45. Altın Portakal Film Festivali’nde üç yıldır gerçekleştirilen Yarının Sinemacıları etkinliği kapsamında, Türkiye’nin dört bir yanında sinema eğitimi alan üniversite öğrencileri Hillside Su Otel’de Zeki Demirkubuz’la sinema atölyesi gerçekleştirdi. Genç sinemacıların sorularıyla şekillenen etkinlikte Zeki Demirkubuz da kendi filmografisi ve sinema üzerine düşüncelerini samimiyetle paylaştı. “Sinema yapmayı ahlâki bir mesele olarak ele alıyorum.” diyen Demirkubuz, kendi tecrübelerinden hareketle sinemadaki tüm seçim ve kararlarda ‘akıl’dan çok ‘sezgi’ye güvendiğini söyledi.

Altın Portakal için yarışan ulusal filmlerden, Cemal Şan’ın yönettiği Dilber’in Sekiz Günü de festival kapsamında seyirci karşısına çıktı. Yönetmen Cemal Şan, oyuncu Nesrin Cavadzade ve görüntü yönetmeni Cengiz Uzun da gösterimin ardından festival kafede soruları cevapladı. Filmin, daha önce gösterime giren Zeynep’in Sekiz Günü ve henüz gösterime sokulmayan Ali’nin Sekiz Günü ile bir üçlemeyi oluşturduğunu söyleyen yönetmen Şan, “Başlarken amacım aşkla ilgili üç kelimeye dair üçer film yapmaktı: akıl, kalp ve ruh.” diye konuştu.

Yönetmenliğini Bahriye Kabadayı’nın yaptığı Devrimci Gençlik Köprüsü belgeseli, Ekim ve Kasım aylarında Brüksel, Frankfurt, Roma ve Zürih’te Avrupa seyircisiyle buluşacak.
Devrimci Gençlik Köprüsü, 1969 yılında Boğaziçi Köprüsü’nün yapılması kararını protesto eden 68 kuşağı tarafından Hakkâri’deki Zap Suyu üzerine yapılan köprünün adı. Aynı adı taşıyan belgesel film, bu öyküden yola çıkarak paralel bir sinematografik anlatımla, 68 ruhunu, genç olmayı, direnme ve hayalleri gerçekleştirme gücünü, doğuyu ve batıyı, dünü ve bugünü yansıtmaya çalışıyor.

Çağan Irmak imzalı Ulak, bu yıl 18 – 28 Kasım tarihleri arasında 32.si düzenlenen Uluslararası Kahire Film Festivali’nin resmi yarışmalı bölümüne seçildi. 27. İstanbul Film Festivali’nde Halk Jürisi Özel Ödülü (En İyi Film) ve 15. Adana Altın Koza Film Festivali’nde Umut Veren En İyi Genç Erkek Oyuncu (Kaya Akkaya) ve Halk Jürisi Özel Ödülü (En İyi Film) alan filmdeki Ulak şöyle tanımlanıyor: En derin kuyudan daha derindeydiler. En karanlık kalpten daha siyahtılar. Hiç umut yoktu. Ve bir gün, heybesinde sırlarla, uzak bir diyardan “O” geldi. Onlara sevmeyi, inanmayı ve cesareti anlattı. İnananlar beklediler, çünkü biri daha gelecekti.

45. Altın Portakal Film Festivali yarışma filmlerinden Son Cellat ekibi, gösterimin ardından festival kafedeki söyleşide soruları cevapladı.
Söyleşiye yönetmen Şahin Gök, reji asistanı Gülşah Zebil, oyuncu Atilla Saral, filmin kurgusunu yapan Mevlüt Koçak ve filmin müziklerini yapan Mazlum Çimen katıldı.

45. Altın Portakal Film Festivali’nde yarışan, Yeşim Ustaoğlu’nun yönettiği Pandora’nın Kutusu filmi seyirci karşısına çıktı. Gösterim sonrasında da yönetmen Yeşim Ustaoğlu ile oyuncular Derya Alabora, Onur Ünsal ve Osman Sonant, festival kafede soruları cevapladı. Film için Alzheimer hastalığıyla ilgili uzun bir araştırma dönemi geçirdiğini söyleyen yönetmen, “Sadece ben değil oyuncularla birlikte ekip olarak uzun bir çalışma dönemi geçirdik.” dedi. Hastalığın yanı sıra ‘küflenmiş bir aile’ hikâyesi anlattıklarını söyleyen Ustaoğlu, “Kışın çalışmayı, sisli – puslu görüntüleri kullanmayı da bu yüzden tercih ettik.” diye konuştu.

4. Uluslararası Avrasya Film Festivali’nde sinemaseverlerle buluşacak olan Körlük (Blindness) filmi, kırmızı halı töreninde başrol oyuncusunu da ağırlayacak. Cehennem Silâhı, Predator 2, Testere ve Mor Yıllar filmleriyle tanınan usta oyuncu Danny Glover son filmi Körlük’ün galasına katılmak içi Antalya’ya geldi. Üzerindeki Martin Luther King resimli tişörtüyle oteline yerleşen Glover, Salı (bugün) günü Jose Saramago’nun aynı adlı romanından Fernando Meirelles’in uyarladığı filminin galasına katılacak.

45. Altın Portakal Film Festivali’nin ulusal yarışma bölümünde yer alan Pazar: Bir Ticaret Masalı filminin yönetmeni Ben Hopkins ile oyuncular Genco Erkal, Tayanç Ayaydın, Şenay Aydın, filmin müziklerini besteleyen Cihan Sezer, yapımcı Roshanak Behesht Nedjad ve dağıtımcısı Ceyda Tufan, film sonrası festival kafedeki söyleşiye katıldı. Yaklaşık on yıldır Türkiye’de bulunduğunu anlatan İngiliz yönetmen Ben Hopkins, neredeyse kusursuz Türkçesi ve sempatik tavırlarıyla söyleşiye gelenlerle sıcak bir iletişim kurdu.