Pendik’te yaşayan A. Baki Çallıoğlu’nun kartvizitinde şunlar yazılıdır: “Duayen A. Baki Çallıoğlu. Şair bestekâr ses sanatçısı, oyuncu ve prodüktör, film yönetmeni.”
“Aşka Gönül Vermem Aşka İnanmam”, “Unut Sevme Beni” adlı besteleri yıllardır dilden dile dolaştı, söylendi kuşaklar boyu. Genç kuşaklar da Candan Erçetin’in söylediği şarkılarda eşlik ediyor Baki Bey’in bestelerine. Candan Erçetin’le yeniden ünlenen “Çapkın” da bir A. Baki Çallıoğlu bestesi.
Aile boyu müzisyenler. Geçmiş yıllarda birlikte sahneye de çıktıkları, solistlik yapan, yan flüt ve piyano da çalan konservatuar mezunu Eşi Ümran Hanım keman öğretmeni. Tarkan ve kızı Melisa da müzisyen.
1928 yılında Denizli’de doğan Baki Beyin çocukluğu, müzik öğretmeni olan babasının işinden dolayı Mardin, Mersin, Adana gibi şehirlerde geçer. Askerlik sonrası İstanbul’a gelip Tünel Apartmanı’nda oturan anneannesi ve dayısının yanına yerleşir. Besteler yapıyor, müzisyen olmak, ‘plâk yapmak’ istiyordur. Konservatuarda okur. Columbia, Odeon, Sahibinin Sesi gibi plâk şirketleri vardır. Plâk yapmak zordur. Plâk şirketlerinden birine ilk bestelerinden olan Çapkın’ı dinletir. “Bu şarkı olmaz, satmaz” derler. Baki Bey olacağına inanıyordur, bir yıl gider gelir şirkete. Sonunda “yapacağız” derler. Heyecandan uykuları kaçar Baki Çallıoğlu’nun. 50’li yılların başıdır. Bir gün Yüksek Kaldırım’dan aşağıya inerken, bir bakar bütün plâkçıların vitrinini okuduğu, sözü, müziği de kendisine ait olan Çapkın plâğı süslemiştir. Bir anda ünlenir, yeni plâklar yapar. Kapılar açılmıştır, o yılların ünlüleri arkadaşıdır. “Dudakları Nar Kırmızı”, “Niçin Kaçıp Gittin Neden”, “Sensiz Dünyamda Hiçim” adlı bestelerini taş plâğa okur.
Evlenir, ilk eşinden Kerem adında bir çocuğu olur. Müzisyen olan eşi, çocukları Tarkan ve Melisa’nın annesi Ümran hanımla da mutlu evlilikleri otuz yılı aşmıştır. Baki Çallıoğlu sahneye Gar Gazinosu’nda çıkar, “Korsanlar” adını verdikleri kendi orkestrasıyla. Assolist Sevim Çağlayan’dır. Baki Bey sahneye çıktığında yer yerinden oynar, çok büyük alkış alır.
Film müzikleri de yapmaya başlar A. Baki Çallıoğlu. “Uçuruma Doğru” (1949), “Aşk Besteleri” (1952), “Boş Beşik” (1952), “Altı Ölü Var / İpsala Cinayeti” (1953), “Cinci Hoca” (1953), “Leylaklar Altında” (1954), “Hayat Sokaklarında” (1956), “Bağrıyanık” (1959), “Divane” (1960), “Arzu” (1961), “Dertli Gönlüm” (1968), “Seyyid” (1985) adlı filmler müziğini yaptığı filmlerden bazılarıdır.
Sinema serüveni de başlar Baki Çallıoğlu’nun. 1952 yılında Nuri Akıncı’nın yönettiği “Aşk Besteleri” adlı filmde başrolde oynar. Filmin müzikleri de Baki Bey’e aittir. “Hayat Sokaklarında” (1956), “Kara Yazı” (1957) ve “Ateş Bacayı Sardı” (1961) adlı filmlerde de aktör olarak yer alır, müziklerini yapar.
1956 yılında Çallı Film’i kurarak yapımcılığa ve yönetmenliğe başlar, bazı filmlerinin senaryosunu yazar Baki Çallıoğlu. Yönetmenliğini yaptığı filmler: “Hayat Sokaklarında” (1956), “Yangın” (1956), “Kara Yazı” (1957), “Bağrıyanık” (1959), “Divane” (1960), “Meryem” (1960), “Ateş Bacayı Sardı” (1961), “İnsan Doğarken Ağlar” (1962), “Yarına Boş Ver” 1965).
Nuri Akıncı, “Aşk Besteleri” adlı filminin bazı sahnelerini Pendik’te çekiyordur. Yıl 1952’dir ve Baki Bey, Pendik’i ilk kez görüyordur. Palas Otel’de kalırlar. “Cennet gibiydi Pendik, anlatılır gibi değildi. Pendik’e geldim ömrüm uzadı” diyor o günlerin Pendik’i için. Pendik’ten kopamaz. Yazlık Mehtap Sineması’nda konserler verir. 60’larda. 1974 yılında şimdi oturdukları Somtaş Sitesi’ndeki evi alır, Pendik’e yerleşir. Palas Otel yıkıldığında çok üzülür, ağlar.
Yahya Kemal Beyatlı’nın “Sessiz Gemi” şiirini bestelemek ister, izin alırlar. Acemaşiran makamında besteler de, şarkının da, şiirin de bütün dünyada bilinmesini, dinlenmesini istiyordur. Aynı günlerde Münir Nurettin de besteler ve yayınlar şarkıyı. Münir Nurettin daha ünlüdür, şarkı radyolarda çalınır ve yayılır. Baki Çallıoğlu müziğini yaptığı Ege Kahramanları filmi için Faruk Nafiz Çamlıbel’in Çoban Çeşmesi şiirini besteler. Antalya’da sinemacı Behlül Dal’la tanışırlar. Behlül Dal’ın şiirlerini beğenir ve birçoğunu besteler. 1950’li yıllarda Antalya ıssız bir yerdir, ‘oralarda’ film de çekilmemiştir. Sinemadan da epey çevre dinmiştir Baki Çallıoğlu. Neriman Köksal, Gülistan Güzey, Galip Arcan, Ayten Güvenç yakın arkadaşları, ‘ahbapları’dır. 1956 yılında senaryosunu Behlül Dal’ın yazdığı “Yangın” filmini Çallı Film adına Antalya’da çekerler. Filmin yönetmeni Baki Çallıoğlu’dur. Filmde Gülistan Güzey ve Neriman Köksal dışında Eşref Kolçak, Ahmet Tarık Tekçe, Atıf Kaptan, Ayten Güvenç ve Danyal Topatan da oynar.
Baki Çallıoğlu kendini anlatmayı, övünmeyi fazla sevmeyenlerden, fakat öylesine çok yaşamış, anlatacak öyle çok anısı vardır ki, dinlemeye doyamazsınız anlattığında.
“Dansöz Nana vardı, çok severdim onu. Asıl adı Nana Aslanoğlu’ydu. Babası Fransız, annesi İstanbul Ermenisi. Dame de Sion’da okumuştu. Fransızcası iyiydi. Nuri Akıncı’nın 1952 yılında yönettiği, benim de başrolünü oynadığım ‘Aşk Besteleri’ filminde oynattılar. O zaman 16 yaşındaydı. Sonra arkadaş olduk, kardeş gibi sevdik birbirimizi. Sonra bu hasta oldu, Ayhan ışık’a âşık olmuştu, kan kusuyordu. Taksim’den Elmadağ’a giderken, Talimhane tarafında, bir apartmanın üst katında oturuyordu. Gün aşırı oraya gider, çalar söylerdim. Onu ben iyileştirdim, yaşattım. Sonra Nana ‘buralar bana dar geliyor’ dedi ve İtalya’ya gitti. Ben de bir gün Behlül Dal ile İtalya’ya, Roma’ya gitmiştim. Adresi, telefonu vardı bende Nana’nın. Nana’yı buldum. Kapıyı annesi açtı. Beni görünce şaşırdı, inanamadı. İçeriye, ‘Nana bak kim geldi?’ diye seslendi. Nana, Roma’da bir gazeteci ile evlenmişti. Zenginlerin gittiği bir lokalde sahneye çıkıyor, dans edip şarkı söylüyormuş. Bir gece ‘Soyun’ diye bağırıp striptiz yapmasını istemişler. ‘Ceketlerinizi serin, soyunup üstünde dans edeceğim’ demiş. Bu haber olarak basında da çıkmış, buralarda da duyulmuştu. Dertleştik, ağladı. O gece onda kaldık, sohbet ettik. Bana, ‘Bak Baki’ dedi, ‘Sen de buralara gelsene. Türkiye’de yüz tane şarkı yaparsın, ünlü olursun belki, yüz kişiyi de ünlü yaparsın fakat paran olmaz, evin, araban olmaz. Burada bir şarkıyla bile ünlü olsan paran olur, villan olur, araban olur, olur oğlu olur. Burada paralı adam olursun’ dedi.”
“Her şarkıda bir hatıra vardır. Oturup ‘ben bir şarkı yazayım’ demekle olmuyor. Yazarsın ruhu olmaz, duygu olması gerekiyor” diyen Baki Bey, seksen yıllık ömrüne çok şey sığdıran, sanatın bir çok alanında ürünler vermiş gerçek bir duayen.
Pendik sevdalısı bestekâr A. Baki Çallıoğlu, Pendik’te, Somtaş Sitesi’ndeki evinde eşi ve çocuklarıyla mutlu bir hayat sürdürüyor. (Pendik’li Yıllar: Sine-Masal Anıları kitabından…)
(30 Ağustos 2010, Pendik)
Mesut Kara
Allah rahmet eylesin. Benim de küçüklük anılarım var kendisiyle. O camın köşesindeki ışığı ailece özlüyoruz.
Baki Çallıoğlu ismini ve bestelerini duydum ama seni görmek ve senden eserlerini dinlemek nasip olmadı. 27 Ocak 2012’de kızın Melis Çallıoğlu, aralarında senin eserlerinde olmak üzere kalabalık bir gruba müzik ziyafeti çekti. Armut dibine düşer misali kızın Melisa da çok güzel besteler yapmış. İçlerinden biri vardı ki (Sen aşk nedir bilir misin?), bestesine bayıldım. Eşin çok güzel keman çalıyor, oğlun ise gitarda korkunç güzel bir melodiyle bizlere süpriz yaptı. Velhasıl doyumsuz gecede sende anıldın. Şimdi oğlunun 03 Mart’taki konserini sabırsızlıkla bekliyoruz. Nur içinde yat koca usta.
Baki Çallıoğlu’nu, İstanbul’a Üniversite eğitimi için ilk geldiğim 1964 – 1970 yıllarında, Aksaray Yenikapı’daki Çakıl ve Gar Gazinolarında dinlemiştim ve hayran kalmıştım. Kendisini ve eserlerini çok severdim. Uzun zamandır yokluğunu hissedince İnternetten sorgulama yaparak, İstanbul Pendik’te 2011 yılında vefat ettiğini ve Kurtköy Mezarlığı’na defnedildiğini öğrendim. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Allah geride kalan ailesine ve yakınlarına sabırlar versin.