Arı Kovanına Çomak Sokan Kız: Millennium Üçlemesi III (Luftslottet som Sprängdes)
Yönetmen: Daniel Alfredson
Roman: Stieg Larsson
Senaryo: Ulf Ryberg
Müzik: Jacop Groth
Kurgu: Håkan Karlsson
Görüntü: Peter Mokrosinski
Oyuncular: Michael Nyqvist (Mikael), Noomi Rapace (Lisbeth), Annika Hallin (Annika), Lena Endre (Erika Berger), Anders Ahlbom Rosendahl (Teleborian), Georgi Staykov (Zalachenko), Michael Spreitz (Niebermann), Lennart Hjulström (Frederick Clinton), Hans Alfredson (Evert Gullberg), Thomas Köhler (Veba)
Yapım: İsveç (2009)
İsveçli yazar Stieg Larsson’un üçlemesinin son filmi de sinemaseverlerle buluşuyor. Sarsıcı ve çarpıcı bu gerilim – suç filmi, sinema tarihine de özel bir yapıt olarak geçiyor. Bu son filmle beraber üçlemenin bütün filmleri ülkemizde gösterime girmiş oldu.
İsveçli yazar Stieg Larsson’un (1954 – 2004) çarpıcı gerilim – suç “milenyum üçlemesi”nden sinemaya uyarlanan bu seri, 2009’da peş peşe sinemaya uyarlandıktan sonra yedi bölüm olarak televizyona da aktarıldı 2010’da. Daniel Alfredson ve Niels Arden Oplev’in yönetmenliğinde hem sinemada hem de televizyonda var olabildi bu üçleme roman. En çarpıcı olansa, hem televizyon hem de sinema uyarlamalarında baş karakterleri aynı oyuncuların canlandırması. Belki bir kanal bu üçlemenin televizyon uyarlamasını yayımlar. Bu “milenyum üçlemesi”, Pegasus Yayınları’ndan çıkmıştı. Sinemadaki uyarlamanın ilk filmi, Oplev’in yönettiği “Män som Hatar Kvinnor – The Girl with the Dragon Tattoo – Ejderha Dövmeli Kız”dı. Serinin ikinci filmi “Flickan som Lekte med Elden – The Girl who Played – Ateşle Oynayan Kız”ı İsveç’in iyi yönetmenlerinden Alfredson yönetti. Yine Alfredson, sinemadaki bu serinin üçüncü filmi “Luftslottet som Sprängdes – The Girl who Kicked the Hornet’s Nest – Arı Kovanına Çomak Sokan Kız: Millennium Üçlemesi III”ı da yönetmiş oluyor. Sinemadaki bu seriyle ilk defa karşılaşanlar için gerçekten zihin karıştırıcı olabilir. İsveçce adı “Havaya Uçurulan Hayal” olan “Arı Kovanına Çomak Sokan Kız: Millennium Üçlemesi III”, başına kurşun sıkılarak infaz edilmiş ve şimdi Göteborg’da komada olan Lisbeth’in ölmediğini öğrenen derin devletin çetesi, onu öldürmek için plânları devreye sokarken, Millennium Dergisi’nin sahibi gazeteci Mikael ve arkadaşları da derin devletin çetesinin peşine düşüyor.
Karanlık ve şiddet yüklü…
Toplumun gözünde saygın mesleklerde çalışan insanlar, “vatan için” kan döktüklerinde ne olur? Sol ruhlu yönetmen Alfredson, derin devlet çetesinin paniğe düşüşünü ve çöküşünü anlattığı “Arı Kovanına Çomak Sokan Kız: Millennium Üçlemesi III” filmi, güçlü bir yapıt. Filmi seyrederken dehşet içine düşüyorsunuz. Belki de bu filmde anlatılanlar yabancı gelmediği içindir. Film, Lisbeth’in üvey kardeşi Ronald Niedermann’ın yarattığı şiddetler üzerine açılıyor. Hastanede komadan çıkan Lisbeth, babası eski Sovyet ajanı, 1976’da İsveç’e sığınmış Alexander Zalachenko’yu öldürmeye çalışmış bir katil zanlısı. Savcılık da bu yüzden onu sorgulamak istiyor. Hastalığından dolayı ölümü bekleyen emekli Evert Gullberg, hastaneye gider ve Zalachenko’yu öldürür. Ama, Lisbeth’i öldürecek zamanı bulamayınca vahşice kendini öldürüyor. Bu karışık hikâyede, iyileşen Lisbeth’in mahkemesi de başlıyor. Lisbeth’in avukatı da, Millennium Dergisi’nin sahibi Mikael Blomkvist’in hamile kız kardeşi Annika Giannini. Stockholm’deki mahkemeye “punk”çı görüntüsüyle gelen ejderha dövmeli Lisbeth, Millennium ekibi ve Annika’nın kanıtlarıyla mahkemece de aklanıyor. İlk iki filmi göremeyen seyirci için de mahkeme anları, Lisbeth’in karanlıkta kalmış geçmişini ortaya çıkartıyor. Filmin final bölümü, gerçekten çok sert ve şiddet yüklü.
Yönetmen, bu şiddet ve gerilim yüklü filminde daha çok klâsik anlatıma yönelmiş. Hikâyeyi anlatma anlamında. Film, yoğun olarak iç mekânlarda geçiyor. Ama, kamera kullanımı ve kurgusu, bu filmi seyirci için büyüleyici yapıyor. Bu serinin bütün oyuncularına da övgü göndermeli. Aynı karakterleri hem sinema hem de televizyon versiyonunda canlandıran oyunculara şapka çıkartmalı. 1959’da Stockholm’de doğmuş Daniel Alfredson, bizim için heyecan verici yönetmenlerden biri. Yönetmenin, 1997 yapımı “Tic Tac – Tik Tak” adında kurgusuyla çok çarpıcı bir filmini görmüştük. Irkçılık karşıtı “Tik Tak”, sinemasal belleğe alınmalı. Elbette bu “milenyum üçlemesi” de belleğe alınmalı. Sinemanın özel üçlemelerinden bu seri.
(31 Mart 2011)
Ali Erden
[email protected]