Şaban, Charlot’a Karşı (mı?)

IMDb’de bir anket yapılmış ve Şaban Oğlu Şaban (Eğilmez) En İyi Komedi Filmi seçilmiş. Önce gazetede okudum, sonra televizyonlara yansıdı. Kemal Sunal, Charlie Chaplin ve Woody Allen’i geride bırakmış. Sinemamız için gururlanmak lâzım mı?

IMDb’nin anketinin sonucunda 50 film yer alıyor. Filmlerin aldıkları puanlarla, bu puanların bir tür değerlendirmesi sonucu bir sıralama yapılmış ve sıralama sonucu Şaban Oğlu Şaban, 49 filmi geride bırakarak birinci olmuş.

Listede 8 Türk filmi var. Listede yer alış sıralarına göre Şaban Oğlu Şaban 8.9/10 oranla 1., Züğürt Ağa (Nesli Çölgeçen) 8.5/10 oranla 9., Kibar Feyzo (Atıf Yılmaz) 8.5/10 oranla 10., Hababam Sınıfı Tatilde (Ertem Eğilmez) 8.4/10 oranla 12., Süt Kardeşler (Ertem Eğilmez) 8.4/10 oranla 25., Hababam Sınıfı Uyanıyor (Ertem Eğilmez) 8.3/10 oranla 33., Davaro (Kartal Tibet) 8.3/10 oranla 36., Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (Ertem Eğilmez) 8.3/10 oranla 39. sırada yer alıyor ama filmler bu şekilde sıraya girerken aldıkları puan bakımından farklı bir dizilim gösteriyor. Puan esasına göre sıralama şöyle: 39. sırada yer alan Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı 4263 puanla 1., 33. sırada yer alan Hababam Sınıfı Uyanıyor 3528 puanla 2., 25. sırada yer alan Süt Kardeşler 3366 puanla 3., 12. sırada yer alan Hababam Sınıfı Tatilde 2937 puanla 4., 9. sırada yer alan Züğürt Ağa 2543 puanla 5., 1. sırada yer alan Şaban Oğlu Şaban 2450 puanla 6., 10. sırada yer alan Kibar Feyzo 2438 puanla 7., 36. sırada yer alan Davaro 1160 puanla 8.

50 filmlik listeden benim gördüğüm veya bildiğim bir kısım filmlere de bakınca şu durum ortaya çıktı:

Listede 5. sırada yer alan Forrest Gump (Robert Zemeckis) 260051 puan, 6. sırada yer alan City Lights (Charlie Chaplin) 232555, 3. sırada yer alan Dr. Strangelove or How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb (Stanley Kubrick) 141517, 21. sırada yer alan Some Like It Hot (Billy Wilder) 59619, 48. sırada yer alan Annie Hall (Woody Allen) 57738, 18. sırada yer alan Sing’ in Rain (Stanley Donen – Gene Kelly) 49238, 22. sırada yer alan Nuovo Cinema Parasido (Giuseppe Tornatore) 39340, 20. sırada yer alan The Great Dictator (Chaplin) 31873, 19. sırada yer alan The Apartment (Wilder) 31722, 13. sırada yer alan Modern Times (Chaplin) 30729, 40. sırada yer alan Yojimbo (Akira Kurosawa) 25641, 34. sırada yer alan It Happened One Night (Frank Capra) 21938, 45. sırada yer alan The Gold Rush (Chaplin) 18126 , 31. sırada yer alan The General (Clyde Bruckman – Buster Keaton) 17401, 44. sırada yer alan The Kid (Chaplin) 11316 puan almışlar.

Görülüyorki puan sıralamasında yer alan 15 filminden en düşük puan alan film bile, bizim listeye giren 8 filmizin en fazla puan alan (ve listede ancak 49. sıraya girebilen) filmimizden kat be kat fazla (11316 puana 4263 puan) puan almış bulunmaktadır. Bu puanların değerlendirilmesinde uygulanan, filmlerin sıralamasında esas alınan yöntemler sonucu çok farklı bir sonuç ortaya çıkıyor. Neticeyi değiştirir mi? Değerlendirme sistemi önceden belirlendiğine göre, neticenin değişmesi söz konusu olamaz; ama olayı haber yaparken, sırf listeye giren filmlerimizi alıp, filmlerimiz (özellikle Kemal Sunal) Charlie Chaplin ve Woody Allen’i geri de bıraktı derken, bu durumları da belirtelim. Kimsenin Kemal Sunal’a söyleyecek sözü yok ama olaya yaklaşımımız çok dikkat çekici.

Başka bir konuya değinip, bitirelim. Ülkemizin Oscar aday adayı olarak Güneşi Gördüm (Mahsun Kırmızıgül) seçildi; öncelikle başarılar dileyelim ama unutmamamız gereken bir nokta, diğer aday adayları da, bizim filmimiz ile aynı elemeden geçecektir ve -genel prensip hepsinin kâğıt üzerinde aynı şansa sahip olmasıdır, bu nedenle- her aday adayı da aynı heyecan ile belirlenecek son dokuz filmi bekleyecektir bizim gibi; bu arada kulis yapılacaksa -ki yapılabilir sanırım- yapalım ve de son bir “kanaat” daha, Oscar önemlidir, ama o kadar da değil ve yalnızca “En İyi Yabancı Film” dalındaki yarışma uluslararasıdır.

(27 Eylül 2009)

Orhan Ünser

İtalya’da Bir Kübalı: Tomas Milian

Sinemanın büyük oyuncularından Tomas Milian, aslında bir Kübalıydı. Ama, İtalyan sineması içinde ünlendi ve bu saygın sinemada iyi filmlerde oynadı. Bu büyük oyuncuyu hatırlatmak istedik.

Tomas Milian… Küba’nın başkenti Havana’da 1932’de doğdu. Gerçek adı da Tomas Quintin Rodriguez’di. Diktatör Batista rejiminde bir generalin oğluydu. Sonra New York’a gitti ve “Actors Studio”da oyunculuk dersleri aldı. Ardından Amerikan yurttaşlığına geçti. 1950’lerin sonlarında da İtalya’ya taşındı. Televizyon yapımlarıyla sanat hayatına başlayan Milian, 1959’da Mauro Bolognini’nin yönettiği “La Notte Brava”da (Vahşi Gece) oynadı. Film, Pier Paolo Pasolini’nin 1955’te basılan ve Mehmet Harmancı’nın 1992’de Türkçeye de kazandırdığı “Ragazzi di Vita-Oğlanlar” adlı romanından çekildi. Senaryoyu da Pasolini’yle beraber Jacques-Laurent Bost yazdı. Milian, 1960’da yine Bolognini’nin “Acı Aşk” adıyla da anılan filmi “II Bell’Antonio-Acı Nikah” filminde de oynadı. Marcello Mastroianni, Claudia Cardinale ve Pierre Brasseur’ün başrolde oynadığı filmin senaryosunu Vitaliano Brancati’nin aynı adlı romanından Bolognini, Pasolini ve Gino Visentini yazdı. Hikâyeyse, faşizmin altındaki Sicilya’da geçiyordu. Yakışıklı Antonio’dan kadınlar hemen hoşlanıyorlar. İşte bu Antonio iktidarsızlığa düşerse ne olurdu? Tabii ki cehennemi yaşardı. Faşist iktidarla Antonio’nun iktidarsızlığı derin bir metafor yaratıyordu “Acı Nikah”ta. Bu film, Bolognini’nin bir başyapıtı olarak değerlendiriliyor şimdi. Filmin siyah-beyaz fotoğrafları da çok çarpıcı. Kameraman Armando Nannuzzi’nin bu filmdeki denemeleri çok eğitici. Öncelikle mekânlara düşen ışıklar yönüyle. Milian, 1961’de ünlü yönetmen Alberto Lattuada’nın “L’Imprevisto” (Beklenmeyen) filminde ünlü Fransız kadın oyuncu Anouk Aimee’yle başrolü paylaştı. Film, yazar Edoardo Anton’un eserinden uyarlandı. Bu suç filmde bir fidye olayı anlatılıyordu. Sinema hayatının başlarında önemli yönetmenlerin filmlerinde görünen Milian, temiz yüzü, uzun boyu ve sakinliğiyle hemen fark edilen bir oyuncu oldu. 1960’ların başında birçok Avrupa ülke sinemasında olduğu gibi İtalya’da da sinema değişiyordu anlatım olarak. 1960’larla birlikte yeni İtalyan sineması ortaya çıktı. Bu yeni sinemada “spagetti western”ler de bunlardan biriydi.

Milian, 1962’de “Boccaccio ’70” adlı filmde de oynadı. İtalyan sinemasının dört büyük yönetmeninin imzasını taşıyordu bu film: Federico Fellini, Luchino Visconti, Vittorio de Sica ve Mario Monicelli… Milian, Visconti’nin çektiği “Il Lavoro” (Eser) bölümünde Kont Ottavio rolünde Romy Schneider’le karşılıklı oynadı. 53 dakikalık bu bölümde Visconti basın skandalı etrafında yine aristokrasinin çöküşünü anlattı. 1963 yılında yine çok yönetmenli bir film “Ro.Go.Pa.G” filminde de göründü Milian. Filmi Jean-Luc Godard, Pier Paolo Pasolini, Roberto Rossellini ve Ugo Gregoretti yönetti. Milian, Pier Poalo Pasolini’nin “La Ricotta” (Teleme) bölümünde oynadı. “Teleme”, keçi sütü ve incir sütünden yapılmış çoban peyniri anlamına geliyor. Pasolini’nin kameramanı da bu bölümde Tonino delli Colli’ydi. Filmin adı “Ro.Go.Pa.G”yse “Ro” (Rossellini), “Go” (Godard), “Pa” (Pasolini), “G” (Gregoretti) harflerinden geliyordu. 1964’te yönetmen Francesco Maselli’nin “Gli Indifferenti-Aşkın Kurbanları”nda da oynadı Milian. Filmde Claudia Cardinale, Rod Steiger, Shelley Winters ve Paulette Goddard da vardı. Alberto Moravia’nın romanından uyarlanmıştı bu siyah-beyaz film. Moravia’nın “Il Conformista-Konformist”, 1970 yılında Bernardo Bertolucci tarafından çekilmişti. Ayrıca Vittorio de Sica da, bu önemli yazarın “Ieri, Oggi, Domani-Dün, Bugün, Yarın”ını 1963’te uyarlamıştı. Godard da 1963’te yazarın “Le Mépris-Nefret”ini beyazperdeye aktarmıştı. “Aşkın Kurbanları” filmi, aşağılık ve ikiyüzlü bir topluma gerçekçi bir bakış olarak yorumlanmış zamanında. Bu filmin orijinal adı da “Kayıtsız” anlamına geliyor. Milian, 1965’te “002 Yavru ile Katip” Franco Franchi ve Ciccio Ingrassia’yla “Lo Uccido, Tu Uccidi” (Katilim, Katilsin) komedi filminde de oynadı. Siyah-beyaz bu filmi Gianni Puccini yönetmişti. Milian, büyük İngiliz yönetmen Carol Reed’in (1906-1976), sinemaskop ve renkli 1965 yapımı “The Agony and the Ecstasy-Acı ve İlham” tarihsel filminde de Raphael karakterini canlandırmıştı. Bu film, 1970’li yıllarda “Acı ve İlham” adıyla TRT’de de gösterilmişti. Irving Stone’un 1961’de yazdığı romanından uyarlanan filmde Charleton Heston (Michelangelo) ve Rex Harrison da (Papa II. Julius) başroldeydi. Irving Stone’un bu biyografik romanı 1965 yılında “İlahi Isdırap” adıyla Türkçeye de çevrilmişti. Filmde, Rönesans ressamı ve heykeltıraşı Michelangelo Buonarroti’nin (1475-1564) hayatından bir bölüm perdeye aktarılıyordu.

“Spagettiler” ve polisiyeler…

Hem başrollerde, hem de ikinci rollerde oynayan Milian, 1960’ların ortalarından itibaren kovboy filmlerinde de sıkça görünmeye başladı. Sergio Sollima’nın yönettiği 1967 yapımı “spagetti western” filmi “Faccia a Faccia-Dişe Diş”te Gian Maria Volonté’yle başrolü paylaştı. Filmde bir banka soygunu anlatılıyordu. 1968’de Orson Welles ustayla karşılıklı oynadı “Tepepa” filminde. Bu sinemaskop filmin müziklerini de Ennio Morricone yapmıştı. Bu “spagetti western”in yönetmeni de Giulio Petroni’ydi. Filmde, Meksikalı devrimci lider Tepepa anlatılıyordu. 1968 yılında Milian “Banditi a Milano-Vahşi Dörtler” suç filminde Gian Maria Volontè’yle karışılıklı oynadı. Bu sinemaskop filmin yönetmeniyse Carlo Lizzani’ydi. Milian, aslında polisiye filmlerle yönünü buldu. Ona, “Gariban İtalyan polisinin sinemadaki temsilcisi” deniliyordu. “Vahşi Dörtler”de, Milano trafiğindeki araba takip sahneleri de hayli heyecanlıdır. 1969 yapımı “Ruba al Prossimo Tuo-Sevgilimin Tuzağı”nda başrolde olmasa da ünlü oyuncularla perdeyi paylaştı. Rock Hudson ve Claudia Cardinale başroldeydi filmde. Francesco Maselli’nin yönettiği bu macera-komedi filminde müzikler Ennio Morricone’ye aitti. Filmin hikâyesi de çalınmış mücevherler etrafında geçiyordu.

Gerçek bir olaydan…

Milian, “spagetti western”lerde görünse de, aslında o polisiye-macera filmlerinin önemli oyuncusuydu İtalyan sinemasında. Milian, Lucio Fulci’nin yönettiği 1969 yapımı “Beatrice Cenci”de başrolde oynadı. Gerçek bir olayı anlatan film, Romalı zengin bir ailenin kızı Beatrice Cenci’nin öldürülüşü üzerinedir. Bu dava dört yüz yılı aşkındır, günümüze kadar çözülememiş. Beatrice’nin babası Francesco Cenci’nin cesedi de 1598’de Napoli’de bir dağ başında ölü bulunmuş. Yüzyıllarca çözülememiş davanın başlangıç dönemlerini anlatan bu trajik filmi hukukçular görmeli. 1975′te bir “spagetti western”de oynadı aktör. Sergio Corbucci’nin yönettiği filmin adı, “Il Bianco, Il Giallo, Il Nero-Üç Şeytan Adam”dı. Filmde Milian’la beraber Giuliano Gemma ve Eli Wallach da vardı. Milian, başrolde olmasa da Fransız yönetmen Claude Chabrol’ün 1976 yapımı “Folies Bourgeoises-Burjuva Çılgınlıkları” filminde dedektif rolündeydi. 1977 yılında Milian’ın iki polisiye filmi oynadı Türkiye’de. İlki, Umberto Lenzi’nin yönettiği 1975 yapımı “Il Giustiziere Sfida la Città-Kanun Benim”, diğeriyse Yves Boisset’nin yine 1975’te yaptığı “Folle à Tuer-Ölümden Kaçarken”di. “Kanun Benim”in “anti kahramanı” Rambo, yıllar sonra Sylvester Stallone’un “Rambo” serisine dönüşmeden önce İtalyan sinemasının kahramanıydı. “Kanun Benim”in yönetmeni Umberto Lenzi, filmindeki Rambo karakterini David Morrell’in 1972’de yayımlanan “First Blood” romanındaki kahramandan esinlenmiş. Hollywood ancak 1982’de Ted Kotcheff’in yönettiği serinin ilk filmi “First Blood-İlk Kan”la bu romanı beyazperdeye aktarabilmişti. Aslında bu iki filmi yan yana koyduğunuzda elbette birebir benzerlik yok. İki Rambo da savaş gazisiydi. “Rambo” Milian, Milano’da motosikletiyle çetelerle savaşırken, “Rambo” Stallone kasabada Amerkan ordusuna savaş açıyordu. Aslolan ruhtur. Milian, 1979’da Amerikalı yönetmen-oyuncu William Richert’ın ilk filmi “Winter Kills-Vur Emri”nde de göründü. Filmde Jeff Bridges, John Huston, Eli Wallach, Sterling Hayden, Anthony Perkins gibi oyuncular da vardı. Film, Richard Condon’ın romanından uyarlanmıştı. Filmde, bir çizgi romancı John F. Kennedy suikastını çağrıştıran bir cinayeti araştırıyordu. Komplo teorilerine uygun bir filmdi bu. Milian, 1979’da Bernardo Bertolucci’nin tartışmalı filmi “La Luna-Ay”da Giuseppe karakterindeydi. 1970’li ve 1980’li yıllarda Bruno Corbucci’nin polisiye serisinde Müfettiş Nico Giraldi karakterine de hayat vermişti beyazperdede Milian. Ama, 1980’li yıllarda kariyeri gerilemeye başladı ve daha çok ikinci rollerde görünmeye başladı. Milian, 1982 yılında Michelangelo Antonioni ustanın “Identificazione di una Donna-Bir Kadını Tanımlanması” filminde Niccolo karakteriyle başrolde görünmüştü.

1985’te Bruce Beresford’un “King David-Hz. Davut” filmiyle Hollywood’da da görünmeye başladı. 1980’lerin ikinci yarısından sonra televizyon dramaları öne çıkmaya başladı. Amerikalı ünlü yönetmen Abel Ferrara’nın 1989’da Elmore Leonard’ın romanından uyarladığı “Cat Chaser”de (Kedi Takibi) ikinci rolde oynadı. Tony Scott’ın 1990 yapımı “Revenge-İntikam” filminde Cesar rolündeydi. Yine aynı yıl Sydney Pollack’ın “Havana”sında oynadı. 1991’de Oliver Stone’un “JFK” filminde Leopoldo karakteriyle rol aldı. Milian, Hollywood’un önemli yönetmenlerinden bir diğeri Steven Spielberg’ün 1997 yapımı “Amistad” filminde Calderon karakterindeydi. Steven Soderbergh’in Oscarlar kazanmış 2000 yapımı “Traffic-Trafik” filminde General Arturo Salazar olarak göründü. 2005’te Milian, Andy Garcia’nın yönettiği ve başrolünü oynadığı “The Lost City-Kayıp Şehir”de Don Federico Fellove karakterini canlandırdı. Aynı yıl Luis Llosa’nın yönettiği ve Türkiye’ye gelmeyen “La Fiesta del Chivo” (Oğlak Şenliği) filminde başrolü Isabella Rossellini’yle paylaştı Milian. Perulu yönetmen Llosa, kuzeni ünlü yazar Mario Vargas Llosa’nın aynı adlı romanınını sinemaya uyarlamıştı.

(27 Eylül 2009)

Ali Erden

[email protected]