Bu yıl 10 – 17 Ekim tarihleri arasında 46′ıncısı düzenlenecek olan, ülkemizin en önemli ve en köklü film festivali Antalya Uluslararası Film Festivali’nin basın toplantısı basın mensuplarının yoğun ilgisi eşliğinde gerçekleşti.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın ve AKSAV Yönetim Kurulu Üyeleri’nin de aralarında bulunduğu ekip Eminönü’ndeki Legacy Ottoman Otel’de düzenlenen basın toplantısında festivalle ilgili bilgi verdi ve soruları cevapladı.
İlk olarak konuşma yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın bu yılki festival temasının “sinema ve müzik” olduğunu söyledi. Türk sinemasında müzik akımlarının inceleneceğini ve sinema ve müziğin ilişkisinin değerlendirileceğini belirten Akaydın; ayrıca bu tema dolayısıyla dünyaca ünlü bir müzisyenin de özel bir konser vereceğini müjdeledi.
“Festivaller sanatların bayramıdır ve bu bayram ancak halka bütünleşirse bir anlam kazanır diyen Akaydın, bu portakal halkın portakalıdır; son 5 yıldır sanatçılar otel odalarında tıkılıp kaldılar ve halktan iyice uzaklaştılar. Bu yıl bu durumu yıkacağız ve sanatçılarımızı halka bir araya getireceğiz” dedi.
Bence toplantının en önemli noktası buydu… Dünyaca ünlü yıldızları getirme derdinden şehir halkını iyiden iyiye görmeden gelen ve elit bir festivale dönüşmeye başlayan, bu sebeple de itici olmaya başlayan festivali yeniden halka barışması adına çok doğru bir adım olduğunu düşünüyorum.
Mustafa Akaydın’ın ardından söz alan Vecdi Sayar; Antalya Film Festivali’nin ülkemizin göz bebeği olduğunu, zaman zaman sıkıntılı dönemler geçirse de her yıla damgasını vurduğunu vurgulayarak sözlerine başladı. Çalışmalara başlamadan önce ilk olarak “halka yakın bir festival mi seçkin bir festival mi yapıyoruz?” ikilemi yaşadığını söyleyen Sayar, bu festivalin ancak halka ait olunca bir anlamı olduğunu düşündüğünü söyledi. “Bu festival, otel odalarına kapanan sanatçıların geldiği bir festival asla olmamalı, geçmişinde olduğu gibi yeniden halka kucaklaşmalıdır” dedi.
“Çok iyi bir ekmek yapmak için her türlü imkâna sahibiz, muhteşem iklimiyle, kültürel mirasıyla Antalya’nın sinemanın motor şehri olabilir” diyen Sayar, “tek yapmamız gereken bunları bir araya getirmek” dedi.
Türkiye Sinema Platformu toplantısının çok iyi geçtiği de vurgulanarak meslek örgütleriyle çok verimli çalışmalar yapıldığı dile getirildi.
Normal şartlar altında bir festivale hazırlanma süresinin 1 yıl olduğunu söyleyen Sayar, “3 ay gibi kısa bir süre içerisinde sizlerin karşısına en iyi şekilde çıkmaya çalışıyoruz. Bu yıl yapacaklarımız gelecek yıl yapacaklarımızın yalnızca bir fragmanı olacaktır” dedi.
Ayrıca bu yıl festival programı içerisinde birçok yenilik ve sürprizler bulunuyor. Açıkhava festivalinden, kortejlere, Antalya’ya Koş Şarkısı’nın yeni düzenlemesinden, yabancılara Türk sinemasına dair istedikleri her şeye ulaşma fırsatı sunacak olan databanklara… birçok yeni etkinlik yer alacak. Detaylı bilgi için bültene mutlaka göz atın. Oldukça zor şartlar altında ve büyük özverilerle yoluna devam etmeye çalışan festivalimiz özellikle bütçe kısıntısı nedeniyle zor günler geçiriyor. Ama yine de şanına yakışır şekilde bu yıldan da açık alınla çıkmayı hedefliyor. Anlaşılan Gâvur İzmir’den sonra Nankör Antalya’da kara listeye çoktan girmiş ve ne olursa olsun bir Antalyalı olarak bu sene bizleri -özellikle son 5 yıldan sonra- daha özgür, coşkulu ve keyifli bir festivalin beklediğine inanıyorum.
(30 Haziran 2009)
Gizem Ertürk