Pera Müzesi’nde Jacques Tati Filmleri

Pera Film, Fransız Kültür Merkezi işbirliğiyle 02 – 13 Mart 2011 tarihleri arasında Fransız yönetmen Jacques Tati’nin filmlerini sunuyor. Komik durumları ve sakarlıkları ustalıkla masaya yatıran sinemacı ve aktör Jacques Tati, izleyicilerin beklentilerini de gözönünde bulundurarak ve beyazperde için iddialı, bol ayrıntılı ve modern dünyaya özgü sayısız gizemi yakalamaya çalışarak birebir salon oyunları kurgulayarak durum komedisi sanatını yeni baştan yarattı. Pera Film programında gösterilecek filmler arasında: Şenlik, Bay Hulot’nun Tatili, Dayım, Oyun Zamanı, Trafik, Gösteri ve kısa filmleri yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Diğer basın bültenlerine ve yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Pera Müzesi’nde Jacques Tati Filmleri yazısına devam et
  • Güçlü Kadrosu ile Unutulmayacak Bir Sevgi Hikayesi: Çınar Ağacı, 18 Mart’ta Sinemalarda

    Senaryosunu Handan İpekçi’nin yazdığı sevgiyi, hüznü, yalnızlığı, aşkı, kızgınlıkları, affedişleri anlatan BKM Film yapımı Çınar Ağacı filmi Türkiye’de 200 kopya ile 18 Mart’ta sinemaseverlerle buluşacak. Dört çocuk, torunlar, iki ayda bir evden eve taşınan çiçekler, plâklar, gramafon ve iki ayda bir buluşulan “Çınar Ağacı”! Emekli öğretmen Adviye Hanım’ın, biraz muzip kişiliği çocuklarına hayatı zorlaştırıyor görünse de torunu Barış için hayattaki en anlamlı şey “anneannesi”dir. Bir tek Barış, anneanneye kavuşulacak “Çınar Ağacı” buluşmalarını iple çekmektedir!

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Kader Ajanları

    Sil Baştan (Eternal Sunshine of the Spotless Mind) ve Matrix’i birleştirseniz, üzerine de çeşni olsun diye biraz insan-tanrı arasındaki ilişki ve kadercilik gibi kavramları ekleseniz ne olur?

    Kader Ajanları’nda (The Adjustment Bureau) David Norris (Matt Damon), başarılı bir siyasetçi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen genç bir politikacı. Bir gün karşısına genç bir kadın çıkıyor. İnsanlar için “plânlanan” kaderleri uygulamakla ve “plân”dan ayrılanları “doğru yola getirmekle” görevli “kader ajanları” birbirlerinin plânlarında olmadıkları için David ve bu genç kadını ayırmaya çalışıyorlar. Tesadüfler gibi görünen olaylar, aslında bu kader ajanlarının onları ayırmak için kullandıkları “araçlar.” Ancak ajanların bütün uğraşlarına rağmen David ile “plaânında” değil ama “kaderinde yazılı olan” bu genç kadın, ajanların ustalıkla yönlendirdikleri olayların dışında gerçek tesadüfler sonrası birbirlerine kavuşmayı beceriyorlar. Karakterler bu noktada, hafızaları ne kadar silinse dahi yine de birbirlerini bulan Sil Baştan’ın Joel ve Clementine’ini hatırlatıyorlar. Hatta arada kader ajanları David’e eğer onların dediği şekilde davranmazsa “reset”leneceğini, yani hafızasının tamamen silineceğini dahi söylüyorlar.

    Bu arada, kader ajanları “kimi insanların adına melek” dedikleri yaratıklar. Bunu bildikten sonra, her ne kadar iki seveni ayırmaya da calışsalar, bu ajanların birisini öldürmeyeceğinden emin olduğumdan rahat bir nefes aldım. Bu ajanlar, yüzünü hiç görmediğimiz ama varlığı sürekli hatırlatılan, adı sürekli anılan “yönetim kurulu başkanı” (tanrı) tarafından yönetiliyorlar. Tanrı ve onun plânını uygulayan melekler insanların onlar için belirlenen plândan (kaderden) sapmamalarını sağlıyorlar. Ancak arada David gibi birkaç tanesi “başlarına buyruk” davranıp kaderlerini kendileri çizmek istiyorlar. Bu da tabii insaların ne kadar kader denen onlar için bir “yönetici” (tanrı) tarafından belirlenmiş bir hayatı yaşadıklarını, ne kadar aslında yaşamlarını kendi belirlediklerini tartışıyor.

    Arada “yok, bu kadar tesadüf de olmaz” dedirtse dahi Kader Ajanları bir süredir izlediğim en romantik film. Bunda en önemli pay, yapaylığa kaçmayan ama yine de birbirlerini sevdiklerinden birbirlerine hep yeni bir şans daha tanıyan karakterlerin. İnandırıcı, karmaşıklıkları olan ama yapaylıktan uzak karakterler… Açıkçası kaslı vücudunu gizli ajan rollerinde görmeye alıştığım Matt Damon’ı romantik bir adam rolünde görmek de beni mutlu etti. Bir de tabii David’in hayatının aşkı Elise Sellas rolündeki Emily Blunt… O kadar inandırıcı ki gerçekten dansçı olmadığına inanmak zor.

    Ajan/melekler arasında bir tanesi var ki onun yeri özel. O David’den sorumlu olan Harry Mitchell. Bu yorgun melek yaptığı bir hata sayesinde Elise ile David’in tekrar karşılaşmasını, David’in ajanların farkına varmasını, dahası bilerek ve isteyerek ikisinin kavuşmasını sağlıyor. En sonunda da David ile Elise’e yönetim kurulu başkanından (tanrıdan) bir mesaj getiriyor bu ajan/melek -artık kendi kaderlerini çizmekte özgürdürler. Hmmmm, bu insanlarla duygusal bağ kurabilmek gibi insani özelliklere sahip, arada sırada (David’in yaptığı gibi) tanrının kendisi ile karıştırılan bu özel melek kim dersiniz?

    (03 Mart 2011)

    Yasemin Sim Esmen

    Bir Avuç Deniz İçin Tuluğ Tırpan Besteledi, Prag Senfoni Orkestrası Seslendirdi

    Başrollerini Engin Altan Düzyatan, Berrak Tüzünataç, Zeynep Özder ile Ahu Yağtu’ın paylaştığı, Leyla Yılmaz’ın yazıp yönettiği Bir Avuç Deniz, Türkiye’nin, kendine ait jenerik müziği ve jenerik görüntüsüne sahip ender filmleri arasında yer alıyor. Senaryosu, kurgusu ve görüntüleriyle olduğu kadar müzikleriyle de çok güçlü olan filmin, soundtrack albümünde yerli gruplara ait 12 farklı şarkı da olacak. Müzikal sürprizlerle dolu Bir Avuç Deniz’in, Viyana’da yaşayan, Avrupa çapında ünlü kompozitör Tuluğ Tırpan tarafından bestelenen müzikleriPrag Senfoni Orkestrası tarafından seslendirildi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Bir Avuç Deniz İçin Tuluğ Tırpan Besteledi, Prag Senfoni Orkestrası Seslendirdi yazısına devam et
  • Çalgı Çengi’den Ankara Çıkartması

    Başrollerini Murat Cemcir ve Ahmet Kural’ın paylaştığı Çalgı Çengi adlı film ekibi önceki gün Ankara’daki sinemaseverlerle bir araya geldi. Ankara Gazi Üniversitesi öğrencileri ile buluşan film ekibi eğlenceli saatler geçirdi. Filmin fragman ve kamera arkası görüntülerini izleyen öğrenciler merak ettikleri sorularını yönetmen Selçuk Aydemir, Ahmet Kural ve Murat Cemcir’e yönelttiler. Keyifli geçen söyleşinin ardından Ankara Kentpark Sineması’nda tüm ekip, öğrencilerle birlikte filmi izledi. Ekip, Cumartesi günü Büyülüfener Sineması’nda gerçekleşecek olan Ankara galasına katılacak.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu