mer-Khamis öldüğünde, oğlu Jay’in annesi olan Finli eylemci eşi, ikizler çocuklarına hamileydi.
Tim Hetherington
Sadece belgeselcilik değil, tiyatroculuk ve foto muhabirliği de zor zanaat öyleyse. “Restrepo” ile Oscar adayı olan, Sundance’de Büyük Ödül alan 41 yaşındaki Tim Hetherington, ödüllü foto muhabiri arkadaşı Chris Hondros ile Libya’da, Misrata’da Muammer Kaddafi’nin askerleri ile Libyalı asiler arasındaki çarpışmada öldü. Hetherington, ödüllü belgeseli “Restrepo”yu Afrika’da Sebastian Junger’le ve gerçekten de askerler ile aynı şartlar altında bulunarak çekmişti. Savaş muhabirliği yaparsan topun ağzındasındır, tamam, ama onun ve Hondros’un arkadaşları dünyanın her yanındaki savaş bölgelerinde mesleklerini icra ederek tecrübe kazandıklarını ve çok dikkatli olduklarını söylüyor. Demek ki tecrübe de, sezgi de, ihtiyat da bir yere kadar.
Önce fotoğrafçı Andre Liohn Facebook sayfasında Tim’in öldüğünü yazdı. Hastaneye gidip durumu görmüş. Sonra BBC, havan saldırısı sırasında batılı bir gazetecinin öldürüldüğünü, üç kişinin yaralandığını bildirdi. Derken Hondros’un ağır yaralı olduğu haberi geldi. Nihayet, Hetherington’ın çalıştığı Vanity Fair Dergisi, ‘Tim’imiz’ ve arkadaşı Chris’in öldüklerini üzüntüyle doğruladı. Tim Hetherington’ın Twitter’daki son mesajı şöyleydi: “İşgâl altındaki Libya şehri Misrata’dayız. Kaddafi’nin kuvvetleri hedef gözetmeden topçu ateşine tuttu. NATO’dan eser yok.” İkisinin de sitelerinde fotoğraflarına bakabilir (gerçekten dünyanın sorunlu pek çok ülkesinde çekilmişler), alıştığımız belgesellere hiç benzemeyen “Restrepo”ya da Internet’te bulabilirsiniz. Görsel iletişimin farklı biçimlerini yaratmakla ilgilenen edebiyat ve foto muhabirliği eğitimli Tim’in hayli sıradışı çalışması var.
Bu sonuncu ölüm(ler), ötekilerle aynı değil, elbette. Sonuçta Hetherington, gözünü budaktan esirgemeyen bir savaş muhabiri olarak, her an tehlike altındaydı. Ama diğer üç olayın tehlikesi, inandığı şeyi yapmaktan çekinmeyen, korkup vazgeçmeyen, tehditleri de ciddiye almayan kişilerin kurban olmasından kaynaklanıyor. Sanatçıların, sinemacıların… Belki de bugünün dünyasında duyarlı, namuslu, cesur bir sanatçı olmak ölümle cezalandırılan bir seçimdir.
(25 Nisan 2011)
Sevin Okyay
Aktör Michael Sarrazin Hayatını Kaybetti
Sinema dünyasının ünlü aktörlerinden 70 yaşındaki Michael Sarrazin, doğum yeri olan Kanada’nın Quebec eyaletinde dün yaşamını yitirdi. Quebec eyaletinin başkenti Quebec City’de 22 Mayıs 1940 tarihinde doğan ünlü aktör, bir süredir tedavi gördüğü Montreal’deki hastanede dün sabaha karşı öldü. Sydney Pollack’ın 9 dalda Oscar adayı olmuş klâsiği Son Gerçek: Atları da Vururlar (They Shoot Horses, Don’t They?) filminde Jane Fonda’yla sinema tarihinin en unutulmaz ikililerinden birisinin yaratılmasında pay sahibi olan Sarrazin, bir süredir kanser tedavisi görüyordu. (Haber: Serpil Boydak.)
Aktör Michael Sarrazin Hayatını Kaybetti yazısına devam et
Bursa Uludağ Üniversitesi’nde Hayallerin Peşinde
Bursa Uludağ Üniversitesi Sinema Topluluğu, 19 Nisan 2011 Salı günü saat 16:00’da İİBF B Blok Bordo Salon’da gerçekleştireceği film gösteriminde 1950’li yılların ortasında iki çocuklarıyla mutlu gözüken bir hayat yaşayan, ama konforlu bir yaşam elde edebilmek için göğüslenen baskılarla kendi gerçek arzuları arasında sıkışıp kalan, bir çiftin öyküsü merkezinde orta sınıf amerikan ailesinin hayalleri, hayal kırıklıkları, sıkışmışlıkları üzerine psikolojik bir film olan “Hayallerin Peşinde” (Revolutionary Road) yer alıyor. Kate Winslet ve Leonardo Di Caprio Titanik’ten sonra bambaşka bir rolle karşımızda.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Atlıkarınca Ödülüne Kavuştu
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında Radikal Gazetesi tarafından verilen Halk Ödülü hem uluslararası hem de ulusal yarışmada izleyicilerin oylarıyla saptanan filmlere verildi. Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Sağlık’ın açıkladığı Halk Ödülü’nü Uluslararası Yarışma’da Seyfi Teoman’ın Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Ulusal Yarışma’da İlksen Başarır’ın Atlıkarınca adlı filmleri kazandılar. Tören sırasında zarfların karışması ve festival ekibi tarafından Eyüp Can Sağlık’a yanlış zarf verilmesi nedeniyle kazanan film yanlış anons edildi. Törenin ardından ödül gerçek sahibi İlksen Başarır ve Atlıkarınca ekibine festival yönetimi tarafından iletildi.
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Atlıkarınca Ödülüne Kavuştu yazısına devam et
Gişe Memuru
Tolga Karaçelik’in yönettiği ve Serkan Ercan, Zafer Diper, Nergis Öztürk ile Nur Aysan’ın oynadığı Gişe Memuru, 06 Mayıs 2011’de UIP Filmcilik dağıtımıyla BKM Film – Mantar Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Kenan, babasıyla oturan kendi halinde, sessiz, sakin bir gişe memurudur. Çalışkanlığı ve durup dururken kendi kendine konuşmasıyla ünlüdür. Kenan’ın çocukken annesini kaybetmesinin ardından babasıyla olan sessiz ilişkisi gittikçe zayıflar ve çözülür. Otomatikleştiği gişesinde, hayal ve gerçek arasındaki çizgi daha da belirsizleşmeye başlar. Kenan’ın ev, servis ve gişe arasında sıkışıp kalmış durgun hayatı yeni atandığı gişelerde değişecektir.
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde 17 Nisan Pazar
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde 17 Nisan Pazar günü, Tayfun Pirselimoğlu üçlemesinin son halkası ve ulusal yarışmada birinci olan Saç, kaçıranlar için 13:30’da Fitaş Sineması’nda gösteriliyor. Uluslararası yarışmanın birincisi, tamamen Canon 7D fotoğraf makinesiyle çekilmiş ilk uzun metrajlı film olan Mikrofon, da saat 16:00’da Fitaş Sineması’nda gösteriliyor. Film, Mısır’ın liman kenti İskenderiye’nin altını üstüne getiren müzikal bir yolculuk. 11:00’de Rexx Sineması’nda gösterilecek, dokunaklı bir film olan Eller Yukarı ise Fransa’nın göçmen politikasını, bu politikadan etkilenen çocuklar üzerinden protesto ediyor.
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde 17 Nisan Pazar yazısına devam et
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali Sona Eriyor, Altın Laleler ve Festival Ödülleri Sahiplerini Buldu
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin ödülleri 16 Nisan Cumartesi gecesi Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki kapanış galası ve ödül töreninde sahiplerini buldu. Sunuculuğunu Mehmet Ali Alabora’nın üstlendiği tören NTV’den canlı olarak yayınlandı. Uluslararası Yarışma Altın Lale Ödülü, son iki yıldır Eczacıbaşı Topluluğu’nun desteğiyle Şakir Eczacıbaşı anısına veriliyor ve 25 bin Avroluk para ödülüyle destekleniyor. Altın Lale Uluslararası Yarışma Ödülü bu yıl, Ahmad Abdalla’nın Mikrofon (Microphone) adlı filmine, Ulusal yarışmada ise Tayfun Pirselimoğlu’nun yönettiği Saç filmine verildi.
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali Sona Eriyor, Altın Laleler ve Festival Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et