Dönüş (Yönetmen: Pedro Almodovar)

Pedro Almodovar’ın yönettiği ve Penelope Cruz, Lola Duenas, Blanca Portillo ile Carmen Maura’nın oynadığı Dönüş (Volver), 03 Kasım 2006‘da Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Anne, yaşadığı zaman boyunca yarım kalan tüm işlerini tamamlamak için yaşadığı yere geri döner. Fakat ailesi orayı terk etmiştir. Onların peşinden Madrid’e gider. Şehirde tek başlarına kalan kızları ile torununun annelerinin desteğine ihtiyaçları vardır. Yaşanan tüm bu gelişmeler; karmaşayla sadeliğin, duygusallıkla acımasızlığın aynı anda kol gezdiği ortamda komşu kadınları ve birkaç erkeği etkileyecek olaylar dizisinin başlangıcı olacaktır.

Dönüş (Yönetmen: Pedro Almodovar) yazısına devam et

Filin ölümü…

ANKARA Hayvanat Bahçesi’nin yaşlı fili Şirin öldü.
Ankara’ya geldiğim sene, ilk tanıştığım simalardan birisiydi o. Sadece benim değil, kente gelen her üniversite öğrencisi, bir koşu önce onu tanımış olmalı. Çünkü kente gelen her gencin doğru hayvanat bahçesine koşması, Ankara’ya geldiği daha iyi belli olsun diyeydi.
Şirin işte oradaydı.
Kalın borularla çevrili bir alanın ortasında öyle duruyordu.
Boru çitlerin içinde ayırıcı bir derin hendek, hendeğin de ötesinde, basıp geçmeye kalkarsa ayaklarına batsın diye üzerine sivri çiviler konulmuş bir beton kuşak vardı.
Ankara’da her evin albümünde çocuklar ile Şirin’in fotoğrafı vardır.
*
Onu Afrika’dan getirmişlerdi.
Yıllar boyu orada bir burnunu gökyüzüne kaldırıp bağırarak başka fillere haber göndğerdi, sonra yanıt var mı diye havayı dinledi.
Yanıt hiçbir zaman gelmedi.
Tam 34 yıl betonun üzerinde öyle bekledi.
Muhtemelen “Gelen yoksa, ben gideyim bari” diye niyetlenip adımını attığında, betona gömülmüş kalın çiviler ayağına battı, geri çekildi.
“Esaret” dediğimiz şeydir bu.
Kim onu ormanda yakaladı, annesinden – ailesinden – yurdundan ayırıp getirdi bilemeyiz.
Ne hakla?..
Niçin?..

Çocuklar fili görüp tanısınlar diye mi?..
İyi ama “esaretin” ne kadar acı olduğunu anlatan oldu mu, olmadı mı çocuklara?..
*
Bu hayvanat bahçeleri aslında insanoğlunun acımasızlığını ve merhametsizliğini anlatır bize.
Şirin genelde yüzü güneye dönük dururdu.
Afrika o yanda.
Onun ne kadar akıllı ve zeki olduğunu herkes biliyordu. Ama ne kadar acı çektiğini, ne kadar yurdunu özlediğini, ne kadar ağladığını hiçbirimiz bilemeyiz.
Bu hayvanat bahçeleri, yeni çıkan Hayvan Hakları Yasası’na aykırıdır. Ama daha çok canlılara saygı duyan insanların aklına aykırı olmalı.
Şirin’i bir tarlaya gömdüler.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, ölüm nedeni “yaşlılık” olarak açıklandı.
Çocuklar gittiğinde, Şirin artık orada olmayacak.

Şeytanla Anlaşma

Renny Harlin’in yönettiği ve Steven Strait, Laura Ramsey, Sebastian Stan ile Taylor Kitsch’in oynadığı Şeytanla Anlaşma (The Covenant), Mayıs 2007‘de Sony Pictures Home Entertainment dağıtımıyla DVD olarak gösterime çıkarıldı.
Spenser Akademi’nin öğrencileri arasında farklı olan 4 kişi vardı. Birbirleri arasındaki bağ sadece farklı olmaları değil 300 yıldır sakladıkları sırlarıydı. 17. yüzyılda cadılarla yaptıkları anlaşma sonucu hepsi birer büyücü olmuşlardı. Uzun zamandır yasaklı olan 5. kardeşleri sevdiklerini tehdit ederek ortaya çıkar. Yaptıkları anlaşmanın devam edebilmesi ve güçlerini kaybetmemek için düşmanları ile yüzleşme zamanı gelmiştir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Filmekimi Sona Erdi

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından gerçekleştirilen ve 13 Ekim tarihinden beri Beyoğlu Emek Sineması’nda devam eden Filmekimi, 19 Ekim Perşembe akşamı sona erdi. Beşinci yılında seyirci rekoru kıran Filmekimi’ni biletli ve davetli olmak üzere 30.000’i aşkın sinemasever izledi. Geçen yıl 28.000 sinemaseverin izlediği Filmekimi’nde biletlerin en çabuk tükendiği film, dünyanın farklı ülkelerinden yirmi yönetmenin Paris’in on sekiz bölgesini ve aşkı kendi bakış açılarıyla anlattığı I Love You Paris oldu.

  • Filmekimi hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 5. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali

    Türsak Vakfı’nın düzenlediği 5. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali, 27 Ekim 2006 Cuma günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılacak açılışla izleyiciyle buluşuyor. Ferhan Şensoy’un Bir Sinemada Doğdum Ben isimli gösterisinin ardından, Pedro Almodóvar’ın son filmi Dönüş (Volver) izlenecek. Festivalin bu yılki onur ödülü, Yılmaz Erdoğan’a verilecek. Festival, gelenekselleşen En Ciddi Komedi Filmi Yarışması, Avrupa Gülüyor, Amerikan Bağımsızları, En Çok Güldüklerimiz, Fransız Kahkahası bölümlerinin yanı sıra Kısa ve Komik, Kemal Sunal Anısına, Charlie Chaplin’le Özel Buluşma adlı yeni bölümleriyle de izleyici karşısına çıkacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • 5. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali yazısına devam et

    Ve karşınızda Büyük İskender…

    Hangi Türk filmine gideceğimizi düşündüğümüz bir dönemdeyiz. Ne mutlu bize… Antalya Film Festivali’nin düzenlendiği Eylül ayında, bu sezon ve gelecek sezon bol miktarda Türk filminin vizyona gireceği haberini almıştık. Okulların da açılmasıyla birlikte Türk filmleri ardı sıra seyirci karşısına çıkmaya başladı. İşte bu nedenle şu sıralar sinema salonlarına giden sinemaseverler hangi Türk filmine gitsek sorusunu soracaklardır kendilerine. Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes Film Festivali’nde FIBRESCI ödülünü alan İkimler filmine mi; Ömer Faruk Sorak’ın Sınav filmine mi, Biray Dalkıran’ın Araf’ına mı; Reha Erdem’in Beş Vakit filmine mi yoksa Cem Yılmaz, Ali Taner Baltacı’nın ortaklaşa yönettikleri Hokkabaz’a mı? Ama bu soruyu birkaç hafta daha soracaklarmış gibi görünüyor. Öncelikle belirtmeliyim ki, bu filmleri Türk sinemasına desteklemek adına seyredelim. Bu sütunda, bu dönem Türk filmlerinden bahsedeceğim birkaç hafta süreyle.

    Hokkabaz, geçtiğimiz hafta Kanyon Alışveriş Merkezi’nde gerçekleşen gala gösteriminden bu yana çok konuşulan filmlerden biri. Filmi izleyenlerin yorumlarına bakıldığında, Cem Yılmaz bu defa güldürmüyor idi. Adı jenerikte görünür görünmez dahi izleyicisini güldürmeye alıştırmış bu oyuncunun dramı nasıl anlattığını merak etmiştim doğrusu. Tabi ki güldürerek, hiç şaşırmadım.

    Filmin başından sonuna kadar hakim olan nostaljik renk ve sunum, özelllikle çocukluk ve gençlik dönemlerini 80’lerde geçiren kuşak için anlamlı olacaktır. İskender’in (Cem Yılmaz) çocukluğunu gösterdiği jenerikten önce akan sekans, dönemin nostaljik havasını, müziği eşliğinde vermeyi başarıyor. Hele siyah beyaz ekranda Sermet Erkin’i görünce… Filmin sanat yönetmeni Yaşar Kartoğlu’nu kutluyorum.

    40’lı yaşlarına merdiven dayamış İskender, babasının gözünde hiçbir işe yaramayan bir hokkabazdır ve İstanbul’un arka sokaklarındaki bar ve pavyonlarda Büyük İskender adıyla sihirbazlık gösterileri yapmaktadır. Ancak bazen olmadık kazalara mahal verdiği de olur. İşte bu kazaların birinden sonra yine işinden olur; bir yandan da ev sahibi kira için kapılarını aşındırmaktadır. Bir çıkar yol bulmak, kendisinin bir hokkabaz değil de sihirbaz olduğunu ispatlamak ve bu işten para kazanıp dokuz numara miyop gözlüklerden kurtulmak için çocukluk arkadaşı Maradona (Tuna Orhan) ile birlikte turneye çıkmaya karar verir. Maradona da onun gibi çocukluğundan beri kalın camlı gözlükler kullanmaktadır.

    İskender’in kız kardeşinden aldıkları karavan ile Ege ve Akdeniz kıyılarını dolaşmaktır niyetleri ama İskender’in asker emeklisi hafif bunak babaları Sait (Mazhar Alanson) de onlara takılınca tam macera başlar. Sait’in de başka bir amacı vardır çünkü, kendisi için yaptırdığı mezar taşıyla birlikte Çanakkale şehitliğine gidip gömülmek. Bir süre yol aldıktan sonra dinlenmek için durdukları bir yerdeki düğünde sihirbazlık gösterisi yaparlar ve sihirli kutuda Fatma gelin (Özlem Tekin) üzerinde yapılan kaybetme oyununda gelin gerçekten kaybolup onlara musallat olunca, yollarına dörtlü olarak devam ederler. Böylece, amaçları birbirinden farklı dört kişinin karavana bağlı bir araçla yola çıkmalarıyla olaylar kendini gösterir, biraz mizah biraz da dram ile. Her sekans, şaşırtıcı ve seyircinin beklemediği başka bir sekans ve sahneyle devam eden film, seyirciyi yer yer hüzünlendiriyor ama bolca da güldürüyor.

    Dediğimiz gibi, bazı yerlerinde kahkahaların atıldığı ancak altında hüzünlü bir hikâyenin yattığı bu film, başka bir Cem Yılmaz klâsiği olmaya aday. Her Şey Çok Güzel Olacak filminden sonra Cem Yılmaz ve Mazhar Alanson’u ikinci defa yanyana görme şansı elde ettiğimiz Hokkabaz’da dört oyuncuyu da başarılı performanslarıyla seyrettik. Tuna Orhan’ın kostümleri ve performansı takdire lâyık.

    Her Şey Çok Güzel Olacak filmini beğenenler bu filmi de keyifle seyredeceklerdir.

    İyi seyirler…

    (26 Ekim 2006)

    Asya Çağlar

    İlk Aşk (Yönetmen: Nihat Durak)

    Nihat Durak’ın yönettiği ve Çetin Tekindor, Vahide Gördüm, Tarık Pabuççuoğlu ile Halit Ergenç’in oynadığı İlk Aşk, 17 Kasım 2006’da Medyavizyon Film dağıtımıyla Tim’s Productions tarafından vizyona çıkarıldı.
    Bir Ege kasabasının ileri gelenlerinden Arifoğulları ailesi eski ihtişamlı günlerinden çok uzaktadır. Dede Arif Arifoğlu’nun ölümü yıllardır saklanan sırların ortaya çıkmasına yol açar. 40 yıl önce Kore Savaşı’na giden ailenin ortanca oğlu Asaf cenaze haberini alınca kasabaya döner. Esir düşüp bir daha izi bulunamayan Asaf’ın dönüşü ile birlikte büyük bir şok yaşanır.

    İlk Aşk (Yönetmen: Nihat Durak) yazısına devam et

    Hayatımın Kadınısın

    Uğur Yücel’in yönettiği ve Türkan Şoray, Uğur Yücel, Yıldırım Memişoğlu ile Ezgi Mola’nın oynadığı Hayatımın Kadınısın, 24 Kasım 2006’da Özen Film dağıtımıyla TMC Film / Mahayana Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Asuman Karaca 1980’li yıllarda ünlenmiş eski bir şarkıcıdır. Dillere destan güzelliğiyle o dönemin erkeklerini kendine hayran bırakmıştır. Sahneleri bıraktıktan sonra evlendiği kocasıyla birlikte Balat’ta iki katlı eski bir evde sıradan bir hayat yaşamaktadır. Ancak bir gün Tophaneli Tayfur’un üst katlarına kiracı olarak yerleşmesiyle Asuman’ın hayatı tamamen değişecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Orhan Ünser Yazıyor
  • Takva

    Özer Kızıltan’ın yönettiği ve Erkan Can, Güven Kıraç, Meray Ülgen ile Öznur Kula’nın oynadığı Takva, 01 Aralık 2006‘da Özen Film dağıtımıyla Yeni Sinemacılar – Corazon International tarafından vizyona çıkarıldı.
    Muharrem 30 yılı aşkın bir süredir aynı mahallede yaşamaktadır. Sade bir işi vardır. Mütevazi bir kişi olan Muharrem gece gündüz ibadet ederek, cinsellikten uzak, İslami akidelere sıkı sıkıya bağlı bir yaşam sürdürmektedir. Muharrem’in koyu dindarlığı, varlıklı ve güçlü bir tarikat şeyhinin dikkatini çeker. Onun güvenilirliği, bu şeyhin kendisine tarikatın sahip olduğu sayısız mülkün kira toplayıcısı olarak çalışacağı idari bir görev teklif etmesine yol açar.

    Takva yazısına devam et

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu