10. If İstanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali

10. If İstanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, festivalin klâsikleşen salonları AFM Fitaş, AFM İstinye Park ve Caddebostan CKM’de yapılacak.
Türkiye’nin ilk ve tek bağımsız filmler festivali If İstanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, Şubat 2011’de 10. yaşını kutluyor.
Festival bu sene İstanbul’da 17 – 27 Şubat, Ankara’da ise 02 – 06 Mart tarihlerinde gerçekleştiriliyor. If, Robert Redford’un kurduğu Sundance Enstitüsü ile birlikte dünyada 12 şehirde yürütülen Film Forward: Kültürel Diyaloğu Geliştirmek projesinin ortaklarından biri oldu.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi: 1 / 2
  • Diğer haber, bağlantılar ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    10. If İstanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali yazısına devam et
  • Alman Kısa Filmciler, Oberhausen Seçkisi’yle İstanbul’a Geliyor

    Ruhr2010, TÜRSAV (Türk Sinema Vakfı) ve İstanbul Goethe Enstitüsü işbirliğiyle 2010 İstanbul / Pecs / Ruhr – KRV Sinemasal Buluşma Projesi kapsamında gerçekleştirilecek. Alman Filmleri Haftası’ndaki kısa film gösterilerine katılmak üzere Ruhr Eyaleti sinemacıları İstanbul’a geliyor. Beyoğlu Sineması’nda oynayacak olan uzun metraj filmlerin önünde gösterilecek olan Oberhausen Seçkisi’nde kısa filmlerin yönetmenleri de gösterimlere katılacak. Jan Verbeek, Marjorie Bendeck ve Melanie Andernach, 27 Kasım 2010 Cumartesi günü yapılacak olan Türk – Alman Yapımcılar Buluşması’na da katılacak.

    Alman Kısa Filmciler, Oberhausen Seçkisi’yle İstanbul’a Geliyor yazısına devam et

    New York’ta Beş Minare, 15 Günde 2,5 Milyona Dayandı

    Mahsun Kırmızıgül’ün yazıp yönettiği New York’ta Beş Minare filmi bayramda sinemacıların yüzünü güldürdü. Hem Türkiye’deki hem de Avrupa’daki izleyiciden büyük ilgi gören film 15 günde, Avrupa’nın dört ülkesinde 253.643 kişi tarafından izlenerek, 8 ülkede gösterime giren Güneşi Gördüm filmininin 251.872 kişilik gişesini geride bıraktı. Türkiye’de ikinci haftasında 2.332.672 kişi tarafından izlenen film 2,5 milyon barajına dayanırken, Mahsun Kırmızıgül’ün bir önceki filmi olan Güneşi Gördüm’ün toplam gişesini iki gün sonra kesin geçecek.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Bir Kısa Film Festivali

    “Bir kısa film festivali” dedim ama kastım Batman’da yapılan 1. Yılmaz Güney Kürt Kısa Filmleri Festivali. Sinema önceki asrın son yıllarında icat edildi ve geçen asrın başlarında da İmparatorluğa geldi, tamamlanan ilk (kurmaca) film 1917’de çekildi. Sinemamız, özellikle oyuncular bakımından tiyatromuz ile hep etkileşim içinde oldu. Bu nedenle tiyatroda bazı özellikler edinmiş oyuncular bunu sinema perdesinde tekrar ettiler, bu sinemada sesin kullanımından (1931’den) sonra da giderek gelişti.

    Ülkemiz, önceki İmparatorluk döneminden beri farklı unsurları içinde barındırmaktadır. Bu farklılıklar kendi sanatlarını da (ağırlıklı olarak müzik ve edebiyat) ürettiler. Ülke içinde Ermeni, Rum gibi azınlık durumunda bulunan gruplar yanında, Laz, Gürcü, Çerkez, Arnavut ve Muhacir gibi özellik gösteren gruplar da bulunmaktadır. Bunlara Kürtleri de ekleriz. Diğer sanat kollarının yanında sinema da ürünlerinde bu özellik gösteren grupları kullanmıştır. Kürtler, filmlerde diğer grup mensupları gibi özellikle şiveleri ile belirginlik kazanacak şekilde tali kahramanlar olarak yer almıştır. Zaman olmuş bu gruplar filmlerde komedi unsuru olarak kullanılmış, fakat herhangi bir ayrımcılık olarak ele alınmamıştır. 60’lı yıllardan sonra sosyal içerikli filmler ağırlık kazanırken, ülkenin Güneydoğusunda geçen filmlerde, bölgenin sosyal gerçekliği olan ağalık ve kaçakçılık konuları da bazen temanın geneli, bazen de tali unsuru olarak işlenmiş, bu nedenle bölgenin Kürt karakterleri toplumdaki konumları ile işlenmiştir.

    Bu noktada kahramanlar bazen olumsuz da olmuş olabilir ama bir genelleme değildir. Ayrıca özellikle İstanbul’da yazılan bir takım şablon senaryolarda olaylar / kişiler gerçeklere uygun olmayabilir ama zamanla bölgeden çıkmış yapımcı – yönetmen – oyuncular veya konuyu yerinde ve daha kapsamlı inceleyen üreticilerin elinde gerçeklere daha yakın sonuçlara ulaşılmıştır. Olayların tüm özellikleri ile ele alındığı söylenemez, çünkü bir “sansür” kurumu vardır fakat bu yalnız bölge ile ilgili değil tüm sektörün üretimleri için geçerli bir kısıtlayıcı faktördür. Önceleri diğer grupların olduğu gibi sadece şive olarak kullanılan Kürt ağzı zaman içinde doğrudan Kürtçe olarak filmlerde yer almıştır.

    1991 yılında Ümit Elçi’nin çektiği bir Kürt halk söylencesinden kaynaklanan Mem û Zin isimli film, (bildiğim kararı ile) ilk defa Kürtçe seslendirilerek (özgün seslendirmesi Türkçedir) bölgede gösterilmiştir. Bundan sonra başka Kürt söylenceleri de sinemaya uyarlanmıştır. Gani Rüzgâr Şavata 2001’de Doz, Kâzım Öz 2005’de Dûr gibi filmlerde Kürtçe isimler kullandılar, bu giderek devam etti.

    Şimdi ise bir “Kürt Filmleri Festivali”. Filmlerin kısa olması durumu değiştirmez. Burada toplanılan filmlerin Almanya’ya götürülüp şu veya bu kentte Almanya’da Türk Filmleri Festivali yapmakla aynı şey değildir bu. Türkiye’de yaşayan çoğunluk olarak, Güneydoğu Anadolu’da yaşayan ama ülkenin tamanına dağılmış, hele metropollerde mahalleler oluşturacak duruma gelmiş, “yoksulluk”, “ezilmişlik” söylemine sarılınmasına rağmen toplumun her katına dağılmış, buralara yerleşmiş birçok Kürt kökenli -açıkça söylersek Kürt- yurttaşımız varken ve Kürtlük her zaman bir problem gibi söylenmesine rağmen, hiçbir zaman ne sosyal, ne de bürokratik -olumlu ve olumsuz- anlamda bir farklılık çıkışı oluşturmamıştır. Avrupa’ya ayak uydurmak için yapılan bir takım politik girişimler sonucu gündeme, toplumsal olgusundan daha fazla ağırlık verilen bu sorun, parlamentoda da siyasal yapılanma bulması yanında, “etnik” olmadığı (!) özellikle belirtilen birtakım etkinlikler de giderek ağırlık kazanmaktadır.

    Sinemamızın hiçbir zaman görmezden gelmediği, şu veya bu şekilde, az veya ağırlıklı olarak kullandığı Kürt olgusu, son yıllarda çoğunlukla Kürt kökenli olan -bir kısmı da yurtdışında (Avrupa’da) yaşayan- kişiler tarafından sinema yolu ile perdeye taşınmaktadır. Bunlar bazen sırf yurtdışı gösterimlerde adını duyurmakta, zaman zamanda sinemalarımızda seyirci ile buluşmaktadır. Bu filmler seyircisiz kalmamaktadır, bu ise herhangi bir tartışmanın konusu olmamalıdır. Filmler, sırf yerel veya etnik bir özellik taşıyabileceği gibi, politik bir içerikte taşıyabilir. Bu içerikler tartışılabilirse de aslolan tartışılan konuya karşıt veya başka bir yönden bakabilen yapıtlar yapabilmektir.

    Bu şekilde zıt kutuplu denebilecek filmlerin yalnız bu konuda değil, belirli bir süre suskun kalmış, karşıt her grup tarafından yapılması -yalnız slogancılık düzeyinde kalarak değil- yerinde olacaktır. Ülkemizde yeterli noktaya henüz getirilememiş kültür düzeyinin gelişmesine ne kadar katkısı olur, orasını bilemem ama sinema gibi estetik bir yanı da olması gereken aracın bu yönde gelişmesinin (geliştirilmesinin) bazı katkıları olur düşüncesindeyim.

    İmdi, böyle bir ortamda yapılan bir film festivalinin adında Kürt adının bulunması yinede garip gelmektedir. Bir film festivaline “çocuk filmleri”, “komedi filmleri”, “animasyon filmler”, hatta “müzikal filmler”, “yol filmleri” v. s. gibi adlar verilebilir. Bir soru: “Kürt filmleri” festivalinde ünvanda yer alan “Kürt” neyin ayırt edici unsurudur? Burada söyleyeyim ki ben bu kısa filmleri görmedim, görmeyi isterim ama festivale katılmadım. Sorudaki gibi “Kürt”ün ayırt ediciliği ne? Filmlerin hepsi -45 film katılmış gazetelerde okuduğum kadarı ile- Kürtleri mi, Kürtçülüğü mü anlatıyor, yoksa hepsi Kürtler tarafından mı yapıldı? İkinci sorunun saçmalığı açıktır, ilk soru da filmler seyredilmeden yapıştırılacak yaftalar değildir. Aslında filmlerin bu şekilde yaftalanmasına her zaman karşıyım ama içerikleri bakımından bu özellikleri ile incelenmelidirler. İçeriği ne olursa olsun, yapan kişinin “etnik” (!) durumu nedeni ile sloganlaştırılmasını da benimseyemem ama, içerik açısından, yapanı tanımak / tanıtmak adına bu yapılabilir.

    Bütün bunlardan sonra festivalin adının başına bir de Yılmaz Güney adının eklenmesini kabûl etmem mümkün değil. Bir festivalde, söz gelimi Adana, Antalya Festivallerinde Yılmaz Güney adına, Behlül Dal adına, Avni Tolunay adına ödüller verebilirsiniz. Festivalin adında, yapıldığı yer (Batman) yer almalıdır, yılı yer almalıdır, kaçıncısı olduğu belirtilmelidir, -özellikle- kısa film olduğu mutlaka yer almalıdır, hatta -yukarıda açıkladığım nedenlerle benimsemediğim halde- “Kürt filmi” (?) ibaresi de kabûl edilebilir diyelim (olmaz ama), fakat Yılmaz Güney de olsa bir sinema sanatçımızın adının, (peşindeki “Kürt” ibaresi ile birlikte) verilmesini kabûl etmek, benimsemek -benim için- mümkün değil. Son söz olarak, bütün bu karşıtlıklarımdan sonra, -hiç birini görmedim ama- filmlerin hiç birine (içlerinde belki beğenmeyeceklerim, eleştireceklerim olacak) karşıt olmadığımı belirtmek isterim.

    (25 Kasım 2010)

    Orhan Ünser

    Av Mevsimi’nin Yeni Afişleri Hazırlandı

    Yavuz Turgul’un yönettiği ve Şener Şen, Cem Yılmaz, Çetin Tekindor, Melisa Sözen ile Okan Yalabık’ın Av Mevsimi’nin yeni afişleri hazırlandı.
    03 Aralık 2010 Cuma günü Türkiye sinemalarında Warner Bros. Pictures dağıtımıyla Fida Film – Profilm tarafından vizyona çıkarılacak olan film, bir cinayet araştırması sırasında hayatları altüst olan üç polisin hikâyesini anlatıyor.
    Av Mevsimi, ünlü yönetmen Yavuz Turgul’un sinemalarda gösterilen Gönül Yarası adlı filminden 6 yıl sonra çektiği bir film olduğundan merakla bekleniyor.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü afişlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Av Mevsimi’nin Yeni Afişleri Hazırlandı yazısına devam et
  • Sınır Dışı Saatler

    Çağrı Beyaz’ın yönettiği Sınır Dışı Saatler, önümüzdeki aylarda Paradoks Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
    “Sınır Dışı Saatler”, 1974 Kıbrıs çıkarması sonrası dönemde doğan ve Türkiye’ye göç eden, sonra da doğduğu topraklara ve sevdiği kadının izlerine geri dönen Mete’nin Odysseus serüvenini, içsel-fiziki yolculuğunu, kurmaca-belgesel sentezinde, sinematografik bir öznel-insani anket biçiminde anlatıyor. “Sınır Dışı Saatler”, Mete’nin hikâyesinde, özünde, insanlığın ortak bir özneleşme serüvenini ele alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Türkiye’deki En Ucuz Sinema Bileti 1. Malatya Uluslararası Film Festivali’nde

    1. Malatya Uluslararası Film Festivali’nde bilet ücretleri sembolik rakamlarda tutuldu. Düşük bilet ücretiyle Malatya İnönü Üniversitesi’nde okuyan 20.000’e yakın öğrenciye çok uygun fiyatlarla film izletme, Malatya ve çevre il sinemaseverlerini festivalle kaynaştırmak amaçlanıyor. Uzun metraj filmlerin bilet ücretleri, Türkiye’de şimdiye kadar festivallerde rastlanan en düşük düzeyde tutulup, öğrenci 2, tam 3 TL olarak belirlendi. Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi Ana Salon’da ve Avşar Sinemaları’nda saat 10:00’da gösterilecek çocuk filmleri de ücretsiz izlenebilecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Karşı Sanat Çalışmaları Sine – Felsefe Seminerleri Başlıyor

    Metin Gönen’in hazırladığı Karşı Sanat Çalışmaları Sine – Felsefe Seminerleri, 02 Aralık 2010 Perşembe günü “Gazeteci Erol Dernek Sok, No: 11/4, Hanif Han, Beyoğlu, İstanbul” adresinde başlıyor. Seminerlerin ilkinde Avatar filminin sinematografik ve felsefi değerlendirmesi yapılıyor. Metin Gönen, Avatar filminin bir yanda 3D sistemiyle seyirciyi sinema salonlarına çeken teknolojik bir devrim yapmasından, diğer yandan eski hikâyelerle yeni tatlar yaratmasından öte, filmi, Rousseau tarzından bir felsefi – romantik uygarlık eleştirisi destanının görsel şöleni olduğu fikriyle ele alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Karşı Sanat Çalışmaları Sine – Felsefe Seminerleri Başlıyor yazısına devam et
  • Bisiklet Yurt Dışı Yolculuğuna Başladı

    Genç yönetmen İ. Serhat Karaaslan’ın Bisiklet (Bisqilêt) isimli diyalogsuz kısa filmi, şimdiye kadar yurt içinde sayısız festivalde gösterildi ve 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali ve Metro Kısa Film Yarışması başta olmak üzere birçok festivalden ödüller topladı. Film İtalya’da yapılan 22. Trieste Film Festivali’nin uluslararası yarışma bölümüne seçildi. Yönetmen İ. Serhat Karaaslan 20 – 26 Ocak 2011 tarihlerinde festivalin davetlisi olarak italya’da olacak. Bisiklet (Bisqilêt), çöp toplayarak yaşayan baba, çocuk ve çocuğun çöpte bulduğu tek tekerlekli bir bisikleti konu alıyor.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 1. Malatya Uluslararası Film Festivali’nde Ayşen Gruda ve Erol Günaydın’a Onur Ödülü

    Türk sinemasının gülen yüzleri, usta oyuncular Ayşen Gruda ve Erol Günaydın bu yıl ilki düzenlenecek olan Malatya Uluslararası Film Festivali’nin ilk Onur Ödülü sahipleri olacak.
    Sanatçılar, ödüllerini 26 Kasım 2010 Cuma gecesi düzenlenecek açılış töreninde alırken, büyük, küçük herkesin gönlünde taht kurmuş olan sanatçılarımız festivalde filmleriyle de Malatyalı sevenleriyle buluşacaklar.
    Ayşen Gruda’nın rol aldığı Tosun Paşa, Süt Kardeşler, Kağıt, Erol Günaydın’ın oynadığı Beyaz Melek filmleri izleyicilerle buluşacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    1. Malatya Uluslararası Film Festivali’nde Ayşen Gruda ve Erol Günaydın’a Onur Ödülü yazısına devam et
  • Çakal Vizyon Afişini Seçiyor

    Başrollerini İsmail Hacıoğlu, Uğur Polat ve Erkan Can’ın paylaştığı 2010’un iddialı filmlerinden Çakal, 2 yıllık bir çalışmanın ardından sinemaseverlerle buluşmak için hazırlıklarını tamamladı ve vizyon afişi seçeneklerini internet ortamında izleyicinin beğenisine sundu. 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ilk kez izleyici karşısına çıkan Çakal, klâsik mafya konseptinin kabuğunu kıran farklı bakış açısı ve anlatım diliyle kara film akımının sıra dışı bir örneği. Yönetmenliğini Erhan Kozan’ın, gerçekleştirdiği filmde, İstanbul’un arka sokaklarında var olmaya çalışan genç bir adamın öyküsü anlatılıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü afişlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Çakal Vizyon Afişini Seçiyor yazısına devam et
  • Ustalara Saygı’da Popüler Müziğimizin Çocuk Gözler’i Ersan Erdura’ya Saygı

    Popüler müziğimizin önemli solistlerinden Ersan Erdura, Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen Ustalara Saygı toplantılarının konuğu olacak. Faruk Şüyün tarafından hazırlanan gece Akatlar Kültür Merkezi’nde 22 Kasım Pazartesi akşamı saat 20:00’den itibaren takip edilebilecek. 1961’de, Boğaziçi Orkestrası’nı kuran Ersan Erdura, elli yıla yaklaşan müzik serüvenini, sahnede sanatseverlere anlatacak. Erdura’yı bu özel gecesinde, aralarında Ayşe Mine, Coşkun Demir, Hakkı Yalçın ve Nükhet Duru gibi isimler de yalnız bırakmayacak. Ersan Erdura, 1970 yılında Şinasi Özonuk’un yönettiği Köyün Beş Güzeli adında bir filmde de başrolde oynadı.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ustalara Saygı’da Popüler Müziğimizin Çocuk Gözler’i Ersan Erdura’ya Saygı yazısına devam et
  • Samanyolu Haber TV Sanat Kafe’de Eleştirmen İhsan Kabil ve Yönetmen Umur Hozatlı

    Sunuculuğunu Köksal Aras’ın, yapımcılığını ise Ahmet Baha Öztürk’ün yaptığı, Samanyolu Haber TV, Sanat Kafe’nin bu haftaki konukları, sinema eleştirmeni İhsan Kabil ve yönetmen Umur Hozatlı. Programın Cumartesi günü konuğu, geçtiğimiz günlerde Şam Film Festivali’ndeki Türk Filmleri Haftası’nı yakından takip eden İhsan Kabil, festivaldeki izlenimlerini Sanat Kafe seyircileriyle paylaşacak. Programın Pazar günü konuğu yönetmen Umur Hozatlı ise yeni yılda vizyona girecek olan, Jitem’in işkence yöntemlerini anlatan filmi Kayıp Özgürlük’ün kamera arkası bilgilerini aktaracak.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Samanyolu Haber TV Sanat Kafe’de Eleştirmen İhsan Kabil ve Yönetmen Umur Hozatlı yazısına devam et
  • 1. Malatya Uluslararası Film Festivali Yaşam Boyu Başarı Ödülü Otar Iosseliani’ye

    Kendine özgü sinema diliyle, Cannes, Venedik ve Berlin gibi pek çok festivalde ödül alan başarılı yönetmen Otar Iosseliani, son filmi İşe Yaramaz (Chantrapas) ile festivale konuk oluyor. 1. Malatya Uluslararası Film Festivali’nin 26 Kasım’da yapılacak açılış gecesinde Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alacak olan sanatçı, Türkiye’de ilk kez gösterilecek olan son filmi İşe Yaramaz’ın gösteriminde Malatyalı sinemaseverlerle buluşacak. Otar Iosseliani son filminde, kendi gibi yasaklar yüzünden vatanını terk etmek zorunda kalanları, yine kendine has, eşsiz üslûbu ile anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    1. Malatya Uluslararası Film Festivali Yaşam Boyu Başarı Ödülü Otar Iosseliani’ye yazısına devam et