Etiket arşivi: Flow

Ve Yelkenli Yol Alırken

77. Cannes Film Festivali’nin ‘Belirli Bir Bakış / Un Certain Regard’ seçkisinde dünya prömiyerini yapan ‘Flow: Bir Kedinin Yolculuğu’, adım adım yaklaşan bir felâketin ardından yaşam savaşı veren dünya canlılarının serüveni üzerinden ilerliyor. Filmin merkeze aldığı kara kedi, insanların var olmadığı -belki de çoktan terk ettiği- ormanın huzurlu sükûnunda dolanırken bir grup köpekle karşılaşıyor. Köpekler yakaladıkları balık için kavga ederken balık kedinin kucağına düşüyor. Kedi ile köpekler arasındaki kaçıp kovalamaca sürerken, bir geyik sürüsünün telaşlı ayak sesleri ile yaklaşan felâketten haberdar oluyoruz. Dev su kütlesi önüne çıkanı yutarken ormanın o huzurlu ahenginden geriye bir şey kalmayacaktır.

‘Flow’, distopik bir gelecekte dünyanın sonuna dair çok yaratıcı bir animasyon. Kara kedi ile onu takip eden Labrador Retriever taşkın sular arasından ulaştıkları köhne yelkenlide tembel kapibara ile karşılaşıyor. Derken gökten süzülen bir katip kuşu, daha sonra yıkıntılar içindeki parlak cam nesneleri sepetine dolduran süslü lemur hikâyeye dahil oluyor. Birbirine benzemeyen bu canlıların teknenin dümenine hakim olup selamete kavuşmaları için farklılıklarına rağmen işbirliği içinde olmaları gerekmektedir. Birlikte yaşamaya çabalarken karşılıklı uyum her vakit sağlanamıyor gerçi, bu da geminin rotadan çıkmasına ve grubun tehlikeler ile burun buruna gelmesi ile sonuçlanıyor.

2019 yapımı ilk uzun metrajı ‘Away’ ile Annecy’de en iyi film ödülünü kazanmış olan Litvanyalı yönetmen Gints Zilbalodis, Cannes’dan sonra ünü tüm dünyaya yayılan Oscar adayı yeni filminde harikalar yaratmış. Yapım, diyalogsuz anlatım tarzı ve yenilikçi animasyon teknikleri ile gerçekten göz kamaştırıyor. Bilgisayar destekli çizimleri ile elle boyama stili izlenimini koruyan sinemacı, kaydedilmiş hayvan sesleri ile yakaladığı gerçekliği, distopik, yer yer metafizik öyküsü ile ustaca kaynaştırmış. Diğer canlıları bilmem ama hayatım boyunca haşır neşir olduğum kedinin tabiatını ve jestlerini mükemmel yakalamış. Matiss Kaza ile birlikte senaryo, Richards Zajupe ortaklığı ile harika ses bandında imzası olan Zilbalodis, tam olarak 7 yılını almış müthiş serüveninde animasyonun sanat yönetmenliği, sinematografi ve kurgusunu da bizzat üstlenmiş.

Teknik başarısının yanı sıra kurduğu metaforik kıyamet evreni ile göz kamaştırıyor Rigalı sinemacı. Yelkenlideki hayvanlar imgesi Nuh’un Gemisi meselini akla getiriyor. Her biri farklı cinsten olan canlıların teknedeki uyumu bozması, bu arada dümenin kırılması, olan bitene kızarak gökyüzüne süzülen kâtip kuşunun ayrılığı, çağımız dünyasındaki uluslararası uyuşmazlıkların, Avrupa Birliği anlaşmasındaki çatlakların metaforu gibi duruyor. Zilbalodis tüm olumsuzluklara karşın karamsar değil ama. Jenerik sonrasına kalanlar bu umuda tanıklık edecektir.

(09 Şubat 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Dayanışma ve Yoldaşlık: Kedi

“Öyle büyük dostlarız ki, kelimesiz anlaşırız” diyor şair. Bir kedi, bir köpek, bir kemirgen (kapibara), bir lemur ile bir kuş -zaten konuşamıyorlar ya, koyun bu bilgiyi bir tarafa- sessizce anlaşıyor, etkileşiyor, dayanışıyor ve birbirini koruyor, kurtarıyor.

Gint Zilbalodis, gerçekten çok başarılı, bir o kadar da anlamlı animasyon filmi “Flow: Bir Kedinin Yolculuğu”nda, birbirleriyle geçinmesi imkânsız hayvanları bir teknede yaşama tutunduruyor. Gerçek gibi değil, çizildiği belli bir film. Bu yalınlık, izleyiciyi görüntüyle birlikte taşıdığı içeriğe yönlendiriyor. Belli ki sesin kullanılmadığı (hayvanların kendi sesleri varsa da neredeyse duyulmayacak kadar az, kısık) filmin anlamı düşürülmek istenmemiş. Tabii ki, müziğin önemi daha bir çıkmış öne. Müzik gerçekten iyi tasarlanmış.

Kedi, kendi halinde, dünyanın sessiz güzelliği içerisinde, ama köpeklerin saldırısından korkarak yaşarken birden her tarafı su basar. Tipik bir Nuh efsanesi. Su, her şeyi yutar. Hiçbir canlı kurtulamayacaktır, teknedekiler dışında. Bin yıllara dayanan kültürel birikim bular altında kalınca teknedekiler ister istemez birbirleriyle anlaşmak zorunda kalırlar. Tembel kapibara, teknenin

ilk konuğudur, kedi onun yanına gelir. Kendini beğenmiş hatta narsist bile diyebileceğimiz lemur, her şeyin kendi etrafında dönmesini ister. Biraz sakar olsa da iyimser labrador köpeğinin arkasından uzun bacaklı, turnayı andıran beyaz kuş doğaları gereği birbirlerini sevmeseler, istemeseler de her şeylerini paylaşırlar. Bir de balina var, kediyi yaşama bağlayan ve gerçekten duygu yüklü sonu.

Konusu, özellikle çocukların da anlayabileceği gibi yalın bu filmi erişkinler de izlemeli. Büyükler izlerlerse, dünyanın geleceğini görebilir ve ona göre doğal yaşama daha çok önem verirler. Çocuklar ise bu filmin etkisiyle büyüklerini de yönlendireceklerdir. Filmi izlerken kendisiyle hesaplaşmayan, yüzleşmeyen var mıdır, bilemem ama bir şey biliyorum: Bu küresel ısıtma, bu betonlaşma, bu fosil yakıt kullanımı, bu ağaç kesimi sürdükçe dünyamız daha bir yaşanmaz olacaktır.

Jeneriği ardından bir sürpriz bekliyor sabırlı izleyiciyi…

25 Ocak 2025’ten başlayarak gösterimde…

(22 Ocak 2025)

Korkut Akın

[email protected]