10 Temmuz 2009 Haftası

“Tabu”da, Alan Ball, yazarı olduğu “Amerikan Güzeli”nden devamla, banliyödeki ikiyüzlü ahlâkın ortasına, boşanmış bir çiftin, Batılı anne ile Ortadoğulu babanın cinsel uyanış sürecindeki kızını yerleştiriyor. Komşunun babacan erkeğinin kıza ilgisi, önündeki her bariyeri aşarak şaha kalktığında ise, dinsel, ırksal, inkârcı tüm argümanları çiğneyecektir. İnsanın frenlenemez zaaflarının (?) sosyal yalancılığın potasında eritilme çabaları ile iyice dalgasını geçen film, hınzır mı hınzır!

“Kapan”, ortalama bir birey olan genç adamın, otoyoldaki yolculukları sırasında kaçırılan sevgilisini kurtarmak için yılmadan mücadele vererek sınırlarını aşmasını ve tüm korkularının üzerine giderek kahraman olma öyküsünü yinelerken, sinemanın bu tür filmlerinden başarılı bir kolaj gerçekleştirmiş: Cesaretini şaşırtıcı biçimde keşfeden adamda William Ash ile cani kamyon şoförünü sadece vücuduyla oynayan Andreas Wisniewski’yi, rollerin zaman zaman değiştiği kedi-fare oyununda izlemek gerek; gecenin tekinsizliğinde gerilim oldukça yüksek!

“Halk Düşmanları”, hapishanelerden ‘şaka gibi’ kaçma eylemleri gerçekleştirerek otoriteyle açık biçimde dalga geçen, ekonomik bunalımın yıprattığı bezgin vatandaşların sempatisini kazanan, 31 yıllık kısa yaşamına koşut, dakikalarla ifade edilen kısa sürelerde banka soygunları gerçekleştiren ve uğruna ölümle bile alay ettiği aşkı için her şeyi yapan Dillinger ile peşindeki FBI ajanları arasındaki güç savaşını anlatmakta. Kuşkusuz Michael Mann’ın yetkin yorumu ile o dönemi kavrayıp analiz ederek, bugünü yorumlamak olası. 1930’ların ilk yarısında geçen öykü, HD teknolojisiyle çekilmesine karşın tatmin edici bir sinemasal değere ulaşmış.

“Felekten Bir Gece”, biri, son zamanlarda gördüğüm en acayip, ‘bayağı’ ve gülünç karakter olmak üzere dört ‘bekârlığa veda’ adamını, Las Vegas’ta, her insanın doğasında olan ‘eğlence ve partide dağıtma çılgınlığı’nın ortasına atıp, sınırları olabildiğince zorlayarak, hafif polisiye sosuna bulanmış, çok komik bir ‘puzzle’ sunuyor: İlişkiler üzerine de, herkesin bildiği ama uygulayamadığı mesajları olduğunu söylemek gerek.

(09 Temmuz 2009)

Ali Ulvi Uyanık

[email protected]