Sonu Olmayan Yol

2010… Bal / Semih Kaplanoğlu, Berlin’de Altın Ayı ödülünü kazandı… Festivalin “büyük” ödülü olan aynı ödülü, 1964’de Metin Erksan’ın “yurt dışına çıkışı yasaklanan” filmi Susuz Yaz da kazanmıştı… 1961’de ana yarışma dışında olmak üzere Memduh Ün’ün Kırık Çanaklar filmi de katılmıştı aynı yarışmaya…

Güner Yüreklik 23.2.2010 günlü Cumhuriyet’te aynı yarışmaya 1967’de yarışma dışı olarak Duygu Sağıroğlu’nun “Sonu Olmayan Yol” ve Ben Öldükçe Yaşarım adlı filmlerinin de katıldığını yazıyor. “Sonu Olmayan Yol”u özellikle diğer film isimlerinden farklı olarak italik yazmadım, çünkü sinemamızda o isimde bir yok. Sözünü ettiği film, Duygu Sağıroğlu’nun Bitmeyen Yol’u. Bu ismi nereden buldular, bu konuda hiç bir bilgim yok ama festivalle ilgili Almanca metinlerde geçen film isimlerinden Türkçeye çevirerek, elde ettiklerini sanıyorum. Böyle bulaşılmış bir bilgiyi de kesinlikle kabûl edemiyorum.

Abdul Anbiyeviç Hüseyinov’un bir kitabını “Yılmaz Güney Yaşamı Sanatı” adı ile dilimize çeviren Mazlum Beyhan (Gölge Yayınları – 1990) da kitapta, yazım dili ile yazılmış film adlarını Türkçeye çevirirken, aynı hataları yapmıştı. Aradan yirmi yıl geçti, bu kitap birilerinin eline geçipde, merak edilirse okununca karşılaşılacak sinemamızda olmayan film adlarını hatırlattı bana, “Sonu Olmayan Yol”…

Sovyet-Türk ortrak yapımı Türkan Şoray’ın oynadığı bir filmden söz edilirken verilen ad: “Aşkım, Kederim Benim” (s. 13) (Bir Aşk Masalı / Ferhat ile Şirin)

Turgut Demirağ’ın filmlerinden söz edilirken verilen film adları: “Kanlı Topraklar” / “Yaşamak ya da Ölmek” / “Aşık Kral” / “Çanakkale Kahramanları” (s. 15 dip not) (Çanakkale Arslanları)

Yılmaz Güney’in ilk mahkûmiyetine neden olan öykü adı: “Sosyal Eşitsizliğin Üç Gizli Faktörü” (Üç Bilinmeyenli Eşitsizlik Sistemi) (s. 16)

Atıf Yılmaz’ın filmlerinden söz ediyor: “Gelinin İntikamı” / “Şöförün Günlüğü” / “Can Çekişme” / (sadece) “Al Yazmalım” (s. 19 dip not)

53. sayfada son paragrafta başlangıçta Yol (Ş. Gören) diye söz ettiği film için aynı paragrafta daha aşağıda “İzinliler” adını kullanıyor. (“İzinliler”i film adlarını yazarken her zaman yaptığı gibi italik yazarak kullandığı için Yol’dan söz ettiğini ileri sürüyorum.) Ayrıca Hüseyinov’un kitabı asıl içerik -film konularının açıklanması- bakımından bir garabet harikası. Bu kitapta anlatılan “Baba” filmi ile benim gördüğüm Baba filminin hiç alâkası yok. Bu kitabı okuduğumda vardığım düşünce Yılmaz Güney’in -bizim göremediğimiz- “Baba” adında ikinci bir filmi olması idi.

Filmlerin yorumlanmasına hiç bir diyeceğim olamaz ama filmin konulan adının dışında bir ad ile anılmasına -ve bunun yabancı metinde geçen adın çevrilerek yapıldığı kanaatını uyandırdığı bir ortamda olmasını- kabûl etmek mümkün değildir.

Tekrar Bal’a dönersek, kazanılan Altın Ayı elbette önemlidir, Bal’ın gişesini de etkiler, ama film daha vizyona çıkmadan Bal’ın ne kadar iş yapacağı üzerine spekilasyon yapmanın hiç bir anlamı yok. Bal’ın zaten belli bir seyircisi vardır, gönül arzu ediyor Ayı da bunu arttırabildiği kadar arttırsın…

(25 Şubat 2010)

Orhan Ünser

Mehtap TV Perdeler Programı’na Bu Hafta Nezih Ünen Konuk Oluyor

Cem Güler’in hazırlayıp sunduğu Mehtap TV Perdeler Programı’nda bu hafta, Türk Müziğinin sevilen isimlerinden Nezih Ünen’in önümüzdeki günlerde vizyona girecek olan filmi, Anadolu’nun Kayıp Şarkıları üzerine yapılan söyleşi ekrana geliyor. Gösterimler bölümünün ilk filmi önümüzdeki günlerde vizyona girecek olan ve Morgan Freeman’ın başrolünde oynadığı Yenilmez. Diğer filmler olarak ise Eşrefpaşalılar ve yeni çevriminde Benicio Del Toro’nun başrolünü oynadığı efsanevi filmlerden Kurt Adam ekrana geliyor. Perdeler Programı, Cumartesi günü saat 12:20’de Mehtap TV’de.

  • Basın Bülteni
  • Alkazar

    Bir sinema daha… Başbakan “bakkal”ları çağ dışı bularak “market”leşmelerini öneriyor. Alkazar’cılarda değinmişler, Ferhan Şensoy’un oyununa: Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı…

    Şimdi bizler, hergün -bazen gösterdiği filmlerin afişlerine bile bakmadan geçtiğimiz- sinemanın işletmecilerini, değirmenlere saldırmamakla mı suçlayacağız, yoksa işmerkezlerindeki otobüs sinemalara karşı savaş açmamakla mı?

    Daha iki gün önce, halâ Fatih Akın’ın filminin afişini hayretle gördüğüm Alkazar Sineması’nın koltuklarına karanlıklar içine gömülüp, kapının dışındaki dünyadan ayrılamayacak mıyım, iki saatliğine de olsa?

    Alkazar’da kaç film seyrettim, bilemiyorum. Film öncesi her seferinde farklı keyifler aldığım beyazperdesinin önünde kaç kez oturdum ve bekledim. Seyrettiğimiz her filmi beğenmemiz gerekmiyordu….

    Yönetimlerin sektöre duyarsızlığını, ne dersek diyelim… Eniştemin sinemaları vardı ve bir gün hiç unutmadığım bir şey söyledi, “O kapının -sırf- açılmış olmasının maliyetinin ne olduğunu biliyor musunuz?”

    Sinema işletmeciliği de ticarettir ama bazı ticari alanların, farklı özellikleri de vardır. Bu konu sanat ile ilgili olursa, ilgili çevrelerce -lâflar dışında- pek dikkate alınmıyor galiba.

    Her film biter, eskiden hemen her filmin sonunda “son” yazardı. Şimdi bunu final jenerikleri ile uzatıyorlar ve bazen hiç de “son” yazılmıyor… Sinemalar biterken de “son” yazılmıyor.

    Ben yine de “Başka Alkazar’lar olmasın” diyeceğim. Keşke tüm iyi niyetlerimiz hep gerçekleşse…

    (24 Ocak 2010)

    Orhan Ünser

    8. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali

    8. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali, 12 – 21 Mart 2010’da İstanbul’da, Fransız Kültür Merkezi, Goethe Enstitüsü, İstanbul Modern salonlarında, ardından 10 – 11 Nisan’da Kars, 17 – 18 Nisan’da Sinop’ta olacak. Ayrıca bu yıl, Creteil Kadın Filmleri Festivali (Festival De Films De Femmes) ortaklığıyla 31 Mart – 06 Nisan tarihleri arasında Türkiye’den kadınların filmleriyle Fransa’da olacak. Kadınlar, bu yılın festival programını, kadınların düşünceleri, duyguları, deneyimleri, düşleri ve umutlarını bir kez daha hatırlatmak için hazırladılar.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü afiş ve diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    8. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali yazısına devam et
  • Batıya Doğru Akan Nehir: Bir Küresel Uygarlık Hikayesi

    Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM) tarafından Batıya Doğru Akan Nehir: Bir Küresel Uygarlık Hikayesi adlı belgesel dizisi hayata geçiriliyor. Prodüksiyonu Londra merkezli Lion TV ekiplerince gerçekleştirilecek olan belgeselin metni Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM) Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa tarafından kaleme alınıyor. Oxford ve Cambridge’den uzman bir heyetin senaryolaştırdığı Batıya Doğru Akan Nehir: Bir Küresel Uygarlık Hikayesi’nin yürütücü yapımcılığını John Milius ve Türkiye çekimlerinin koordinasyonu ile akademik uygulamasını ise Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi üstleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Diğer haberlere ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Batıya Doğru Akan Nehir: Bir Küresel Uygarlık Hikayesi yazısına devam et
  • Neşeli Hayat, DVD.de

    Türk Sinemasının ilk Noel Baba filmi olan BKM yapımı Neşeli Hayat, BKM – İmaj DVD Kolleksiyonuna eklenerek raflardaki yerini aldı. Neşeli Hayat’ın DVD’sinde Yılmaz Erdoğan’ın sinemaya ve hayallere dair çok özel röportajı ve Neşeli Hayat hayalinin gerçeğe dönüşme serüveni de yer alıyor. 27 Kasım 2009’da seyirciyle buluşan filmin DVD’sinde kamera arkası belgeseli, fotoğraf galerisi, sinema versiyonunda kullanılmayan sahneler gibi bölümlerin yanı sıra, İngilizce, Almanca, Fransızca, Hollandaca ve işitme engelliler için Türkçe altyazı seçenekleri de bulunuyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu