Benzersiz Mustafa Kemal’in Askerleri Yokluk Çağı’nın, Tok Gözlülük ve Fedakârlık Çağı’nın Askerleridir

Uzun yüzyıllar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan ve Osmanlı işgâli altında yaşayan Yunanistan’ın Ordusu’nun Ege bölgemizi işgâl ederek İç Anadoluya/Ankara’ya doğru yürümesine ve bu işgâlcilere karşı verilen mücadeleyi/savaşları küçümseyen insanlarımız vardır. Oysa Yunanistan’ı o dönemin en güçlü devletlerinden Fransa ve üzerinde güneş batmayan İngiltere İmparatorluğu desteklemiştir. Hele İngiltere o kadar güçlüdür ki İstanbulun Ruslarca işgâlini 19. yüzyılda bir sözüyle engellemiştir. Rus ordusunun Yeşilköy önlerine kadar geldiği, bunun anıtını diktiği ve İngilterenin karşı çıkması üzerine de İstanbulu işgâlden vazgeçtiği/geri çekildiği günlerden bu yana en kötü ve en karanlık günlerimiz Yunan Ordusu’nun İzmir’e çıkmasından sonra yaşanmıştır.

“Son Buluşma” Mustafa Kemal’in askerlerinden son üçünün yaşamlarının son günlerine bizi tanık eden bir belgeseldir. Nesli Çölgeçen, “Kardeşim Benim”den sonra Arzu Film’in beyni, dahi yönetmen Ertem Eğilmez’in desteklediği Yavuz Turgul, Başar Sabuncu gibi yetenekli, şanslı yönetmen ve senaryo yazarlarından biri olmuştur. “Kardeşim Benim”, ”Züğürt Ağa”, “Selamsız Bandosu” ve “İmdat ile Zarife” gibi seçkin ve mutlaka izlenmesi gereken, mutlaka DVD arşivinizde bulunması gereken filmler Nesli Çölgeçen’in imzasını taşır. Metin Anter ve bir ara tekstilcilik de yapan Nedim Anter kardeşler “Son Buluşma”ya yapımcı olarak imzalarını atarak çok önemli bir kültür hizmetinde bulunmuşlardır. Anter kardeşler çok önemli bir kültürel boşluğu doldurmuşlardır. Vatanını, Atatürk’ü, Atatürk’ün çalışma arkadaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti’ni, şehit ve gazilerimizi seven herkesin sinema salonlarında izlemesi gereken, gelecekte yasal DVD’si çıktığında satın alarak çocuklarına torunlarına hediye etmesi ve izletmesi gereken bir filmdir “Son Buluşma”.

Bu vatanda yaşayan herkesin tüm şehitlerimize ve gazilerimize olduğu gibi, “Son Buluşma”nın kahramanları Son Üç Gazi’mize de, yakınlarına da hiçbir zaman ödenemeyecek maddi ve manevi borçları vardır. Bugün vatanımız yabancı orduların işgâli altında değilse bu onların müthiş fedakârlıkları sayesindedir.

O’nlar Balkan Savaşları, Dünya Savaşı ve sonrasında işgâlci ordulara karşı verilen dişe diş mücadeleye aç, susuz, yalın ayak, üzerlerindeki yırtık pırtık giysilerle katılmış ve tek varlıkları olan hayatlarını ortaya koymuşlardır. Çoğu silâh bulamadığından şehit düşen ya da yaralanan arkadaşlarının silâhlarını kaparak savaşa katılabilmiştir.

“Son Buluşma”nın gazileri de diğer gazilerimiz gibi Türk devletinin bağladığı gülünç, sadaka gibi bir maaşla yaşamaya zorlanmışlardır, ne yazık ki.

Mustafa Kemal’in askerleri Yokluk Çağı’nın Tok gözlülük ve Fedakarlık Çağı’nın askerleridir. Onları hiçbir zaman unutmamalı ve unutturmamalıyız. Varlık Çağı’nın Aç Gözlülük Çağı’nın Egosantriklik Çağı’nın kurbanları olan bizler onları anlamayı ve sevmeyi “Son Buluşma” sayesinde öğrenmeliyiz ve denemeliyiz.

“Son Buluşma”da görüldüğü ve görülebileceği gibi üç gazinin de ilerleyen yaşlarından dolayı doğal olarak hafızalarında anlatabilecekleri, bizlerle paylaşabilecekleri çok az anekdot kalmıştır. Hafızaları büyük ölçüde boşalmıştır ve silinmiştir. Ne yazık ki bu O’nların değil bizlerin hatası ve ayıbıdır.

Bu tür film ve filmlerin 1920’lerde, 1930’larda, 1940’larda, 1950’lerde, 1960’larda, 1970’lerde, 1980’lerde, 1990’larda yapılmaması üşengeç, bugünün işini yarına bırakan, tarih bilincine hiç sahip olmayan, tembel bir insan topluluğu olduğumuzun eşsiz bir kanıtıdır. Türkiye’de 90 yılı aşkın bir süredir uzun metrajlı filmler çekildiğine göre bu gazilerden binlercesiyle binlerce röportaj filmler belgeseller son seksen yılda yapılmış olmalıydı.

Yine de Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum sancıları çektiği günlerin üç yorulmaz savaşçısının ve tanığının son aylarının belgelenmesi bile her türlü takdirin ötesinde bir davranıştır. Nesli Çölgeçen, Metin Anter, Nedim Anter’e, gazilerimize gözleri gibi bakan ailelerine, yakınlarına ve onları sevgi çemberi içine alan milletimize bin kere, on bin kere teşekkür ederiz.

Bu arada bu konuda hiç kimseyle konuşmadık ama anlı şanlı sponsor firmalarımızın “Son Buluşma”ya destek olmadıklarını sezdik. Bu saatten sonra bile destek ve sponsor olabilirler. Bir an önce harekete geçsinler. Pamuk eller cebe.

(10 Kasım 2008)

Hakan Sonok

hakan.sonok@tr.net