Milyoner

Haftanın flaş filmi “Milyoner”in konusu şöyle;

Hindistan’ın varoşlarından gelen bir çocuk “Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasında tüm ülkeyi şaşkına çevirecek kadar çok soruya doğru yanıt verir. 20 milyon rupilik son soruya gelindiğinde ise donkkk!!! sesi çalar ve yarışma ertesi güne kalır. Şova ara verildiğinde polisler hile yaptığını düşündükleri Jamal’ı gece boyunca sorguya çekerler. Ve Jamal’ın verdiği doğru cevapların hayret verici hikâyeleri bir bir ortaya çıkar…

Film seyirciye şu soruyu yöneltiyor;

Bir sokak çocuğu, bilgi yarışmasında voleyi nasıl vurur?

A) Hile yaparak…
B) Şansının yardımıyla…
C) Parlak zekâsıyla…
D) Ya da kaderine yazılmışsa…

Sizce hangisi?

Filmin oluşum hikâyesinden söz etmek gerekirse; Channel 4’ün Film ve Drama Bölümü’ndeki Tessa Ross’a, Film4’ten Kate Sinclair’den bir telefon gelir. Sinclair telefonda muhteşem bir hikâye okuduğundan ve çok etkilendiğinden söz eder. Sinclair’in bahsettiği hikâye, Vikas Swarup’un yazdığı ve 12 kısa hikâyeden oluşan Q & A isimli henüz yayınlanmamış bir kitaptır. Ross hemen araştırmalara başlar ve kitabın sinema haklarını satın alır.

Senarist Simon Beaufoy ise bu 12 hikâyeyi ustalıkla birleştirerek müthiş bir senaryo çıkarmış ortaya… Beaufoy’un şu sıralar The Raw Shark Text isimli yeni bir kitap uyarlaması üzerine çalıştığını da söyleyelim… Filmin yönetmeni 28 Gün Sonra (28 Days Later) ve Gün Işığı (Sunshine) gibi filmleriyle dikkat çeken İngiliz yönetmen Danny Boyle… Filmin kurgusunu yapan Chris Dicknes tıpkı yazar Swarup’un söylediği gibi Hindistan’ı hızlı çekimdeki bir şehir gibi beyazperdeye aktarıyor. Buna da hayran kalmamak elde değil. Hindistan’ın hızla büyüyen bir şehir olduğuna dikkat çeken film bu gelişmişlik içinde yoksulların nerede durduğuna dikkat çekiyor. Zeki Demirkubuz’un Kader’indeki Ufuk Bayraktar misali aşkından ne olursa olsun vazgeçmeyen Dev Patel’in (Jamal) performansı görülmeye değer.

Hint filmlerine özgü masalsı anlatım da unutulmamış… Hindistan Sineması tadı almak isteyenler, Hindistan’ı keşfetmek isteyenler ya da sadece iyi bir film izlemek isteyenler için İngiliz yapımlı “Milyoner” ilk tercih olmayı hak ediyor!

(04 Mart 2009)

Gizem Ertürk

“Milyoner” üzerine bir yorum

  1. Milyoner, Oscar töreninden sonra tanındı sanırım. Daha öncesinde filmin ismini ya da filmle ilgili en ufak yazı görmemiştim internette. Ben kendimi biraz şanslı görüyorum. Çünkü Oscar’dan önce izlemiştim. Oscar gecesi de “Umarım en iyi film Milyoner seçilir” diye düşünmüştüm. Tabi bu fikrim ‘”Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi”ni izledikten sonra değişti. Daha önceleri, şahsen Brad ile Angelina’nın filmlerine karşı antipati duyardım. Lâkin çiftimiz son filmlerinde üstün performans sergilemişler. Beğendim! Neyse biz asıl filmimize dönelim… Milyoner’e ‘harika dört dörtlük’ diyemem ama ‘dört üçlük’ü hak eder. Bazı yerleri içime pek sinmedi. Tamam! Oyuncular Hintli, mekân Hindistan, fakat senaryonun tamamını Hint’e özgü bulmuyorum açıkçası. Bazı yerler çok Amerika’ya özgü olmuş. Özellikle de sonlara yaklaşırken. Hele bitiş kısmı orijinal bir Hollywood filmini aratmıyor. Kısacası; “Bu film Bollywood başlamış, Hollywood bitmiş.” Bir de azıcık müzik kısmından söz edeyim. Rahman’ın ödül aldığı o iki müzikten daha iyi bir parça vardı. O da hiç şüphesiz bence “M.I.A. – Paper Planes.” Son olarak “Kenan Işık’dan Milyoner yorumu”nu okumamışsanız, okumanızı tavsiye ederim. Esen kalın.

Yorumlar kapalı.