Pembe Panter 2 (The Pink Panther 2)
Yönetmen: Harald Zwart
Yaratıcılar: Maurice Richlin-Blake Edwards
Senaryo: Scott Neustadter-Michael H. Weber-Steve Martin
Müzik: Christophe Beck
Görüntü: Denis Crossan
Oyuncular: Steve Martin (Clouseau), Jean Reno (Ponton), Emily Mortimer (Nicole), Andy Garcia (Vicenzo), Alfred Molina (Pepperidge), Yuki Matsuzaki (Kenji), Aishwarya Rai (Sonia), John Cleese (Başmüfettiş Dreyfus), Jeremy Irons (Avellaneda), Johnny Holliday (Milliken)
Yapım: MGM-Columbia (2009)
Klâsik ‘Pembe Panter’ filmlerini sevenler için Steve Martin’in Müfettiş Clouseau karakteri pek sevimli gelmeyebilir. Steve Martin, Peter Sellers’ın yerini tutamasa da yer yer kahkahalara boğuyor seyirciyi.
Blake Edwards ustanın Peter Sellers’la unutulmaz klâsiği “Pembe Panter” yeniden perdelere geldi Steve Martin’le. Yeniden çevrimlerin ilki 2006 yılındaydı. Devamında da Steve Martin yine Müfettiş Clouseau. Uluslararası soygunlarının ardından “Tornado” imzası bırakan bir soyguncu için Clouseau, “rüya takım”la çalışıyor bu sefer. Elbette düğümleri yine Müfettiş Clouseau çözüyor. Jacques Clouseau, Başmüfettiş Dreyfus’ün kendine verdiği “ceza”yı trafik polisi olarak ödüyor. Ama, uluslararası soygunlar öyle çoğalıyor ki, “Tornado”yu (Kasırga’yı) yakalamak için yine Müfettiş Clouseau’ya başvurmak zorunda kalıyor Başmüfettiş Dreyfus. Clouseau’nun adını duymak bile Dreyfus’ü çılgına çevirmeye yetiyor. Ama, görevi ona vermek için başka bir şey gelmiyor elinden. Bir araya gelen “rüya takım”da kimler yok ki… İtalyan, İngiliz ve Japon dedektiflerin yanında bir de gizemli Hintli güzel var. Hikâyede, Clouseau’nun bir türlü içini açamadığı aşkı Nicole de var. İtalyan Vicenzo, Nicole’ü görür görmez tutuluyor. Clouseau’nun kendisine ilgi duymadığını sanan Nicole de, Vicenzo’nun komplimanlarına kayıtsız kalmıyor işte. Elbette kazanan Clouseau’nun saf duyguları oluyor sonunda. Kendine “Tornado” diyen bir uluslararası soyguncu Londra’da Magda Carta eşyası çalar. “Tornado”, Roma’dan “Torino Kefeni”ni, Kyoto’da “İmparatorluk Kılıcı”nı ve sonunda da Paris’te Fransa’nın ulusal gururu “Pembe Panter” elmasını alır ve ardında da imzasını bırakır. Trafik cezalarını kesen müfettiş Clouseau, ekibin başına geçip tüm sakarlıklarıyla olayları tek tek çözüme ulaştıyor finalde ve seyirci de rahatlıyor böylece.
Tema müziği olarak Henry Mancini’nin “Pembe Panter” için bestelediği tema müziği de ön jenerikte ve filmin derinliğinde de duyuluyor. Belki de bu tema müziği, sinema tarihinin en akılda kalıcı müziklerinden biri. Henry Mancini, Ennio Morricone ve Nino Rota gibi sinemanın en unutulmaz bestecilerinden. İtalyan kökenli Enrico Nicola Mancini, 1924’te Ohio-Cleveland’da doğdu, 1994’te Kaliforniya-Los Angeles’ta öldü. Mancini, sadece “Pembe Panter” seri filmlerine beste yapmadı. Unutulmaz filmler arasında Blake Edwards’ın 1961’de “Breakfast at Tiffany’s-Tiffany’de Kahvaltı”sı, Stanley Donen’ın 1963’te “Charade-Saklambaç”ı, yine Blake Edwards’ın 1966’da “The Party-Tatlı Budala”sı bunlardan birkaçı. Blake Edwards-Peter Sellers ikilisi 1963’ten 1978’e kadar beş film çektiler. “The Pink Panther-Pembe Panter”le başlayan serüven, 1964’te “A Shot in the Dark-Karanlıkta Bir Çığlık”, 1975’te “The Return of the Pink Panther-Pembe Panter’in Dönüşü”, 1976’da “The Pink Panther Strikes Again-Pembe Panter Coşuyor” ve 1978’de “Revenge of the Pink Panther-Pembe Panter’in İntikamı” filmlerini çıkardı ortaya. Klâsik “Pembe Panter”lerde Peter Sellers’ı bilenler için Steve Martin biraz tuhaf geliyor. “The Pink Panther 2-Pembe Panter 2”de bazı sahnelerde gülmekten midenize kramp girebilir. Ama, yine de müşkülpesentler için eski “Pembe Panter”lerin yeri de dolmayabilir. Ama, bu “Pembe Panter”de de Blake Edwards’ın filmlerindeki “burlesk” denilen “savruklama” sahneler de yoğunlukta. Öncelikle tüm bir final bölümünde. Hâttâ Roma’daki restorandaki sahneler de öyle. Seyirciler gerçekten bazı sahnelerde midelerine kramp girmiş gibi kahkahalarla gülebiliyor “Pembe Panter 2” filminde. Bu yeni seride Ponton karakteri filme zenginlik katmış. Edwards’ın filmlerinde Cato karakteri aranmıyor. Elbette Nicole karakteri de iyi bir buluş. Çünkü Clouseau’nun aşka ihtiyacı vardı. Bir de Clouseau’ya kadınlar hakkında “incelikli bilgiler” veren Bayan Berenger karakterindeki Lily Tomlin de çok iyi. Clouseau’yla Nicole’ün Fransızca aksanıyla İngilizce konuşmaları çok eğlendiriciydi. Filmde, Jeremy Irons ve Fransız rockçı Johnny Holliday’in varlığı tam bir sürprizdi. Asıl adı Veslemøy Ruud Zwart olan 1965 doğumlu Hollandalı yönetmen Harald Zwart, daha çok 2001 yapımı “One Night at McCool’s-Onunla Bir Gece” filmiyle hatırlanıyor.
(15 Nisan 2009)
Ali Erden