Basında zaman zaman hep öyle oluyor. Birisi tutup bir haber yapıyor, gereği kadar araştırılmadan yapılan bu haber basında hızla yayılıyor ve senelerce izi silinmiyor. Sinemamızın Mahpeyker: Kösem Sultan’ı Selda Alkor’dan söz açıldığında ne zaman konu evliliğine gelse “Basketbolcu ile evlendi” diye bahsedilir durur. Doğrudur, eşi öğrencilik yıllarında iyi basketbol oynardı. Bilen bilir, zamanında İstanbul Teknik Üniversitesi basketbol takımında kaptanlık bile yaptı. Basketbol nezih ve güzel bir spordur, keza basketbolcu olmak da öyledir. Ama gelgelelim Selda Alkor’un eşinin İTÜ mezunu olarak 30 yıl Koç Holding bünyesinde üst düzey yöneticilik yaptığından kimse bahsetmez.
Benzer bir olay bendenizin de başından geçmiştir ve ne zaman gündeme gelse elimde olmadan üzülürüm, kendim de bir basın mensubu olduğum halde basına kızarım. Görev gereği Çağan Irmak’ın yönettiği ünlü Babam ve Oğlum filminin basın ve halkla ilişkilerini hasbelkader bendeniz yürütmüştüm. Filmin tanıtım materyallerini diğer yerli – yabancı filmler gibi tüm basına servis etmiştim. O sırada filmin yapımcı şirketi her ay neredeyse 2 – 3 adet yabancı film de gösterime çıkarıyordu. Babam ve Oğlum gösterime girdiğinde basın önce filmi sıradan bir Yeşilçam filmi gibi algılayarak ilgi göstermedi, yayınlarında fazla yer vermedi. Film sonraki haftalarda inanılmaz bir şekilde seyirciden ilgi görmeye başlayınca basın da bu gösterilen ilgiye kayıtsız kalmadı. Başladı ortalıkta “Film yeteri kadar tanıtılmadığı halde seyirci kulaktan kulağa birbirine tavsiye etti” şeklinde haberler dolaşmaya. Oysa aynı firmanın ithâl ettiği Quentin Tarantino’nun ünlü “Kill Bill” filmi için de aynı tanıtım faaliyeti yürütülmüştü. O filmin tanıtımına yer vermeyen medya organı neredeyse hiç yoktu, günlerce filmden bahsedildi. Neticede Kill Bill, Babam ve Oğlum’un yaklaşık beşte biri kadar seyirci tarafından izlendi.
Son günlerdeki “New York’ta Beş Minare” ve Mahsun Kırmızıgül’ün basınla ilgili olayını da bendeniz yukarıdakilerin benzeri bir olay olarak algılıyorum. Aslında ne sinema yazarlarının Mahsun Kırmızıgül’e, ne de Mahsun Kırmızıgül’ün sinema yazarlarına karşı bir tavrı yok. Birisi aslını bilmeden attı ortaya bir “Mahsun Kırmızıgül sinema yazarlarına yapacağı basın gösterimini iptal etti” lâfını, yayıldıkça yayıldı. Birde yaptığı özel gösterime Mahsun bir-iki tane ünlü sinema yazarını çağırıp, diğerlerini çağırmayınca iş dallandı budaklandı. Adam yaptığı özel gösterime Ömer’i çağırır da Mömer’i çağırmaz, size ne, bize ne. Aldığım duyuma göre Maçka Cinebonus G-Mall Sineması’nda bütün salonları kapatarak hemşerilerine açık büfe içecek servisi ile ibadullah bir gösterim de düzenlemiş. Aferim.
Sadi Bey’in Twitter Günlükleri:
06 Mart 2009’da sinemalarda gösterilen “Yaşam Arsızı“nın afiş ve jeneriğinde yönetmeni Yasemin Alkaya olarak yazıyordu. Satışa sunulan …
… DVD.sinin tanıtım bülteninde ise “Yönetmenliğini Adam Gierasch’in üstlendiği…” şeklinde yazıyor. Sinema tarihinde, vizyonunu …
… tamamladıktan sonra yönetmeni değişen ilk film herhalde. Büyük ihtimalle tanıtım zaafıdır, not düşeyim dedim. Filmi sevmiştim.
Cumhuriyet tarihinin -neredeyse- hepsinde yapılan yollardan daha fazlasının son 8 yılda yapıldığını gere gere duyurmuşlardı. Hani o …
… yıllarda dozerler, kanal açma makineleri, devasa kamyonlar falan Türkiye’nin dört bir yanında gırla gidiyordu, son yıllarda ise kazma…
… kürek kullanılarak yollar yapılmış ve rekorlar elde edilmiş idi. Bu sefer başka bir rekor daha kırılmış, az önce gelirken ilânını …
… gördüm, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı restorasyonu yapılan Süleymaniye Camii yarın sayın büyüğümüzün bayram namazına katılımıyla …
… yeniden ibarete açılacakmış. Cumhuriyet tarihinin en büyük şükürlerine vesile olur inşallah.
Bazı filmlere birden fazla afiş yapılıyor. Son örnekler olan “New York’ta Beş Minare”nin 3, Johnny Depp ve Angelina Jolie’nin oynadığı …
… “Tweet”in, pardon “Turist”in 2 afişi var. Çağan Irmak filmi “Prenses’in Uykusu” için 4 afiş yapılıp sinemaseverlerin seçimine …
… sunulmuştu. Sinemaseverler içlerinden birini sevdi, seçti fakat yapım şirketi herhalde sinemaseverlerin seçtiği afişi sevmedi, tuttu 5. …
… bir afiş yaptı. O zaman niye “Afişimizi sinemaseverlere seçtiriyoruz” diye ortalığı velveleye verdiniz, oldu mu yani? Farklı afişlere …
… alışmışken, şimdi de bir filmin değişik isimleri ortalıkta dolaşıyor. Film şirketinden yapılan açıklamaya göre 04 Şubat 2011’de …
… vizyona girecek filmle ilgili basına gönderilen bültenlerde film “Şov Bizinıs”, “Şov Biziniz” ve “Şov Bizınıs” olarak geçiyor. Doğru …
… adı için herhalde afişini ve jeneriğini beklemek durumunda kalacağız.
Markette dört kasanın ikisinde eleman olduğu için vatandaş kuyruk yapmış. Birisi dayanamayıp bağırdı: “Olur mu böyle rezalet, diğer …
… kasaları da açsanıza, müdür yok mu?” vs. vs. Sonunda “Bizim milletimizin de hiç sesi çıkmaz, koyun gibidir zaten” deyince, bayram …
… muzurluğu olsun diye sesimi çıkardım: “İyi de birader milleti niye hayvan yaptın?” Beklemediği bir tepki gelince şaşırdı tabi, ne …
… diyeceğini bilemedi. Hani genelde öyledir, vatandaşa “Köpek” veya “Eşek” diye seslensen kızar, köpürür, küplere biner, “Aslanım”, …
… “Kaplanım” desen kasım kasım kasılır, yüzünde güller açar. Oysa “Köpek” gibi sadık ve seven, “Koyun” gibi sessiz ve sakin insanoğlu …
… zor bulunur. Bendenize hangi cins hayvan adı kullanılarak hitap edilirse edilsin hiç kızasım gelmez. Şarkı ne kadar güzeldir: Kanaryam güzel …
… kuşum, ben sana vurulmuşum.
Geçtiğimiz günlerde yapılan “47. Uluslararası Antalya Film Festivali”nde yarışan Belma Baş’ın “Zefir” adlı filmi ile 22 Kasım’da başlayacak olan …
… 3. Uluslararası Dans Filmleri Festivali’nde gösterilecek olan “Zephyr” adlı filmin bir akrabalığı var mı? Josh Bush’un yönettiği, 5 …
… dakika 24 saniyelik dans filmi ile Belma Baş’ın uzun metraj filminin tabi ki bir ilgisi yok. Ama soru sorudur, her filmin, sevenleri …
… tarafından pür dikkat izlendiğine dikkat çekmek için sordum.
(20 Kasım 2010)
Sadi Çilingir