Bizans ve Osmanlı İmparatorluğunun 1.600 yıl süreyle yönetim başkenti ve Cumhuriyet’ten beri de ülkemizin kültür başkenti İstanbul’u mesken tutan farklı kültürden gelen yaratıcılar, Ahırkapı Roman Orkestrası, Sibel Horada, Selim Sesler, Hayko Cepkin, İzzet Keribar, Rober Haddeler, Ara Güler, Habib Gerez ve diğerleri Annie G. Pertan’ın belgeseli Kültürel Farklılığın Renkleri’nde kendi bakış açılarından İstanbul’u anlatıyorlar.
Günlük arşivler: 24 Kasım 2010
Malatya Uluslararası Film Festivali’nden Sinema Kitapları
1. Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında, sinema tarihçisi ve koleksiyoncusu Alican Sekmeç’in kaleminden, Onur Ödülü alan sanatçılarımız Ayşen Gruda ve Erol Günaydın’ın yaşamlarını konu alan iki kitap hazırlandı. Gülen Adam: Erol Günaydın, Gülmek ve Ağlamak Arasında: Ayşen Gruda adlı kitaplarda sanatçıların biyografilerinin ve filmografilerinin yanı sıra, daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış, kişisel albümlerinden fotoğraflar, filmlerinden kareler yer alıyor. Festival ayrıca, Jeremy Vineyard’ın Setting Up Your Shots: Great Camera Moves Every Filmmaker Should Know adlı teknik sinema kitabını da okuyucularla buluşturacak.
Malatya Uluslararası Film Festivali’nden Sinema Kitapları yazısına devam et
Alman Filmleri Haftası, Türk Yönetmenlerle Başlıyor
2010 İstanbul / Pecs / Ruhr – KRV Sinemasal Buluşma Projesi kapsamında 26 Kasım Cuma günü Beyoğlu Sineması’nda başlayacak olan Alman Filmleri Haftası’nın açılışı Thomas Arslan’ın 2010 yılı yapımı olan Gölgede (Im Schatten) adlı filmi ile yapılırken programın devamında Sinan Akkuş’un komedi filmi Evet (Ich Will!) gösterilecek. Böylece Türk sinemaseverleri Almanya sinemasında önemli yer tutmaya başlayan Türk asıllı sinemacı kuşağının iki yeni ismi ile de tanışmış olacak. Gölgede, dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapmıştı.
Alman Filmleri Haftası, Türk Yönetmenlerle Başlıyor yazısına devam et
Git Başımdan…
Haftaya kötü haberlerle başladık. Hangisinden başlasam bilemiyorum. Hollywood mizahının sevimli aktörü Leslie Nielsen’i kaybettik önce… Komedi oyuncularının ölümlerini kabûllenmek daha bir zor oluyor. Kemal Sunal’ın, Adile Naşit’in ölümlerini kabûllenemeyişimiz gibi. Hiç ölmeyeceklermiş gibi geliyorlar insana. Soğuk bir şaka gibi… Daha sonra İtalyan komedisinin büyük yönetmeni Mario Monicelli’nin ölüm daha doğrusu intihar haberini aldık. 95 yaşındaki yönetmen, kanser tedavisi gördüğü hastanenin penceresinden atlayarak -belki de artık dayanamadığı acılarını dindirmek adına- hayatına son verdi. Son olarak “Yüreğine Sor” filmiyle bizi 19. yüzyılda bir Karadeniz köyüne yolculuğa çıkaran Yusuf Kurçenli’ye beyin kanseri teşhisi konduğu haberi geldi. Kendisine acil şifalar diliyoruz.
Haftanın filmlerinden “Due Date / Git Başımdan” ile başlayalım. Son olarak “The Hangover / Felekten Bir Gece” ile uzun zamandır arayıp da bulamadığımız komedi keyfini yaşatmıştı bize Todd Phillips… Hal böyle olunca bir sonraki filmi için beklentilerimiz yüksek olacaktı. “Git Başımdan”ın oyuncu kadrosunda Robert Downey Jr. ve Zach Galifianakis ikilisini de görünce çıkan sonucun “Felekten Bir Geceyi”yi bile gölgede bırakacağını düşünüyordum ama yanılmışım. Evet yine bir yol hikâyesi var karşımızda. Ama siz sakın bu yola öyle büyük beklentilerle çıkmayın. Sakin, usturuplu, aklıbaşında ama eğlence dozu biraz düşük bir film var bu kez karşımızda. Ama kesinlikle sizi kandırmıyor ve sömürmüyor.
Bir de dün gece açılışında bulunduğum, “Bu Şehr-i İstanbul” kitabının açılışından söz etmek istiyorum. Kitap, Tahsin Aydoğmuş’un objektifinden çıkan 105 siyah – beyaz İstanbul fotoğrafından oluşuyor. Serginin açılışını da kim yapıyor tahmin edin, sevgili kültür bakanımız Ertuğrul Günay… Günay, “kültürel sorumluluk” lâfını 5 dakikalık konuşması boyunca 500 kere tekrarladı sanıyorum. Fotoğraf sanatçısı Tahsin Aydoğmuş’un kitabının, İstanbul’a olan kültürel sorumluklarımızı hatırlatacağını umduğunu söyledi durdu. Çünkü kendisi sık sık unutuyor ve gerçekten de birilerinin bunu kendisine her fırsatta hatırlatmasında fayda var. İstanbul’un çok değerli bir hazine olduğundan ve bunu korumak (!) için ellerinden geleni yaptıklarını söz etti. Acaba sergiyi gezerken yıkılmış Sulukule’nin döküntüleri arasında, gözlerinin içine içine bakan mahalle sakinlerinin fotoğrafına bakarken ne düşündü? Ben size söyleyeyim; hiç umurunda bile değildi. Neslişah ve Hatice Sultan mahallerinin de olduğu gibi… Fener, Balat, Ayvansaray’da olduğu gibi… Tarlabaşı, Emek Sineması ve Haydarpaşa Garı’ında olduğu gibi…
Son olarak Siyad üyesi Coşkun Çokyiğit’in Türk sinemasının 96. Yıldönümü için hazırladığı “Gazete Sayfalarındaki Türk Sineması” sergisini bir de ben hatırlatayım istedim. Bu sergiyi hazırlayabilmek için altı ay boyunca kendisini kütüphaneye kapattığını söyleyen Çokyiğit’in bu özel çalışmasını 15 – 30 Aralık tarihleri arasında Profilo Alışveriş Merkezi Tiyatro İstanbul Fuayesi Sergi Alanı’nda ziyaret edebilirsiniz.
Bir sonraki haftaya daha iyi haberlerle başlamak dileğiyle…
(01 Aralık 2010)
Gizem Ertürk
Arka Pencere Dergisi, Seri Katilin Peşinde
Arka Pencere Dergisi, 56. sayısında seri katil gerilimlerinin en iyi örneklerinden Bir Şehir Katilini Arıyor’u kapağına taşıyor. Tunca Arslan, köşesinde Cem Yılmaz’ın dört senaryo kitabını ele alırken, iyi bir mizah serisi ortaya çıktığını belirtiyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Harry Potter ve Ölüm Yadigârları: Bölüm 1 (Harry Potter and the Deathly Hallows) ve Prensesin Uykusu yer alıyor.
Arka Pencere Dergisi’nin 56. sayısı yine bir Hitchcock alıntısıyla sona eriyor: “Bir zaman sonra filmlerimde ilk beş dakikada görünmeye başladım. İzleyici filmin gerisini rahat rahat izleyebilsin diye…”
Arka Pencere Dergisi, Seri Katilin Peşinde yazısına devam et