Ah Bir Dili Olsa da Konuşsa

Animasyon, kurmaca derken şimdi de belgesel türünde 3D teknolojisi huzurlarınızda… Mekân da okyanus olunca keyif de katlanıyor haliyle… Hiç sualtı deneyimi yaşamamış olan bendeniz için müthiş bir deneyim oldu. Jean-Jacques Mantello kaptanlığında hazırlanan Okyanus Dünyası uzun yılların emek ve çabasının sonucu olarak seyirciyle buluşmayı bekliyor.

Gözünüzün önünde zarifçe süzülen manta vatozundan çekiç balığına, deniz tavşanından deniz ejderine, balinalardan köpekbalıklarına türlü türlü deniz canlısıyla müşerref olduk. Yetişkinler için olduğu kadar çocuklar için de eğlenceli bir deneyim Okyanus Dünyası… Galaya teşrif eden miniklerin, film boyunca meraklı sorularının bitip tükenmek bilmemesinden bu yargıyı destekleyebiliriz, hepsi gayet eğlenmişe benziyordu.

Bir de malûm belgesellere bir adım geri dururuz. Bu anlamda 3D bu türden doğa belgesellerinin önünü açacak gibi görünüyor. Birkaç ufak uyarı, uzun süre balıklara bakmaktan ve kamera yer yer gözümüzü balıkların vücutlarına fazlasıyla soktuğu için, küçük çapta baş dönmeleri, mide bulantıları yaşadık. Yaşadık diyorum çünkü bu etkinin sadece bende olup olmadığını öğrenmek için film arasında küçük bir nabız yoklaması yaptım. Tabii bu filmin tadını kaçıracak kadar büyük bir sorun değil. Gözlüğünüzü arada birkaç saniyeliğine gözünüzden uzak tutmak suretiyle yan etkilerden kurtulabilirsiniz.

Filmin bülteninde seyirciyi okyanusların büyülü dünyasına davet ederken bu görkemli dünyayı ve sakinlerini korumamız altına almamız için ilham kaynağı olmayı hedeflediği de yazıyordu. Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve WWF desteği ile yapılandırılmış olması böyle bir derdinin olduğunu güçlendiriyor ama ben yine de filmin içinde somut olarak bu soruna dikkat çekecek bir şeyler duyacağımı ummuştum. Biraz kör göze parmak durumu olacaktı ama olsun, artık bunu yapmak zorundayız. Özellikle de iklim değişikliği sonucu ortaya çıkacak felâketlerin soğuk nefesini her an ensemizde hissederken…

Yeri gelmişken söyleyelim bugün itibariyle Yeşiller Partisi soruna dikkat çekmek için bir basın açıklaması yaptı. Amaç; 07 – 18 Aralık’ta Kopenhag’da yapılacak olan iklim değişikliği zirvesi kampanyası başlatan, kamuoyu ve hükümeti sorumluluk almaya çağırmak.

Eğer su kaplumbağamızın dili olsa da konuşsaydı; “İklim değişikliği güzel dünyamızı yok ediyor. Okyanusumuz neredeyse çöplüğe dönüşmüş durumda… Endüstriyel balıkçılık, tahrip edici balıkçılık, korsan balıkçılık, balık üretme çiftliklerinde yapılan bilinçsiz avlanma sonucu biz kaplumbağalar, mercanlar, foklar, balinalar, köpekbalıkları ve daha birçok tür katlediliyor. Gemilerden denizlere dökülen petroller eko sistemimizi alt üst ediyor. Siz insanlar, bizi öldürdükçe aslında kendinizi, bizim ve sizin çocuklarınızın geleceğini karartıyorsunuz” demez miydi? Gandhi’nin sözüyle bitirelim; ”Bu dünya herkesin ihtiyacını karşılar ama bazılarının ihtirasına yetmez.”

(17 Ekim 2009)

Gizem Ertürk