Safranbolu Atamerkez Sinemaları, 26 Mart – 01 Nisan 2010 seansları için tıklayınız.
Günlük arşivler: 22 Mart 2010
Umut Sanat Sinemaları
İzmit Outlet Eurimages, İzmit NCity Eurimages, Bolu Kardelen Eurimages, 26 Mart – 01 Nisan 2010 seansları için tıklayınız.
Beykent Üniversitesi’nde Türk Sineması Sevgi Günü
Beykent Üniversitesi tarafından her yıl düzenlemekte olan Türk Sineması Sevgi Günü bu yıl, 24 Mart 2010 Çarşamba günü Ayazağa Kampüsü’nde gerçekleştiriliyor. Bu yıl Türk sinemasının ilk göç filmi Gurbet Kuşları’nın izleyicilerle buluşacağı etkinlikte, filmin başrol oyuncuları Filiz Akın, Tanju Gürsu, Cüneyt Arkın ve Sevda Ferdağ’a Türk sinemasına katkılarından dolayı onur ödülleri verilecek. Ayrıca Gurbet Kuşları, Haremde Dört Kadın, Teyzem ve Hanım gibi Türk sinemasının önemli filmlerine imza atan ve geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz ünlü yönetmen Halit Refiğ anısına eşi Gülper Refiğ’e Onur Ödülü verilecek.
Beykent Üniversitesi’nde Türk Sineması Sevgi Günü yazısına devam et
Semih Kaplanoğlu ile “Bal” Üzerine
Öncelikle röportaj teklifimi kabûl ettiğiniz ve bize böyle bir gurur yaşattığınız için çok teşekkür ederim. Son yapıtınız Bal ile Almanya’nın Oscar’ı olarak kabul edilen Altın Ayı ödülünü kazandınız ve isminiz geniş bir kitle tarafından aldığınız ödülle duyuldu. Oysa sizin köklü bir sinema geçmişiniz var. Semih Kaplanoğlu’nun sinema kariyeri nasıl başladı ve bugünlere nasıl geldi, bizimle paylaşır mısınız?
1984 yılında İzmir 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema – TV Bölümü’nden yönetmenliğini, yapımcılığını ve senaristliğini üstlendiğim MOBAPP isimli (16 mm, siyah – Beyaz, 14 dk.) kısa filmle mezun oldum.
2000’de yönetmenliğini yaptığım ve 2001 yılında İstanbul Film Festivali’nde En İyi Film seçilen Herkes Kendi Evinde benim ilk uzun metrajlı filmimdir.
1994 – 1996 yılları arasında ise Şehnaz Tango adlı TV dizisini yazıp yönettim.
2003’de eşim Leyla İpekçi ile kurduğumuz Kaplan Film yapım şirketi ile birlikte Meleğin Düşüşü, Yumurta, Süt ve Bal filmlerini gerçekleştirdik. Bir Türkiye – Yunanistan ortak yapımı olan ve Eurimages’in katkısıyla gerçekleştirdiğimiz Meleğin Düşüşü dünya galasını Berlinale’de yaptı ve Nantes, Kerala, Barcelona gibi uluslararası festivallerde En İyi Film ödüllerine lâyık görülürken başrol oyuncusu Tülin Özen de Antalya Altın Portakal Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı.
2007’de gerçekleştirdiğimiz Yusuf Üçlemesi’nin ilk filmi bir Türkiye – Yunanistan ortak yapımı olan ve Eurimages tarafınan da desteklenen Yumurta, Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yaptı ve Altın Portakal olmak üzere ulusal ve uluslararası festivallerde 30’dan fazla ödül kazandı.
2008’de bir Türkiye, Fransa ve Almanya ortak yapımı olan Süt ise 65. Venedik Film Festivali’nde ana yarışma programında Türkiye’yi temsil etti.
2010’da Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülüne lâyık görülen Bal da bir Türkiye – Almanya ortak yapımıdır ve Eurimages, ZDF, Arte tarafından finanse edilmiştir.
“Altın Ayı” ödülünü almanız bundan sonraki finansman arayışınızda size kolaylık sağlayacakmış gibi görünüyor. Bu güne kadar çektiğiniz filmlerde finansman bulma süreciniz nasıl işliyordu? Genç sinemacı arkadaşlarımıza, finansman arayışlarını kolaylaştırmak adına neler tavsiye edersiniz?
Yukarıdaki yanıtımda da okuduğunuz gibi filmlerimin yapımcılığını üstleniyorum. Filmlerime finans bulma konusunda bütün bu süreç içinde çok şey öğrendim. Özellikle uluslararası marketlerde Kanarya Adaları’ndan, Belgrad’a, Berlin’den Cannes ve Paris’e, Rotterdam’a ve hâtta Güney Kore’nin Pusan şehrine kadar projelerimi içinde benim de olduğum oldukça genç ve finans konularında tecrübesiz bir ekiple sunduk ve her seferinde sinema dünyasından yeni insanlar, genç prodüktörler, uluslararası dağıtımcılar, televizyon kanalları ve world sales ajanslarıyla tanıştık. Her bir buluşma gelecekteki filmlerimizin co-prodüktörleriyle karşılaşmamızı ve yeni tecrübeler kazanmamızı sağladı. Bugün Türkiye sinemasının genç prodüktör adaylarının en parlakları bizimle birlikte yetiştiler.
Kendi istediği filmleri istediği gibi çekmek isteyen yönetmenler mutlaka yapımcılık konusunda da tecrübe kazanmalılar. Sinemanın iktisadını bilmeyen bir yönetmen, filmleri konusunda yeteri kadar cesur hareket edemeyebilir ve yönlendirilmeye açık hale gelir ki bu da filmine zarar verebilir. Öte yandan sadece yapımcılık alanında değil aynı zamanda laboratuvar, ses, kamera ve ışık alanlarında da tecrübe kazanmalıdır bir yapımcı – yönetmen adayı.
Son yapıtınız Bal’ın bir özelliği de, müzik yerine daha çok doğa seslerini kullanmış olmanız, hâtta set ışığı yerine de ortamdaki ışığı kullanmışsınız genellikle. Bu tercihiniz bütün filmleriniz için mi geçerli, yoksa sadece Bal filmi için mi böyle bir teknik kullanmak istediniz? Eğer öyleyse neden?
Sadece Bal’da değil ben üç filmdir, hâtta dört filmdir müzik kullanmıyorum. Doğal ışık konusu da öyle. Ayrıca hiç bir filmimde digital efekt ya da görsel, hiç bir müdahale yok. Yani çekerken hangi kadrajla çekmişsek izlediğiniz de o. Çekerken hangi bulutlarsa gökyüzündeki izlerken de onlar. Yağmur gerçek yağmur… Bu prensipleri çok önemsiyorum. Filmlerimin içeriği ile biçimini birbiri içinde, ahenkle oluşturmak çok önemli bir süreç benim için. Film yapmak aynı zamanda bütün bir ekip olarak biraz da kendimizi yapmak değil mi? Her film hayata ve kendimize dair bir şeyler öğretir; zorla ya da güzellikle. Zorluklar karşısında tevekkülle, sabırla, kalp kırmamaya çalışarak ve keşfederek, fethederek çalışmak… Yani ışığı, bulutu, rüzgârı, yağmuru beklemek, tanık olmak, zanaattimizin mahirliği ölçüsünde bunları peliküle aktarmak ve buradan bir güzellik ortaya çıkarmak…
Ödül öncesinde ve sonrasında sizin için önemli olan, sizi etkileyen anları bizimle paylaşır mısınız?
Ödül verseler de vermeseler de güzel bir film yaptığımızı biliyordum. Bu insanda bir güven duygusu yaratıyor. Bir de biz Berlin’e gitmeden çok önce bir çok insan rüyalarında bu ödülü aldığımızı gördüklerini söylediler. Festival sırasında da Bal’ı izleyen pek çok izleyici de ödülü almamızı gönülden dilediklerini söylediler. Belki de bu temenniler gerçekleşti, kim bilir… Ayrıca, Altın Ayı’yı film yapma ilkelerini çok değerli bulduğum jüri başkanı Herzog’dan almak da beni çok sevindirdi.
Son olarak genç sinemacılara ve sadibey.com okuyucularına ne söylemek istersiniz?
Selâm!
Röportaj için teşekkür ederim.
(29 Mart 2010)
İlayda Vurdum
Sokak Hukuku, İstanbul Üniversitesi’nde Uluslararası Hukuk Konuğu Oluyor
Kara Köpekler Havlarken filmi yönetmenleri Mehmet Bahadır Er ve Maryna Gorbach, “Diplomasi” dersinde konuşmacı olarak İstanbul Üniversitesi Uluslararası Hukuk Bölümü’ne davet edildi. Filmdeki gerçekçi yapı ve sokağın kendine kurduğu hukuğun anlatımı Uluslararası Hukuk Öğretim Görevlisi İlhami Alkan’ın da dikkatini çekti ve filmin yönetmenlerini 24 Mart’taki dersine konuşmacı olarak davet etti. Bu hafta vizyona giren Kara Köpekler Havlarken filmi düzenli bir yaşam, evlilik, sosyal garantiler gibi hayalleri olan otoparkçı iki gencin şehrin acımasız gerçekleriyle yüzleşmesini, güçlü ve dinamik bir dille anlatıyor.
KargART – Performans Günleri’nde Film Gösterimleri
Bu sene KargART ve Galata Perform’un beraber düzenlediği Performans Günleri 2010 son hızıyla devam ediyor. Performans Günleri’ndeki atölye, seminer, sunum ve film gösterimleri ücretsiz olduğundan önceden rezervasyon yaptırılması gerekiyor. İlk film 7 dakikalık Dadans, 26 Mart saat 19:00’da, ikinci film 93 dakikalık Nikolai Galen, 19:15’de gösteriliyor. KargART’ın iletişim bilgileri şöyle: Adres: Kadife Sok, No: 16, Kadıköy, İstanbul. Tel: 0216 3303151, Faks: 0216 3465546. e-posta: [email protected], Web Sitesi: http://www.kargart.org
3. Yeşilçam Ödülleri Sahiplerini Buluyor, NTV’den Canlı Yayınlanıyor
3. Yeşilçam Ödülleri sahiplerini buluyor. Meltem Cumbul’un sunacağı, ENBE Orkestrası’nın ise En İyi Film adayı filmlerin müziklerini çalacağı 3. Yeşilçam Ödülleri Töreni canlı yayınla NTV’de ekrana gelecek.
Saat 20:30’da başlayacak olan 3. Yeşilçam Ödülleri Töreni’nde En İyi Film Ödülünü Hülya Koçyiğit, Egemen Bağış, Engin Yiğitgil, Ahmet Misbah Demircan, Süreyya Ciliv, En İyi Yönetmen Ödülünü ise Yılmaz Erdoğan verecek.
Tülay German: Kor ve Ateş Yılları, 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde İzleyiciyle Buluşuyor
Türk Pop müziğinin öncülerinden Tülay German’ın hayatını, müziğini ve isyanını anlatan, yönetmenliğini Didem Pekün ve Barış Doğrusöz’ün yaptığı, Tülay German: Kor ve Ateş Yılları belgeseli 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali, kapsamında 15 Nisan 21:30’da Pera Müzesi’nde sinemaseverlerle buluşacak. Geçtiğimiz Cumartesi günü satışa çıkan biletleri tükenen belgesele büyük ilgi gösteriliyor. Tülay German, hayat arkadaşı Erdem Buri’yle birlikte Türk Pop Müziğinin öncü isimlerinden biri olmuş ve politik duruşları yüzünden 40 sene evvel İstanbul’dan Paris’e göç etmek zorunda kalmıştı.
Takiye: Allah Yolunda
Ben Verbong’un yönettiği ve Erhan Emre, Fahriye Evcen, Rutkay Aziz ile Ali Sürmeli’nin oynadığı Takiye: Allah Yolunda (In Gottes Namen – In The Name Of God), 07 Mayıs 2010′da Tiglon Film dağıtımıyla Filmfabrik İstanbul tarafından vizyona çıkarıldı.
Metin, Avrupa’da çok yaygın bulunan İslâmi yatırım şirketlerinden biri olan JİMPA’ya tüm parasını yatırmış ve hattâ yakın çevresini de ikna etmiştir. Şirket, paraları topladıktan sonra iflâs eder, yöneticileri ortadan yok olur. Para yatıran birçok kişi Metin’den hesap sorar. Metin’in olayları çözmek için başladığı yolculuğu onu gerçeklerle yüzleştirecektir.
- Basın Bülteni: 1 / 2
- Fotoğraflar
- Web Sitesi
- Fragman
- IMDb
- Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
İTÜ Film Festivali
İstanbul Teknik Üniversitesi Sinema Kulübü’nün nn Kültür Sanat Ürünleri sponsorluğunda düzenlediği İTÜ Film Festivali, 29 Mart – 02 Nisan 2010 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Festivalin hedefi, tüm Türkiye’deki üniversitelerde sinemaya ilgi uyandırmak ve her yaştan sinemasevere film yapımı sürecine ve sinema dünyasına ilişkin detaylar sunarak sinema kültürüne katkı sağlamak olarak belirlendi. Bünyesinde İTÜ 2. Kısa Film Yarışması’nın da yapılacağı festivalin ödül töreni ve kapanış kokteyli 02 Nisan tarihinde İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde saat 18:00’de düzenlenecek.
İTÜ Film Festivali yazısına devam et