Sadi Bey’in Twitter Günlükleri 4
En sinirlendiğim olaylardan birisi de ses sanatçılarının herhangi bir hayır kuruluşu için ücret almadan konser vermeleri.
Neticede para yine sevgili halkımızdan çıkıyor. “Aferim ne hayırsever adam” iltifatı sevgili sanatçımıza gidiyor.
Hayır kurumuna yardım yapacaksan, çıkar cebinden nakit parayı, yatır hayır kurumunun veznesine, öpeyim seni alnından, yanağından… vs. vs.
Alkazar Sineması da 1 Mart’ta sinemaseverlere veda ediyor. Üzülmemek mümkün değil tabi. Bir ara Ayhan Işık da binanın sahipleri arasındaymış.
Ertem Eğilmez, Kemal Sunal’ı Alkazar Sineması’nda Ayfer Feray Tiyatro’sunun oynadığı “7 Kocalı Hürmüz” oyununu seyrederken keşfetmiş.
Sadi Bey, Alkazar Sineması’nda hem “Parçala Behçet”i, hemde Anthony Quinn’li “Kasabanın Sırrı”nı (The Secret of Santa Vittoria) izledi.
Sinemaların makus talihi ne yazık ki böyle. Bir bakmışsın öyle film, bir bakmışsın böyle film göstermek zorunda kalıyorlar.
Tarihi Alkazar Sineması ve hemen karşısındaki şimdi yıkılmış olan Lüks Sineması’nın ortak özellikleri salonlarının dar ve uzun olmalarıydı.
Her iki sinemayı da severdim tabi ki fakat bu sinemalarda sinemaskop film izlemek pek hoşuma gitmezdi. Perdelerinin küçüklüğü yüzünden…
…doğal ebatlarıyla gösterilen sinemaskop filmler perdenin üstünde ve altında beyaz boşluk bırakılarak gösterildiğinden rahatsız olurdum.
Nitekim Alkazar’da izlediğim, yukarıda yazdığım “Kasabanın Sırrı” ve Lüks’de izlediğim sinemamızın sayılı sinemaskop filmlerinden…
“Adsız Cengaver” ve “Gelin Kız Maviş” filmleri hep hafızamda kayıp filmler olarak durmaktadır. Çünkü ilk defa o sinemalarda dar perdelerde…
…izlediğimden, filmlerin o ilk seyirden gelen sihirleri yok oldu gitti. Sinemada yeniden izlenebilsede o sihrin geri gelmesi mümkün değil.
Sanatçıların isimleri her filmde ve her yerde hep aynı şekilde yazılmalı. Bazı sanatçıların isimleri zaman zaman farklı yazılıyor. Doğru değil.
Eskilerden ilk aklıma gelen Ahmet Turgutlu. Bu oyuncumuz bazı filmlerinde Kostarika Ahmet, bazılarında ise Ahmet Kostarika olarak anılır.
Yenilerden Sinan Albayrak ve Özge Borak son filmlerinin künyelerinde Sinan Taymin Albayrak ve Özge Borak Şakrak olarak geçiyor.
Son yılların neredeyse ödül rekortmeni Volga Sorgu’ya ise bir yerlerde Volga Sorgu Tekinoğlu olarak rastladım. Özge Borak, Bülent Şakrak…
…ile evlendikten sonra soyadını ikilemiş. Meselâ yılların Hülya Koçyiğit’i Selim Soydan’la evlendikten sonra da soyadını…
…Koçyiğit olarak, Filiz Akın, Türker İnanoğlu ile evlendikten sonra da soyadını Akın olarak kullanmaya devam etti.
Bir başka dikkat çeken husus da özel isimlere sahip olan sanatçıların adlarının yanlış yazılması.Tabiki bunlar dikkatli gözlerden kaçmıyor.
Son örnek olarak Sermin Hürmeriç’i verebiliriz. Sanatçının adı zaman zaman Şermin Hürmeriç olarak yazılır.
“Takva”nın unutulmaz şeyhi Meray Ülgen’in adı ise “Eyyvah Eyvah”ın web sitesinin ilk versiyonunda Meral Ülgen olarak geçiyordu.
Son bir duyuma göre Alkazar Sineması’nın binası satıldığından sinema faaliyeti sona eriyor. Binayı yanındaki Nike Mağazası satın almış.
Bundan böyle, -tarihi bir sinemanın kapatılmasına sebep olan- Nike’ın bir ürününü alırsam -hadi facebook diliyle yazayım- beni “dürt”sünler.
Lâfı hemen çevireyim. Adamlar ticari çark gereği bastırmışlar 10 milyon trilyonu almışlar binayı. Bittabi istediklerini yapacaklar.
Bildiğim kadarıyla son yıllarda binanın ortakları arasında ünlü filmci Nüzhet Birsel veya çocukları vardı. Nüzhet Birsel denildiğinde…
…sinefillerin aklına hemen Birsel Film ve onun ünlü Küçük Hanımefendi filmleri gelir. Neredeyse dededen sinemacı bir aile Alkazar’ı sinema…
…olarak yaşatmayı düşünmüyorsa, elin Nike’si tabiki parayı bastırıp aldığı binayı istediği gibi tepe tepe kullanır. Bize de çenemizi…
…yormak kalır. Hani “zenginin malı züğürdün çenesini yorar” misali. Alkazar Sineması yönetiminin yaptığı açıklama da çok duygusaldı yani.
Hani “Büyük alışveriş merkezlerindeki 8-10 perdeli sinema salonlarına karşı… kahraman bakkallar… küçük iddiasız sanat sineması…” gibi…
… yapılan açıklama. Keşke “İşlettiğimiz sinemanın binası satıldığından kapatmak zorunda kalıyoruz” denseydi. Neticede gerçek ortaya çıktı.
(28 Şubat 2010)
Sadi Çilingir
sadicilingir@sadibey.com