4207 numaralı TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN’un Madde – 3, 6. fıkrası: “Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklâm ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.”
Tam 17 sözcük! Belli ki, bu fıkrayı yazanların, “sinema sanatı”ndan; “televizyonlarda gösterilmesinde sakınca olmayan sinema eserlerini sansürlemenin özgürlüklere müdahale olduğu”ndan ve hele hele “insanların para ödeyerek satın aldıkları şifreli kanallara da aynı sansürü uygulamanın dünyada eşi görülmemiş bir kısıtlama olduğu”ndan haberleri yokmuş. Peki, bu yasayı onaylayanlardan da kimse itiraz etmemiş mi yahu!
Kapalı mekânlarda sigara içme yasağı gerçek hayatta delik deşik olmuş! Fakat RTÜK İmparatorluğu’nun yazdığı “Sansürün 21. yüzyıldaki Altın Yılları” adlı kitabın sayfalarına, “insanlık tarihinde ve gezegende hiçbir zaman tütün olmamıştır, bundan böyle de olmayacaktır” emri işlenerek, “TV’de Sinema”da aynen uygulatılıyor… 4 yıl doldu; bu yıl, 5. yıldönümü kutlanacak!
Bu maddenin kanundan kaldırılacağına ya da sinema sanatına özel bir düzenleme yapılacağına ya da şifreli kanallar için bir ek madde getirileceğine dair bir umut var mı? İlgili kesimlere bakalım:
Hükümet kanadı: Umut yok! Sayın “sinefil” Başbakan’ın sinema sanatçılarıyla yaptığı toplantıda andığı filmleri televizyonlarda sansürlü izlemeye devam!
Sansürün direkt muhatabı yerli sinema sanatçıları: Onlar üretimden gelen güçlerini kullanmaya karar verip, etkili bir grevle, uzunluklarını nedense daha yeni fark ettikleri (“günaydın”!) dizi sürelerini -çıkmaz ayın son çarşambası- indirtebilirlerse, buna da sıra gelebilir. Yani, bu kesimde de umut yok!
Paralı kanalların yöneticileri: Sıkıntılarını ilgililere anlatma konusunda kulaklarının üstüne yatmışlar; umurlarında bile değil. Maazallah, devletten ihale alan patronlarından fırça yerler. Dijital plâtformlardan telefon açıp, bu sansürle, bir de utanıp sıkılmadan paket yükseltme teklifleri sunmuyorlar mı? İnsanın çıldırası geliyor.
Basın: Basının “büyük” yazarları, bunun da bir özgürlük sorunu olduğunu göremeyecek kadar dev meselelere boğulmuşken rahatsız etmeyiniz lütfen!
Sinema yazarları: Kafalarını sinemaya ve -doğal olarak- sanatın özgürce iletimine, yayılmasına takmış sinema yazarlarının her mecrada yazan mensupları, bıktılar usandılar, artık ara sıra değiniyorlar. Şu herkesin kocaman işlerle uğraşıp her şeyin iyice karmaşıklaştığı ülkede, yasaklara karşı bu bir avuç yazar -umutsuzca- bazen yazıyor işte.
Yani: Umut yok! Yine de, sanatla falan ilgilenen milletvekillerine duyurmuş olalım.
Oyuncu performanslarının, genelde de filmin içine eden bu uygulama, atınca mangalda kül bırakmayan sanat camiası içindeki bazılarını ve devlet büyükleriyle hasbihal ederlerken sansür gibi teferruatları gündeme getirmeyen ‘devlet fonları aboneleri’ni az da olsa utandırıyor mu acaba?
(03 Ocak 2011)
Ali Ulvi Uyanık