Tatildeydim. Gazete bayiinde gazetede bir başlık gördüm. “3 Hürmüz ve 21 kocası” hemen aklıma sinemamızdaki iki eski, bir de çevrilmekte olan Yedi Kocalı Hürmüz-ler geldi. Ama yanılıyormuşum. Sinemamızdaki Hürmüz-ler sırasıyla Suna Pekuysal (Yılmaz Atadeniz) ve Türkan Şoray (Atıf Yılmaz)’dı, yeni Hürmüz’ümüz ise Nurgül Yeşilçay (Ezel Akay). Ama gazetede Pekuysal yerine Ayten Gökçer vardı. Tiyatronun “ikinci” Hürmüz’ü, ondan öncesi Ayfer Feray’dı. Böylece 5 Hürmüz’ümüz olacak, koca-ların sayısı ise 35’e yükseldi.
Oyunu Sadık Şendil yazdı. Osmanlı döneminde geçen tam bir fantezi. Atadeniz 1964’de sinemaya uyarlarken, filmi biraz geri çekerek, filmin çekildiği günlere getirerek, tarihsel görünümünden uzaklaştırmış. Filmde, yılların oyuncusu Suna Pekuysal tek başrolünü oynuyor. Atıf Yılmaz 1971’de Türkan Şoray’ı Hürmüz yaparken konununda el vermesi ile, anlatım dili olarak geleneksel gösteri sanatlarına sinemada uyarlanabildiği ölçüde bağlı kalarak bir yönetim denemesi yapmıştı. Sinemamızda çok şey değişti, yönetmen kuşakları değişti, sinema teknolojisi, yapım anlayışı ve de biraz anlatım değişikliğe uğradı, yeni bir Hürmüz entresan olur. Bu arada eserin aslı tiyatro olduğu için Hürmüz’lerimiz üç tane değil beş tane. Türkan Şoray, Hürmüz’ü oynamadan önce o günkü deneyimli Hürmüz, Ayfer Feray ile görüşmeye tiyatrosuna gitmiş, misafirini karşılayan ve “işte kocalarım” diye oyun arkadaşlarını tanıştıran Feray, Şoray’ın “biraz” utanmasına neden olmuş. Bu gayet normal, birden “kocalar” olarak tanıtılan yedi kişi ve bunlar oyunun her gösterisinde “kocalık” yapıyorlar. Bereket Şoray’ın kocaları bir kez yaptılar ama bu görsel olarak her gösterimde yenilenen bir kocalık. Ne yazık ki Feray’ınkilerin yaptığı kaydedilmiş herhangi (benim bildiğim) bir “kocalık” yok. Bereket versin Hürmüz’ü tiyatroda oynayan Gökçer’in oyununun kaydedilmiş görüntüleri var da, hiç değilse Şoray’ınki (kopyası var mı?) ile birlikte Yeşilçay’ınki ile -karşılaştırmak değil- zaman içinde birlikte seyredebileceğiz. (Sanırım Pekuysal’ın oynadığının bulunması hayli zor.)
[Yedi Kocalı Hürmüz’ün Feray ve Gökçer dışında başkalarınca -çeşitli Anadolu sahnelerinde- oynanmış durumu var mı bilemiyorum, onun için basına yansımış, büyük merkezlerde oynamış ve sinemalaştırılmış örneklerini sıralayabildim sadece. Bunlar dışında realize edilmiş örnekleri varsa, bunlar hakkında da bilgi edinmek, Hürmüz birikimimi geliştirir ve notlarıma eklememe neden olur.]
*****
Geç saatte TV.de haberleri izlerken öğrendim, Yücel Çakmaklı’nın vefatını. Yeşilçam günlerinin öne çıkmış isimlerinden biri daha aramızdan ayrılıyordu. Kendi tarzını (daha çok konular bakımından) koruyan birisi idi (çektiği uzun metrajlar açısından bakınca / 1970-1994.) Son filmini çekeli 15 yıl olmuştu, ama hâlâ sinema içinde idi, sinemadan kopmamıştı. Yeni projeleri vardır, bir sinemacının her zaman yeni projeleri vardır zaten. Haberin üzerinden iki gün geçti, sadibey.com’da hakkında yazılar çıktı. Tam “yeni bir şey yazmaya gerek yok” diyordum, gazetelerde ölümüyle ilgili haber yazılarını görünce, yüreğim acıdı. Ölümünün ertesi günü bir, sonraki gün iki farklı gazetede Çakmaklı’nın ölümü ile ilgili iki haberde, kendisinden bahsederken, sinema öncesi çalışmalarından, yönetmen, senarist ve yapımcı olduğundan, “milli sinema”dan, TRT TV’sine yaptığı dizilerden, son yıllarda geçmişteki çalışmaları nedeni ile aldığı ödüllerden söz ediliyordu da, sinemada yaptığı 15 filmin hiç birinin adı anılmıyordu. Sanatçı olan bu adam, 15 yıl süren faal (yönetmenlik) döneminde 15 film yapmıştı ama ölümünü haber yapan gazeteler filmlerden birinin adını bir yerlerden bulup haberlerine koyamamışlardı. Agâh Özgüç, Burçak Evren, yönetmenler üzerine hazırladıkları sözlükleri boşuna mı yapmışlardı? Ömrü sona eren bir yönetmen filmleri ile anılmalı değil mi?
(26 Ağustos 2009)
Orhan Ünser