Judy

Ropert Goold’un yönettiği ve Renee Zellweger, Rufus Sewell, Jessie Buckley ile Finn Wittrock’un oynadığı Judy, 03 Ocak 2020’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Sinema unutulmaz efsane oyuncularından Judy Garland’ın Londra’ya yerleştikten sonraki, parlak olduğu kadar hayatının zorlayıcı ve tüketici son günlerini anlatan Judy filmi çocuk yaşta büyük üne kavuşan, Oz Büyücüsü filmiyle yıldızı parlayan, “Somewhere Over the Rainbow” adlı şarkısı hâlâ dillerde olan, Hollywood tarihinin en büyük müzik yıldızı Judy Garland’ı ve onun sahnedeki benzersiz başarısını beyazperdeye taşıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Judy yazısına devam et

25. Gezici Festival Başlıyor

Sinema seyircisi için uzağı yakın etmek, sinemanın seçkin örneklerini Türkiye’nin farklı kentlerindeki seyircilerle buluşturmak, kültür hayatımızı zenginleştiren karşılaşmalara vesile olmak için yıllardır aynı heyecanla yollara düşen Gezici Festival 25 yaşında. Bu Cuma günü Ankara’da perdelerini açacak festival, bir kez daha modern sinemanın örneklerini ve sinema sanatının klâsiklerini beyazperdede izleme fırsatı sunarken, film programını destekleyen etkinliklerle, sinemaya bakışımızı derinleştiren sohbetlere, deneyimlere alan açmaya devam edecek. Festival, 29 Kasım’da başlayacak, Ankara, Sinop ve Kastamonu’daki sinemaseverlerle buluşacak.

25. Gezici Festival Başlıyor yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Midway

Farklılıklarınızı öne çıkarmaya ve karşınızdakini o farklılıkları ileri sürerek sömürmeye çalışırsanız kavga kaçınılmaz olur. İki ülke arasındaki kavgaya savaş diyoruz. Olmasa da olur. Savaş iyi bir şey değil, ama barış içinde geçen yıl sayısı bir elin parmaklarını ancak geçiyor. Haklı savaş yoktur, ama her ne olursa olsun savaşıyoruz, sonuçta pek de değişen bir şey olmuyor, o ayrı konu… İkinci Dünya Savaşı, bugüne kadar yaşanan en kanlı, en … Devamı… »

Atilla Dorsay sadibey.com’da

Duayen sinema yazarımız Atilla Dorsay, yazılarıyla sadibey.com’a destek vermeye başladı. Dorsay, 1966 yılından itibaren Cumhuriyet Gazetesi’nde sinema üzerine yazmaya başladı ve sonra bunu asıl meslek olarak seçti. Cumhuriyet Gazetesi’nde 27 yıl yazdıktan sonra ayrıldı, Milliyet, Yeni Yüzyıl ve Sabah Gazetesi’nde yazdı. İnternet ortamında t24.com.tr ve ortakoltuk.com adlı web sitelerinde yazan Atilla Dorsay, Alejandro Landes’nın Berlin Film Festivali’nde dikkat çeken Monos adlı yabancı filmin eleştirisiyle sadibey.com’da da destek vermeye başladı. Değerli yazarımıza katkıları için çok teşekkür ederiz.

Kader Postası: Müebbet Aşk, Müebbet Mektuplaşma…

Olmayan bir kasabada, olmayan bir hayatın içinde olan, ama gerçekten olan bir kadının hikâyesi “Kader Postası”.

Zeynep için Yusuf, Yusuf için Zeynep çocukluk arkadaşı, aşkı, her şeydir… Bir gün hiç ummadıkları bir şey olur: Büyürler. Dolayısıyla da ayrılırlar. Zaten yönetmenlerin anlatmak istedikleri de o ayrılıkla birlikte kadının öyküsü. Düşlerinde yaşattığı o çocukluk aşkını mektuplarda arayan kadının öyküsü. Kasaba, anne babası, arkadaşları ne kadar karşı çıkarlarla çıksınlar mektuplar belirleyici olacaktır Zeynep’in yaşamını. Elif Akarsu Polat, Çiğdem Bozali birlikte çekmişler bu ilk filmlerini… Hayatın temelinde kadın varsa ve kadınlar olmadığında hayat duruyorsa, Zeynep’te simgeledikleri “kadın”ı gerçekten iyi betimlemişler.

Özenli, titiz…

İnce eleyip sık dokumuşlar senaryolarını yazarken, yazıp silmiş, silip yeniden yazmışlar… çekerken de aynı titizliği göstermişler tabii… Belli ki dayanışma ile çıkmış “Kader Postası”. Zeynep gençken eteği dizlerinin üstündeyken, erişkinliğe erdiğinde dizlerinin altına dek uzamış. Bu, ne kadar karşı çıkarsa çıksın mahalle baskısının galip geldiğinin göstergesi inceden. Öte yandan Zeynep’in büyüdüğünün göstergesi de…

Bir filmde bir meslek erbabı, hele de yanlış yaptığında o meslek büyükleri hemen kamuoyu oluşturmaya kalkışır, öykü de, anlatılan da, çabalar da bir anda o tartışmanın altında ezilir… En tam da bu duyarlılıkla yönetmen iki arkadaş 84 plakalı araçlar sürmüş yollara.

Diğer birkaç özenli detayı merakla ve heyecanla izleyecek olanlara bırakalım.

Soğukkanlı geçiş…

Bu tizliğe Zeynep’in neredeyse iki giysiyle, tek pabuçla filmi bitirmesi yakışmadı, ama nazarlık olsun diyelim… Yeşilçam’da tasarruf öyküleri meşhurdur (Lokantayı kapatan sevgili veya -benim başımdan geçen- ilanı aşk edecektir, tamam lokantayı kapatmıştır, ama masada bir çiçek olsa anın ruhunu çok daha güçlü yansıtmaz mı? Prodüksiyonun buket bile değil, bir dal çiçek almaya parası yoktur).

Bir de öykünün kurgusunda (yine Yeşilçam deyişiyle “soğukkanlı geçiş”le göz ardı edilen) küçük hatalar var, dikkatli izleyicinin yakalayacağı. Yine de tüm bunlar filmin gücünü, değerini düşürmüyor, aksine yükseltiyor. Çünkü önceden tahmin edilebilecekler nedeniyle daha görmeden yorumlama fırsatınız oluyor. Bu da ilginç bir deneyim, bana sorarsanız.

Kim ne derse desin…

Elif Akarsu Polat ile Çiğdem Bozali iyi bir senaryo ve film çıkarmışlar. Sımsıcak duygu yüklü ve rahat izlenen filmin konusu ve akışı dozunda… Ritmini bir tık hızlandırabilselerdi -ki, iyi bir montajcının altın makası bunu başarabilir- çok daha üst düzey film diyebilirdim.

Kader Postası
Yönetmen Elif Akarsu Polat, Çiğdem Bozali
Oyuncular Boncuk Yılmaz, Benian Dönmez, Şahin Ergüney, Tansel Öngel, Görkem Yeltan…
6 Aralık’ tan başlayarak gösterimde…

(04 Aralık 2019)

Korkut Akın

[email protected]

7. Kayseri Film Festivali Başlıyor

Talas Belediyesi ev sahipliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü destekleriyle ve Kadir Turna direktörlüğünde gerçekleşecek olan 7. Kayseri Film Festivali sinemadan aldığı ilhamla yarın başlıyor. Bu yıl Ufuk Bayraktar, Serdar Orçin, Mehmet Çepiç, Yağmur Ün, Nilay Erdönmez, Suna Yıldızoğlu, Yusuf Sezgin, Alican Yücesoy gibi ünlü isimlerin katılımıyla gerçekleştirilecek festivalde sinemamızın birçok filmi Kayserili sinemaseverlerle buluşacak. “Sinema Düşleri Gerçek Gerçekleri Düş Yapar…” sözü ile sinemaseverlerin bol bol hayal kurabilecekleri filmlerin, atölyelerin, sergilerin, söyleşilerin ve panellerin olduğu festival 4 gün sürecek.

7. Kayseri Film Festivali Başlıyor yazısına devam et

Yapımcı Elif Dağdeviren, TÜRSAK’ın Başkanlık Koltuğunda

1991 yılında sinema, televizyon, güzel sanatlar, basın, iş ve politika dünyasında tanınmış 215 üyenin katılımıyla kurulan ve kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olan TÜRSAK – Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı’nın 11. Kurucular Kurulu Toplantısı’nda Yapımcı Elif Dağdeviren oy birliği ile vakıf başkanlığına seçildi. 23 Kasım Cumartesi günü Bahçeşehir Üniversitesi Galata Kampüsü’nde gerçekleşen toplantıda başkanlığa seçilen Elif Dağdeviren konuşmasında, TÜRSAK’ın günümüzün değişen koşullarına uygun olarak yeniden konumlandırılması ve 2020 yılına ait paylaşımlarda bulundu.

Yapımcı Elif Dağdeviren, TÜRSAK’ın Başkanlık Koltuğunda yazısına devam et

Eskişehir Sinema Günleri

Katadrom Art Colony, Sinema Günleri’yle, Eskişehir’in ve Tepebaşı’nın zengin kültür sanat yaşamına yeni renkler katmaya hazırlanıyor. 29 Kasım – 02 Aralık 2019 tarihlerinde gerçekleşecek olan Eskişehir Sinema Günleri gerek zengin içeriği, gerek konuklarıyla dört günlük heyecan yaşatacak. Etkinliğin odağında 22 Mayıs’ta kaybettiğimiz sinema ustası, yönetmen Yavuz Özkan yer alıyor. Maden, Yengeç Sepeti, Bir Erkeğin Anatomisi ve Hayal Kurma Oyunları’ndan oluşan dört filmlik seçki ve Z1 Film Atölyesi işbirliğiyle, Yavuz Özkan arşivinden derlenen, Yavuz Özkan: Hayal, Tutku ve Mücadele Sergisi, 30 Kasım’da Art Colony’de açılacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Tanıtım Filmi

Eskişehir Sinema Günleri yazısına devam et

6. Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri

6. Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri, 04 – 08 Aralık 2019 tarihleri arasında Akbank Sanat’ta izlenebilecek. Kino İstanbul tarafından Cineteca di Bologna ile Eye Filmmuseum ortaklığında düzenlenen sinemanın erken dönemine adanmış Türkiye’nin ilk ve tek film sunumu olan etkinlik, diğer mekânlarla birlikte Akbank Sanat’ta da seyirciyle buluşuyor. Ana teması ‘Bilinmeyen’ olarak belirlenen etkinlikte sinemanın ilk dönemi, o dönemin insanlık tarihi için bilinmeyenleri ve bilim kurgu türünün ilk örnekleri yer alacak. Gösterilecek tüm filmler en son restorasyonlu kopyalarıyla gösterilirken filmler canlı müzik eşliğinde seyredilecek.

  • Basın Bülteni
  • Trailer
  • Web Sitesi

6. Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri yazısına devam et

Midway, Pearl Harbor’dan Sonra Dünyanın Kaderini Değiştiren Savaş, 29 Kasım’da Altyazı ve Dublaj Seçeneğiyle Sinemalarda

29 Kasım’da vizyona girecek olan Midway filmi, ABD’nin 2. Dünya Savaşı sırasında Japonya ile bir dönüm noktası olan Midway Muharebesi’nin gerçek hikâyesini anlatıyor. Filmin başrollerinde Patrick Wilson, Luke Evans, Woody Harrelson ve Mandy Moore gibi usta isimler yer alıyor. Yönetmen koltuğunda ise bilim kurgu türünde sinema tarihine adını yazdıran Roland Emmerich var. Emmerich’in Midway’de yer alacağını duyurduğu günden bu yana film son yılların en çok beklenen savaş filmleri arasındaki yerini aldı. 150 milyon dolarlık bütçesi ile 2019’un en iyi savaş filmlerinin ilk sırasına yerleşen film yayınlanan fragmanıyla görsel açıdan fark yaratacağını da ispatlamış oldu.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

VisionIST’in Son Gününde Bir Çok Konu Profesyonellerce Tartışıldı

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin 9. yılında, film endüstrisinin buluşmasını sağlayan VisionIST Endüstri Günleri’nin son gününe Pınar Altuğ ve Birol Güven katıldı. Ayrıca Levent Erden, Marsel Kalvo ve Faruk Güven’in katılımıyla Film Projemi Doğru Networke Nasıl Ulaştırırım? paneli gerçekleştirildi. Oyuncu Ruth Gabriel, Yansımalar etkinliğinde tecrübelerini aktardı. Film Seti Programlamada Yenilikler konu başlığında ise yönetmen Uğur Yeşiloğlu güncel bilgiler verdi.

VisionIST’in Son Gününde Bir Çok Konu Profesyonellerce Tartışıldı yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Hayat “Küçük Şeyler”le Örülüyor

Sinema filmini salonda izleyen insanlar hayata çok farklı açılardan, odaklanarak bakmayı bilen insanlardır. Çünkü, evde televizyon izlemek gibi sadece zaman öldüren bir eylem değildir film izlemek. Görmek, anlamak, buna da bağlı olarak hayatı düzenlemek, yani yenilenmek demektir. Bahar ile Onur, krediyle -ama epey lüks- bir ev almış, ikisi de çalışan, birbirini seven çifttir. İnsan kendisine ne kadar dürüstse karşısındakine … Devamı… »

Kapitalist Düzenin Sözleşmeli Köleleri

Kırklı yaşlarının başlarındaki Ricky, dört kişilik çekirdek ailesinin daha iyi koşullarda yaşaması için çabalamaktadır. Akla ne gelirse her türlü inşaat işini yapmış, mezar bile kazmıştır. Bir ev sahibi olma ve kiradan kurtulma girişimi 2008 mali kriziyle birlikte yitip gitmiştir. Her kış şantiyelerde kıçının donmasından bıkmış, sistemin ona sunduğu ‘kendi işinin patronu ol’ vaadine kapılmıştır. Evlere saat başı giderek yaşlı ve muhtaç insanların bakımını yapan karısını, iş aracı otomobilini satmaya razı ederek bir kamyonet satın alır. ‘Hızlı Kargo’ kuruluşlarından birinin sözleşmeli sürücüsü olarak daha fazla para kazanma ve iki sene içinde başını sokacak bir eve sahip olmanın hayalini gerçekleştirmeye koyulur.

Sosyalizmin yılmaz sözcüsü İngiliz sinemacı Ken Loach’un, geçtiğimiz Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan son filmi ‘Üzgünüz, Size Ulaşamadık / Sorry, We Missed You’ işte bu ailenin hikâyesini anlatıyor. Alabildiğine minimal bir estetikle, altı çizilmiş bir gösterişsizlikle. 82 yaşındaki usta yönetmen her zamanki gibi tavizsiz bir anlatım tutturuyor. Geç kapitalizmin sosyal refahın yerlerde süründüğü yeni düzeni içinde ayakta kalmaya çalışan emekçiler, özel şirketlerin -aslında toplumun- kandırmacasının kurbanı oluyor ve iş yükü tümüyle sırtlarına binmiş bir halde sözleşmeli köleler haline geliyorlar.

Nasıl mı oluyor? Şirketlerle sözleşme imzalayan işçiler herhangi bir maaş almıyor, yaptıkları iş üzerinden ücretlendiriliyor. Kesin bir mesai saati yok, her an hazır olmak zorundalar. Filmdeki örnekten yola çıkarsak, Ricky’nin hizmet verdiği ‘hızlı paket teslimi’ firmasında sürücülerin sadece teslimatları değil, her bir hareketi kontrol altında. Yanlarında taşımak zorunda oldukları elektronik tarayıcı, araçlarından iki dakika uzaklaşsalar bip sinyali vermekte. Bırakın yemek yemeyi, en basit ihtiyaçları için bile vakitleri yok. İşemek için yanlarında plastik bir şişe bulundurmaları o yüzden telkin ediliyor onlara. Herhangi bir güvencesi, sendikası olmayan bu işte her türlü risk işçinin omuzuna yüklenmiş. Ricky hastalandığında veya bir kazaya uğradığında yerine yedek bir şoför bulmaya mecbur, yoksa ceza ödemek durumunda kalacaktır. Herhangi bir teslimat gecikirse yahut elektronik tarayıcının başına bir şey gelirse bunun tazminini de yine sürücü karşılayacaktır.

Sabahın erken saatlerinden geç vakitlere kadar ev ev dolaşan, uzak mesafelere gidebilmek için ona kolaylık sağlayan iş aracı elden çıktığı için gün boyu otobüslerde sürünen evin annesi Abbie de kocası gibi pestili çıkmış bir halde geç saatlerde evine dönebilmektedir. Mevcut tempo aile düzenini de sarsacak, yaşadıkları düzene isyan eden ergen oğulları ile sorun yaşayacaklardır. Bu tablo karşısında ‘herşeyin kontrolünden çıktığını’ haykırır Ricky. Giderek sonsuz bir bataklığa saplandığını hissetmektedir. Sistem onları tuzağına düşürmüştür bir kere.

Loach dijital devrim üzerine de önemli şeyler söylüyor filminde. Gelişen teknolojinin çalışan insanı özgürleştireceği düşüncesinin, teknolojinin kullanma biçimiyle nasıl bir zincirli köleliğe evrildiğini gözler önüne seriyor. Evin oğlu Sebastian’ın cep telefonu elinden alındığında çılgına döndüğü sahnede annesinin, ‘onun tüm hayatı telefonu, herşeyi onun içinde’ sözleri ibret verici bir başka gerçeği yüzümüze çarpıyor.

Cannes’dan Altın Palmiye ödüllü bir önceki Ken Loach filmi ‘Ben Daniel Blake’ gibi Newcastle’da geçiyor hikâye. Sinemacının 1996 yapımı ‘Carla’nın Şarkısı’ndan itibaren sürekli çalıştığı senaryo yazarı Paul Laverty ile bu 13. birlikteliğinde, Kuzey İngiltere’nin bu küçük işçi kenti ülkenin mikrokozmosuna dönüşüyor. Thatcher’dan miras neoliberal uygulamalarla emekçi haklarını tırpanlayan, yoksullara yaşam hakkı tanımayan çağdaş kapitalist düzenin insanı insanlıktan çıkaran tuzaklarına karşı direniyor bir kez daha. Ancak tünelin ucundaki ışık konusunda pek de umutlu olduğu söylenemez. New Castle göğü kadar gri ve pastel renklerin ağır bastığı bir sinematografi tercihi bunu işaret ediyor. Filmin adı çifte anlamlı. Düz anlamıyla, kuryelerin alıcıyı bulamadıklarında kapıya iliştirdikleri not olarak gözükse de, toplumun görmezden gelinen emekçilerine hitaben devlet, düzen, sistem adına onlardan özür diliyor eski tüfek sinemacı. ‘Üzgünüz, Size Ulaşamadık’ her Ken Loach filmi gibi çok ilgiye değer, saygın bir sinema örneği. Mutlaka izlenmeli.

(02 Aralık 2019)

Ferhan Baran

[email protected]

Gece Gelen: Cin Bebek

Bülent Aydoslu’nun yönettiği ve Buse Sevindik, Ömer Polat, Onur Çimen ile Gizem Tataroğlu’nun oynadığı Gece Gelen: Cin Bebek, 03 Ocak 2020’da Özen Film dağıtımıyla Boyoz Akademi tarafından vizyona çıkarıldı.
Yalnızca kadınlara musallat olan bir cin… Cinlerden hamile kalan bütün kadınların öyküsü… Cin ve insan birleşiminden doğan korkutucu cin bebekler… İblis’ in oğlu olan Ziffar adındaki Cin, Doğa adında bir köylü kıza musallat olur. Hamile kalan Doğa, çaresizce Cin bebeği doğurmak zorunda kalır. Bu durumdan kurtulmak isteyen Doğa, köyün mezarlığındaki cinlerle geri dönüşü olmayacak bir anlaşma yapmak mecburiyetindedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Cats

Tom Hooper’ın yönettiği ve James Corden, Judi Dench, Jason Derulo ile Idris Elba’nın oynadığı Cats, 10 Ocak 2020′de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Oscar ödüllü yönetmen Tom Hooper, Andrew Lloyd Webber’in rekorlar kıran müzikal tiyatrosunu çığır açan bir sinema filmine dönüştürüyor. Lloyd Webber’ın ikonik müziklerinin ve Tony ödüllü koreograf Andy Blankenbuehler rehberliğindeki birinci sınıf dansçıların yer aldığı film, görkemli yapım tasarımı, son teknolojisi ve klasik baleden modern dansa, hiphoptan caza, sokak danslarından step dansına kadar çeşitli danslarla ünlü müzikali yeni nesil için tekrar hayata geçiriyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Cats yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu