Erkan Esenboğa’yı Kaybettik

Sinemamızın tanınan ve sevilen Ses Mühendisi, yüzlerce filmin Ses Tasarımcısı Erkan Esenboğa 05 Mart 2011 Perşembe günü (bugün) hayatını kaybetti. 06 Mayıs 1955 tarihinde İstanbul’da doğan Erkan Esenboğa’nın çalıştığı filmler arasında Seni Kalbime Gömdüm, Filler ve Çimen, Gölge Oyunu, Sevmek ve Ölmek Zamanı, Aşkın Kesişme Noktası gibi filmler var. Erkan Esenboğa’nın cenazesi 06 Mart 2011 Pazar günü Zincirlikuyu Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, sevgili eşi N. Nursan Esenboğa’ya ve kederli ailesine sabırlar dileriz.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Erkan Esenboğa’yı Kaybettik yazısına devam et
  • Arı Kovanına Çomak Sokan Kız: Millennium Üçlemesi III

    Daniel Alfredson’un yönettiği ve Noomi Rapace, Lena Endre, Annika Hallin ile Michael Nyquist’nin oynadığı Arı Kovanına Çomak Sokan Kız (The Girl Who Kicked The Hornet’s Nest), 01 Nisan 2011’de Tiglon Film dağıtımıyla Kalinos Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Lisbeth Salander kafasında bir kurşunla bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde yatmaktadır. İyileşir iyileşmez de yargılanacağı duruşmaya götürülecektir. Davasını hayatı pahasına savunan Salander, gazeteci Blomkvist’in de yardımıyla masumiyetini kanıtlayacak ve derin devletin sırlarını ortaya çıkaracaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Erden Yazıyor
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arı Kovanına Çomak Sokan Kız: Millennium Üçlemesi III yazısına devam et
  • İstanbul Modern Sinema, Dünya Kadınlar Günü’nü Kutluyor, Başrolde Kameralı Kadınlar

    İstanbul Modern Sinema, 08 Mart Dünya Kadınlar Günü’Mor Nokta: Kadınlardan Sinemaya başlıklı özel bir programla kutluyor. Programda, Filmmor ekibinden Melek Özman ve Tuğçe Canbolat’ın seçtiği dört film gösterilecek. 08 Mart’ta gösterilecek filmlerin başrolünde, sessiz sinemadan Türk sinemasına, dünyanın en önemli kadın yönetmenleri ve farklı ülkelerden kadın sinemacılar var. 08 Mart Salı günü saat 14:00’te Sessiz Sinemada Sufrajetler, saat 15:00’te Kameralı Kadınlar, saat 16:00’da Tutkuyu Filme Almak ve saat 17:00’de 70-80-90, Masum, Küstah, Fettan başlıklı filmler gösterilecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İstanbul Modern Sinema, Dünya Kadınlar Günü’nü Kutluyor, Başrolde Kameralı Kadınlar yazısına devam et
  • 8. Paris Türk Filmleri Festivali

    Türkiyeli Yurttaşlar Meclisi (ACORT) tarafından düzenlenen ve Cinéma Odyssée ile Türk Sinema Vakfı (TÜRSAV) tarafından desteklenen 8. Paris Türk Filmleri Festivali, 10 – 19 Mart tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Prensesin Uykusu, Kosmos, Av Mevsimi, Beş Şehir, Mahpeyker: Kösem Sultan gibi sinemamızın dikkat çeken filmlerinin de gösterileceği festival nedeniyle 09 Mart Çarşamba günü Paris Kültür Müşaviri Hasan Yavuz’un vereceği resepsiyona Türkü Turan, Sermet Yeşil ve Selda Alkor katılacak.

  • Basın Bülteni: Türkçe / Fransızca
  • Geniş bilgi için tıklayınız: 1 / 2
  • Diğer haberler, gösterilecek filmler hakkında geniş bilgiler ve yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    8. Paris Türk Filmleri Festivali yazısına devam et
  • 5. Uluslararası 2. El Kısa Film Festivali Bugün Sona Eriyor

    01 Mart tarihinde perdelerini açan 5. Uluslararası 2. El Kısa Film Festivali beş gün boyunca; ANKAmall Sanatoli Sahnesi’nde film gösterimleri, atölyeler, söyleşiler, imza günleri, dinletilerle Ankaralı sanatsseverlere ulaştı.
    Festivalin kapanış töreninin yapılacağı 05 Mart 2011 Cumartesi günü saat 13:00’de Yeşim Ceren Bozoğlu ANKAmall D & R önünde kitabını imzalayacak, 14:00’de ANKAmall AFM Sinemaları 1. salonda Ali Düşenkalkar söyleşisi, 16:00’da ise Seren Yüce’nin yönettiği Çoğunluk filminin gösterimi yapılacak. Kapanış töreni ise 19:00’da düzenleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    5. Uluslararası 2. El Kısa Film Festivali Bugün Sona Eriyor yazısına devam et
  • Otuzuncu Yıl Kutlu Olsun!

    Uluslararası İstanbul Film Festivali’ni başından beri, yani daha “Sinema Günleri” diye anıldığı yıllardan beri izleyen biri olarak, otuzuncu yıla varmış olmanın memnuniyeti içindeyim. Çünkü bu bizim festivalimiz, yani o on beş günde İstiklâl Caddesi’nden sel gibi akan, sinemaları dolduran insanların festivali. İstiklâl Caddesi’ni bir sembol olarak da kabûl edebiliriz. Malûmunuz, artık festivalimizin amiral gemisi Emek yok, karşı çıkışlar da şimdilik somut bir yarar sağlamadı. Atlas Sineması yerli yerinde şükür, sevgili Beyoğlu Sinemamız da. G-Mall gitmiş, yerine Nişantaşı Citylife (City(s) gelmiş bu yıl. Bir de AFM Fitaş Beyoğlu Sinemaları var ki, şahsen benim için filmlerin hangi salonda oynayacağı gidip gitmeme konusunda tayin edici olabilir. Çünkü bazı salonlar, klaustrofobiyi azdırmak için birebir. En azından, son gittiğim İF’te öyleydi. Kadıköylüler, gene babadan kalma Rexx’e gidecek. Keşke diyoruz, çok daha modern ve rahat olan CKM’yi de düşünselermiş.

    Festival yazısı konusu bitmez, ama daha önümüzde uzun günler var. Diyorum ki ilk solukta size beni nelerin heyecanlandırdığını söyleyeyim ki, 30. Yıl’ın nimetleri de ortaya dökülsün. Nelerden heyecanlanıyorum? Öncelikle çok sevdiğim ve günümüzün en iyi yönetmenlerinden biri olduğunu düşündüğüm Claire Denis’in: 1) Beş filmlik bir retrospektifinin sunulacak olması, 2) Çoğu filminin müziklerini yapmış olan Nottingham’lı rock grubu Tindersticks’i “Claire Denis Film Müzikleri 1996-2009 / Tindersticks Konseri – Müzik ve Film” başlığını taşıyan özel bir projede izleyecek olmamızdan. Kendisi aynı zamanda uluslararası jüride.

    Çok sevdiğim yönetmenlerin yeni filmlerini görecek olmaktan da pek keyifliyim. Örneğin, adını ilk kez Torino’da duyduğum, benim FİPRESCİ jürisinde olduğum yıl “Family” adlı mini dizi uyarlamasıyla yarışmaya katılan Michael Winterbottom’ın programda iki filmi var. FİPRESCi, TV uyarlamalarını kabûl etmediği için içimiz yanarak filmini gözardı etmiştik ama, o gün bugün her filmini izlemişimdir. İngiliz yönetmenin, 2010 yapımı iki filmini, gene TV dizisi uyarlaması olan “The Trip / Yolculuk”u Uluslararası Yarışma’da, “The Killer Inside Me / İçimdeki Katil”i ise, Akbank Galaları’nda izleyeceğiz. İlk kez “Yumurta” adlı filmiyle yüreğimizi ağzımıza getiren İsveçli yönetmen Bent Hamer’le ise, “Hjem Til Jul / Yeni Yıl” ile hasret gidereceğiz. Ne de olsa “O’Horten” ve “Factotum”dan bu yana (ki ikisini de çok sevmiştim) iki yıl geçti.

    Israrla bugüne kadar bağımsız kalan kıymetli yönetmenim John Sayles de “Amigo” adlı filmiyle “Yıllara Meydan Okuyanlar” bölümünde yeralıyor. Aynı bölümde, soğuk nevale fakat çok iyi yönetmen Bertrand Blier’in de son filmi var. Üstat “Le bruit des glaçons / Buz Sesi”nde, kanserin evine taşındığı bir adamın hikâyesini anlatmış, doğru söylüyorum. Peter Weir, Nikita Mikhalkov, Zhang Yimou, Stephen Frears de, Festivalin en iyi bölümlerinden biri olan “Yıllara Meydan Okuyanlar”ın yönetmenleri arasında. Ama beni asıl ilgilendiren, hemen hemen her yıl bir film yaparak gençliğini sürdüren 1908 Aralık doğumlu Portekizli yönetmen Manoel de Oliveira. Kendisine saygılarımızı sunuyoruz ve bir mucize ile daha onlarca yıl film yapmasını diliyoruz.

    Ama bütün bunlar, Akbank Galaları’nın daha bir gösterim filmi nitelikli filmleri, çok sevdiğimiz NTV Belgesel Kuşağı, Mayın Tarlası, Sinema İnsan Hakları Yarışması filmleri bir yana, sadece bu yıla mahsus iki bölüm var ki, dikkatinizi çekmek isterim: “Bir Zamanlar Festival’de: SİYAD’ın Keşifleri” ile “Film Gibi 30 Yıl”. Bültende, “Bu bölümde,” diyor, “filmleri gösterilen yönetmenleri bugün çok iyi tanıyoruz. Ancak, evvel zaman içinde onlarla Emek Sineması’nın, Atlas’ın ya da Alkazar’ın koltuklarında tanışmıştık.” Gerçekten de öyle olmuştu. Hatta ben bir kısmı sayesinde, program açısından en iyi yıllardan biri olan 1984’te Pangaltı İnci koltuklarında da benzer heyecanlar yaşamıştım. İşte bu bölümde, Festival sayesinde keşfettiğimiz bir yönetmenin bir filmini yazdık. Benim payıma, bu ilk filminin ardından peşini hiç bırakmadığım Peter Greenaway’in “The Draughtman’s Contract / Ressamın Kontratı” filmi düştü. Festivalin 30. yılının bir başka özel bölümü ise, sinemayı (en azından, belirli bir sinemayı) bu festival sayesinde keşfetmiş on dokuz yönetmenimizin en çok etkilendiği filmlerden oluşuyor. Hatta 30. yıl kitabında onların seçtikleri filmler üzerine yazdıkları, bizim değerlendirme yazılarımız ve festivalin otuz yıllık macerasının anlatıldığı söyleşiler de varmış.

    Şöyle söyleyeyim, bizim vaktiyle yakaladığımız, ancak yaşı daha genç olanların ve düpedüz genç olanların kaçırdığı pek çok önemli filmi bu yuvarlak hesap festival yılında izlemek mümkün olacak. Biletler 19 Mart’ta yani önümüzdeki Cumartesi satışa arzedilecek. Seçmek de zor, maliyeti de ağır olabiliyor ama gerçekten de bugünün büyük ustalarının eski filmlerini görme şansınız, şansımız olacak. Kolay gelsin diyoruz. Keyfini çıkarın…

    (12 Mart 2011)

    Sevin Okyay